Menu
in

Dünden Bugüne Honda VFR, Bölüm-1: Bir Efsanenin Doğuşu

Yazar: Moe

Her daim uç noktalarda seyreden bir segmentte Honda’nın VFR’si, hiç bir zaman rakiplerine göre en hızlı, en hafif, en çevik veya pistlerde en performanslı sürüşü vaat eden bir motosiklet olmadı… Ancak geçmişten bu yana yollarda rahatlıkla kullanılabilecek spor bir motosiklet anlayışı ile harmanlanan VFR, segmentinin ağırbaşlı abisi duruşunu hala korumaya devam ediyor. Gelin şimdi 1979’dan bugüne; VFR nasıl gelişmiş, nasıl değişmiş şöyle bir mercek altına alalım…

Honda’nın çarpıcı V-4 motoru; gerek performansı, gerek tarihi, gerekse eşsiz karakteri ile jenerasyonlar boyunca bir çok sürücünün hayalini süsleyegelmiştir… İşte bu motor ile özdeşleşen, 30 yılın üzerindeki tarihi ile Honda VFR’nin soy ağacın şu şekilde özetleyebiliriz:

 

 

1979- VFR Tarihinin Başlangıcı:

V-4 motorlu ilk NR500, bu yılda İngiltere Grand Prix’sinde boy gösterdi. Zamanı için bir teknoloji harikası olan motosikletin kanındaki baskın ve güçlü sportif genler, günümüze kadar taşınmış durumda (Survival of the fittest!).

 

 

1982-Başarılı Bir Sene:

Honda sürücüsü Mike Baldwin AMA TT F1 şampiyonasını FWS 1000 motosikleti ile kazandı. Güncellenmiş V-4 Sabre (ya da VF750S, kapak fotoğrafı sol üst köşe) motora sahip motosiklete; büyüklüğü, ağırlığı ve su soğutmalı olması sebebiyle “Water Whale” yani “Su Balinası” lakabının takıldığını belirtmeden geçmemeliyiz. Bu motosiklet ayrıca VFR’nin ilk prototipi olması açısından, soy ağacında çok önemli bir yere sahip…



1983- VF Serisi Karenajlanıyor:

VF750F ya da Amerika’daki adı ile V45 Interceptor, V-4 Sabre ve Magna modellerinin lansmanından 1 sene sonra, 1983 yılında yarım karenajlar ile piyasaya sürüldü. 750cc’lik V-4 motor bloğu bu zamanın otoritelerine göre “mükemmel” niteliklere sahipti; 4 silindirin performansı, V-Twin konfigürasyonun kompaktlığı bir arada!

 

1984- VF Ailesi Genişliyor:

Honda’nın VF ailesi (Amerika adıyla Interceptor) VF500F ve VF1000F modelleri ile genişliyor.

 

1985-Tam Karenaj Devrimi:

Honda VF1000R’ı dayanıklılık yarışlardan ilham aldığı, yarış stili tam karenaj ile donattı. Değiştirilen kam sistemi ve yüksek sıkıştırma oranı, 240 kilogramlık devin yaklaşık 258 km/sa’lik bir hıza ulaşmasını sağladı! Zamanında “balina” olarak anılan bir soydan gelen motosiklet için inanılmaz rakamlar, öyle değil mi?

 

1986-İkinci Jenerasyon:

VFR750 “İkinci Jenerasyon” lakabı ile piyasaya sürülür. Dayanıklılık yarışlarında boy gösteren RVF750’den alınan alüminyum şasi, önceki 5 vitesli vites kutusu yerine kullanılan 6 vitesli yeni kutu ve yenilenen 180 derecelik kam sistemi, motosiklette bir devrim niteliği taşırken; yüksek gidon ve rahat-standart oturuş pozisyonu sayesinde, rahatsız yarış pozisyonundan günümüzde de hala üstlenmiş olduğu “centilmenlerin spor motosikleti” rolünü tam da bu yıllarda almaya başladı.

 

1986-1988: Galibiyet Serisi:

Honda VFR AMA Superbike şampiyonasında, arka arkaya 3 şampiyonluk kazanmayı başardı (sırayla efsanevi isimler Fred Merkel, Wayne Rainey ve Bubba Shobert olmak üzere). 6 numaralı Rainey’nin Kevin Schwantz(34) ile olan rekabetini aşağıdaki fotoğraf yeterince anlatıyor sanıyoruz.

 

1988- RC30:

VFR 750R, ya da Amerika’daki ismi ile RC30; pist için, deyim yerindeyse, baştan yaratıldı. 

 

Ayrıca 1988 senesinde, Honda’nın giriş seviyesi motosikleti VTR 250 de gözler önüne serildi. Amerika’da abisi Interceptor’un adını alan motosiklete o günlerde pembe renk tonları sebebi ile “Barbie-ceptor” adı takılmıştır, yaratıcı öyle değil mi!

 …

 

Yazımız “Dünden Bugüne Honda VFR, Bölüm-2” ile kaldığı yerden devam ediyor…

Cevap bırakın