Yazar: Cem Batırbaygil
Bajaj Bayiler Toplantısı…
Hindistan’ın dünyaca ünlü sembolü, mimari bir hazine, büyük bir tutkunun ve sadakatin ilahi anıtı…
Tac Mahal. 17. yüzyılda Büyük Türk-Moğol İmparatoru Şah Cihan tarafından, hayatının aşkı Mümtaz Mahal’in 14. çocuğunu doğurduktan sonra kanama sebebiyle hayatını kaybetmesi üzerine, onun onuruna sevgisinin bir ifadesi olarak inşa ettirildi. Angra’daki Yamuna Irmağı’nın kıyısında binlerce işçinin 20 yılda tamamladığı Tac Mahal için dünyanın dört bir yanından getirilen değerli taşlar kullanıldı. Bugün dünyanın 7 harikasından biri olarak anılan ve dünyada en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelen Tac Mahal’in ardında yatan aşk öyküsü, Bajaj Türkiye Bayiler Toplantısı nedeniyle yaptığımız Hindistan ziyaretinin her anında kendini hissettirdi.
Mumbai uluslararası havaalanına ayak basmamızla birlikte Hindistan’ın etkileyici dünyasından içeriye adeta ünlü yönetmen Tim Burton’ın “Alice in Wonderland” filmindeki gibi paldır küldür girdik. Havalimanından kahvaltı için otelle yaptığımız kısa yolculuğun ilk dakikalarından itibaren hiç alışkın olmadığımız Hindistan’ın kendine özgü büyülü, bir o kadar da kaotik akışına kendimizi kaptırdık.
Yavru vatan Kıbrıs’taki gibi trafik tersten akıyor, tabi bize göre! Laz fıkrasındaki gibi herkes çıldırıp ters yöne girmiş sanki. Trafikteki araçların yüzde sekseni motosiklet, geri kalan 70’li yıllardan hatırladığınız üç tekerlekli triportörler ve dört tekerlekli diğer vasıtalar. İstinasız neredeyse tüm kullanıcılar kısa aralıklarla kornaya basıyor. İnanılmaz bir gürültü var; dehşet verici bir kaotik ortam. İstanbul trafiğini bilenler için söyleyeyim, Mecidiyeköy meydanında işten çıkış saati, Mumbai için ancak bir Pazar sabahını andırır. Yine de hakkını teslim edelim. İstanbul’da yerinizde dakikaları sayarken, Mumbai’nin kaotik ortamında trafik inanılmaz bir biçimde akıyor. Tıpkı yuvalarına girip çıkan telaşlı karıncalar gibi hiç durmuyor araçlar. Tek fark çok gürültü yapıyorlar. Türkiye’de uzun basılan bir kornanın “kan çıkarma” olasılığını bir an için düşününce dut yemiş bülbüle dönüyor insan. Oysa Hindistan’da onca gürültüye rağmen ortamda hiç gerilim yok, herkes huzurlu.
Pune’de Düğün Gecesi
Kahvaltı sonrası rehavet ve aktarmalı uçak yolculuğunun verdiği yorgunluğun birleşmesi sonucu yarı uyur vaziyette yaptığımız dört saatlik kara yolculuğunun sonunda konaklayacağımız Pune’ye geldik.
İlk gece Bajaj Türkiye bayileri ile birlikte kaldığımız otelin etkinlik için ayrılan bahçesinde Bajaj Auto’nun hazırladığı geleneksel Hint Düğünü mizansenine dahil olduk. Renkli Hint kıyafetleri, oynak bir müzik, baharatlı yiyecekler ve egzotik danslar… “Şimdi Liderlik Zamanı” konsepti altındaki bayiler toplantısına katılan Kuralkan bayilerinin keyfi oldukça yerinde. Yılın en başarılı bayilerine verilen ödülleri takiben sahneye çıkan Bajaj Auto Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkanı Rakesh Sharma ve Kuralkan Holding Genel Müdürü M.Sait Kuralkan, “Şimdi elde ettiğimiz başarıları kutlama ve daha ileriye taşıma zamanı! En iyi ile yola çıktık, birlikte kazandık.” diyerek 2016 yılının hedefini açıkladılar: “Şimdi liderliğe oturma zamanı!”
Bajaj Auto’nun bu yılki bayi toplantısına geçen toplantılara oranla daha fazla önem verdiğini söyleyebiliriz. Çünkü liderliğe oturma zamanı gibi iddialı bir sloganın yanı sıra Bajaj Auto, kendi geleceğini şekillendirecek, belki de onu bulunduğu konumdan birkaç basamak daha yukarıya sıçratacak çok önemli bir yatırımı Türkiye üzerinden şekillendiriyor. Bajaj Qute! Bilindiği gibi Bajaj, dünyanın en büyük üç tekerlekli aracı tripörter üreticileri arasında birinci sırada. Şimdi ise dört tekerlekli Quadricycle kompakt bir araç olan Qute’u tasarlayıp üretimine başladı. Türkiye’de tanıtımını yapıp satışa çıktığı gün de Hindistan’daki gazete ve billboardlara “Qute Avrupa’da!” diye reklam verdi. Sadece bu bile Bajaj’ın Qute’tan beklentisinin ne kadar yukarıda olduğunu gösteriyor ve Türkiye’yi dolayısıyla Kuralkan’ı stratejik bir partner konumuna sokuyor.
BAJAJ AUTO
Hızla değişen ve dijital çağı yakalayıp modernleşme yolunda ilerleyen Hindistan, yakın gelecekte dünyanın ilk üç büyük ekonomisinden biri olacak. Hindistan’ın en önemli sanayi firmalarından biri olan Bajaj da bu değişimin en önemli aktörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Bajaj Group, iki tekerlekli ve üç tekerlekli motosikletler, ev gereçleri, aydınlatma, demir çelik, sigorta, seyahat ve finans alanlarında faaliyetleri olan, Hindistan’ın en büyük ilk 10 şirketi arasında yer alan bir grup. Grubun en önemli şirketi olan Bajaj Auto, dünyadaki üçüncü en büyük motosiklet üreticisi olmasının yanı sıra dünyadaki en büyük üç tekerlekli triportör üreticisi. Hindistan’ta nereye bakarsanız Bajaj markalı bir triportör (tuk tuk) görmeniz mümkün. Bajaj sadece kendi ülkesinde değil, Latin Amerika, Afrika, Orta Doğu, Güney ve Güney Doğu Asya’daki birçok ülkede pazar lideri konumunda.
Hindistan’ın İngilizlerden bağımsızlığını kazanma mücadelesinin en yoğun şekilde yaşandığı 1926 yılında kurulan Bajaj’ın kurucusu Jamnalal Bajaj, Mahatma Gandhi’nin yakın dostu ve öğrencisi olarak tanınıyor. Hatta Gandhi’nin manevi oğlu olarak nitelendiriliyor.
Grubun bugünkü Başkanı Rahul Bajaj, 1965 yılında grubun sorumluluğunu üstlendi. Yönetimdeki etkin rolü sayesinde, Bajaj Auto’nun cirosu 1,5 milyar doları aşıyor. Ürün portföyü genişletiyor ve marka küresel pazarda yerini buluyor. 70’li yıllarda 100 binli rakamlar olan iki ve üç tekerlekli motosiklet üretimi 80’lere gelindiğinde 500 binli rakamlara 2000’lere gelince milyonlu rakamlara çıkıyor. 2015 yılında motosiklet üretimi iç pazar için 1.770.778 adet, ihracat üretimi ise 1.521.306 adet. Ki bu Hindistan’ın toplam motosiklet ihracatının %67,6’sını oluşturuyor. Üç tekerlekli motosiklette ise iç pazar üretimi 234.345 iken dış pazara 284.772 adet üretiliyor. 2016 için öngörüleri, önceki yıllara paralel olarak iç pazarda %20 – 25, ihracatta ise %67 – 70 arası pay sahibi olmak.
Chakan Kampüsü
2 milyon metrekare alana yayılan Chakan kampüsünden içeri girer girmez, atmosfer bir anda değişiyor. Çevre düzenlemesi ve ağaçlandırma ilk dikkati çekenler arasında. Bir an için insan kendisini Türkiye’deki askeri garnizonlara girmiş gibi hissediyor. Hindistan’ın geneline yayılmış olan kaos içinde düzenin bu kez yerini mutlak bir düzene bıraktığını görüyorsunuz. Türkiye’deki işliklerde alışkın olduğumuz konuşma ve bağırmalardan kaynaklı uğultu, Bajaj fabrikasında hiç yok. İstisnasız tüm çalışanlar sadece ve sadece işlerine odaklanmış şekilde aşkla ve tutkuyla çalışıyor.
Fabrikada çalışanların aileleri de kurumun bir parçası olarak görülüyor ve kurum sadakatini desteklemek için sosyal etkinliklerde ailelerin bir araya gelip kaynaşmasına özen gösteriliyor. Dikkat çeken önemli ayrıntılardan biri de üretim bantlarında mühendislerin çalışıyor olması. Biz de pek rastlanılacak bir durum değil. Tüm fabrika genelinde mühendis sayısı 1200’u buluyor. Yine fabrikada çalışanların %10’unu kadınlar oluşturuyor. Bu oranı önümüzdeki yıllarda da %25’e çıkarmayı planlıyorlar.
Kalifiye eleman istihdamı şüphesiz teknolojiye de yansımış. Fabrika bünyesindeki tüm tasarım ve teknoloji unsurları aynı ekip tarafından geliştiriliyor ve uygulanıyor. Bu durum Bajaj’ın 2014 yılında Forbes tarafından hazırlanan “Dünyanın En Yenilikçi 100 Şirketi” sıralamasına girmesini sağlıyor.
Üçüz Biraderler: Pulsar, Avenger ve Duke ve kan kardeşleri Ninja!
Üçüz deyince, birbirine tıpa tıp benzeyen aynı yumurta üçüzleri gelmesin aklınıza. Söz konusu olan Bajaj motosikletler ile 125, 200 ve 390’lık KTM Duke’lerin Hindistan’ın Pune şehrindeki Chakan fabrikasında üretiliyor olmasından doğan bir kan bağı. Kawasaki Ninja’ları ise aynı fabrikada montajının gerçekleşmesi nedeniyle kan kardeşliği kategorisinden gruba dahil. 1984 yılında teknik paylaşım olarak başlayan Bajaj ve Kawasaki arasındaki işbirliği geride bırakılan 30 yılın ardından pazarlama ağırlıklı olarak devam ediyor. Bajaj ürünleri (Pulsar, Discover ve Boxer) Güneydoğu Asya’da güçlü olan Kawasaki tarafından satılırken Kawasaki ürünleri de Hindistan’da Bajaj tarafından pazarlanıyor.
KTM ve Bajaj ilişkisi ise, 2007 yılında mali sıkıntılar yaşayan KTM’in %14,5 hissesinin Bajaj tarafından satın alınmasıyla başlıyor. İlişkide kendisini beyaz atlı prens gibi gören Bajaj Auto, kısa zamanda hisselerin %48’ine sahip oluyor ancak arka planda kalmaya özen gösteriyor. Teknoloji transferini de beraberinde getiren bu ilişki sonunda Bajaj, Chakan fabrikasında KTM için Duke 125, Duke 200 ve Duke 390 modellerini üretmeye başlıyor ve ürettiklerini dünyada 80 ülkeye satıyor. Özellikle de gelişmekte olan ülkelerde büyük satış rakamlarına ulaşıyor.
Pulsar ve Avenger, Tuk Tuk ve Qute Testi!
Türkiye’de test etme imkanı bulamadığımız Pulsar’ın yeni performans modeli RS 200’ün testini Hindistan’da üretildiği yerde gerçekleştirdik. Bajaj fabrika kompleksinin içinde bulunan, prototiplerin geliştirilmesi, motosikletlerin vites aralıkları, dişli çapları, süspansiyon ayarları gibi motosikletin performansını artıracak Ar-Ge faaliyetlerinin yapıldığı üç kilometrelik özel pistte yaptığımız test sürüşünde motosikletten inmek istemedik. Sert ve yumuşak virajlar, hafif ve dik rampalar, sürat yapmaya olanak tanıyan eğimli ve keskin bir U dönüşü ve gazı sonuna kadar açabileceğiz kadar uzun bir düzlük… Öylesine kompakt bir pist ki, finish çizgisine her gelişinizde bir tur daha atayım diyorsunuz.
Pulsar RS 200, özel tasarlanmış güçlü şasenin yanı sıra Exhaust Tec performans egzozu, kaslı hatları ve bu kasları belirginleştiren grafik tasarımıyla ilk bakışta oldukça hırçın ve agresif gözüküyor. Dünyanın ilk 3 bujili ateşleme sistemi ve 4 supap teknolojisine sahip olan RS 200, ilk metrelerden itibaren kontrol edilebilir bir güce sahip olduğunu belli ediyor. 24.5 HP’lik, enjeksiyonlu ve sıvı soğutmalı güç ünitesi, yüksek hızlara kolayca erişebilmeye imkan tanıyor. 6 ileri vitesli şanzımanı ve Nitrox şok emicili özel süspansiyon sistemi sürüşü oldukça keyifli kılarken, kısa dingil mesafesi ise motosikleti çevik, kıvrak ve eğlenceli bir motosiklet haline getiriyor. Gerek oturma pozisyonu, gerekse gidonu sokakta da pistlerde de kullanıma imkan tanıyor. Ani hızlanma taleplerine kolayca cevap veren Pulsar RS 200, ABS sistemli frenleriyle de güvenli bir duruş sunuyor.
Lunapark tadındaki eğlenceli pistte test etme imkanı bulduğunuz ikinci motosikletimiz Pulsar Avenger oldu. Chopper tarzında olan 21,77 cm uzunluğunda ve 10,70 cm yüksekliğindeki bu motosiklet uzun aks mesafesi ve yere yakın oturma pozisyonuyla öylesine rahat ve güvenli bir sürüş vaat ediyor ki bir an önce pistten ayrılıp uzun yola çıkma arzusu uyandırıyor. Test ettiğimiz yağ soğutmalı 150 cc’lik motor hacmine sahip olan Avenger Street modeli 14,54 beygir gücüyle 9.000 devre kadar çıkıyor. DTS-i motoruyla 2.5 Nm torku üreten Avenger, özellikle kent içi günlük kullanıma rahatlıkla imkan veriyor. Pistin sunduğu olanaklar içinde hiç zorlanmadan virajları alan Avenger, dengeli ve konforlu bir sürüşe sahip üstelik geniş ve uzun selesiyle artçıların konforunu da ihmal etmiyor.
Piste çıkardığımız üçüncü ürünümüz, Bajaj’in dünya birinciliğini elinde tuttuğu ürün üç tekerlekli triportörü RE! Ülkedeki yaygın deyişle Tuk Tuk. İtalya’da doğmasına rağmen küçük, kompakt, hafif ve ekonomik olması nedeniyle kalabalık nüfusa sahip Asya-Pasifik ülkelerinde çok tutuldu. 70’lı yıllarda Türkiye’de de kullanılan ancak, uzun ömürlü olmayan üç tekerlekli bu araç, Hindistan için çok şey ifade ediyor. Hindistan’ın neredeyse her yerinde görebileceğiniz RE, dünyada en çok üretilen üç tekerlekli motor unvanını taşıyor. Bajaj tarafından Petrol, LPG, CNG, Dizel yakıtlara uygun olarak üretilen RE’ler, dünyada 36 ülkeye ihraç ediliyor. 1960-70 yıllarını kapsayan ilk 10 yılda 13 bin civarında satılan üç tekerlekli bu motorların sadece bu yılki satış adedi tam 235.000, ihracat adedi ise 285.000.
Otomatik vitesli motosiklet kullanan birinin çok rahatlıkla kullanabileceği RE’ler, küçük boyutu sayesinde dar sokaklarda ve yoğun trafikte çok işe yarıyor. Üstelik RE’ler kullanan kadar yolcular için de oldukça eğlenceli bir araç. Tabii bu bizim bakış açımız. Oysa Hindistan’da RE’ler hayatın tam içinde yer alıyor. Hepsi gerçek bir ulaşım aracı ve her biri adeta yorgun birer savaşçı.
Röportaj: Bajaj Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkanı RAKESH SHARMA
“Sokaktaki adamın ulaşım sorununu çözmek istiyoruz!”
Ziyaretimizde Bajaj’ın Uluslararası Faaliyetlerden Sorumlu Başkanı Rakesh Sharma ile görüşüp Bajaj’ın hızlı büyümesinin ardındakileri öğrenmeye çalıştık:
“ Her şeyden önce söyleyebilirim ki Bajaj’ın temel stratejisi, üretim sayısını yüksek tutarak yüksek teknolojiyi kolay ulaşılabilir hale getirmek, üst sınıf modellerin teknolojisini orta sınıfa da uygulamaktır.
10 yıl öncesine kadar üretimin %90’ı Hindistan içinde satılırken, bugün bu oran %50. Bajaj ürünleri 60’tan fazla ülkede satılıyor ve bunlardan 35’inde pazar lideriyiz. Bu başarının arkasında da teknoloji kaynaklı üretim var. Üretimde kullanılan robotlar da dahil olmak üzere tüm teknoloji Bajaj mühendisleri tarafından geliştiriliyor.
Teknoloji kaynaklı üretimin odak noktası, sokaktaki adamın ulaşım sorununu çözmektir. Bu amaçla da uygun fiyatlı, sorunsuz ve güvenilir motosikletler üretiyor ve pazarlıyoruz.
Uluslararası pazarlara yaklaşımımıza gelince; önceliğimiz tüm rakiplerimiz gibi pazarın ihtiyaçlarını belirlemek ve koşullara uygun ürünleri sunmak. Ancak biz herkes için ulaşılabilir segmentte sahip olduğumuz yoğun üretim kapasitesinin verdiği avantajıyla tercih edilen modelleri güvenilir bir alternatif olarak sunuyoruz. Yerel ortakla tam bir işbirliği içerisinde pazar olanaklarını değerlendiriyor, pazarı tanıyan ortağın yönlendirmesiyle doğru ürünleri kullanıcılara sunmaya çalışıyoruz.
Yüksek teknoloji yalnızca üst sınıfla sınırlı kalmamalı, herkes için erişilebilir olmalı diye düşünüyoruz. Bunun için de biz Bajaj modellerini üretirken herkesin ihtiyacına yönelik ayrıştırma yapıyoruz. Günlük kullananlar için commuter sınıfı, genç kullanıcılar için sport sınıfı ve işe giderken olduğu kadar eğlence için kullananlara yönelik olarak da adventure sport sınıfında motosikletler üretiyoruz.
Yerel dinamikleri anlamak bizim için en önemli konulardan biri. Ulaşım gibi temel bir hakkın uygun çözümlerle karşılanması için her pazarda dikkatli analizler yapıyoruz. Zaman içerisinde model ailemizi genişleterek her ihtiyaca uygun motosikleti kullanıcılara sunmayı hedefliyoruz.
Bajaj olarak sadakate büyük değer veriyoruz, müşterilerimizin memnuniyeti ve kendilerini değerli hissetmeleri bizim için çok önemli. Kuralkan ile kurum değerlerimiz örtüşüyor. İyi bir başlangıç yaptık ve aynı biçimde sürdürüyoruz.”
RE60 Quadricycle Bajaj Qute
Hindistan’da üretilen ilk ve tek quadricycle bir başka deyişle motosiklet motorlu 4 tekerlekli bir araç olan Qute’u, kullanma şansını da yakaladık. 16.800 liralık anahtar teslim fiyatıyla Kasım 2015’te Türkiye pazarına sunulan Bajaj Qute, Avrupa Birliği’nin dört tekerlekli motosiklet kategorisinde yer alıyor ve B sınıf otomobil ehliyetiyle kullanılıyor. Qute, kompakt yapısı, hafifliği ve 66 gm/km ile üretilen 4 tekerlekli araçlar arasında en düşük karbon emisyonu değerlerinden birine sahip olmasıyla da çevre dostu bir mobilite çözümü olarak ön plana çıkıyor.
Farklı yol ve iklim koşullarında toplam 3,2 milyon kilometre test edilen Bajaj Qute için Bajaj’ın patentli DTS-i motor teknolojisi kullanılıyor. Yekpare şasiyle tam uyum sağlayan 5 ileri ve 1 geri vitesli şanzımanla kombine edilen 217 cc’lik, 13 HP gücündeki üç bujili motor, 19,6 Nm tork üretiyor. Ortalama bir otomobile göre yüzde 40 daha az karbon emisyonu ve yüzde 60 daha yüksek yakıt verimliği sunan Bajaj Qute, bir litre benzinle 36 kilometre gibi iddialı bir mevzile sahip. Hızı ise saatte 70 kilometre ile sınırlı, bu da onu şehir içi aracı yapıyor.
Toplam 399 kg ağırlığındaki Bajaj Qute, bireysel taşıt versiyonunda 191 litrelik bagaj hacmine sahip. En dar alanlarda bile yüksek manevra kabiliyeti olan aracın 2,75 metre uzunluk, 1,31 metre genişlik ve 1,65 metre yükseklik ölçülerine ek olarak dönüş yarıçapı da sadece 3,5 metre. Özetle Qute, ekonomik fiyatı, kolay park etme avantajı, yakıt tasarrufu ve çevreci özelliğiyle “ekonomik düşünen”ler kadar fonksiyonu önemseyenlerin de tercih edece ği bir araç olarak öne çıkıyor.