Menu
in

Bir Gün Konaklamalı Yunanistan Gezisi Olur Mu?

Yazar: Pervin Ozulu

Bir motorcu Kocaeli’ de oturuyorsa ve iş gereği Çorlu’ya gidecekse ne yapar? Tabii ki hava ne olursa olsun motoruyla gider. Gezisini kaleme aldığım bu gezgin arkadaş, İbrahim Yıldırım aynen öyle yaptı, kıyafetlerini giyip motoruna bindi ve yola çıktı.

Sadece kıyafetlerini giyip motoruna binip yola çıkmadı aslında. Kendisi bile farkında değil, ama bir amaç uğruna kendini gönüllü olarak “feda” etti. Bazen yola çıkarken başka planlar vardır arka planda, sadece kısa bir gezi gibi görünen sürüşlerin bazısı keşif ve ön bilgi edinmek içindir, bir kitabın ön sözü gibidir. Öyle olsa bile, ister kısa ister uzun her sürüş ayrı güzeldir. Yola çıkış nedeni her ne ise, aslında sadece yol yapmak için ustalıkla bulduğumuz ve kendimizin de inandığı tatlı bahanelerdir. Ciddiye alırız o tatlı bahaneleri, yola çıkmak görevimizmiş gibi. Bu kısa gezi grup ile planlanan başka uzun bir gezinin test sürüşü için İbrahim kendisine bu görevi atadı. Artık kış yavaş yavaş bitiyor, soğuk geçen bu dönemler genelde motosiklet sohbetleriyle ve gezi planları yaparak geçer.

 

 

Motorcu arkadaşlar buluştuğunda istisnasız her seferinde motosiklet hakkında sohbet eder ve her yeni buluşmada inanılmaz bir enerji ile o sohbetler tekrarlanır. Motor tarzları hakkında fikir farklılıkları bir daha ve bir daha masaya yatırılır, şu motor böyle bu motor şöyle diye diye sohbetler alır başını gider, çaylar gelir, bardaklar boşalır tekrar doldurulur ve zaman su gibi akar gider. Kış zamanlarında uzun sürüşlere hasret kaldığımız için çeşit çeşit uzun yolculuk planları yapılır, birçok yol hayalleri kurulur. Konuştukça hevesler öyle büyür ki sırf sohbetlerle dünyayı gezip, tozu dumana katıp geri dönmüş oluruz.

 

Herhangi bir gezi yetmez olur, yollara hasretimiz arttıkça gezi planları da o derece artar. Dev projeler gelişir, bütçeler hesap edilir, motoru yenilemek isteyenler o geziye de uygun olan bir motor almayı planlar ve yolculuk için tarihler bile konuşulur. Büyük heveslerle yapılan bu planlara bazen yaz zamanında sıra gelmez ve yaz bittiğinde tekrar kış ayına girince o planlar yeniden canlanır. “Hani geçtiğimiz yaz gidecektik, gidemedik ya, ama seneye mutlaka gidelim” diyerek rotalar yeniden çizilir. İtalya, Norveç, Amerika ve birçok yer gibi artık Nordkapp’a gitmek de bir akım halini aldı. Bu planlar yaşam iksiri gibi heyecan verir. Sırf planlarda yaşayan geziler bile güzeldir, hayal olmadan gerçek olmaz.

Sırf kışın sohbetlerde şekillenen dev bir Yunanistan projesinin hayallerde kalmaması için arkadaşımız İbrahim planladıkları bu büyük yurtdışı gezisine rehberlik ve yurtdışı tecrübesi edinmek için bir gece kalmalı minik bir Yunanistan ön keşif gezisi yaparak “kendini feda” etti. Yurtdışına çıkarken neler oluyor, rahat mı çıkılıyor, sınırdaki giriş çıkışı nasıl oluyor, başka bir ülkede motor ile gezmenin nasıl bir duygu olduğunu arkadaşlarına anlatabilmek ve hevesi daha da zirveye çıkarmak için Çorlu’ya gidiyorum derken pasaportunu, diş fırçasını yanına alır gibi yanına almış, vizesi de varmış zaten. Geçtiğimiz Mart ayı idi, Cuma günü tam olarak 17 Mart tarihinde şans eseri çok güzel bir hava eşliğinde gezginimiz İzmit’ten yola çıktı.

 

 

Ancak şansı Hereke’ye kadarmış, yaklaştığında yağmur başlamış, “bitecek artık herhalde” derken gittikçe şiddetlenmiş. İstanbul’a varışına doğru yağış sürekli artmış ve inanılmaz bir şekilde hava soğumuş. Geziden bezdirmeye çalışır gibi kar bile başlamış, özellikle Mehmetçik Vakfı’nın orada resmen kar yağmış. Motordaki derece göstergesi sadece 2 derece göstermiş. Kıyafeti kışlık olduğundan sorun olmamış, özellikle bu mevsimlerde kıyafet konusunda çok temkinli olmakta fayda vardır. Şiddetli yağmur İstanbul’dan geçerken hiç dinmemiş ve çıkıncaya kadar aynı şekilde aynı sağanak haliyle devam etmiş. Hikayesinden bahsederken “Denize düşmüş, çıkmış ve o şekilde motora binmiş gibiydim ve Tekirdağ’a yaklaştığımda artık üşümeye başladım” derken bunları gülerek ve büyük bir keyifle anlattı. Tipik kafayı sıyırmış ve zorluklardan keyif alan bir motorcu modeli.

Az biraz zorluk olmalı bir gezide zaten bence, çok kolay geçen, sürekli ılık bir havada, her şey önceden planlandığı gibi tereyağından kıl çeker gibi geçen geziler biraz yüzeysel kalabiliyor, az biraz sınırları zorlamalı, sürprizler ve bilinmeyenler olmalı. Böyle renkli geçen geziler tatlı ve keyifli bir yorgunluk verir. Saatlerce dinmeyen sağanak ve beklenmedik kar yağışının getirdiği zorluk bu geziye damgasını vurmuş gibiydi. Bu ıslak haliyle Tekirdağ’a varmış, yağmur sadece kıyafetinin üzerini ıslatmış, içi kupkuru kalmış. Motorcu kıyafetinin seçimi ne kadar öneml olduğu tekrar gündeme gelmiş oldu. Çorlu’daki iş için gideceği yere gitmeden önceki akşam Tekirdağ’da konaklayıp ertesi sabah erkenden kalkıp güzel bir havada yola devam etmiş. Çorlu’da işlerini bitirdikten sonra Cumartesi 18 Mart günü Yunanistan’a doğru esas keşif gezisine başlayarak yoluna devam etti. Aynı gün İstanbul’dan binlerce motorcu dev bir etkinlik organize ederek 18 Mart Çanakkale Zaferini kutlamak ve Şehitleri Anmak için Çanakkale istikametine yola çıkmıştı.

 

Maceraperest motorcu arkadaşımız İpsala sınır kapısına geldiğinde Uluslararası Yeşilkart çıkartma işlemlerini kolayca halletti. Bu poliçe zorunlu bir sigortadır ve düzenlenebilmesi için Taşıt Ruhsatı ve geçerli Türk Trafik Sigortası fotokopilerinin ibraz edilmesi yeterlidir. En kısa süreli olan 15 gündür ve 52 Euro ücreti vardır. Sorunsuz hudutu geçtikten sonra Alexandroupoli (Dedeağaç) ‘a doğru sürmeye devam etti. (İpsala-Alexandroupoli arası 45 km). Öğlen saatlerinde merkeze varmış ve konaklamak için uygun bir yer bakınırken gözüne kestirdiği merkezi bir otele, Hotel Marianna’ya yerleşmiş. Alexandroupoli küçük bir tatil kasabası, yürüyerek her yeri gezmek mümkün. Türklerin çokluğu ve özellikle çokça eski model ve marka motosikletleri görmek dikkat çekiciymiş. Ayrıca Yunanistan’da motosiklet ve bisiklet kullanımının oldukça fazla olması çok güzel bir izlenim bırakmış. Şanslı gezginimiz bir balıkçı lokantasında sirtaki dinleyerek Yunan meze sofrasında keyifle gününü bitirmiş. Bir gecelik konaklamalı keşif gezisinin dönüşü hemen ertesi sabahı erken saatlerde başladı. Aslında bu gezi sadece Yunanistan’a ayakbastı ve döndü gibi bir şey oldu. Dönüşü 19 Mart sabahıydı, Türkiye istikametine gitmek ve “Turkey” trafik levhalarını görmek çok farklı hisler ve sevinç yaşatmış.

Türkiye sınıra yaklaşınca oradaki görevli gezginimizin çok uzun bir yolculuktan dönüyor sanmış, heyecanlı bir şekilde ve meraktan nereden geldiğini sormuş. İlgili görevli kim bilir neyi duymayı umut ediyordu bilemeyiz, sadece 45 km yakınlardaki Alexandroupoli’den geldiğini öğrenince görevlinin hayal kırıklığı anında tüm davranış ve yüz şekline yansımış. Heyecanını yitirmiş memur “Geç hadi ya… geç” diyerek sınırdan hemen geçmesini istemiş. Tekrar vatan topraklara geri gelince İzmit’e dönüş yolunun güzergahını önceki gün 18 Mart Çanakkale Zaferi olduğundan Çanakkale üzerinden yapmaya karar vermiş. Bu zafer, büyük Türk Ulusuna Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale Zaferi tarihin en büyük ve en zor savaşlarından biridir.

 

Bu büyük tarihi günü kutlamak için İstanbul’dan ve başka illerden gelen binlerce motorcunun oluşturduğu dev konvoy ile karşılaşmış. Tek başına yolculuk yaparken birden bire binlerce motorcuların tam içerisinde bulmuş kendini. Birlikte toplu halde sürüş yapmanın çok harika bir duygu olduğunu anlattı. Çanakkale Zaferini kutlamak ve Şehitleri anmak için toplanıp gelen bu dev konvoy adeta bir bütünlük göstergesi ve muhteşem bir gurur kaynağıydı. Kalabalığın yarattığı muhteşem etki geziyi anlatırken bile hala çok belliydi. Akşama kadar Çanakkale’de gezip ziyaretlerini yaptıktan sonra İzmit’e evine, ailesine geri dönmüş. Bir gezgin motorcu babanın yapmak istediği şey ne olabilir? İşte İbrahim gezisinin sonunda hep çekmek istediği fotoğraf karesini sonunda çekti. Ufak kızı Asya daha 1 yaşında, gezi dönüşünde onu ilk gördüğünde motorun çantasına koyup fotoğrafını çekmiş. Biz motorcular buyuz işte, ufacık anlık güzelliklerle bile öyle çok mutlu oluruz ki, bir çocuğun sevinçleri gibidir sevinçlerimiz. Asya topcase’ in içinde gayet rahat ve mus mutluymuş, hatta “Bundan sonra bende gelmek istiyorum baba” der gibi poz vermiş…

Cevap bırakın