Geçtiğimiz 19 yıl boyunca, Hollanda’nın kuzeyinde, Amsterdam’ın 100 km kuzeydoğusunda, yalnızca 280 kişilik küçük bir köy, Avrupa klasik motosiklet dünyasında gizli bir sır gibi olan etkinliğe ev sahipliği yapıyor
Her yılın Eylül ayının ilk cumartesinde yapılan Basse TT yarışında belirli yaşlarda olan 200’den fazla motosiklet ve 30’dan fazla sidecar (sepetli motosiklet),-1972 yılı öncesi modeller olması gerekse de 20 yaşını doldurmuş uygun haldeki “genç” motosikletler de kabul ediliyor- 2.5 km uzunluğundaki, oldukça dar ancak düzgün yüzeyli kamu yollarında, paddock alanının Basse Köyü’nün 58 adet evinden oluşan bölgenin dışındaki yeşilliklerin veya köy meydanının arkasındaki arazi üzerinde rastgele seçilerek kurulduğu etkinlikte yarışıyorlar. Hayır, aslında yarışma kelimesi Basse TT için doğru bir tanım olmaz. Bunun yerine sürüyorlar desek daha doğru. Bu, yarış rekabeti ve stresi taşımayan, yarışmak için özel olarka yapılmamış bir pistte gerçekleştirilen ve çok az güvenlik önleminin alındığı bir etkinlik. Buna rağme “yarışmanın” ilk olarak başladığı 1995 yılından beri hiçbir kötü kaza yaşanmamış.
Belirtmem gerekiyor ki çok ender bir araç olan (1975 yılında yalnızca 16 adet üretildi) 4 karbüratörlü-çift silindirli Harley-Davidson RR500s üzerinde olan Jan Stoffels’ı 500cc grubuna arkasında bir çift Yamaha TZ350 ile liderlik ederken ve eski Doğu Almanya şampiyonu Dieter Kruse’nin üzerinde olduğu muhteşem MZ 250’ü -DDR (Alman Demokratik Cumhuriyeti) fabrikasında üretilen, 1975’te Fin sürücü Tapio Virtanen ile marka adına yarışan son yol yarışçısı- görüdüğümde işler bana oldukça ciddi geldi. Onların birkaç metre arkasından, 1972’de Hollanda Ulusal 500cc şampiyonluğunu kazanmış Herman Tilman’ın onararak yenisi kadar iyi hale getirdiği bu hoş Drixton Honda 500 üzerinde takip ettim.
Günün sonunda hepimiz köy merkezindeki barda buluşarak tezgahın üzerinde birer bardak bira indirdik- aslında birden fazla, ne de olsa amaç bizlere köylerini açıp bu organizasyonu seyircilerle izlenmeye değer kılan yerel halka bir fayda sağlamak-. Bu şekilde aslında pek çok açıdan, bu Hollandalı bir yarıştan çok İrlandalı bir yarışa benziyor.
Sıkıcı ve yağmurlu bir günde yılın olayı için 5 Eylül’de etkinliğe gelmeye cesaret eden 2.000 kadar izleyici için hiçbir giriş ve park ücreti alınmıyor, yapmanız gereken tek şey ise köy merkezinden bir bira veya herhangi bir içecek veya etrafta bulunan dondurmapatates kızartması kamyonlarından canınız ne çekerse alarak organizasyonun yürütülmesi için gereken miktarın denkleştirilmesine katkıda bulunmak. “Basse’de her yıl birçok etkinlik düzenliyoruz; çiçek gösterileri, bisiklet yarışları ve İskandinav Autocross yarışının Hollanda ayağı gibi. Off-road araçların yarıştığı Autocross etkinliği için bir çiftçi her yıl bize tarlasını ödünç veriyor.” diyor köyün yöneticilerinden Adriaan. Bu çiftçi de halinden memnun aslında, 400 beygirlik 4 çeker Porsche’leri kışın toprağı kazmak için kullanmak işi ucuza getiriyormuş.
Pekala ama Basse TT nasıl başladı? Adriaan bu süreci şöyle anlatıyor: “Bundan 19 yıl önce bir adam motosikletler için “demo” bir yarış düzenleme fikriyle çıkageldi. Zaten daha önce çim speedway yarışları düzenliyorduk, yani Basse halkı motosikletleri sever. Bu fikri bir oylamaya sunduk ve neredeyse oy birliğiyle yapılmasına karar verdik. İnsanlar eski motosikletlerin seslerini daha çok sevdiklerini söylediler aynı zamanda arabaların aksine motosikletlerde yarışan sürücüleri de görebiliyorlardı.”
“Basse’de bulunan 280 kişiden 250’si bu organizasyonda gönüllü olarka yer alıyor, yani herkes işin bir bölümünü üstleniyor. Bu aynı zamanda harika bir köy partisi. Bu yıl 200’den fazla giriş var ve her zaman olduğundan daha fazla sidecar ile aynı zamanda birkaç da Britanyalı sürücü ve takım ki onlar her yıl daha da artıyor.”
“Ancak Hollanda gibi düzenli bir Avrupa ülkesinde böyle bir etkinliğe can vermek için otoriteleri ikna etmek için hiçbir sıkıntı yaşanmadı mı?” diye sorduğumda ise şöyle cevap veriyor Adriaan: “Hayır, otoriteler ve polis oldukça istekli ve lojistik konusunda da bize yardımcı oluyorlar. Yerel müfettişle birkaç ay öncesinden görüşmelerimiz oldu. Ve bize bu işin altından nasıl kalkacağımız konusunda bir takım şeyler anlattı. Tüm bunlardan sonra etkinliğin yapıldığı sırada yalnızca bir gün geldi, etrafa bir göz attı, bir bardak kahve içti ve herşeyi tekrar bize emanet ederek gitti. Şimdiye kadar hiçbir alanda tehlikeli bir durum yaşamadık. Herşeyin yolunda gitmesi ve özellikle de klasik motosikletlerin sesi herkese memnuniyet ve haz veriyor. Basse TT burada yaşayan insanlar için en popüler etkinliklerden biri.
650cc’lik paralel ikiz motorlu AJS’leri ile Lancashire’dan Bob Zwarts ve eşi Janet’in Basse’deki üçüncü yılları bu. Çift, bu yıl Velocette sürücüleri ve Ducati Mach 1 kullanıcısı Terry Ives gibi giderek artan ve etkinliğe ilgi gösteren İngiliz sürücülerden ikisi. Bob’a neden buraya gelmeye devam ettiğini soruyorum. “ Basse TT’nin eşsiz bir atmosferi var, iyi bakım yapılmış taşra yolları ile bu pist sürüş için fantastik ama yolda karşınıza ağaçlar, tümsekler, çitler ve hendekler -Hollanda’da sudan kaçmak neredeyse imkansız- gibi tehlikeler de çıkabiliyor. Bu tehlikleri kabul etmek ve uygun şekilde yapabildiğiniz kadar iyi sürmek çok büyük haz veriyor, ayrıca giriş ücretleri de düşük, pist kiralama ücreti yok, yani buraya gelmek çok hesaplı. Bütün günü pistte geçiriyorsunuz ayrıca eski traktörlerin ve hala çalışan eski tarım araçlarını da yakından inceleme fırsatı buluyorsunuz ki bu çok ilgi çekici. Bu her zaman gizlide kalmış ve görmeye alışık olmadığımız yeni şeyleri farketmeyi sağlıyor. Hepsinden de iyisi, 30 yıl önce yarışmaya başladığımdan beri girdiğim yarış buluşmalarına kıyasla Basse’nin en önemli özelliği yerini gerçekten işe yarayan, tamamen katılımcıların organize ettiği sisteme bırakan bürokrasiden arınmışlığı. Her yıl geri buraya dönmemin ana sebebi basit olarak etkinliğin her alanından, buradaki herkesle yoğun bir zevk alıyor olmamız.”
Bob sözlerinde haklı. Gelecek yılın Eylül ayının ilk cumartesi günü nerede olacağımı ben de biliyorum.