Tatlı anılar, acılar ve kayıplarımız…
Pahalı araçlar, eğitimsiz kullanıcılar,
üreticilerin yüksek kaliteli
motosiklet üzerine olan inanılmaz
gayretleri…
Reklamı az, kazası bol ama ‘aşk’ın yok olmadığı bir sevgi… Daha iyi bir motor alma derdinde olanlar… Kullandıklarından bir süre sonra bıkanlar ya da benim gibi taşıma yerine bulundurma ruhsatlı motosiklet binicileri… Geziye çıkanlar, keyfin doruklarında gezenler… Seyahat aşkına bu dünyadan göçüp gidenler… Yıllarca önce işçileri fabrikaya daha rahat ulaşsınlar diye mühendislerine, çalışanların bisikletlerine motor taktıran girişimciler… Ya da tam tersi? Bünyesinde motosikleti olmayanların motor markasına sahip olma sevdası ve bu sevdaya ödenen bedeller… Daha yüksek beygir güçleri ama daha düşük yakıt tüketimi çalışmaları… Buna benzer başka girişimler.
Yollarda zerre kadar bir yenilenme yok. Yol kenarındaki bariyerler, insanı biçmek için bulunmaz nitelikte! Motosiklet, araçtan sayılmayan bir alet. Çeşitli kentlerde bazı sokak ve caddeler için ‘Motosiklet Giremez’ ibaresinin yer aldığı tabelaları görünce nasıl da mutlu oluyorum, anlatamam. Motosiklet sözcüğünün geçtiği her yerde bir motosiklet ailesinin varlığını hissediyorum. O yasakları koyanlara sesleniyorum; motosikletin girmesinin yasak olduğu yerlerde biz, günlük birçok ihtiyacımız olan ürünleri satın almaya devam ediyoruz. Üstelik bunu dert etmiyoruz.
Kahvaltılarım, akşam yemeklerim için tam buğday unundan ekmek üreten fırında çalışan dostlarım, evlerine işlerine motosikletle gidip geliyorlar. Geçenlerde kırılan sinyal lambalarını değiştirirlerken sohbet ediyorum. Çok mutlular. Hele bu ara benzine yapılan indirimler var ya, yemeyip yanında yatıyorlar. Tembellik edip lokantaya gitmeyince ısmarladığımız kavurmalı, kaşarlı, yumurtalı pideler bir motosikletin arkasındaki ısı koruma özellikli çantalarda taşınarak geliyor. Fırından taze çıkmış, mis kokulu…
Buradan yeni ufuklara yelken açalım. Dakar’a sporcularımız gidiyor. Kenan kardeşim yeni takımında boy gösterecek, destekliyoruz. Toprak, rüzgârın izinde gidiyor. Şubat sonunda fuarda buluşacağız. Paralarımızı hazırladık. Yeni modeller bizi beklesin. Şu vergi işleri için Maliye Bakanı’mızı artık ben ziyaret edeceğim. Kimsenin gideceği yok! Ne kadar korkak hale geldik? Ama farklı düşünenler de var: Diyorlar ki, vergiler düşerse bu defa üreticiler zam yapmaktan geri kalmazlar. Yaptırmayız arkadaşlar! Binlerce kişiyiz, gücümüzün farkına varalım lütfen!
Bu yılı acısı, tatlısı ile geride bıraktık. Motokros ve Enduro’da farklı yarış alanlarını gördük. Mahmut Nedim Akülke abimiz, Ogün Baysan ve Ali Ulusan kardeşlerimiz işlerini güçlerini bırakıp, Kastamonu, Tokat, Gemlik semalarında yer aldılar. Sadık Özdemir dostumuz Fethiye’de farklılık yaratmaya devam etti.
Oralarda motoru konuşmak için denize bir tekne ile açılışımızı yazmaya, konuşmaya kimse cesaret edemiyor, ben yazıyorum; denize açıldık, teknenin kıç’ındaki mangalda pişmiş balıkları yedik. Var mı itirazı olan? Pistte yalnızca İzmir’i yaşadık. İzmit Körfez yarış pisti motor sesini özledi, bu pisti kaldırmak isteyenler var. Geçin bunları da büyük düşünün. İstanbul Park, “Madem burada yarışmayacaktınız, beni neden inşa ettiniz?”
diye bana her gün mesaj yolluyor. Drag ciddi mesafeler kaydetti. Sujeti daha çok görülür olmaya başladı. Ve final olarak, artık Offshore yarışları TMF şemsiyesi altında yapılmaya başlanıyor. Hızlı olan her cisim motosikletle birlikte anılır oldu.
Motosiklete ve motosiklet kullanıcılarına mutlu ve yeni bir yıl dileklerimi sunuyorum. 2015, herkes için yeni ufuklar ve beklentilerin gerçekleştiği bir yıl olsun. Merak etmeyin, bunu size kimse vermez, onu siz alacaksınız! Bol şans ve hep sağlık dileklerimle
Yorumlar
Loading…