in

Yamaha R25

Küçük Yarış Sınıfının Standartlarını Yeniden Belirliyor

Yamaha Türkiye, motosiklet sektöründe bir ilk diyebileceğimiz bir davet düzenledi ve basın mensuplarını iki yeni modelin tanıtımı için Kıbrıs’a götürdü. Yamaha’nın motor hacmi bakımından küçük, boyutsal açıdan son derece normal görünen bu yeni sporcusunun görünümü harikaydı. Trafiğin tersten aktığı Kıbrıs’ta sürmek çok zor olmasa da, Yamaha işi bizim için biraz daha kolay hale getirmiş, Lefkoşa yakınında oldukça büyük bir karting pistini kiralamıştı. Motor, göründüğü kadar iyi gidiyor mu diye düşünerek, çıktık piste, gazladık.Yamaha R25

İlgili Foto / 24 Nisan 2015 | 14:05

Yamaha R25 & Valentino Rossi

İlgili Video / 23 Temmuz 2014 | 03:19

 

Ağırlık dağılımını iyi biçimde ortalamak için en büyük abi R1 kadar uzun arka maşa, yepyeni iki silindirli, 36 beygirlik motor, oldukça iyi bir his veren yeni çelik şasi ve en güzel özelliklerinden biri olan süper gösterge grubu… Tahminen siz okuyucular genel olarak bütün teknik özelliklerini ezbelemişsinizdir. Tanıtımda anlatıldığına göre fren grubu güçlüymüş, önde hava girişi R6 gibi merkezdeymiş, ıslak ağırlık sadece 166 kilo imiş, ağırlık dağılımı %50-50 ön-arka imiş, yakıt deposu 14 litre alıyormuş, bastık mı gidermiş, falanmış, filanmış.

 

En önemli konuya gelelim, kaç paraymış? 13.500 lira lansman fiyatıymış. Fuar esnasında gördüğümüz kadarıyla fiyat 14.500’e yükselmiş durumda. En önemli rakibi Honda CBR250R ile aynı fiyat. Bu modelin lansmanı ile birlikte Türk motosiklet forumcuları birbirine girdi. Efendim, lastikler IRC imiş, bunları Rosso II ile değiştirince fiyat 1.000 lira daha artıyormuş, yok naylon lastiklerle gazlanmazmış, yok efendim bayiye gidilmiş, bayi demiş ki “motor henüz gelmedi ki, kapora alamayız”. Bunun üzerine Yamaha’ya mailler atılmış, nereden alınabileceği sorulmuş. Bu soruya Yamaha Türkiye “Gelen motosikletlerin tamamı para ödeyenlere satıldı” demiş. Bayinin bir tanesi de “Zaten her bayiye bir tane verilecek, ondan sonra gelecek olanlar da 13.500’e satılmayacak” diye bağlayınca millet birbirine girdi.

 

Yamaha R25 1. İçerik Fotoğrafı

 

Her ne olduysa, bence çok güzel reklam oldu. Pulsar, MT-07 gibi büyük kitleye ulaşabilecek motorların Türkiye’ye ilk girişinde bu tür internet kirlilikleri ve yalan haberleri söz konusu olsa da, ilerleyen süreçte Türk firmalarının bu işi iyi kotardıklarını görüyoruz. Lansman fiyatlarının kısıtlı sayıda model için çekici belirlenmesi son derece normal olmakla birlikte, ben kendi adıma Yamaha’nın lansman fiyatının biraz daha düşük, sonrasında gelen modeller için 13.000- 14.000 lira seviyelerinde olmasını bekliyordum. Geçen sene, satın almak için başlarda uğruna çok savaş verilen MT-07’nin şimdilerde oldukça bollaştığına ve çok da zamlanmadığına -kur yükselişinden kaynaklanan artışı göz ardı ediyorum- bakacak olursak, R25 de bu sene içinde oldukça kolay bulunur ve satın alınabilir durumda olacak. Zaten kendilerinin koyduğu 1.000 adet satış hedefi de bunu kanıtlıyor.

 

Rakiplere bakacak olursak, ÖTV yüzünden gol yiyen ve fiyat bakımından dezavantajlı duruma düşen Kawasaki Ninja 300, R25’ten bir parça daha ağır, ama 3 beygir daha güçlü. Gelgelelim Kawasaki’nin piyasada çok yaygın satılan bir motoru olmadığı için insanlar pek tanımıyor ve bu sebeple uzak duruyorlar. Ninja 300’ün 5.860 euro olan fiyatı, yaklaşık 16.500 liraya denk geliyor. Bu sene getirdikleri ve fuara da şaşırtıcı biçimde katılma kararı alarak çok satmak istedikleri Kawasaki Ninja 250SL, tek silindirli bir motora sahip ve 28 beygir güç üretiyor. Bu model de R25 gibi Uzakdoğu’da üretiliyor. Ağırlığı nisbeten düşük, fiyat gerçekten rekabetçi; 4.400 euro veya 12.300 lira. Beygirinin düşüklüğüne karşın, Türkiye’de test eden gazeteci bir arkadaşımız, düşük devirlerdeki gazlamalarını çok beğendiğini söyledi. Buna rağmen son hızı tahminen R25’e göre düşük olacaktır.

 

Yamaha’nın rakip olarak bize gösterdiği lansman fotoğrafları arasında yer almayan bir diğer rakibi de bence KTM RC200. Bu motorun fiyatı R25 ile hemen hemen aynı, ancak son hızı R25’e göre epeyce düşük, 137-140 km/s arasında hız kesiciye giriyor. Inazuma 250’lik oluşu ve fiyatının R25’e yakın olması ile rakipmiş gibi görünse de, çıplak ve çok ağır bir motor. Dolayısıyla, ben spor bir motor almak istiyorsam Inazuma ailesine pek bakmam. Asıl rakip ise Honda’nın CBR250’si. Şekil bakımından oldukça çekici hale getirilmiş olsa da, CBR R25 karşısında hem motorizasyon, hem de genel görünüş bakımından daha eski duruyor.

 

Yamaha R25 2. İçerik Fotoğrafı

 

R25’in gösterge grubu oldukça zengin. Devir, hız, hararet, benzin göstergelerinin yanı sıra vites göstergesi bile var.

 

Yamaha R25 3. İçerik Fotoğrafı

 

Gördüğüm kadarı ile motor yağını ve filtresini karenajları sökmeden değiştirmek mümkün.

 

Yamaha R25 4. İçerik Fotoğrafı

 

Motorun yağ kontrolünü sağdaki pencereden kolayca yapabiliyorsunuz.

 

Özetle, her ne kadar fiyatlar ve genel özellikler birbirine benzer olsa da, Yamaha iki silindirli, oldukça büyük hatlara sahip bu yeni motoru ile piyasaya oldukça güçlü giriyor. Sürüş özelliklerini test etmek üzere piste getirilen iki farklı renkten gri-maviyi Barkın Bayoğlu’na kaptırınca, siyahı gözüme kestirip etrafında dolanıyorum.

 

Genel özellikler

 

Motorun bence en önemli özelliği gerçekten büyük bir motosiklet gibi görünmesi. Giysi boyutları neredeyse R6’dan büyük, arka maşa R1 kadar uzun, arka tekerleğin 140’lık genişliği fena görünmüyor, ön tarafın şekli ise mükemmel. Önden bakınca motorun alnı Ducati Panigale’yi andırıyor, boyutsal açıdan da ondan pek bir farkı yok. Aynalar hem iyi ayarlanabiliyor, hem de rahatça katlanıp açılıyor. Öndeki farlar oldukça büyük, hem bunda, hem de Tracer’da öndeki çiftli far tekli olarak yanıyor, uzunlar açılınca, diğeri aktive oluyor. Ben tasarımcı olsam bunların ikisini de aktive eder, uzunu da bir şekilde çözerdim. Giysiler oldukça iyi tasarlanmış gibi görünüyor.

 

Yüzeyleri küçük olmasına rağmen üzerine oturduğumuzda verdiği koruma hissiyatı güzel. Bence en önemli özelliklerinden bir tanesi, detay fotoğrafında da görüleceği üzere, yağ değiştirirken tahminen giysi sökülmesinin gerekmemesi. Bu durum işçilik ücretini de düşürecektir. Yağ filtresini motorun önüne koymuşlar, boşaltma tapası da oralarda bir yerde olsa gerek, bu bölgedeki giysi kısmını da açık bırakmışlar. Dolayısıyla giysileri sökmeden bunlara alttan ulaşılabiliyor. Bakım esnasında gereken yağ miktarını anlamaya çalıştım, motor bloğunda 1.8 litre, teknik özelliklerde ise 2.4 litre yağ alır diyor. Bu aradaki fark tahminen yağ filtresi değişiminde gereken bir fark olsa gerek. Bu durumda, bakımlarda 3 litre alacaksınız gibi görünüyor.

 

Yamaha R25 5. İçerik Fotoğrafı

 

Motorun şekli harika görünüyor. Arka plakalık piste falan girmek söz konusu olursa basitçe sökülebilecek gibi tasarlanmış. Motorun egzozunun görünümü ise çok yakışmış. Tahminen buna Akrapovic de bir şeyler tasarlamıştır ama orijinalin şeklini de beğendim. Gösterge grubu bu sınıfta az bulunur cinsten, vites göstergesi, vites değiştir ışığı gibi bir sürü özelliği var ve çok kolay okunuyor, rakamları büyük. Bir Yamaha klasiği olacak biçimde; devir göstergesi büyük, analog olarak tasarlanmış. Hız ve diğer özelliklerin bulunduğu bölüm ise dijital. Göstergedeki tripmetreleri gösterge grubu üzerinden değiştiriyoruz. Bunları da genelde sürerken yapmadığımız için, herhangi negatif bir durum oluşmuyor. Benzin göstergesinin olması da güzel. Ön cam görsel olarak küçükmüş gibi duruyorsa da, son derece fonksiyonel iş çıkarıyor.

 

Hem görünüş, hem de ergonomik açıdan sele-gidon arası mesafesini Yamaha oldukça iyi çalışmış. Gidona fazla eğilmek gerekmiyor, aşırı bir süper spor oturumu yok. Böylece motorun şehir içinde de rahat kullanılabileceği anlaşılıyor. Yolcu selesinin büyüklüğü de fena değil. Arka stop led ampullerle tasarlanmış, oldukça sportif görünüyor.

 

Motorun üretim yeri etiketinde Endonezya yazıyor. Malzeme kalitesini çok beğendim, işçilik ve detaylar da oldukça iyi görünüyor. Arkada tekli bir amortisör, önde ise Kayaba’nın amorsitörleri kullanılmış. Süspansiyonlarda herahngi bir ayar bulunmuyor. Motorun donanımında lastikler standart IRC ile geliyor, tubeless olan lastiklerin görünümü, desen çizgileri hiç de fena değil. Yolda nasıl olduğunu anlamak için karting pistine çıktık.

 

Pist İzlenimleri

 

İlk çalıştırma, oldukça kolay, ses fena değil, en beğendiğim tarafı ergonomisinin bana tam uyması. Gidon ne çok uzak, ne çok yakın, ayaklarım hemen pegleri buluyor, dizlerle depo rahat tutuluyor. Debriyaj oldukça yumuşak, atıyorum birinci vitese. Birinci tur birbirimizi tanıyarak geçiyor. Karting pistinin biraz yokuş aşağı düzlüğünde gazlayıp 2. ve 3. vitese kadar çıkıyorum. Kapalı pist ortamında viteslerin tamamını kullanıp son hız denemek ne yazık ki mümkün değil, ancak sizler gibi ben de hemen Youtube’e baktım, 180km/s’leri geçenler mevcut. Anlaşılan o ki, devir limitörü haricinde bu motorda hız limitörü yok. Karlar kalkar, Yamaha da bize bir test motoru ayarlayabilirse, son hızı ve yakıt tüketimini ölçüp sizlere aktarabilirim diye düşünüyorum.

 

Tanışma turundan sonra biraz gazlıyorum. Enteresan bir şekilde motorun düşük devirleri beklediğimden daha sakin. “Yamaha’nın yüksek devirli motorlarında işleyiş genelde bu şekilde zaten” diye sesli düşünüyorum. Tahminen yakıt tüketimini kısmak ve daha az ses çıkartmak için ön tarafa büyük dişli koymuş olabilirler. Bu sayede de alt devirlerde motora bir sakinlik gelmiş. Aslında acemi motorcunun da bu motorda şansı fazla. Hem hafif, hem düşük devirlerde fazla saldırgan değil, hem de oturuş pozisyonu oldukça rahat.

 

Devir sayısı arttıkça motorun sportif karakteri kendini gösteriyor. 13.000 devire kadar son derece rahat çıkıyor, oralarda bir yerde vites değiştir ışığı göz kırpmaya başlıyor, son olarak da limitör devreye giriyor. İşte o bölgeler acayip keyifli. Tek silindirli motorların pek kolay yapamayacağı şeyler bunlar. O esnada motordan sportif bir uğuldama geliyor ki, bu da sportifliği tamamlayan egzozun hem görsel, hem de ses bakımından iyi tasarlandığını gösteriyor.

 

Yamaha R25 6. İçerik Fotoğrafı

 

1., 2., 3. vitesler arası geçişler oldukça rahat. Motorun pistteki gazlayışını beğendim. Sürücü konforunun oldukça iyi tasarlanmış olduğu hemen anlaşılıyor, uzun zamandır kullanıyormuşcasına rahat hissettiriyor. Frenleri gazlama esnasında bile son derece yeterli. Örneğin KTM’nin RC serisinin frenleri oldukça iyi olmasına rağmen, fren kolunu epeyce çekmek gerekiyordu. Bunda öyle bir etki yok, dozajlama son derece yeterli ve güvenli. Belki pist asfaltı olduğu içindir, sadece ön fren sonuna kadar sıkılırsa bile önden kayma yaşamadım. Arka fren ise son derece kontrollü kullanılabiliyor, kilitlendiği zaman da kayma genelde düz bir çizgide devam ediyor.

 

Lastikler konusuna gelince, evet, alt yapısı naylon. Naylon yazması hamurunda naylon olduğu anlamına değil, alt yapısının naylon ipliklerlerden örüldüğü anlamına geliyor. Hamurunu ben beğendim, ancak pist asfaltı dışında sürüp test etme şansım olmadı. Şayet yolda da pistte davrandığı gibiyse, lastiklerin değiştirilmesine gerek yok. Sert frenajda ön süspansiyon biraz yumuşak kalıyor. Aslında süspansiyon konforunu çok beğendim. Ancak pistte kullanılıyorsa, konvansiyonel biçimin tercih edildiği çatal sistemi biraz yumuşak kalıyor.

 

Sonuç

 

1,5 saat kullanma fırsatı bulduğumuz R25’i genel olarak beğendim. Beğenmediğim ayrıntıları ise; şu anda hemen alınamıyor oluşunu, pistte bir parça yumuşak kalan ön süspansiyonu, düşük devirlerde biraz hantal kalmasını söyleyebilirim. Ancak motor bolluğu başlar, şöyle gri-mavi versiyona İstanbul Park’ta binebilirsek, bu hissiyatım hemen değişecektir. Ön dişliyi de bir tane küçülttük mü, değmeyin keyfimize.

 

Sürüş özellikleri ve konforu bakımından, şu an itibarı ile R25 rakiplerinden epeyce önde gibi görünüyor. Yüksek devir çevirebilmesi sayesinde gerçekten spor motor hissiyatı verebilmesi, bence onu öne geçiren en önemli özelliği. Boyutlar bakımından küçük Kawasaki’den önde, büyük Kawasaki’den ucuz. Honda’ya göre çok daha yeni, üstelik iki silindirli. Tabii Honda’nın parça fiyatları acayip ucuz, onunla karşılaştırırken Yamaha’nın parça fiyatlarına da göz atmak lazım, bu şans şu an için yok. Rakipleri arasında şu an için epeyce önde görünen Yamaha’yı, karlar kalktıktan sonra denemenizi öneririm.?

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Uğur Motorlu Araçlar Fabrika

Yamaha Tracer

REKLAM