Tasarımının beğenilmemesi, iyi çalışmaması, ikinci elde kolay satılamaması bir malın satışını aşırı zorlaştırabilir. Özellikle telefon, laptop, oyun konsolu gibi ürünlerde bu tür durumlar çok yaşanagelmiştir. Söz konusu motosiklet olunca, teknik sebeplerden tutun, tasarıma ve fiyata kadar pek çok neden bazı modellerin daha satışına başlanmadan sonunun gelmesine sebep olmuştur.
10 Honda Vultus
Ne olduğunu kimsenin anlayamadığı Vultus ne tam bir motosiklete, ne de tam bir sukutere benziyordu. Bilim kurgu filminden fırlamış gibi duran tipi sebebiyle (bize zaten gelmedi) Avrupa ülkelerinde 10’lu satış rakamlarının üstüne çıkamadı. Araç aslında Integra bazlı ve motorlu bir sukuterdi ama görünüşü fazla abartılmıştı. Fiyatı da Integra’ya göre -her nedense- daha yüksekti.
9 Gilera Nordwest
Tahminen bize hiç gelmedi. 1990 yılında lansmanı yapılan bu motor 1991-93 arasında KTM’nin tek silindirli 600’ü Duke serisine rakip olarak yapıldı. Kullanma şansı bulan gazeteciler zevkten deliye dönmüşler; “böyle bir motor henüz yapılmadı” demişlerdi. Gelgelelim müşteriler gazeteciler gibi düşünmedi. Gilera’nın o dönemdeki zayıf satış ağı ve markanın imajı sebebiyle ortadan kayboldu gitti
Suzuki SV’den alınan V2 650cc’lik motoru ile Raptor Cagiva’nın Ducati’nin Monster’ine rakip olarak çıkarttığı motordu. Tasarımını da Monster’in tasarımını yapan meşhur İtalyan tasarımcı Miguel Galluzzi yapmıştı. Ancak satış adetleri yetersiz tanıtım sebebiyle düşük kaldı. Bu motorun yerine bir Suzuki SV bulmak daha kolay, Ducati Monster 600 almak ise daha havalıydı. Hal böyle olunca motor satılmadı. Şaşırtıcı şekilde Monster 600’ler ortadan silindi ancak Raptor 650, sağlam Suzuki motoru sayesinde Avrupa genelinde çok yüksek oranda hayatta kaldı.
Bu motora özel yapılmış 4 silindirli V motor, Aprilia’nın geçenlerde hayatını kaybeden efsanevi patronu Ivano Beggio’nun yanında bir standın üzerinde durur şekilde basın bültenlerindeki fotoğrafta görüldüğünde dünya çapında ilgi uyandırmıştı. Yarış versiyonu, homologe olabilecek şekilde 450cc, sokak versiyonu ise 550 cc olarak üretilecek, dünya genelinde enduro, ve süpermoto yarışlarına katılacaktı. Fındık büyüklüğündeki küçücük V motor aynı zamanda başka kasalara takılmak üzere gelecek vadediyordu. Ancak lansman sonrasında motor üretildiğinde 2 büyük eksisi olduğu görüldü. Tek silindirli endurolara (gerçi orada KTM gibi markalar çok pahalıydı) göre çok daha fazlaya satın alınabiliyor, üzerine de çok sık bakım yapılması gerekiyordu. İki zamanlı yarış motorlarındaki kısa bakım aralıkları kabul edilebilir olsa da “4 zamanlı bir motorda 2 silindirdeki piston ve segmanları 6 bin kilometrede bir değiştireceksin” deyince müşteri kaçtı. Dünya genelinde satılmayı bekleyen 2006 model sıfır versiyonları hala bulmak mümkün. Bize gelen 3-4 tanesinden 1-2’si hala aktif. Bu motor Aprilia’nın Beggio Ailesi ile ürettiği son motor oldu, sonrasında Piaggio’ya satıldı.
Bimota Firması İtalyan bir motosiklet üreticisi. Şasiyi kendileri yapıyor, motoru Ducati, Yamaha, Honda gibi firmalardan satın alıyorlar. Kendi yaptıkları V-Due 500 isimli 2 silindirli 500cc’lik motosiklet, kendi motorlarını kullandıkları 2 zamanlı bir motosikletti. 2 zamanlı olmasına rağmen bu tknolojide pek görülmeyen biçimde elektronik enjeksiyonlu beslemeye sahipti. Bimota hiç bir zaman yüksek adetlerde satış yapmadı ama bu acayip motosikletten ürettiği 200 kadar ürün kendilerini finansal sıkıntıya soktu. Motorlar satılmadı. Sonra her nasılsa başka bir firmaya bu motorları komple sattılar, o firma da V-Due SRL markası altında bunları satışa sundu. Türkiye’ye Demaks zamanında gelen bir örneği halen zaman zaman -hala sıfır olarak- satışa çıkıyor. Motor dünya genelinde koleksiyonerler arasında yüksek fiyatlardan binmekten çok sergilenecek obje olarak el değiştiriyor.
Listeye giren ikinci Aprilia… Herkesin limon sıkacağı ve endüstriyel objeleri ile tanıdığı obje tasarımcısı Philip Starck motosiklet tasarlarsa nasıl olur? Aprilia Pegaso motorunun iki tarafından yay gibi geçen şasi, değişik bir yumurta formu, çok da fena olmayan bir çıplak motor tasarımı. Gel gelelim müşteri beğenmedi.
4 MZ1000S
Bizde MZ, Mez, Kanuni MZ gibi markalarla satılan 2 zamanlı Sovyet dönemi motorları unuttuk mu? Çok değil 2000-2002 tarihlerinde bu motorlar hala sıfır olarak satılıyordu. İşte bu markanın daha büyük motorları 2000’lerde Yamaha’nın 600’lük tek silindirlileri ile donatılıp oldukça fazla satıldı. Firma bunun üzerine 1000 cc’lik çift silindirlisini üretti ancak o sırada battı. Sadece bir kaç model müşterilere ulaşabildi, İngiltere’de hala 10 tanesinin trafikte olduğu biliniyor.
Şimdi Türkiye’deki herkes Benelli’ye “vaayy italyan markası” diyor. Gerçekten de Benelli bir süre öncesine kadar küçük bir İtalyan üreticisiydi. Gelgelelim şimdi çinlilere satıldı ve yeni yöneticiler tamamen yeni modelleri çinde üretiyorlar. Eskiden gelen modellere bakacak olursak, markanın efsanevi 3 silindirli motorunu bir ara yüksek bir şasiye takarak adına Tre-K koydular ve BMW R1200GS’in pazarından da müşteri kapmak istediler. Şasi gerçekten iyi, 3 silindirli 1130cc’lik motoru oldukça güçlü, iyi bir motosikletti. Ancak hiç bir zaman iyi satış rakamlarına ulaşamadı.
1800’lük Yamaha’lar, devasa Harley’ler, Triumph’un 2300’lük dev Rocket 3’ünün olduğu Amerikan pazarında Kawasaki de yer kapmak için bu dev hacimli motoru yapmıştı. Aslında kötü bir motosiklet değildi ancak Amerikan malı almayı tercih eden Amerikalılar arasında fazla tutulmadı. Türkiye’de 3-4 tane bulmak mümkün.
1 BMW G650X Serisi
BMW’nin iki silindirli F650GS’e geçmesiyle birlikte eski tek silindirli motorun makinesi ile G serisini üretmeye başladığını hatırlarsınız. Süpermoto ve enduro modeli olmak üzere iki versiyonu vardı ve kötü motor değillerdi. Gelgelelim hem “G serisi”nin tamamen yeni bir model adı olması ve az tanınması, hem motorun oldukça pahalı oluşu, hem de tek silindirli makinenin yerine artık herkesin çift silindir istiyor oluşu sebebiyle ticari ömürleri çok kısa oldu. Türkiye’de 3 farklı modelden 1-2 tanesini hala ikinci el olarak bulmak mümkün. Yüksek kilometrelerine rağmen halen çalışır olmaları takdire şayan.
Aslında Honda Goldwing’in çıplak versiyonu olan Valkyrie, Goldwing’çiler tarafından gereksiz, geri kalan motorcular arasında da pahalı bulunduğu için pek tutulmadı. 6 silindirli nefis esnekliğe sahip motoru ve Goldwing’e göre daha hafif olması kulağa hoş gelirken, Türk tüketicisi Goldwing’i tercih edince 2015, 2016 modeller bayilerde kaldı. Halen yetkili satıcıların bazılarında 2016 modelleri 89.000 liraya bulmak mümkün.
Amerikalı dev üretici Polaris Firması’nın sahibi olduğu Victory markası, ağır, büyük ve Harley’e rakip olacak cruiser modelleri üretiyordu. 2015 senesinde kardeş firması Indian’dan ve Victory’den epeyce model geldi Türkiye’ye… Indian efsanesi biraz daha yaygındı, ancak motorların çoğu elde kaldı. Polaris de Indian’a rakip olmasın diye Victory’yi bir gecede kapatınca, modellerin pek şansı kalmadı. 65-95 bin lira arasında halen bazı mağazalarda müşteri bekliyorlar.
3 Suzuki GSX-S1000
Binip aşık olmamanız mümkün değil. Olağanüstü bir sürüş konforu, süper frenler, çıkarttığı har hor ses, gerçekten de mükemmel bir çıplak motosikletti. Ancak gazının düşük hızlarda pır-pır etmesi, fiyatının biraz tuzlu olması, tanıtımının yeteri kadar yapılmaması, bulunduğu fiyat kategorisinde başka markalarda süper spor alınabiliyor olması bu modeli geriye itti. Bayilerde halen 2016 model sıfır kilometre giysili veya çıplak versiyonlarını 57-60 bin arasında bulmak mümkün.
2 Suzuki SV650A
Gidişi çok keyifli, para harcatacak hiç bir büyük bakımı olmayan SV650A, hem gazlayabileceğiniz hem de sağa sola gidebileceğiniz küçük bir motosiklet aslında. Ancak bu küçük motosiklet 37 ve sonrasında 50 bin lira olunca, vitrinlerde kaldı. MT-07 her yıl 600-700adet satarken SV’den bir elin parmakları kadar satıldı.
Bu motoru dünya anlamsız bulurken Türk tüketicisinin anlamlı bulması zaten beklenemezdi. Yüksek yıllık vergisi, hangi sınıfa girdiği pek belli olmayan tipi, çıplak motor üzerine karenaj giydirilmiş garip yapısı sebebiyle fazla tutulmadı. Katmerli fiyatı da üstüne tuzu biberi oldu. 107 bin liradan halen 2016 modeller satılıyor.