Daha Sürücü Dostu bir Multi.
“Nasıl motor?” dedi Ducati’den birisi…
“Kolay, sürmesi çok kolay” dedi, üzerindeki İngiliz gazeteci.
Yazı: Sinan Özgen
Fotoğraflar: Ducati
Multistrada modeli, geçtiğimiz yıllar içinde Ducati’nin amiral gemisi olan bir motosiklet. 1200’le başlayıp 1260’a doğru yükselen hacmi ile motosiklet dünyasındaki hemen herkesin dikkatini çekmiş, piyasaya çıktığı 2010’lu yılların başından itibaren adeta Ducati markasını sıkıntılarından kurtarmıştı. 2019’un sonunda ise 1260’lık V2, yerini daha küçük hacimli ama daha güçlü V4’e bırakmıştı.
2017’de piyasaya çıkan Multistrada 950, 1260’lık abisinden çok daha kolay ulaşılabilir bir model olmuştu. Gücü 113 beygirdi. Gücü, kağıt üzerinde az görünebilir ancak beygirlerin neredeyse tamamına yakını kullanılabilen bu model, sürücüler tarafından çok beğenilmişti. 2 yıl sonra ise yanına yarı aktif süspansiyonlu ve daha donanımlı 950S versiyonu gelmişti.
Ducati, bu yıl, oldukça beğenilen 950S’i silip atmamış, Amerika’yı yeniden keşfetmek yerine kullanıcılarından gelen geri dönüşlerden faydalanarak motoru iyileştirme yoluna gitmiş. Adını da, yenilikler belli olsun diye “V2S” koymuş. V2S, aslında 950S’in oldukça iyileştirilmiş yeni versiyonu. İsterseniz gelin, aşağıda yeniliklere bir bakalım.
Önemli Değişiklikler
Multistrada’lar yapısal olarak genelde yüksek motorlar olagelmişti. Oturuş pozisyonu sürücünün yola çok iyi bir şekilde hakim olmasını sağlasa da, dalyan gibi olmayan sürücüler özellikle düşük hızlarda yere basmakla ilgili problem yaşayabiliyordu. Multi ailesindeki en önemli değişiklik V2S’te gerçekleşimiş ve sürücülerin artık yere çok daha kolay basmasına olanak tanınmış.
V2S’te sele 840mm’den 830mm’ye düşürülmüş. Bu çok önemli bir değişiklik gibi gelemeyebilir ancak realitede çok şey değişmiş. Selenin ön kısmı da oldukça inceltildiği ve formu düz hale getirildiği için bacaklar hiç açılmadan aşağı doğru indirilebiliyor ve kolayca yere dokunabiliyorsunuz. 1.77metre boyumla motora hakimiyetin her türlü hızda (950S’e göre) arttığını söyleyebilirim. Selenin alçaltılması bacak pozisyonunu fazla değiştirmiyor, bunun sebebi peglerdeki plastik dolgunun yüksekliğinin de 10mm düşürülmüş olması.
Ducati bununla yetinmemiş. Bir de 810mm’lik alçak sele opsiyonu yapmış. “Daha da düşsün” derseniz, sele yüksekliği arka süspansiyonun da değiştirildiği bir alçaltma kiti ile 790mm’ye kadar indirilebiliyor. Boyu uzun sürücüler içinse 850mm’lik bir yüksek sele opsiyonu da mevcut.
Motosikletteki bir diğer önemli yenilik de 950S’e göre 5 kilogram hafiflemiş olması. Alçalmış olduğunu motorun yanına gelince hemen anlayabiliyorsunuz. İleri geri iterken de hafiflemiş olduğu kolayca hissediliyor. V2S’in ıslak ağırlığı 230’dan 225’e, V2’nin ise (elektronik süspansiyonsuz düz modeli) 222 kilograma inmiş. Hafifleştirmelerin 700 gramı daha hafif V4 aynalarından, 500 gramı ise fren bağlantılarından sağlanıyor.
Sürüşü daha sportif ve daha etkili hale getiren en önemli hafifleme ise toplamda 1,7 kilogram hafifleyen jantlardan geliyor. Jant hafiflemesi müthiş bir katkı sağlıyor. Hızlı sürüşte manevraları oldukça kolaylaştırırken, düşük hızların söz konusu olduğu şehir içinde de 243 kilogramlık Multi V4’e göre harika iş çıkartıyor.
MultistradaV2S’te şasiye hiç dokunulmamış, dolayısıyla 950S’teki boru şasiyi görüyoruz. Yarı aktif Skyhook süspansiyon ise sonbahar yaprakları ile dolu süper kaygan İtalyan köy yollarında mükemmel iş çıkartıyor. Tabii bu işte Pirelli’nin Scorpion Trail II’lerinin de önemli katkısı var. 2010’da Multi ilk çıktığı dönemde bu motora özel tasarlanmış Scorpion Trail’lerin son jenerasyonu her türlü yolda iyi çalışıyor. Motorun sportif kullanımına da izin veriyor.
Motor
Ducati’nin bu sınıfta kullanageldiği 937cc’lik Testastretta (dar kafa) Euro 5 motor şu anda hali hazırda Multi 950S, Supersport, Hypermotard ve yeni Monster’de de kullanılan motorun aynısı. 113 beygirlik motorun gücü, her türlü yolda yeterli. Yukarıda bahsedilen 5 kilogramlık hafiflemenin 2 kilogramı da motorun içindeki parçaların hafifletilmesi ile sağlanıyor.
Motorun 1 ve 2 arasında zor boşa geçtiği şikayetinden yola çıkan Ducati mühendisleri debriyaj üzerine de çalışıp 8 plakalı daha hafif bir debriyaj sistemine geçiş yapmışlar. Bu sistem hem viteslerin daha net ve kolay geçmesini sağlıyor, hem de debriyaj kolunun hareketini hafifletiyor.
Kağıt üzerinde güzel görünen bütün bu iyileştirmeler yolda da gerçekten etkisini hissettiriyor. Lansman öncesi kullandığım 950’nin davranışlarını çok beğenmekle birlikte, yeni V2S’in pozitif yönde oldukça iyileştirildiğini söylemek istiyorum. İsterseniz gelin biraz da İtalya’daki sürüş hikayesinden de biraz bahsedelim.
Sürüş
Pandemi sonrası katılacağım ilk lansman olacağı için oldukça heyecanlı gittim havalimanına. Hani uzun süre evden çıkmayıp da, dışarı çıkılan ilk gün neye uğradığınızı şaşırırsınız ya, sabahın kör vakti İstanbul Havalimanı’na gitmek değişik bir hissiyat uyandırdı bende. Pandemiden sebep olmalı, Avrupa’nın her yerine eskisi gibi sık uçuş yok. Özellikle İtalya’nın Türkiye’den halen turistik ziyaret kabul etmiyor olması, uçuş sayısını düşürmüş olmalı. Lansmanın yapılacağı Toskana bölgesine gidebilmek için önce Frankfurt’a, oradan da Floransa’ya uçmam gerekti. Havalimanına erken gidişler ve ara aktarmalar ile Toscana’nın kırsalındaki küçük otele varmak neredeyse 15-16 saatimi aldı.
Multistrada V2S lansmanı, tek günlük lansmanlardan farklı olarak 2 güne yayılmıştı ve orta İtalya’nın nefis manzaralara sahip yollarını geçerek Toskana’dan batıya, deniz kıyısına doğru gidiyor, ertesi gün de farklı bir rotadan ilk günkü otele geri dönüyordunuz. Bu esnada her türlü yol biçimini kullanmak mümkün olacaktı. İlk gece V2S’lere takılmış olan yan çantalara kendi eşyalarımızı doldurarak hazırlığımızı yaptık, keyless anahtarlarımız koynumuzda uyuduk.
Toprak Yol
950S’ten V2S’e geçip ayağınızı seleden aşırırsanız, farkı hemen hissediyorsunuz. Motosiklet oldukça alçalmış ve hissiyat olarak (19 in ön lastik ve değişmeyen boyutlara rağmen) kendisini küçük hissettiriyor. Tepedeki otelden aşağıya indiğimiz ilk birkaç kilometrelik asfalt yolda motosikletin sürüş modunu “Enduro”ya almamız tavsiye edildiği için hemen soldaki kontrollerden kolayca ayarladım. 21 inç ön lastikli enduro motorları kadar olmasa da bozuk yolda V2S oldukça kolay ilerliyor. Burada ilerlerken ön camı mandalından en aşağıya alıp ayağa kalktım, depo dizlerle tutulabiliyor. Enduro modunda arka fren ABS’si iptal olduğu için yarı gazlayıp patinaja düşerek, yarı yokuş aşağı arka freni kilitleyerek eğlenceli bir sürüş yapmak mümkün. Toprakta durduğunuzda kolayca yere basabilmek de her türlü sürücü için işi çok kolaylaştıran bir özellik. Tabii bir limiti var, gidon konumu ayaktayken aşağıda kalıyor ve sağ taraftaki egzoz bağlantı aparatı ayaktayken sağ ayağın topuğunu biraz engelliyor.
Asfal Yol
Aşağıda asfalta kavuşur kavuşmaz motoru “Touring” moduna aldım. Bunu sürüş esnasında gazı kapalı tutup yapmak mümkün. Urban moduna alıp daha sakin de gitmek de olası. Yan çantalar takılı olduğu için süspansiyon ayarını da “sürücü+yan çanta”ya getirip arka süspansiyonu elektronik olarak biraz sertleştirdim. Sürüş için Ducati ekibinin seçtiği ilk etaptaki yollar; dar, yer yer sert dönemeçli, sonbahar yapraklarının yolları kapladığı orman yollarından oluşuyordu. Urban ve Tur modları arasında gidip geldiğim bu sürüş aralığında eskinin titreşimli V2 karakterinin çok azaldığını, 1-4 bin devir aralığının hem gösterge saatinde sembolik olarak hem de gaz kolunda çok kısaldığını görmek beni şaşırttı.
Bu yeni motorların gaz kolu hassasiyeti işi çok iyi bir noktaya geldi. V2S de böyle, 1-4 bin arasını çok çabuk geçiyor, 2-3 ve 4’te düşük hızlarda oldukça rahat ilerliyor. Vites oranlarının aynı olmasına rağmen elektronik olarak iyileştirmeler yapılmış. Bir üşürüş önerisi olarak, Ducati’nin bu motorunun alışageldiğiniz vitesten bir düşük vites ile kullanılmasını öneriyorum. Bu seçim hem şikayet edilen titreşimi ortadan tamamen kaldırıyor, hem de motorun daha pürüzsüz cevap vermesini sağlıyor. Bir düşük viteste olmak yakıt tüketimini de etkilemiyor.
Süspansiyon her iki sürüş modunda da yumuşak tarafta olsa da, konforu çok güzel. Elektronik süspansiyonları tarif etmek için çokça kullanılan “yolu halı gibi ütülüyor” lafını bu motor için de rahatlıkla kullanabiliriz. Toskana’nın parke taşıyla kaplı kasaba sokaklarında, süspansiyonlar ve lastikler çok iyi iş çıkartıyor. Skyhook süspansiyonun öndeki dalma etkisini kontrol etmesini sevdim. Dahası süspansiyonun iyi çalıştığı şasi ve sistemi çok beğendim. İlk sürüş günümüz sağanak yağışlı olmasına rağmen, motorun oldukça içinde oturulması sürücüyü dış etkenlere karşı da iyi koruyor.
Urban modu oldukça sakin iken Touring modu motorun daha rahat gazlamasına olanak veriyor. Euro 5 olmasına rağmen dar kafa motorun gazlarken çıkarttığı “braap” sesi ve güzel egzozu insanın içindeki sportif sürüş heyecanını pekiştiriyor. 8 plakalı hafif debriyaj ve iyi çalışan quickshifter sistemi akıcı bir sürüşü de beraberinde getiriyor. Multi V4’ten bu motora devşirilen hafif jantlar da her türlü yolda işini iyi yapıyor. Motorlarda yan çantaların yarattığı arka ağırlık sportifliği elbette oldukça öldürüyor ancak yine de yolun büyük bir kısmında her türlü virajda oldukça rahat bir sürüş yaptığımı rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Sağanak yağmurlu birinci günün sonunda yağmurluklar sayesinde oldukça kuru olsak da, herşeyimizin fazlasıyla nemli ve ıslak olduğu bir biçimde sürüşün ilk gününü tamamlıyoruz. Ertesi gün hava açık. Sport moduna almak mümkün oluyor. Ducati’nin Moto GP şampiyonu olan bir süperspor motor üreticisi olduğunu hemen hatırlıyoruz. 113 beygirlik dar kafanın gücü kağıt üzerinde az görünebilir ancak sürücü ve bagajla birlikte 340 kilograma varan ağırlıkla yeteri kadar başa çıktığı gibi, damarlara da adrenalin basacak kadar güzel bir ses çıkartıyor ve hızlı ilerliyor.
Lansman Toskana’nın enfes yemekleri, kesintisiz görsel şöleni ve üzüm bağları arasında fotoğraf, video, fotoğraf, video, yemek arası ve bunları birbirine bağlayan hızlı sürüş etapları olarak geçiyor ve 2. Günü güzel ama serin bir güneş altında tamamlıyoruz.
Sonuç
Multistrada V2S 950’den sonra büyük adım olmasa da, Ducati konfor anlamında çok büyük ilerleme sağlamış. S modelinde TFT ekran, quickshifter, yan çantalar ve en önemlisi elektronik süspansiyon standart geliyor. 2 gün, 350 kilometre kadar kullandığımız motorda “dur, kalk, dön, düşük vites git, gazla” formatındaki sürüş karakteri ile ortalama tüketim 5,6litre/100 kilometre oldu. 20 litrelik depo ile tek seferde istenirse 300 kilometreden fazla yolu rahatlıkla yapabilirsiniz.
Bu motora bindikten sonra kendi kendime V2 mi, V4 mü diye düşünmedim değil. V4 gerçekten hayran olunacak bir makine. Gelgelelim uzaya ışınlanmayı düşünmüyor iseniz, V2’nin kullanımı o denli kolay, motor da öylesine kaliteli ki, kendime alacak olsam daha hafif olanı tercih edebileceğimi söyleyebilirim.
Motorun Türkiye satış fiyatı dövizin son dönemdeki stabil olmayan durumu sebebiyle belli değil. Ancak V2S’in Avrupa fiyatının 17.000 euro civarında olduğunu söyleyebilirim. İki rengi var; güzel, parlak bir gri füme (ve parlak turuncu jantlar), bir de koyu renkli günlerde içinizi ısıtan nefis bir Ducati kırmızısı ile siyah jantlar.