Kolay değil, motosiklet fuarının yılın hangi ayında olması gerektiğine karar vermek.
Kolay değil, motosiklet fuarının yılın hangi ayında olması gerektiğine karar vermek. Yıllardır bahar ortalarında yapılan, ardından kışa doğru sarkan motosiklet fuarının tarihi konusunda sektör temsilcileri, kurucusu oldukları derneklerin yönetim kurullarında bu konuyu enine boyuna epey tartıştılar. Ve sonunda motosiklet sezonunu erken açmak, tüketiciler ile bir an önce buluşmak, bayilerin taleplerini toplamak ve geleceği ön görebilmek için mevcut zaman aralığına karar kıldılar.
Bugün, aradan geçen onca fuar deneyimiyle artık fuar zamanını yeniden sorgulamak zorunlu hale geldi. Geriye dönüp baktığımızda sektörün fuara yeteri kadar hazırlanamadığını görüyoruz. Her yıl aynı sonuç karşımıza çıkıyor! Doğru dürüst yeni model yok! Dünya lansmanı desen ne mümkün! Yerli üreticiler ise pazarın sessizliği içinde pazarlama faaliyetlerini bayilerine yüklenerek gerçekleştiriyor. Lansman veya marka oluşturma faaliyetleri yok; buna yerli lider markalar da dahil. Aksesuar ithalatçıları için ise sezon Mayıs ayında başlıyor; gerçek siparişler fuardan sonra veriliyor.
Son yıllardaki fuarlara baktığımda hep aklıma turfanda domatesler geliyor. Doğal ortamda döllenmemiş, güneşin sıcaklığı ile olgunlaşmamış, ışığıyla rengini alamamış, tatsız tuzsuz, ağızda plastik tadı bırakan suni bir yiyecek. Motosiklet fuarımız da aynı turfanda domates gibi; zamansız ve lezzetsiz.
İtalya, Almanya veya Japonya gibi dünyaya motosiklet üreten bir ülke olsak fuar zamanını hiç sorgulamayacağız. Fuarımız gerçek anlamda uluslararası bir fuar olur, dünyanın dört bir köşesinden motosiklet dünyasındaki yenilikleri görmek isteyenler gelir, yeni modellerin dünya lansmanları gerçekleştirilir, anlayacağız; neden yılın başında fuar yapıldığını. Nitekim, motosiklet üreticisi ülkelere baktığımızda yılın ilk aylarında gerçekleştirilen, motosiklet sektörünün profesyonellerini ana ziyaretçi kabul eden fuarlar bulmak mümkün. Ancak Türkiye gerçeği, bu ülkelerle ve fuarlarla benzerlik göstermiyor.
Başta, hiç bir dünya markasına sahip değiliz, motosiklet üretmiyoruz, yeni modelleri fuara getiremiyoruz; sadece gelen ziyaretçi ve bayileri heveslendirip onların nabız atışlarına göre siparişlerimizi belirliyoruz. Geçen sezondan kalan modelleri de promosyonlarla, özel indirimlerle elden çıkarma yoluna gidiyoruz. Bunu da çok normal, çünkü art arda gelen krizler nedeniyle sektör, kendini koruma refleksi geliştirdi. Ne var ki bu refleks, sektörün büyümesi için gereken risk alma becerisini zamanla ortadan kaldırdı. Hal böyle olunca turfanda domatese mahkûm kaldık.
Oysa bu durumdan kurtulmanın basit bir yolu var! Biraz cesaret ile önümüzdeki sonbahar gerçekleştirilecek ikinci bir motosiklet fuarı, tüm taşları yerli yerine oturtacaktır. Sezon sonunda fuar mı olur demeyin, dünyada bunun örneği oldukça fazla. Uluslararası Paris Motosiklet Fuarı, İtalya’da dünyanın en büyük motosiklet fuarlarından Milan EICMA Fuarı, Almanya’da Essen Motor Show ve Köln INTERMOT fuarları, İngiltere’de Birmingham MotorcycleLife Fuarı ve benzerleri, hepsi motosiklet kullanıcılarını hedefleyen Ekim, Kasım ve Aralık ayına sarkan fuarlar. Sonbaharda, tüm ürünleri eksiksiz bulabileceğimiz, özellikle kışlık modellerin öne çıktığı, promosyonu, eğlencesi bol bir fuar, sektöre ilaç gibi gelebilir.
Bahar ayında yapılacak sezon açılış fuarı ise Nisan sonlarına sarkan, yeni motosiklet modellerinin standlarda boy gösterdiği, yeni yıla ait yazlık aksesuarların bolca sergilendiği, motosiklet kullanıcılarının tüm kış boyunca özlemini çektikleri motosikletli yaşamı coşkuyla kucaklayacakları bir fuar olmalı. Çünkü kimsenin bir hayal kırıklığı daha yaşamaya tahammülü kalmadı.
Motorunuzun ve yaşam sevincinizin hep “on” olması dileğiyle…