Bazı insanlar her şeyi bilir. Gerçekten bilse iyi ama bilmese de bilir. Hele ki motosikletin selesine oturuyorsa ve konu motosikletse işte o zaman iki kere bilir…
Bazı insanlar her şeyi bilir. Gerçekten bilse iyi ama bilmese de bilir. Hele ki motosikletin selesine oturuyorsa ve konu motosikletse işte o zaman iki kere bilir… İlla seleye oturması da şart değil, eğer bir işletmede deri koltuğa oturuyor ve lakin iş motosikletle alakalıysa 3 kere bilir. Ama bir de motosiklet oluşumunun başkanıysa ya da yarışçıysa işte o zaman 4 4’lüktür; 4 kere bilir… Gel gelelim tüm bu gruplardan motosiklet severlere düzenlediğimiz California Superbike School (CSS) motosiklet eğitiminde en az bir şeyi öğrettik: Sandıkları kadar “bilmediklerini”… Buna bir yüzleşme diyebiliriz; daha iyiye daha doğruya ulaşabilmek için gerekli bir yüzleşme, bir kanıksama…
Aslında her sektörde hatta günlük hayatta bile benzer bir “bilme” huyu var bizlerde. Cem Yılmaz’ın son gösterisini izleyenler belki hatırlayacaklar; Faruk Eczanesi’nin yeri sorulan hayali zat bile “bilmiyorum” demek yerine “hımmm Faruk Eczanesiiii, Faruk Eczanesiiii” diye mırıldanarak kendi kendine “Ben bir Faruk Eczanesi açsam nereye açardım”ın fizibilitesini yapar, düşünür…
Yine de her şeyi biliyor olmak motosiklet camiasında bir üst evreye sıçramış bir hastalık gibidir; hem de bulaşıcı. %90 tedavisi de yok. Zira insanlar at gözlüğü de takmış olsalar her şeyi gördükleri düşüncesine inanmaya bayılırlar. Hemen bir örnek vereyim. Bundan 4–5 yıl kadar önce İstanbul Bebek Kahvesi’nde motosiklet kullanıcısı arkadaşlar ile oturuyoruz. Ahmet’in arkadaşı, Mehmet’in tanıdığı derken duyanların uğramasıyla biranda 10–15 kişilik bir grup oluverdik. Ortak konu motosiklet olunca muhabbetin de tadı iyice arttı tabi. Bir ara, kullanmakta olduğu Honda CBR 1100 XX’in kombine fren sistemini ballandıra ballandıra anlatan bir arkadaşa “Yakında Honda yarış motosikletlerine de ABS fren sistemi geliyor” deme gafletinde bulundum, ne yazık ki… Hafiften alaylı bir ses tonuyla kendisinden hemen şu cevap geldi: “Ben Honda’da çalışıyorum yok öyle bir şey!” Sanırsınız bütün Honda motosikletlerin projesini evinin oturma odasında bizzat çiziyor… Hâlbuki o sıralar dergimiz okurları Japonlar’ın çoktan ilk testleri gerçekleştirdiğini biliyordu; çünkü araştırmış, öğrenmiş ve yazmıştık.
Bizim de görevimiz bu. Mesela geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Yol Güvenliği Komisyonu gerçekleştirilen bir toplantı ile Avrupa Birliği’nde 2016 yılı itibariyle satılacak 125 cc ve üstü tüm scooterlarda ABS fren sisteminin zorunlu olmasına karar verdi… Şimdi gelin de söyleyin bunu Adem ustaya, motorcu Mehmet’e. Adem usta zaten “biliyor”; Komisyon kararı görüşmeden önce kendisine danışmış. Mehmet’e sorsan cevap belli: “Öyle saçma şey mi olur” muş… Hemen kendi haline bırakacaksınız ikisini de. Çok bilene işin doğrusunu öğretmeye çalışırsanız, hastalığın yan etkilerinden boşa enerji kaybı ve sonrasında can sıkıntısı yaşamanız yüksek ihtimal…
Türkiye’de motosiklet yarışlarının organizasyonunu gerçekleştiren Türkiye Motosiklet Federasyonu da bazen çok bildiğinden yanılıyor. Örneğin Başkanlığını Sn. Bekir Yunus Uçar’ın üstlendiği yönetim ilk defa seçildiğinde Motoron CSS organizasyonu ile İstanbul Park’ı hali hazırda bireysel motosiklet kullanıcılarına açmıştı. Yarışların İstanbul Park’ta gerçekleştirilmesi gündeme geldiğinde de kaliteli bir organizasyon olması hedefiyle bazı yöneticilere gerekirse tecrübemizle karşılıksız yardım edebileceğimizi bizzat söyledik. Aldığımız cevap tahmin edileceği gibi: “Biz biliyoruz” oldu… Kuşkusuz biliyorlar, hem de verilen yarışçı lisansı için gereken doktor raporuna doktorlar bile ne yazacaklarını bilmezken! İstediğiniz hastaneyi arayıp “Ben motorla yarışacağım lisans için doktor raporu gerekiyor deyin” bakalım karşınızdaki doktor ne diyecek. Cüzdanınıza mı bakacak gözünüze mi, kalbinize mi yoksa prostatınıza mı? Denemesi bedava…
Motosiklet, koltuk vb bir kaldıraç ile fazlaca şişmiş egolarımızı bir kenara bırakıp tüm bildiklerimizi unutarak karşımızdakilerin neler bildiğini duymamız karşılıklı iletişimi güçlendireceği gibi her iki tarafın da yararına olacaktır. Atalarımız boşuna dememişler: “çok bilen çok yanılır”.
İmza: hiç bir şey bilmeyen adam…