2006 senesinde temellerini California’da atmış olan Zero Motorcycles, Türkiye pazarında kendine yer
edinmeye başlıyor. Kuzey Amerika, Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da birçok satış noktası bulunan çevreye
duyarlı Amerikan firmasını ve motosikletlerini daha yakından tanıyalım.
Dünya çapında yayılmakta olan sürücü ve ortaklarına, performans, eğlence ve ayrıcalıklı değerler kazandırmaya misyon olarak kendini adayan Zero Motorcycles, 2006 senesinden beri oldukça geniş bir kitleye hitap etmeyi başarmış durumda. “Motosiklet Evriminde Bir Sonraki Adım” sloganıyla hedefini belirleyen firma, günümüzün en gelişmiş teknolojileri ile geleneksel motosiklete bakış açısını bir araya getirip hafif, verimli ve yüksek performans gösteren elektrikli motosikletler üretmeye devam ediyor. Türkiye’de Zero Motorcycles firmasının distribütörlüğünü ise Antalya’da bulunan ve elektrikli araçların satışı üzerine kurulmuş bir şirket olan İmecar Otomotiv Haziran 2015’ten itibaren yürütmekte.
MotoBike Expo’da görüşme fırsatı bulduğumuz İmecar şirket yetkilileri, genel olarak motosikletlerin gördüğü ilgiden memnuniyetlerini ve bayilikler üzerinde çalışmalarda bulunduklarını dile getirmişlerdi. Yine 2016 Eurasia Motobike Expo’da kısa bir bilgi aldığımız Zero Motorcycles Güney Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Müdürü Josef Morat, ülkemizin önemli bir pazar olduğunun ve Türkiye’deki önemli şehirlerde bayilik ağını oluşturma fikrinin, ilerleyen zamanlardaki planları arasında yer aldığının altını çizdi. Ayrıca Türkiye kurucusu Marat Niyazberdiev de firmanın, şu sıralar satış sonrası ağı kurma konusunda çalışmalar üzerinde yoğunlaştığını bizlere aktarmıştı. Yedek parça konusuna bakacak olursak çoğu parça, halı hazırda stoklarda yer aldığından kullanıcılarının ihtiyaçları neticesinde temin edilebilmesi de güzel bir avantaj olarak beliriyor. 10 senelik bir geçmişe sahip olan firmanın 2015 senesinde model sayısı S, SR, DS ve FX modelleri ile dört iken 2016 senesinde DSR ve FXS’in eklenmesi ile bu sayı altıya çıkmış oldu.
Zero Motorcycles’ın ürün yelpazesinde, Naked modelde S, SR, DS, DSR ve Cross modelde ise FX ile FXS hak ettiği yerini alıyor. Cross modeller de kendi içinde dağ versiyonu olan FX ve Supermoto asfalt versiyonu olan FXS olarak ikiye ayrılıyor. Ayrıca DS ve DSR, lastik itibarıyla hem asfalt hem de aynı zamanda toprak yolda kullanılabilme özelliğine sahip. Yine asfalt özelliği bulunan SR ve S serisi ile normal asfaltta rahatlıkla sürüş yapılabiliyor. Cross modellerin haricinde diğer dört serinin, ortalama 260 ile 317 km arasında değişen menzilleri bulunuyor. İki Cross modelin menzili ise 140 km civarında. Motosikletlerin akülerinin garantilerine baktığımızda oldukça fazla kilometreleri kapsadıklarını öğreniyoruz, şöyle ki bu mesafe cross’larda 317.000 km, diğer modellerde 583.000 km olarak beynimize kazınıyor. Ne benzin ne yağ hiçbir sarfiyat olmadan binlerce kilometre yolu, benzin istasyonuna uğramadan çevre dostu Zero Motosikletler ile devirmek mümkün.
Ayrıca motosikletlerin kendi içlerinde üç adet sürüş modu bulunuyor. Ekonomik, normal ve sport modu, tabii ki tahmin edebileceğiniz gibi motosikletler, spor mod devrede iken en yüksek maksimum güce kavuşuyor. Ama tıpkı benzinli motosikletler gibi ne kadar hızlı giderse o kadar benzin tüketmek yerine, bu kez de ne kadar hızlı giderse o kadar çok enerji tüketiyor. Şimdi de Zero motosiklet sahibi olmanın ayrıcalıklarına gelin bir göz atalım. Öncelikle, 10.000 Euro ile 18.000 Euro arasında değişen fiyatları ile motosikletlerin önemli bir avantajı, ÖTV olmadığı için fiyatlarının yurt dışı fiyatları ile bire bir aynı olması. Yok cc yüksekmiş, yok model senesi yüksekmiş gibi bir dert yok burada. Sadece 2 senede 1 olan muayenesi var ki bu da olması gereken bir prosedür zaten. Gelelim ikinci önemli noktaya, elektrikli araçların bazılarında aracı şarj eden ayrı aparatlar olmasına rağmen Zero Motorcycles, herhangi bir yerden (ev, ofis, iş vb.) şarj edilebildiği için pratik ve kolay kullanımı ile burada da bir adım önde.
Hatta öyle ki firma bu konuda çıtayı biraz daha yükselterek hızlı şarj sistemini geliştirmiş. 2.000 Euro civarında ekstra bir masrafla edinebileceğiniz bu sistem sayesinde, normal koşullarda 8 saatte dolan şarjın, yaklaşık 1,5 – 2 saat içerisinde dolması sağlanıyor. Fiyat konusuna da değinmeden geçemeyeceğim. Çünkü evet okuduğunuz gibi motosikletlerin birçok avantajı, pratikliği ve güzellikleri var, ama tüm bu özellikler göz önüne alındığında bile, insan fiyatın biraz daha makul olmasını beklemiyor değil. 2016 Eurasia Motobike Expo’da bu sene ilk kez yer alan dünya çapında geniş bir bayi ağına sahip olan firmanın gördüğü ilgi o kadar fazlaydı ki büyük markaların yanında yer alması gerektiğini o sırada hem içimden geçirdim hem de sohbet imkanı bulduğum stand sorumlularına söyledim.
Bu sırada, gelen giden ziyaretçilerden hiç boş kalmayan stantta “Abi bu kaç yapıyor?” ya da “Aaa elektrikliymiş, bu motorlara bu fiyat çok fazla” gibi sohbetlere de kulak misafiri olduğumu söylemeliyim. Fakat bilinçli ziyaretçilerin de ilgilendikleri motosikletlerin tam şarjlı halleriyle kaç kilometre menzile sahip olduğu ya da kullandığı benzinli motosikletinin yıllık bakım masrafları, yakıtı ile karşılaştırmalarını yaptığı gibi gerçekten kayda değer mantıklı sorulara da şahit oldum. Sonuç itibarıyla fuarda öyle ya da böyle Zero Motorcycles dikkatleri üzerine çekmeyi fazlasıyla başarmıştı.
Son olarak fuarda duyduğum Zero motosikletlerin sesinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Son derece narin başlayan motor sesi, gazı açar açmaz siz daha ne olduğunun farkına varmadan bir anda yükseliveriyor ve devirli bir motor gibi alıp başını gidiyor. O sırada standa doğru dönen şaşkınlık dolu gözleri ve ifadeleri anlatmaya kalksam yazımız burada bitmek bilmez. Ne diyelim gün gelir o şaşkınlık dolu gözleri Motoron Dergisi olarak Zero Motosikletleri test ederken de yaşamamız mümkün olur umarım.
Yorumlar
Loading…