Yazar: Pervin Ozulu
Bu yer bildiğimiz çiftliklerden değil, 55 çeşide yakın organik sebzenin yetiştirildiği organik bir çiftlik.
Organik
sertifikasına sahip olan bu harika ve doğal çiftlik motorcuların sürekli ve severek yol
yaparak geçtiği bir yerde. İstanbul’dan hangimiz Şile üzerinden Ağva yollarına
gitmedik ki, tekrar tekrar keyifle gidilen yollardır bunlar. Ağva en sevdiğim
yerlerden biridir. Motorla virajlı yolları aşıp o güzel dere kenarındaki balık lokantalarına varmak ne keyiflidir, her
gittiğimde yeniden mest olurum. Salaş ve doğal hali ile hep gidebileceğim
yerlerden biridir.
Alidede’nin çiftliği Ağva’ya gelmeden Kabakoz köyünde.
Şile’den çıktıktan sonra aşağı yukarı en fazla 15 km mesafededir. Ağva’ya iki
yol gider, birisi sahil tarafından diğeri de Teke Köy üzerinden daha içeriden
geçer ve biraz daha bozuk bir yoldur. Kabakoz köyüne gitmek için sahil yol
üzerinden gidilir. Köye varınca sahile yönlendiren levhadan sola girilir, yolun sağından
devam edilir ve Alidede’nin Çiftliğine gelmiş oluyorsunuz.
Yol boyu
yetişen doğal böğürtlenlerin çok lezzetli olduğunu söylemem gerekiyor. Oradaki
arazilerin hiçbirinde herhangi bir tarım ilacı kullanılmamaktadır. Bütün
sebzeler ilaç kullanmadan doğal yöntemlerle böceklerden korunmaktadır. Mesela ısırgan
otu ve özel bir çiçek ekiliyor, onun kokusundan birçok böcek uzak duruyor. Doğal
tohumlarla ekinler yetiştiriliyor ve toprağı egzoz kokusundan korumak için traktörün toprağa girişe kesinlikle izin verilmiyor. Bunu daha önce hiç duymamıştım, bu ayrıntıları duyunca çok etkilendim.
Hiç de bilerek gitmemiştim, sahile bir bakmak için sadece o yoldan geçerken tabelayı görüp durdum ve içeriye girdim.
Güler yüz ile karşılandım ve karakız domatesi ikram edildi. Ben böylesine bir
domates ömrümde yemedim ve burada uzun kalacağımı hissettim ve masaya oturdum. Tadına inanamadım. Esin Hanım
hemen kocaman bir tabak daha doğal sebze hazır etti benim için, tekrar kibarlığı ve
nezaketi için teşekkür ederim, çok memnun oldum.
Böyle bir
lezzet olamaz, hayatımda hiç sebze görmemiş gibi domates yedim, daha önce böyle
lezzetli ve böylesine muhteşem bir tat tatmadım. Plaja gitmeyi unuttum,
domates aşkına kapıldım. Esin hanım çok sempatikti ve sohbetlerimiz uzadıkça
uzadı. Şanslıydım ve Ali Dede de geldi, onunla tanışma fırsatım doğmuştu.
Kendisinin çeşitli hastalıkların olduğundan bahsetti ve toprak ile uğraşmaktan ve doğal
yaşamaktan hem sağlıklı olduğundan hem keyif aldığı için ve faydalarına da inandığı için hastalıkların
hepsinden kurtulduğundan bahsetti.
Bu yollardan
geçtiğinizde bir kere uğrayın, tadına bakın. Sanırım Haziran aylarında sebzenin en bol olduğu dönem başlıyor. Tavsiye edeceğim en
önemli konu şudur ki topcase leriniz, yan-üst-ön ve ne başka çantalarınız var
ise boş geliniz ki almak istedikleriniz için bol bol yer olsun. Sağlıkla güzel
bir yaşama doğru sürelim.