Berlin’de motosiklet tarihi kokan çok değerli bir müzedeyiz. Yaklaşık 1000 metrekarelik alanda DKW/IFA/
MZ, Simson-Suhl, IWL, EMW/BMW’nin ürettiği 140’a yakın scooter, motosiklet ve moped, First Berlin
GDR Motosiklet Müzesi’nde son derece özenli bir şekilde sergileniyor. Gelin hep beraber bir göz atalım.
Bir motosiklet aşığı iseniz, Berlin’e yolunuz düştüğünde kesinlikle ziyaret etmeniz gereken bir müzeden bahsediyoruz. Müze, Berlin’in ünlü televizyon kulesinin bulunduğu ve tren istasyonunun hemen yakınlarında bulunan merkezi Alexanderplatz ve Hackescher Market’in arasındaki metro hattının arasında konumlanmış. Alexanderplatz’a yakın oluşu içimi rahatlatmıştı, çünkü müze oldukça merkezi ve kolayca ulaşılabilecek bir mevkide bulunuyordu. Kaldığım otelden Alexanderplatz’a kadar metroyla gelip, daha sonrasında müzeye doğru elimde harita ile yürüyerek devam ettim. Gerçekten 5 dakika bile sürmeyen bir yürüyüşün ardından, Berlin’e gelmeden önce epey araştırmasını yaptığım tarihi müzeye ulaşmıştım.
Henry İngilizce bilmese de güler yüzü ve nazik misafirperverliği sayesinde kendini çok güzel ifade edebiliyordu, belirtmeden geçmeyeyim.
Vardığımda tabelayı görür görmez yüzümde bir gülümsemeyle, önce dışarıdan fotoğraflamaya başladım. Sonrasında içeri girip görevliye Türkiye’den geldiğimi ve Motoron Dergisi için haber hazırladığımı, fotoğraf çekip gezmek istediğimi söyledim. Ama ne yazık ki Henry, İngilizce bilmediği için sadece buraya kadar anlaşabildik. Daha öncesinde müzenin iletişim bölümüne mail atıp daha fazla bilgi almak ve hatta röportaj yapmak için geleceğimi belirtmiş, ancak ne yazık ki cevap alamamıştım. Giriş ücreti 6.50 Euro olan müzede, elimde makine ile tarih kokan, 1950’ler, 60’lar ve 70’lerden kalma, filmlerde gördüğümüz neredeyse tarihi diye tasvir edebileceğimiz 140’a yakın motosiklet, scooter ve mopedle baş başa kaldım. Bir anda kendimi eski bir filmin içinde buldum desem hiç de yalan olmaz. Çünkü etrafım, 1953 yapımı Marlon Brando’nun başrolünü üstlendiği meşhur motosiklet filmi “The Wild One”dan fırlamış gibi görünen motosikletler ile doluydu.
Her birinde ayrı bir tarz, ayrı bir emek, ayrı bir ruh gizliydi. O tarihlerde kimler hangi şartlarda o motosikletleri kullanma şansına sahip olmuştu, kim bilir? Gözlerimi kapatıp o yıllara gitmek ve her birinin anısını ayrı ayrı yaşamak geldi bir an içimden. Keşke mümkün olabilseydi. İçeride dolanırken yılına ve motosikletine uygun dekorlara, mankenlere ve posterlere bakarken, o eski zamanları yaşamamanın, hissetmemenin imkânı yoktu. Tek problem motosikletlerin çok oluşundan dolayı fotoğraflamanın zorluğuydu, ama buna bile razıydım. Çünkü orda olmak bile yeterince keyifli ve heyecan vericiydi. Pek çok motosikletin özelliklerini belirten tabelalar karışıklık olmaması amacıyla numaralandırılmış ve aynı numaradan motorların üzerlerine de eklenmişti.
Gelelim müzede bulunan birbirinden ilginç ve özel köşelere. Racing motosiklet kullanımını, hafta sonu gezilerini, polis ve sınır koruma polisinin görevlerini, GDR motosiklet fabrikalarının tarihini anlatan bir film ve bilgisayar köşesi, müzenin alt katında bulunuyor. İsteyen ziyaretçiler o sırada gösterilen filmi rahatça oturup sakin bir şekilde izleme şansına sahip. Doğu Almanya motosiklet tarihine doğru bir yolculuğa çıkaran müze oldukça etkileyici. Motosikletlerin üretildikleri zamana uygun hikayeleri yansıtan görsel ve yazılı birçok tablo ve fotoğraf sayesinde canlanan bir tarih, unutulmaz yan çantalı motosikletler, scooter’ların yanında fularlı ve gözlüklü, özgür ruhu taşıyan cansız mankenler her köşede ayrı birer konsept oluşturuyor.
Bu muhteşem müze, etrafınızı saran birbirinden alımlı polis motosikletleri, bisikletler, renkli kasklar, kartpostallar, kitaplar, devlet hizmetlerinde kullanılan tarihi motosikletler, özel yapım motosikletler, spor ve racing modeller ile size tarihi bir şölen atmosferi sunuyor. Yedek parça depolama alanı, motosikletlerin tarih kokan havasına eşlik eden her birinin hikayesine uygun kıyafetli cansız mankenler ise adeta nostaljik bir hava ile ortamı ısıtıyor. 1950 yapımı motosikletlere bakınca, o zamanlarda kullananların neler düşündüğünü hissetmek hiç de zor değil. Sadelik, ihtişam, tutku, heyecan, farklılık, canlılık, geçmişe özlem hepsi bu müzede bir arada… Her biri birbirinden alımlı Schwalbe scooterlar, 125 ya da 150cc’lik DKW ve IFA yarış motosikletleri, yılların eskitemediği Jawa, efsane Simson yan çantalı motosikletler, göz alıcı MZ ve BMW motosikletler ve dahası… Asil ve oturaklı duruşları ile onlarca motosikletin içinde dikkat çeken ve kendini gösterenlerden de bahsetmek gerek…
1950 yapımı 342cc 14 hp BMW R35, 1960 yapımı 247cc 14 hp Awo 425 S Simson Suhl, 1955 yapımı 247cc 12 hp Simson AWO 425 Touren Gespann (yan çantalı), 1967 yapımı 344cc 18 hp Jawa 360, 1956 yapımı 343cc 17 hp MZ BK 350. Detaylara gelince fotoğraflarda göreceğiniz gibi 14 hp ve 342cc olan 1950 model BMW R35, o zaman için oldukça farklı bir ihtişama sahip. 1923’te BMW (Bayrische Motor Werke) tarafından üretimine başlanan motosikletler dayanıklılığı ve kalitesi ile bilinmekteydi. 2.Dünya Savaşı’ndan sonra Munich ve Eisenach fabrikalarında üretilen motorların sayıları toplandığında, 1937 ve 1955 arasında yaklaşık 100.000 motosiklet üretilmiş demek oluyor ki, bu da polis ve askeri yetkililer tarafından eğitim ve gönderi aracı olarak özel amaçla kullanılan R35’i, BMW’nin motosiklet tarihindeki en başarılı modeli yapmıştır.
Simson’ a gelince, özellikle doğu bloğu ülkelerinde ciddi bir üne sahip olan AWO 425 modelinden 300.000’den fazla motosiklet üretmiştir. Mil ile çalıştırılan 250cc ve dört zamanlı olan bu motorun, T(Touring) ve S(Sport) olmak üzere iki ana modeli bulunmaktadır. Fotoğraflarda gördüğünüz ise AWO 425 S (Sport), çift şoklu süspansiyona sahip olan modelidir. Gayet göz alıcı ve sportif olduğu gözden kaçmıyor. O kadar çok motosikletin içerisinde dolanınca, neredeyse bu motosikleti çıkarıp şöyle bir turlayasım geldi. İki teker ruhunu coşturan bu müze hakkında duygularım ve izlenimlerim kısaca böyle… Ufak bir not olarak belirteyim: Girişteki stanttan müzeyle ilgili kitapçıklar, model motosiklet ve araba alarak müzeden kalıcı birer hatıra olarak saklayabilirsiniz. First Berlin GDR Motorcycle Müzesi’nin, Doğu Almanya’da halka açık en büyük motosiklet koleksiyonu olma özelliğine sahip ve ziyaret etmeye kesinlikle değecek bir müze olduğunu söylemek gerek. Olur da yolunuz Berlin’e düşerse, o tarihi atmosferi ve nostaljik ortamı görmeden geçmeyin.?