in

Güç Önemli Mi?

 

Sorunun cevabı sadece “Evet” ya da “Hayır” değil. Çünkü bu tamamen sürücünün hayata bakış açısına ve beklentilerine bağlıdır.

Daha detaya bakmak istersek sürücünün kişiliğini incelemek ve hatta çocukluğuna kadar inmek gerek. Küçükken benim ileride motorcu olacağım aslında oyuncaklarımdan belli imiş, fakat ben de dahil kimse o ip uçları görememişiz. Bazılarımız şanslı, çocukken motorla tanışmış. Aramızda yıllarca sabredip bekleyenler de var ve ilk motoru ile yıllarca sürüş yapar, ona sadık kalmak istercesine yenisini almak ve gücünü büyütmek bile istemez. Bu sürücüler için güç hiç önemli değildir, eski dostuyla yolda süzülüp rüzgarın esintisi ile sürüşün tadını çıkarır. 150 cc’lik sevimli bir motorla cesurca dünya keşfine bile çıkabilen motor sevdalılar bunlar. Vespa’sıyla Amerika’yı gezen, nice Londra seyahatleri yapan Ordulu Sayın Osman Gürsoy mükemmel bir örnek. 1970 yıllarında sadece 6 beygir gücüne sahip olan motoru ile 215.000 km yol yapmış. Gezgin ruhu ile gösterdiği cesaret saygıya değer. Motorum güçlü olsun mu olmasın mı sorusu kafa karıştırabilir bu durumda, çünkü aslında insanoğlu genelde güce sahip olmak ister.

 

Ben güçlü bir makinayı tercih ediyorum. Dayanıklı ve torklu olmalı, zor yolda bile ani hızlanmayı ve freni rahat yapabilmeli, bana o güveni vermeli ve engebeli yolu da zorlanmadan aşabilmeli. Özellikle uzun yolda artçı için bile bu bir güven ve konfor unsurudur, sürücü için büyük rahatlıktır. Güç sadece kör bir hız tutkusu demek değildir. Güç aslında güvendir, doğru kullanıldığında tabii. Motorumu büyüttüğümde anneme bu şekilde izah etmiştim, sürekli sürat yapacağımı düşünmesini istemedim. Bir gezgin zaten gereksiz hız yapmaz, duruma göre akıllıca hız yapar. Motoru yormadan, son limitine dayanmadan sürmeyi severim. Böylelikle hızlı ve uzun sürüşlerde makine yorulmaz, ben de keyifle otoyol üzerinden süzülür giderim. Gezginler taş toz toprak olan yollarda macerayı yakalarken de güç yani tork ister. Açıkçası her yol şartlarında o güç sayesinde kendimi çok daha güvende hissediyorum. Ani hız ve ani fren performanslarıyla “her şey kontrol altında” duygusu sürüş keyfimi arttırır. Sürekli gerekli gereksiz gaza basıp gitmek motorculuk değildir.

 

Hız hem otomobil hem motor sürücüleri için tehlikeyi arttırır. Birinin dolduruşlarına gelip uygunsuz yerlerde hız yarışlarına girmeyecek kadar olgun olmalıyız. Gerektiğinde “Hayır” diyebilen motorcu motorcudur. Yarışçı ruhlu dostlarımız pistlerde ve yollarda çok ilgi çekicidir. Yollarda hızlıca kaybolan bir sestir onlar. Motoru görmek neredeyse mümkün olmaz. Görebilmek için sesin geldiği istikamete bakarız, tam gördük derken yanımızdan geçmiştir bile ve sonradan uçuşan saçlarımızla başımızı ancak çevirmiş oluruz ve uzaklaşan bir ses ile görünmeyen bir motorcuya bakakalırız. O ses ve adrenalin gerçekten çok özel ama dikkatli olun lütfen. Bu hız heyecanını lütfen akıllı yapın. Çok canlar yanıyor, hala her gün hız yüzünden “virajı alamadı, yerde su vardı, fazla hızlıydı kaydı” gibi haberleri alıyoruz. Bunlar olmasın, ne olur! Aslında pistlerin dışında böyle yarış misali sürüşlerin hiç yapılmaması gerekiyor, özellikle Türkiye yollarında bu çok tehlikeli. Çok fazla kazaya, bilinçsiz güç kullanımlarına şahit oluyoruz ve hala kask takmadan sürat yapanlar var.

 

Gücün hemen alışkanlık yaptığını 1000 cc motordan 500 cc’ye geçtiğimde komik bir şekilde yaşadım. Motor gücünün çok azaldığının bilincinde olduğum halde bir sorun var ve niye gitmiyor diye onu servise götürdüm. Beklenen cevap:” Bu motor normal, gidişi böyle” dediler. Demek ki insan farkında olmadan sürat ve hız olayına hemen alışıyor, 500 cc’lik motorum zayıf bir makine olmadığı halde onu servise götürmüş olmam şaka gibiydi. O 1000’lik Suzuki GSXR idi, dehşet güzeldi, hele sesi hala kulaklarımda, eski heybetli manda kasa dediklerindendi. Fakat bu tarz motorun bu yollara ait olmadığına inanıyorum artık, adam gibi kullanamıyoruz. Hep kazalarını görüyoruz. Tek ricam, ne olur dikkatli olun, motor sevdasını hep beraber uzun seneler yaşayalım. Motorculuk tutkusu bizlere bambaşka bir yaşam hediye ediyor. Aslında ne güç önemlidir ne de motorumuzun tarzı. Şu iki teker yok mu, yeter ki iki teker olsun, gerisi teferruat. Farkında değiliz fakat özü bu. Piyasada farklı modeller oldukça hayallerimizi yeni makinalar süslemeye devam eder. Hayallerinizin peşinden gidin ve sağlıcakla kalın.?

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Ekipman İnceleme: Alpinestars Supertech R Bot

Posta Kutusuna Kilit

REKLAM