Her motorcu bu soruyla karşılaşır, özellikle yeni tanışmalarda kaçınılmaz sorudur. Önce tecrübeler paylaşılır, ne zaman motora başlandığı konuşulur ve sonra da o soruya sıra gelir. “Hiç kaza yaptın mı?” Hatta şöyle sözleri de duymuşsunuzdur: “Kaza yapmamış motorcu yoktur.”, «Motor düşe kalka öğrenilir.» ya da «Hiç düşmedim diyen yalan söylüyordur.» gibi tanımlar yaygındır. Bir saat kadar kısa bir sürüşte 5 motorduk, bir kadın sürücü vardı, 250 cc’lik motoru vardı ve iki yıl önce başlamıştı. Diğer motorcuların 1.000 cc’lik büyük makinaları vardı, ben ise o kız motorcunun temposuna ayak uydurmak istedim. Yalnız bırakmak istemedim, çünkü diğer motorlar süratli gitmeyi tercih ediyordu.
Zordur uyumlu sürücüler bulmak, hiç sevmediğim bir sürüş olmuştu, farklı hızlarda ve birlik yoktu. Kızı yalnız bırakmadım ve süratimizi onun ayarlaması için başlangıçta arkasından takip ettim. Eğitim de aldığını söylemişti, ancak her virajın içinde çok fazla fren yaptı ve viraja akıp gidemeyince pek çok kez fren yapmak zorunda kaldım. Bu durum tehlikeli durumlara neden oldu. Sonra önüne geçtim, aynadan sürekli onu kontrol ettim. Mola verdiğimizde onu kırmadan biraz açıklamaya çalıştım, ders vermek ne haddime ama daha iyi bir sürüş için yardımcı olmak adına bilgi paylaşmak istedim. Hızlı giden diğer 1.000 cc’lik motorlara sinirlendiğini söyledi, beklemediklerinden gerildiğini söyleyip onları bahane etti. Hiç soruyu sormadan yaşadığı kazalardan bahsetti, iki yıl içerisinde çok ciddi beş kaza yaptığını anlattı. Çok üzülmüştüm ancak hep kendisinin haklı olduğunu savununca bakış açısına da üzülmeye başladım. Haklı olduğunu savunmak yerine kendisini nasıl daha çok koruyabilirim fikrine odaklanmalı ve neyi daha iyi yapabileceğini düşünmeliydi bence. Haklı olmak canımızı korumaz, kurtarmaz da… Ne yazık ki haklı olmak hiçbir şey ifade etmiyor. Trafikte inat ve sinir olmamalı. Proaktif düşünce çok yararlı ve haklı haksız düşünmeksizin kendi hayatımızı koruyacak kararlar vermek çok önemli. Ne yazık ki bu arkadaş hiç kendini geliştirme hevesinde de değildi ve kaza sayısını ve haklı olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu.
Benim bakış açıma çok ters bir yaklaşım. İnsan ne olursa olsun kendisini de sorgulamalı, aynaya bakmalı, “Mutlaka benim de bir yerlerde daha iyi yapabileceğim bir şeyler vardır.” demeli. İki yılda beş kaza yüksek bir oran bence. Ben hiç kaza yaptım mı? Evet yaptım, ilk kazam 13 ya da 14 sene önce idi, o da sinirlendiğim için oldu. Yoğun ve sıkışık trafikte Tarabya sahil yolundaydım, balık alıp eve dönecektim. Arkamdaki araç beni sürekli taciz ediyordu, önüm ve yanım dolu olduğu halde selektör yakıp sıkıştırıp durdu. Belli ki bu tavırları motorcuya karşı bilerek yapıyordu ve sinirlenmeye başlamıştım. Çok sinirlenince acemiliğimle trafiğe de odaklanamadım, önümdeki araç ani fren yapınca ben de aniden ön freni kuvvetli sıkınca arka taraf havalandı ve motor altımdan uçtu. Kornaya da basıyordum aynı anda, sanki kornayı çok dinliyor da… Yere düştüğüm anda ayağa kalktım, hacı yatmaz gibi, sinirimden gözlerim dönmüştü adeta. Yol kenarında olayı izleyen iki polis memuru vardı, hemen aracı durdurup müdahale ettiler. Dışardan görenler bile olayın nasıl geliştiğini görmüştü ve açıklamaya bile gerek kalmadan polisler araç sürücüsünü sorguya tuttu. Haklıydım ama kendimce… Motorcu olarak bir hatam vardı; sinirlenmemeliydim. Haklı olduğum halde bu ufak kazadan kendime bu dersi çıkardım ve trafikte sinirlenmeyecektim. İkinci kazam bensiz oldu, motor pert, çekici ile götürüldü. Bana hiçbir şey olmadı, çünkü yurtdışındaydım kaza olduğunda. Motorum kaldırımda park halinde dururken bir kamyon çarpmış, trafik kazası olarak kayda geçmiş. 200 kg’luk kocaman motoru görememiş. 15 yıllık motor hayatımdan çok şükür “Hiç kaza yaptınız mı?” sorusuna yanıtlarım bu kadar.
Keşke herkes motor sürse, trafikte saygı çoğalırdı. Bizi hor görmeleryok olur ve kazalar büyük oranda azalırdı. Keşke herkes motor sürse… ?
Yorumlar
Loading…