Avusturyalı üretici KTM’in tek silindirli ve a2 sınıfa uygun olması açısından 45 beygir olarak ürettiği 390 Duke’u hem Euro 4 için güncelledi hem de tasarımda yeni bir evreye geçti. Çok merak edilen bu modeli sizler için inceledik.
Eski 390 Duke’un motorunu torklu ve devirlenmeyi çok seven yapısından dolayı çok severdim. Bu gelenek motor Euro4 e geçirilirken değişmemiş. Güç eskiyle aynı kalırken vites oranları biraz kısaltılmış. Top speed eski kasaya göre biraz daha düşmüş ama hızlanma verileri eskiye nazaran çok daha iyi. Ayrıca 6. viteste giderken bile gazı biraz açtığınızda çok kolay şekilde uzuyor. Egzoz alt taraftan yana alınmış. Alttaki egzoz çok güzel duruyordu ve ağırlık dengesini de ortaya çok iyi bir şekilde topluyordu. Yana alınacağını duyduğumda biraz üzülmüştüm ama KTM bu işin de içinden alnın akıyla çıkmış. Görüntü kötü değil. Ağırlık dengesi de öyle çok etkilenmemiş. Sesi de eskiye nazaran biraz daha naifleşmiş ama yine o tok sese sahip.
Şehir içinde gerçek bir holigan gibi kullanılmayı çok seviyor ve bunu yaparken çok eğleniyorsunuz. Sakin giderken 3.5-4 litre arası bir tüketimi var. Ben İzmir’den dönerken Feribot’a yetişeceğim diye gazı iyice açtım. Bu sebepten yakıt tüketimim 5-5.5 litre arasına geldi. Tahmin ediyorum ki bu 390 Duke’un maksimum yakıt tüketim rakamı. Uzun yolda 130-140 gibi hızlarda bile rahatça gidebilirsiniz. Hatta bu rahatlığı beni biraz şaşırttı diyebilirim. Gücü gazı açtığınızda sizi korkutmuyor fakat tabiri caizse mermi gibi uzuyorsunuz. Bu uzamaya da müthiş yol tutuş sağlayan süspansiyonların etkisi tabii ki var.
KTM’in kendi markası White Power(WP) tarafından üretilmiş süspansiyonlar da güncellenmiş. Eski versiyonu da yolu müthiş tutuyordu. Moto3 sınıfından gelen 43mm’lik süspansiyonların iç kısmındaki kartuşlar değiştirilip WP’nin yeni bir teknolojisi olan açık kartuş sistemine geçilmiş. Böylece yol tutuştan taviz verilmeden daha konforlu bir sürüş elde edilmiş.
Virajı gör, bakışı al ve motoru yatırıp gazı yavaşça açarken işin kalanını süspansiyonlara bırak. Çizgisi hiç bozulmuyor. Ayrıca 147KG’luk ultra hafif yapısından dolayı yönlendirmesi çok kolay ve ayrıca çizgi değiştirmek gerektiğinde motosikleti dikeltip tekrar yatırarak viraj içinde ikinci bir çizgi yapmak da çok basit.
Eskiden tek parça halinde olan şasisi değiştirilmiş ve iki parça hale getirilmiş. Bunun birinci yararı ağırlık dengesini daha fazla ortaya toplamak iken ikincisi bir kaza anında arka taraf yamulduğunda motosikletin perte çıkmasını engellemek. Şasi yine eski kasada olduğu gibi çok rijit ve tüm isteğinize anında tepki veriyor.
Oturuş pozisyonu biraz supermoto gibi oldukça dik ama kesinlikle rahatsız değil. KTM’in arazi ve supermoto geçmişi düşünüldüğünde bu biraz normal geliyor. Selenin malzemesi de değiştirilmiş ve önceki nesle göre biraz daha yumuşatılmış. Bu arada hem artçı hem de sürücü selesi gelen şikayetlerden sonra biraz daha büyütülmüş. Büyütme konusu oldukça işe yaramış artık motosiklet üzerinde hareket edecek yerimiz var ve bu motorun kontrolüne de yansımış.
Frenlerde de oldukça dramatik bir değişim olmuş. 300MM’lik ön diskler 320mm’ye çıkartılmış ve bence eskiye göre çok çok daha iyi tutuyorlar. ABS modülü de değiştirilmiş. Eski versiyona göre çözünürlüğü biraz daha artırılmış böylece ABS devreye girdiğindeki o salıp bıraktığı anlar daha hızlı hale gelmiş. Isırma hissi çok güzel ve frenlerin limitlerini tam olarak anlayabiliyorsunuz. Ayrıca ABS’nin sadece arkayı kitlemenize izin veren supermoto modu da var.
Gelelim değişimlerin en büyüğüne. Yani tasarıma… Yakıt kapasitesi aynı kalırken deponun ön yanlara doğru olan uzantıları daha bir uzatılmış. Yan taraftaki grafikler değişmiş ve tabi renk kartelası da değişmiş. Bunlar çok güzel olmuş.
Ön farı büyük ağabey 1290 Super Duke’ta olana çok benzer bir hale getirmişler. Zaten en büyük dikkati bu ön far çekiyor. Bir yerde durduğunuz anda böyle ön fara doğru bakarak “vay vay vay” çekerek gelen bir motosiklet sever mutlaka çıkıyor. Aydınlatması da çok iyi ve sürücülerin dikkatini çektiği için görünürlüğünüzü iyi etkiliyor.
Kadran da yine ön far kadar büyük bir değişim olmuş. Karınca duası turuncu ekrandan her şeyin net okunabildiği tablet gibi TFT LCD ekran kadrana geçilmiş. Herşey dijital ve yok yok. Sol elciğin oradaki kumanda panelinden kontrol edilen LCD ekran güneşte dahi çok rahat okunuyor. Ağabeyi 690 Duke’ta bulunan LCD ekranda güneşte okunamama gibi bir problem vardı ve bundan çok çekmiştik. Yine ağabeyi 690 Duke’ta bulunan ekran gibi gece ve gündüz farklı modları var. Bunlar da yine çok başarılı olmuş. Özellikle gece bol renkli kadran çok dikkat çekiyor…
Sonuç olarak 390 Duke Euro4’e geçerken bile o holigan gaz tepkisinden herhangi bir şey kaybetmemiş. Şehsin zıpır çocuğu artık daha yakışıklı olmuş. Hatta daha rafine ve kullanması kolay hale gelmiş. Viraj performansının yanı sıra konforun da artışıyla daha kullanışlı olmuş. İstanbulİzmir arasında gidip gelirken de beni hiç yormamış olması da ayrı bir artı puan. Kendisini çok beğendim. Fiyatının koyulan elektronik ve yol tutuş elemanlarına uygun olduğunu düşünüyorum. Eğer sizin de aklınıza takıldıysa KTM Spormoto’da bir test motosikletleri mevcut. Mutlaka gidip bir test edin…