Yazar: Ortopedi ve Travmatoloji Uzm. Op. Dr. Tolgay Şatana
Motosiklet sürmek ve ondan keyif almak, makine ve insan uyumu arttıkça ortaya çıkabilen bir durum. Kısa bir sürüş sonrası mola verilen bir kafeye yürürken topallamak, belini tutmak ya da uyuşan elinden eldiven çıkarırken bozulan yüz ifadelerine çok şahit oldum. Bana göre, bu işe gönül verdiysek her şeyden önce sürüş yaşamın bir parçası ve motosiklet de vücudumuzun parçası gibi olmak zorunda. Oturuşumuz motosiklet tarzımıza göre değişse de, sele yüksekliği mutlaka bacak boyumuza uygun olmalı, mesafemiz gidona ne yakın ne de uzak olmalıdır. Bu durum touring ya da uzun yol sürücüleri için çok daha önemlidir.
Motosiklet kullanımında yukarıda kısaca bahsettiğim insan-makine uyumu, yani “ergonomi”, hayati önem taşır. Yanlış kullanım, eklemlerin gerilmesine, kasların yırtılmasına ve hatta yaralanıp, omurgamızı doğrudan yüklenmelere açık hale getirebilir. Bu sebeple ergonomi, özellikle uzun sürüşlerde zahmetsiz yol almak için vazgeçilmezdir.
Sele yüksekliğinin az ya da çok olması duruşun bozulmasına ve dengesiz oturma sonucu bir süre sonra ağrılara ve yorgunluğa sebep olur. Yarış motorlarında gidon ve elcikler nispeten uzaktır ve ulaşmak için uzanmak gerekir. Bu durum omuz eklemine yüklenmeye ve dirsekte aşırı bükülme sonucu zorlanmalara neden olur. Uzun sürüşlerde bu yüzden bu tür motorlar kullanılmaz. Yarış motorlarını cadde gezintisi için de kullanmak son derece yanlış bir seçimdir.
Bu durumun zıttı da ergonomik olarak sorun teşkil etmektedir, gidon uzaklığının yakın olması dirseklerin aşırı bükülmesine, fazla uzak olması (Chopper; maymun askısı tarzı gidonlar) omuzun askıda kalmasına sebep olup hem kontrolü bozar hem de kronik omuz rahatsızlıklarına sebep olur. İdeal gidonda; el bileği açısı yere paralel ve düz olmalı, gidon yüksekliği omuz seviyesinin altında uzaklığı dirseklere 95-100 derece aralığı korunmalıdır. Omuzlar çok fazla öne gelmemeli, omurga nispeten dik konuma gelebilmeli ve makineye hakim olunacak tüm pedal ve elciklere kolay ulaşılabilmelidir.
Doğru gidon uzaklığı ve sele yüksekliğinde; gidonun maksimum dönüş sınırlarına ulaşıldığında, dirseğinizin omuzun hizasına asla çıkmayacak şekilde olması gerektiğini unutmayınız. Gidon ve sele doğru ayarı size maksimum kontrolün yanı sıra, yorulmadan ve güvenli sürüşü sağlayacaktır.
Gidonlar bazı motor tiplerinde tübüler yapıdadır ve kolaylıkla ayarlanabilir. Burada el bileğinin düz olması kavrama gücünüzü maksimuma çıkaracaktır. Elciklerin elinizin büyüklüğüne uygun olması tam kavrama yapacak kalınlıkta olmasına dikkat ediniz. Gaz, vites ve fren senkronizasyonunun, dolayısıyla gelen keyifli sürüşün, elcikleri iyi kavramanıza ve tam hakimiyet sağlamanıza bağlı olduğunu unutmayınız. Soğuk havalar için ısıtmalı elcikleriniz yoksa soğuğu iletmeyen lastik kaplamaları da kullanabilirsiniz.
Sele ve gidon gövdenin dik ya da yatarak sürüşe katılması motor türüne bağlı olsa da bazı durumlarda tur ya da şehir motorlarına öne doğru yatarak sürüş deneyimi özellikle yüksek süratlerde rüzgarlık altında yapıldığını görüyoruz. Ek olarak dik oturuş için tasarlanmış bir modelde yatarak sürüş, omurgaya aşırı yüklenme yaratarak torsiyon ve yüklenmeler sırasında yaralanmaya açık hale getirecektir. Doğru yükseklikte tasarlanmış bir rüzgarlık bu açıdan da çok önemlidir.
Sürücünün yoldan gelecek vibrasyonları karşılayıp gövde ve omurgaya yüklenmeyi azaltması için ayak basamaklarının pozisyonu yere paralel olmalıdır. Chopper tarzı olağan dışı düzenlenmiş, ayakların yüklenmeyi karşılamaktan çok geriye yatmış gövdeyi dengelemesi için hazırlanmış pegler, yükün doğrudan omurlar arasındaki disklere yayılmasına ve hatta fıtıklara sebep olacak şekilde yüklenmelere yol açabilir. Yarış tipi motorlarda ayak pozisyonu, sürücüye yatış sırasında aracı bir levye gibi yönlendirecek şekilde tasarlandığından, omurgaya gelecek yükü karşılamaya yetmez. Bu tür motorları atletik yapıda güçlü gövde kasları ile kullanmak, uzun sürüşlerden, yarış dışı kullanımlardan kaçınmak yaralanmaları önleyecektir.
Artçı ya da yolcu koltuğunun da konumu, yine motor tipine göre değişiyor. Yolcu için en uygun tasarlanan motorlar, enduro, touring tarzı ya da cruiser motorlardır. Sportif modellerde yolcu oldukça yüksekte kalır ve tutamakları uygun olmadığı gibi, oturma alanı çok dardır. Bu tür sürüşler artçı için oldukça tehlikeli olabileceği gibi, hafif bir motor olduğundan dengeli sürüşü etkileyecek momentler yaratabilir. Uzun sürüşler için mümkünse yolcu için ergonomik ayak basma yerleri ve tutamaklar olmalıdır. Ayrıca bazı motor tiplerinde yolcunun yaslanacağı şekilde(sissybar) önlemler alınmıştır.
Öyleyse sonuç olarak sürücünün, mutlaka boyuna ve kilosuna uygun bir motosiklet belirlemesi gerektiğini söyleyebiliriz. Unutmayın, boyunuz ve kilonuza uygun bir motosiklet mutlaka vardır.
İkinci aşamada ise stilinizi belirlemelisiniz: uzun sürüş, pist, şehir kullanımı gibi… Her motorun kullanım alanına göre farklı bir ergonomisi olduğunu unutmayın.
Keyifli sürüşler.
Tolgay Şatana Kimdir?
Tolgay Şatana 1968 yılında Ankara’da doğdu. Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1991 yılında mezun olduktan sonra mecburi hizmetini Kars Tuzluca merkez sağlık ocağında yaptı.TUS sınavıyla 1992 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji kliniğinde mezuniyet sonrası eğitimine başladı.1997 yılında Ortopedi Uzmanı olarak Ankara Etimesgut Devlet Hastanesi’ne atandı.1999 yılında 2 yıla yakın Amerika Birleşik Devletleri Michigan State Üniversitesi (omurilik deneysel çalışmalar), Univericity of Michigan Ann Arbor Ortopedi Ünitesinde Omurga Cerrahisi – çocuk ortopedisi konularında çalışmalara katıldıktan sonra yurda dönerek Gaziantep Devlet Hastanesi’ne atandı.Uluslararası alanda çalışmaları ile tanınan Tolgay Şatana halen perkutan endoskopik omurga cerrahisi konusunda uluslarası eğitici ve konuşmacı konumunda ilgili derneklerin yönetim kurulundadır.