Yazar: Moe
Amerika’da “Desert Sled” adı takılan bu café racer-enduro kırması motosikletler 40’ların sonlarından 70’lere kadar yine doğduğu yer olan Amerika’da adeta kasırga gibi esti ve günümüzde de motosiklet tarihinde ikonik bir değer olarak yer edinmeyi başardı. British Customs’ın elinde yeniden şekillenen bu 2012 model Triumph Scrambler ise Desert Sled’lerin ruhunu modern çağda yeniden yaşatıyor gibi görünüyor…
1940’ların sonundaki Desert Sled’ler aslında Harley Davidson ve Indian kökenli olmakla beraber, trial lastik montesi ve gereksiz ağırlık yapan bir çok parçanın çıkarılmasına rağmen hala ,deyim yerindeyse, ölü gibi ağır olmaları ile meşhurdu. Çok sonraları gelen çift silindirli İngiliz motosikletleri ise Amerikan kardeşlerinin pabucunu dama atıp, 1970’lere kadar çöllerin “hükümdarı” olarak anılmaya başlandılar.
Başlarda modifikasyonlar çokça deneme yanılma yöntemiyle yapılıyordu ve bunlar da genelde sürücünün tarzını yansıtan değişiklikler oluyordu. Zamanında, günümüzde olduğu gibi satış sonrası ürünler, yan sanayi parçaları ve seçenekleri bol olmayınca iş başa düşüyor ve sürücüler ancak garaj köşelerinde kendi imal ettikleri parçalar ile kendi tarzlarını motosikletlerine yansıtabiliyorlardı.
Ancak şanslıyız ki artık 2014 yılının ortasındayken istediğimiz bir parçayı dünyanın bir diğer ucundan getirtebiliyor, hatta hayalimizdeki tasarımı ve modeli birebir olarak custom ürettirebiliyoruz. Motosikletin sahibi Sinuhe Xavier’de motosikletini baştan yaratırken bu nimetlerden oldukça faydalanmış. Los Angeles’ta direktörlük yapan ve kendini macera bağımlısı olarak nitelendiren Xavier, çöl ortamında büyüdüğü için asfaltın hala kendisine garip geldiğini belirtiyor.
“Scrambler’ımı hem çölde hem de yolda gitmesi adına tasarlamak için aldım, ve bunu geleneksel bir tatta yapmak istedim” diyen Sinuhe Xavier, motosikletini British Customs’a emanet etmesinin ardından tam da “her yola girebilen” bir eğlence makinesi bulmuş karşısında !
Geleneksel Sled tarzına uygun olarak stoplar sökülmüş, Monza depo kapağı eklenmiş, deri pedli motokros gidonu ile görsellik tamamlanmış ve yüksek plakalık – çamurluk ile motosikletin 50’lerdeki ataları ile tekrar bütünleşmesi sağlanmış.
Ancak en büyük değişim özel Karatay diyeti(!) sayesinde verilen kilolarda gizli ! İnanılmaz hafif Talon göbekler ve Excel jantlar Continental Twinduro TKC80 lastiklerle desteklenmiş, hafifletilmiş fren merkezleri ile de diyete son rötuşlar çekilmiş. Performans açısından da Hava kutusu iptal edilip yerine K&N konik açık hava filtreleri takılmış, böylece canavarın ciğerleri açılırken Arrow 2-1 egzoz ile de nefes verişi daha düzenli hale getirilmiş.
Son tahlilde bu 1950’lerden fırlamış çöl canavarı gerçekten de her yolda nostaljik bir eğlence vaat edebilmiş mi? Kesinlikle öyle!