Fıtı Fıtı Giller Ailesinin Yeni Üyesi Suzuki Address

Yazar: Alişan Fidan

Hızlı, atik ve yakışıklı. Bu üç kelime Suzuki Address’i tanımlamaya yetiyor. Üzerindeki MotoGP renkleri ve tasarımı ciddi derecede ilgi mıknatısı.

Öncelikle bir bisikletten bile daha kolay sürülüyor ve 97 KG’lık hafif ötesi ağırlığı ile yeni başlayanlar için çok güzel bir seçim olabilir. Geniş bagajı ve düz ayaklık kısmı sayesinde market alışverişi konusunda da yardımcınız olabilir.

Sadece 9 beygire sahip 113cc’lik motoru kağıt üzerinde güçsüz gibi gözükebilir fakat hafif ağırlığı ve enjeksiyon sisteminin yardımı ile beklediğimin de üzerinde gidiyor. Enjeksiyon o kadar güzel ayarlanmış ki devir farketmeksizin gazı açtığınızda hızlanmak için bekleyen bir scooter var. 0-60 KM/S hızlanması oldukça hızlı. Tabii 9 beygirlik bir araç için hızlı dersek daha doğru olur fakat bu ışıklarda tüm araçların önüne geçmenizi sağlamaya yetiyor.

Süspansiyonları ise şehir içindeki çukurları ve tümsekleri gayet iyi sönümlüyor fakat virajlarda nedense beni biraz korkuttu. Bunda üstünde gelen IRC lastiklerin belki biraz etkisi olabilir. Büyük jantlarının da bu çukur ve tümsekleri absorbe etme konusunda etkisi olduğu kesin. Genel olarak yaptığım yolculuklarda sert süspansiyondan dolayı bel kırılması gibi bir durumla karşılaşmadım. Oldukça kullanıcı dostu bir yapısı var.

Fabrika’nın verdiği yakıt tüketimi 1.95LT/100KM gibi efsanevi olabilecek derecede az bir tüketimdi fakat bu tüketimi ne yazık ki günlük kullanımda yakalayamadık. Ortalama olarak şehir içinde seri dur kalklı halde 3LT/100KM gibi bir rakamda gezerken, “tapagaz” şehirler arası kullanımda neredeyse 4 litreye yakın bir tüketim oranıyla gezdim. Fakat bu “tapagaz” gitmeler tabii ki motosikletin limiti olacağı için, bu rakamı maksimum tüketim değeri olarak algılayabiliriz.

Scooter’a ilk bindiğiniz andan itibaren alışıyorsunuz yani herşey yerli yerinde, çok basit ve çok kolay gözüküyor. Solda sinyal, uzun kısa far ve korna butonu var. Sağda ise kontak tuşu ve ortada kadranda sadece hız, sinyal, yakıt ve enjeksiyon göstergesi var. Address enjeksiyonlu bir motora sahip olduğu için akü bitmesi dışında pek işinize yaramayacağını düşündüğüm kickstart kolu da unutulmamış. Dediğim gibi basit ve kolay…

Önde kullanılan disk ve arkadaki kampana frenler başarılı. Keşke arkada da disk fren kullanılsaymış fakat fiyat o zaman tutturulamayabilirmiş diye düşünüyorum. Scooter zaten o kadar hafif ki durdurması pek problem değil. İki freni birden kombine halde sıktığınızda ani ve saçma hiçbir tepkiyle karşılaşmadım ve oldukça rahat bir şekilde durdum.

Geniş bagajı bir adet tam kaskı ve hatta 1-2 ufak ıvır zıvırı dahi alabilecek kapasitede. Bagajın genişliği sayesinde okula giderken sırt çantamı, okula geldiğimde ise kaskımı taşımak derdinden kurtuldum. Bu yönünü çok sevsem de keşke bagajda bir adet USB çıkışı ile şarj soketi olsaymış dedim. Bana göre artık bir scooterın şarj soketsiz üretilmemesi gerekiyor. Yani bu çözülemeyecek bir dert değil ama insan istiyor işte

Ayak koyduğumuz kısım bana biraz ufak geldi. Yani bir türlü rahat edemedim. Suzuki Address ile ilgili negatif olarak söyleyebileceğim tek yorum aslında bu. Şehir içinde kullanılacak minik bir scooter olduğu fikrini kabul ettiğimiz takdirde bu negatifi de içimize sindirip yolumuza devam etmek çok da zor değil.

Eğer siz de arabanızın anahtarını bir kenara bırakıp şehir içinde ekonomik ve pratik şekilde yol almak istiyorsanız Suzuki Address’e mutlaka bir şans vermelisiniz. Suzuki’de test motoru mevcut. Bir gidip görün derim…