Pratik Kahraman Hero Dash Uzun Dönem Testimizde!
Şehir içinde artan trafikten bunalan insanlar motosikletle tanışmaya başladıkça küçük hacimli motosikletlerin, özellikle de scooter’ların satışları yükselmeye başladı. Hero buradaki açığı görerek günlük kullanıcıya daha uygun renkli bir tasarımla Dash modelini üretti.
Hero Dash İncelemesi
Motosikleti Ümraniye’de bulunan Hero Türkiye Genel Merkezi’nden teslim aldıktan sonra dikkatimi ilk çeken şey immobilizer sistemine sahip olan anahtarları oldu. Otomobil anahtarı gibi duran tasarımını başarılı buldum. Oturduğum semt olan Silivri’ye doğru 100 km sürecek bir yola çıkacaktım ve 110cc’lik minik sayılabilecek bir hacme sahip motosiklet için uzun bir yoldu. Bu yolu nasıl bitireceğimi kara kara düşünmekteydim.
Sağ şerit festivali yaşayacağımı umuyordum, fakat Dash beni şaşırtmayı başardı. Dash, 89km/s gibi bir hızda devir kesiciye giriyor, fakat bu hıza çabuk bir şekilde ulaşıyor.
Hero Dash Yakıt Tüketimi
Belki daha uzun bir şanzıman yapılabilirdi, fakat bu sefer hızlanmadan ödün verileceği için esas kullanım alanı olan şehir içinde biraz yavaş kalabileceğini düşündüğümden 89 km/s bana yeterli geldi. Yolun %90’lık kısmını elimi gazdan çekmeden tabiri caizse “tapa gaz” gitmeme rağmen herhangi bir aşırı ısınma veya şişme hissetmedim. Yüksek hıza çıkıldığında alttan çok az, vızlama benzeri bir titreşim gelse de, motor; amacına uygun olarak şehir içinde düşük hızlarda kullanıldığında böyle sorunlar yok.
Tüm bu limitlerde ve amacına uygun olmayan kullanımda bile hesapladığım yakıt tüketimi 2.6lt/100km oldu. Eve geldiğimde babam motosikleti gördü ve “Bu tam yazlıkçı işi olmuş yahu” dedi. Bilmeyenleriniz için söylüyorum Silivri ilçesi İstanbul’un yazlık bölgesi olarak tanınıyor ve her yazlık bölge gibi ufak cc motosiklet kullanımı yüksek boyutta.
Ancak insanlar ufak hacimde bile olsa daha güzel gözüken motosikletlere binmek istiyorlar.
İşte o an kafamda Hero’nun bu ürünü pazarlamayı düşündüğü kitleyi anlamış oldum.
Yine aynı gün içinde eve bir şeyler almak için markete gittim ve durduğum anda sorularla karşı karşıya kalınca anladım. Yazlığında tekneye, balığa gidip gelirken kullanmak için yakışıklı görünen scooter almak istediğini belirten bir beyefendi bana Dash hakkında sorular sormaya başlayınca “Hero noktayı güzel yakalamış” dedim.
Onun dışında yine Silivri içinde gittiğim yerlerde Dash hakkında sorularla karşılaşınca babamın fark ettiği şeyin belki de Hero’nun amacı olduğunu düşünmeye başladım. Küçük hacme (özellikle de 125cc altı) sahip scooter’ların genelinde bir “ruhsuzluk” mevcut. Bu sebeple günlük kullanıcıların çoğu bu görünümden dolayı ufak hacim scooterlar’dan uzak duruyorlar.
Sanıyorum ki Honda PCX 125 ile başlayan bu değişim dalgasına Hero firması Dash ile katılmış. Tasarımı genel olarak ilgi çekiyor. LED stoplar akşam arkadan baktığınızda gerçekten şık duruyor. Esas malzeme ve işçilik kalitesinin belli olduğu parça birleşim yerleri benim testimi geçti. Kaliteli duran boyası ve çıkartmaları insanı kendine çekmeyi başarıyor. Turuncu rengini mutlaka görmenizi öneririm.
Çok dinamik ve gösterişli bir tasarıma sahip bu scooter’da mükemmel durduğuna inanıyorum.
Krom detayların kullanımını beğendiğimi söyleyebilirim. Egzozun üzerindeki mat gri boyanmış kapaklar gerek tasarımı gerekse rengiyle çok kaliteli duruyor. Sonuç olarak işlevselliği yitirmeden son kullanıcıya dinamik ve gösterişli bir tasarım sunulmaya çalışılmış. Bu konuda da başarılı olunduğunu düşünüyorum.
Bu motosiklet gerçekten ekonomik! 8,5 beygire sahip motoru şehir içi hızlarında çok güzel iş çıkarıyor ve ara hızlanmaları (0-40 arası) gerçekten başarılı. Yüksek hızlara çıkarken 40-60 arası biraz isteksiz, fakat 60’dan sonra hızlı bir şekilde 85’e ulaşıyor.
Sanırım ekonomi düşünülerek böyle bir yakıt ve devir haritası yapılmış. Biraz önce de bahsettiğim gibi eğer çoğunlukla tapa gaz kullanımda bile 2,6 lt/100km gibi bir değer yakaladıysam, şehir içinde sakin kullanımda bunu 2 litreye düşürmek çok olası.
Tabii ekonomikliğin tek kıstası düşük yakıt tüketimi değil.
Bakım aralığının uzun olması ve değişen malzemelerin fiyatlarının ucuzluğu da bir diğer etmen olarak beliriyor. İlk 1000 km bakımından sonra 6.000 km’de bir değişmesi gereken 0,8lt motor yağı, disk frenlere göre bakımı ve değiştirmesi daha ucuz kampana frenler ve ucuz yedek parça fiyatları sayesinde motosikletin işletimi de ciddi derecede ekonomik denebilir.
Hafif(110kg) ve minik boyutlara sahip olması çok işinize yarıyor. “Buraya da girebilir miyiz acaba?” diye düşündüğüm her araya girdim ve çıktım. Gidon turunun geniş olması ise İstanbul içinde araçların hepsinin durduğu sırada şeritlerin aralarından geçmek için çok iş görüyor.
Aynaların göstergesi ise çok güzel. Aynalar geniş olduğu için kör nokta çok çok az ve iyice kenarlara doğru konumlandırıldıklarından aynanın yarısından ‘dirsek show’ izlemiyoruz. Yani aynalar bence çok başarılı.
Bir scooter’da en sevdiğim şey olan ayaklarımızı koyduğumuz orta kısmın düz olması Dash’te çok güzel bir şekilde kullanılmış.
Bu düz kısma kutu gibi malzemeleri koyabilirsiniz. Ayrıca bu kısmın önünde ve arkasında bulunan iki adet askılıkla da buralara poşet asabilmek mümkün kılınmış.”Balığa giden yazlıkçı abi” bunu sevdi! Esas güzellik ise bagajında. Akşamları gerçekten işime yarayan bagaj aydınlatma lambası ve bu fiyata satılan bir scooter’da bulunduğunu kime söylesem şaşırılan USB şarj soketi. Yani şu 1 dolara alınabilecek usb şarj soketinin bu gibi motosikletlerde bence artık standart olması lazım.
Motosiklet sürerken hiçbirimiz telefonu kullanmayız değil mi?
Intercom zaten bluetooth ile bağlandığından telefonlarımızın bagajda şarj olması bir şey fark ettirmeyeceği için bence güzel bir özellik. Birçok büyük motosiklet üreticisinin 15.000 -20.000 TL fiyat etiketiyle sattıkları scooter’lara bile koymadığı bu iki özelliği, akıl edip koyduğu için Hero’yu tebrik ediyorum.
Hero Dash Scooterda En sevdiğim özellik işte bu!
Bu konuda öneri olarak sunabileceğim şey ise yine PCX’te olduğu gibi, şarj soketinin ön panelde bir yere konulması. Bu sayede biraz uzun bir kablo kullanarak telefonu gidona bağladığımız aparatın üzerinde şarj edebiliriz ve navigasyonu kullanabiliriz veya arayan soran olunca görebiliriz. Ancak bu bir şehir içi motosikleti olduğu için bu özelliği pas geçebiliriz tabii…
En azından şarj soketimiz var. Bagajın bir adet kaskı alabilecek kadar derin olması güzel olurdu, fakat bu haliyle bile yeterince kullanışlı. Diğer motosikletimde bagaj olmadığı için sürekli sırt çantası taşırdım. Uzun süre sırt çantasıyla motosiklet sürdükten sonra omuzlarımda ağrı olurdu ve bu bagaj sayesinde en azından o ağrıdan da kurtulmuş oldum.
Frenleri biraz önce de bahsettiğim gibi kampana. Ancak mekanik kombine sistemini kullanıyor.
Yani arka frene bastığınızda belli bir oranda ön freni de sıkmış oluyorsunuz.
Bu özelliği ben şahsen pek sevmiyorum ancak birçok insanın seveceğinden eminim. Doğru dozajlama yapıldığında frenleri bir kampanaya göre güzel tutuyor diyebilirim. Amortisörlerini ufak jant ve lastik boyutuyla kıyasladığımızda başarılı buldum.
Ufak lastik boyutu demişken Dash’te MRP’nin NYLONGRIP marka bir lastiği kullanılmış. Isındıktan sonra kuru asfaltta tutuşu başarılı ancak ıslak zeminde biraz güvensiz hissettirdiğini söyleyebilirim. Tabii bunlar yine benim limit kullanımlarım sonucu söylediğim şeyler.
Yani şehir içinde ‘tın tın’ gezen veya havlusunu sırtına atıp denize giden insanların bunu çok hissedeceğini düşünmüyorum. İşin içinde biraz ekmek – köfte ilişkisi mevcut tabii… Kadranın aydınlatmasını ise çok başarılı buldum.
Gece ve gündüz fark etmeksizin her şey çok okunaklı bir biçimde kullanıcıya sunuluyor.
Dijital ekranda bulunan servis uyarısı, tripmetre ve toplam km bilgileri turuncu renkli çok güzel bir ekrana okunaklı bir biçimde yerleştirilmiş.
Kadrana keşke bir de saat eklenseymiş diye düşündüm, eksikliği hissediliyor. Ayrıca far aydınlatmasının üstüne gerçekten çalışmışlar. Kısalardayken bile önünüzü çok rahat görebiliyorsunuz ve esas şaşkınlığı aydınlatmasız köy yolunda uzunları açtığımda yaşadım. 100 metre önümdeki levhalar bile çok net biçimde aydınlanıyordu.
Sanıyorum Hindistan yollarının aydınlatma imkanları pek iyi olmadığı için Hero bu konuyla özel olarak ilgilenmiş. Benimle yolculuk yapan arkadaşlarım da far aydınlatmasına hayran kaldıklarını dile getirdiler.
Hero Dash için Neyi sevmediğime gelirsek eğer
Koltuğun ön kısmı biraz sert olduğundan konforsuz denebilir.Eğer benim gibi cc fark etmeksizin ciddi yol yapıyorsanız, (280 km’de teslim aldığım Dash, 5 gün sonra 930 km’ye ulaşmıştı.) sürekli yüksek devirde gitmenin yarattığı titreşim biraz ağrı sızı yapabilir.
Orta kısmın önünde normal, arkasında ise kıskaçlı askı
Arkadan açılıp kapanan depo sayesinde “Bagajdaki şapkam, eldivenim benzin kokuyor.” derdi yok.
Bunun çözümü biraz daha arkaya oturmak (artçı kısmı gerçekten çok güzel) gibi görünüyor. Fakat trafiğe girince, istemsiz olarak yine o öndeki çukurumsu kısma kayıyorsunuz. Tabii benim gibi çok yol yapmıyorsanız bunu fark etmeyebilirsiniz.
Yani motosikleti üretim amacının dışında kullandığımı kabul ederek suçun biraz da bende olduğunu itiraf ediyorum. Bagajı keşke biraz daha büyük olsaymış tadından yenmezmiş demeden edemiyorum tabii. Onun dışında henüz başka bir kusurunu görmediğim Dash, geçirdiğimiz bir hafta içinde pratikliğiyle beni kendine bağlayacak gibi görünüyor.
1.000 km bakımından sonra neler olacağını sonraki sayıda mutlaka okumanızı öneriyorum. Zira benim acımasızca 1.000 km boyunca “tapa gaz” gitmelerim Hero Dash için ciddi bir dayanıklılık testi sayılabilir. Sonraki sayıda görüşmek üzere…
Hero Dash güncel fiyatları için Hero Türkiye.
Yorumlar
Loading…