Shakespeare’i okumamışlar bile başlıktaki sözünü bilir. Şair bunu insanın Dünyada işgal ettiği alanı nasıl kullandığını tanımlamak için söyledi muhtemelen. Başka yorumlar da var elbette. Üstat motosiklete biniyor olsaydı bu sözü sadece sürerken tam konsantrasyonla o anın içerisinde olmak için söylemişti desek yanılmış olmayız.
Kuvvetli yan rüzgarda, viyadük geçişlerinde, tır sollarken vs. motosiklet siz komut vermeden rüzgarın geldiği istikamete yatarak kendini düzeltir. Biraz da otomatik refleksle sürücü buna katkı sağlar. Ama beyin vücut senkronunda fark edilmez. Yani “Hadi gidonu biraz sola itelim” komutuyla çalışmaz bu eylem. Veya vites değiştirirken beyninden “Hadi bakalım vites değiştiriyoruz” komut ve düşüncesi geçmez. Karar verirsin ve vites değişir. Bu küçük hamleleri bilinçle değil deneyim refleksiyle gerçekleştirirsin. Yani “Ulen, bu Müjgan bana az görüşelim derken ayrılmak mı istiyordu?” acaba benzeri başka düşünceler varsa kafada ruhen daha doğrusu bilincinle orada değilsin demektir. En tehlikelisi de budur. Bunu otomobilde bir miktar yapabilirsin. Özellikle uzun yolculuklarda dinlediğin müziğe kaptırıp mental olarak eski yıllara gittiğinde otomobil yoluna devam ediyor, sen o sırada sollama yapıyor ve hatta durup kalkıyorsundur. Bir bakmışsın eve gelmişsin ve hatta park etmiştin. Bunu da savunuyor değilim ama olabilirliği motosiklete göre nispeten kabul edilebilir.
Motosiklet kullanırken yoldaki her kıvrımı bilincinle karşılayacaksın. “Hmm şerit çizgileri parlıyor, kaygan boya kullanılmış olabilir, basmayayım” “Şu kamyonun arkasında gölge mi var, biri mi o, yavaşlayayım” “Motorun sesi mi değişti, tıkırdıyor sanki” Gibi onlarca düşünceyle dolu olmalısın. O sırada alacağın zam, oğlanın okul taksiti, oy verdiğin politikacının bir gün önceki şapşal açıklaması, whatsapp’dan gelen o komik videodaki adamın hali gibi konular kafanın hiçbir yerinde olmamalı. Sadece ama sadece orada olmalısın. Aslında refleksler bilinçle değil otomasyonla çalışır. Ama motosikletteki reflekslerin her zaman en doğru hamleyi yapmanı sağlamaz. Yani önüne çıkan bir kediden kaçınıp kamyonun altına girmek yerine kediyi ezmeyi tercih edebilirsin. Bu tercih için o anda tüm bilincinle orada olman gerekir. Çünkü bu karar reflekslerinle değil, bilincinle alınmalıdır. İşi reflekslerine bırakırsan o sadece kediden kaçınmanı sağlayacak hamleyi yaptırır. Refleksin içerisinde sonuç ilişkisi bulunmaz.
Motosiklete binmeyenler için yorucu gibi gözüküyor olmakla birlikte motosikleti çok keyifli kılan en önemli özelliklerden birisi de budur aslında. Yani sürerken sadece sen, motosiklet, yol ve çevre vardır. Bütün Dünyan orasıdır. Günlük diğer tüm yüklerini bırakmışsındır. De ki tersi bir durum var ve zihnen çok yoğunsun; o zaman binmeyeceksin. Motosikletin başına gelip kafamdaki ağır düşünceleri kovamadığımı hissedip kendime küfrederek dönüp arabayla gitmişliğim çoktur. Uzan lafın kısası ünlü şairin dediği gibi; “Olmak ya da olmamak. Bütün mesele bu!”
Yorumlar
Loading…