Yeni sayı için bilgisayarımın başına oturduğumda dolar 6.1 sınırındaydı. Geçmiş krizleri göz önünde bulundurup sektörün bu kez ne yapması gerektiği konusunu düşünmeye başladım. Ne var ki, her ekonomik krizde kaleme aldığım gibi “kriz demek fırsat demektir, bu fırsatı iyi değerlendirelim” edebiyatı yapmak içimden gelmedi.
Bilgisayarın
başından ayrıldım. Yarın yazarım dedim. Birinci gün, ikinci gün derken
bilgisayarın başına bir türlü oturamadım. Derginin matbaaya yollanması için
zaman iyice daraldı. Dergi beni bekliyor. Mecburen oturdum. Günlerden 30
Ağustos. Büyük taarruzun yıl dönümü. Ne var ki, bu kez Türk Lirasına karşı bir
taarruz söz konusu. Dolar 6.75 sınırına dayandı.
Ben bir editör yazısı yazmak için
lanet olası Amerikan dolarını gözlüyorum. Benim gibi sektördeki birçok yönetici
ve iş sahibinin de gözü kulağı dolarda. An ve an hesap yapıyorlar. Depoda
bekleyen ürünlerin maliyetleri bir yanda. Bayilerden alınan Türk Lirası çekler öte
yanda. Yurtdışına olan döviz borçlanmaları, mağazaların dövize endeksli kira
giderleri, yarın ne olacağını kestiremeden gelecek sezon için sipariş verme
gerekliliği… Her geçen gün artan gelir gider açığı. İç karartıcı değil mi?
Bu noktada sermayenizin sadece para
olduğunu düşünüp geri çekilebilirsiniz. Tarla bizim der, sektörü birkaç yıl
nadasa bırakabilirsiniz. Yıllarca emek harcayarak güç bela elde ettiğiniz mevzinizi
rakiplerinize kendi elinizle teslim edebilirsiniz. Ya da ellerinizin arasındaki
başınızı kaldırıp asıl sermayenizin deneyimleriniz ve düşünsel birikiminiz
olduğuna kanaat getirip karşı taarruza geçersiniz. Gazi Mustafa Kemal’in yok
olan bir orduya ruh verip yepyeni, aydınlık bir ülke yaratması gibi siz de
şartlar ne kadar kötü olursa olsun, kendinize bir çıkış yolu bulabilirsiniz.
Ama önce birlik olmak ve birlikte
hareket etmek zorunda olduğunuzu kabul etmelisiniz. Evet, sektörümüz böylesi krizleri çok gördü,
krizlerin hepsinden de yara bere içinde olsa da çıkmayı başardı. Ancak bu kez,
sadece motosiklet ithalatçıları veya üreticileriyle değil, aksesuar, yedek
parça ve bakım ürünleri alanında faaliyet gösterenler de dahil topyekün bir
iletişim ve pazarlama taarruzuna geçilmesi gerekiyor. Ulu önderin dediği gibi “Hattı müdafaa
yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır.” Motosiklet sektörü için
de o satıh bütün motosiklet dünyasıdır. Sadece dövize bağlı sorunlar değil tüm sorunları topyekün ortadan
kaldıracak, ortak akıl ile tasarlanmış, planlamış ve tavizsiz uygulanacak
bir kampanyadan söz ediyorum. Bunu
gerçekleştirmemeniz halinde muhtemeldir ki, bazılarınız önümüzdeki motosiklet
fuarında olmayacaksınız. Ve yine muhtemeldir ki, uzun bir zamandan sonra ilk
kez motosiklet fuarı ertelemek zorunda kalacak. Kararınız geleceğinizi
belirleyecek. Ya da düşe kalka yola devam edeceksiniz. Kim düşecek, kim kalkacak onu da zaman
gösterecek.
Motorunuzun ve yaşam
sevincinizin hep “on” olması dileğiyle…