Yazar: Özlem Köseoğlu
Motosiklete başlamak istiyorsunuz, ama kafanızda deli sorular; “Nereden ve nasıl başlayabilirim?”, “Ekipman ihtiyacımı nasıl karşılayabilirim?”, “Ne tür eğitimler almalıyım?”, “Motor almadan önce motora ısınacağıma nasıl emin olabilirim?”. İşte tüm bu soruların ve daha fazlasının cevabına ulaşabileceğiniz deneyimli Motosiklet Eğitmeni Mustafa Hepekiz ile birlikteyiz.
Motoron:
Mustafa Bey, öncelikle sizi daha yakından tanıyalım.
Mustafa Hepekiz:
Yaklaşık 18-19 yıllık motosiklet kullanıcısıyım ve bu tutkunun 80 yaşına merdiven dayamasına rağmen hala motosiklete binen babamdan geldiğini düşünüyorum. 20-21 yaşlarımda motosiklet sürmeye başladım. İlk 10 yıl hiç eğitim almadan motosiklete bindim. Aslında 10 yıllık eğitimsizliğin sonrasında alınan iyi eğitimler, mesleki açıdan “Eğitimli bir motorcu nasıl sürer?”, “Eğitimsiz bir motorcu nasıl sürer?” kıyasını gayet net bir şekilde yapabilmemi sağladı. Takvime ve yıllara baktığımızda ise ilk başladığım yıllarda Türkiye’de motosiklet eğitimi yoktu. Gerçekten hiç aklımda olmayan bir zamanda, bence Türkiye’de bu işi başlatan kişi olduğunu düşündüğüm OMM’nin kurucusu Paolo Volpara’nın bir teori eğitimine gittim. Salondan çıktığımda “Ben motor sürmüyormuşum, bu zamana kadar hayatta kalmam mucizeymiş” diyerek kendimce bir sorgulama içerisine girdim. Sonrasında imkanlar dahilinde eğitime zaman, emek ve para harcamaya başladım.
Türkiye’de eğitim konusunda önemli kişilerin ve özellikle benim için çok değerli olan Uğur Ertekin’in çok ciddi katkısı oldu. 2010 senesinde Türkiye’ye gelen Yamaha Riding Academy vesilesi ile Japonya’dan Yamaha Riding Academy’nin Kurucusu ve Baş Eğitmeni Yoshiaki Kato’nun Türkiye’de verdiği “Eğitmen Eğitimi”ne katıldım. Bir ay sonra sertifikalarımız gelince Yamaha adına 2014 senesine kadarki süreçte eğitimler düzenlemeye başladık. 2014 senesinde de artık kendi adıma çalışmam gerektiğine kanaat getirdim. Aldığım çeşitli eğitimler sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı Usta Öğretici Belgesi, RoSPA’dan Roadar derecesi ve Yamaha Riding Eğitmenliğine hak kazandım.
M: Verdiğiniz eğitimlerden bahsedelim; hangi tarzda eğitimler veriyorsunuz?
M.H.: Her seviyede “Sürüş Eğitimi” veriyorum, katılımcılarımın %60 ya da %70 gibi bir oranı motorla yeni tanışan ya da motora dokunmuş ama hiç eğitim almamış öğrencilerden oluşuyor. Kalan %20’de motorla teması olmuş ama eğitim almamış, geri kalan kısım ise “İleri Sürüş” ya da “Yol Eğitimleri” alan kişilerden oluşuyor. “Yurt İçi Yol Koçlukları”, “Yurt Dışı Yol Koçlukları”, “Artçılı Eğitim”, “Yağmur Sürüşü” gibi özel eğitimlere kadar giden geniş bir eğitim gamımız var. Sınırlı bir sürenin bulunmadığı yani kronometre çalıştırmadığım eğitimlerimin tamamını birebir veriyorum. Benim için eğitimlerdeki anahtar nokta, herkesin öğrenmesi. Eğer eğitim bitiminde ilave bir zaman gerekiyorsa, eğitim için ayrı bir maliyet olmayacak şekilde mutlaka zaman ayırıyorum. Eğitmen olarak bu bizim işimiz ve sorumluluğumuzda olan bir konu. Mesela bir başlangıç eğitiminin süresi 10-12 saattir ama benim 20 saat çalıştığım öğrencim var. Öğrencilerimle kısaca paylaştığım bilgiler ise şu şekilde:
Öncelikle 90 dakika bilgisayar üzerinde birebir çalışıyoruz. Motorun başında sürüş öncesi kontroller, motosikleti orta sehpaya kaldırma, oturma pozisyonu, debriyajın ve frenin kullanımı gibi çeşitli konularda çalışıyoruz. Gazı ve debriyajı doğru kullanarak motosikleti hareket ettirme, doğru ve temel dönüş teknikleri, slalom çalışmalarımız, deneysel ve planlı olmak üzere iki fren çalışmamız, dar manevra, engelden kaçış gibi konular üzerine odaklanıyoruz. Öğrenci devam edeceği zaman, temel yol eğitiminde trafiğe uyumunu sağlaması, kapalı alanda öğrendiklerini maksimum düzeyde uygulayabilir olmasına dikkat ediyoruz. Bu benim çok önem verdiğim bir husustur. Kapalı alanda çiçek gibi bir eğitim aldınız diyelim, fakat tüm bu bilgileri yolda uygulamadıktan sonra, alınan eğitimin hiçbir anlamı kalmıyor. “Mutlaka eğitim alın” diyoruz, çok güzel bir söz ama “Öğrendiğiniz her şeyi trafikte uygulayın” cümlesinin de ilk cümlenin devamı olması gerektiğini düşünüyorum. Sonraki aşamalarda “Uzun Yol Eğitimleri”, yurt dışına gittiğimiz “Yol Koçluğu” gibi hem sürüş yaptığımız hem de motosiklet kültürü üzerine çalıştığımız daha ileri seviyeler var.
M: Motosiklet ehliyetine yönelik eğitimleriniz bulunuyor mu?
M.H.: Motosiklet ehliyeti ile ilgili ne yazık ki bir çalışmam yok. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne A’dan Z’ye sadece Motosiklet Ehliyeti veren bir Sürücü Kursu açmak istediğimi ilettim. Fakat ne yazık ki bu şekilde bir ayırım olmadığını belirten olumsuz bir cevap aldım. Bu gerçekleşirse düzgün bir eğitimle, güvenli bir şekilde insanlar motosiklet ehliyeti almış olacaklar. Türkiye’de bu işin birçok ustası var ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ileride bu işe ön ayak olacağını ümit ediyorum.
M: Ehliyet demişken, kısaca ehliyet sistemine değinecek olursak.
M.H.: Yeni ehliyet sisteminde insanların kafası gerçekten çok karışık. Yeni ehliyet sınıflandırmasında “cc” bir kriter değil, yani motorun kaç santimetre küp olduğu yani hacmi mühim değil. AB normlarındaki gibi motorunuzun KW cinsinden beygir gücü ve ruhsatın üzerinde yazan güç/ağırlık oranı belirleyicidir. Bir de sınav değerlendirmesinin daha doğru ve agresif yapılması gerektiğini düşünüyorum. RosPA ve IAM gibi çok detaylı sınavlar gibi gerçekleşip değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım.
M: “GO Moto Training” nasıl ve ne zaman doğdu? Tam olarak bu markayı oluşturmaktaki hedefiniz nedir?
M.H.: 2014 senesinde Yamaha ile yollarım ayrılınca çevremdeki arkadaşlarımın da kendi markamı yaratmam konusunda telkinleriyle 10 Nisan 2014’te GO Moto Training ortaya çıktı. Bu konuda eğitimli ve yurt dışında tescilli olmam ve reklam sektöründe deneyimim olması bir avantaj oldu. Aynı çatı altında tek markada eğitimler düzenlenen GO Moto Training ve yurt içi-yurt dışı turlar yapılan GO Moto Adventures bulunuyor. Ayrıca bünyemizde esas sorumluluk bende olmak üzere yardımcı pozisyonunda görev alan ve yetişmekte olan iki asistanımız var.
M: “GO Moto Training”i farklı kılan özelliklerden bahsedelim.
M.H.: “Güvenli Sürüş Eğitimi” vermek gerçekten çok değerli bir şey. Ayrıca kendi markamı yaratırken her öğrencinin motosiklet sürüşü ile ekstra bir motivasyona sahip olması gerektiğini düşündüm. Bu yüzden “Başlangıç seti” dediğimiz bir setimiz var. Her öğrencimize ilk günden beri verdiğimiz, Türkiye’de bu konuda yazılmış en iyi kitaplardan birisi Cem Batırbaygil’in “Motosiklet Üstünde Hayat Kurtaran 100 Strateji” isimli bir kitabı bulunuyor. Bizim kendi tasarımımız, motorcunun olmazsa olmazı bandanalar, Osman Can Özcanlı arkadaşımızın patentli ürünü çok fonksiyonlu çanta OZPACK isimli bir ürün, stickerlar ve anahtarlıklar var. Ekipman anlamında da öğrencilerime gerçekten piyasada bulunan en iyi ekipmanları vermeye çalışıyorum. Koruyucu ekipman olarak Spidi ve kask olarak Premier karbon kask veriyorum. Ben ne giyip ne kullanıyorsam, öğrencim de onları kullanıyor. Farklılık en başta öğrencilerin motor ile gelmek zorunda olmamaları ile başlıyor ve motosikleti biz sağlıyoruz. Şunu da belirteyim; motosiklet ile ilgili öğrencinin hiçbir sorumluluğu bulunmuyor. Başlarken de öğrencilerime “Motosiklet düşer mi? Evet düşer ama size bir şey olmasın” derim.
M: Sponspor markalarınızın desteklerinden bahsedelim.
M.H.: GO markası ile GO’yu bir araya getirmeyi çok seviyoruz. İpragaz’a bağlı GO Akaryakıt ile geçen sene çalışmamız olmuştu. Bundan yaklaşık üç ay kadar önce Spidi, Premier, MTECH, Tucano Urbano’nun, Kriega çantanın ve daha birçok markanın Türkiye distribütörü konumunda olan DRD Motorbikes ile bir ana sponsporluk anlaşması yaptık. Bizimkiler de dahil olmak üzere öğrencilerimizin bütün giyim ve koruyucu ekipmanlarını sağlıyorlar. Kendileriyle, alışverişten çok sağlam bir aile ilişkimiz var. Bu sene Motobike Expo Motosiklet Fuarı’na birlikte katılacağız ve DRD Motorbikes’ın içerisinde bir GO Moto Training standı olacak. Bunun haricinde 2017 için bir proje hazırlığı içerisinde olduğumuz ve herkesin yakından tanıdığı Dimes meyve suları da Dimes GO ürünleri ile bizim sponsporumuz. Bir de uykusuz gecelerimiz için kahvelerimizi sağlayan ve seve seve sponsorumuz olan KAFEİNGO diye bir markamız var.
M: “GO Moto Training” ya da Mustafa Hepekiz olarak gelecek planlarınız nelerdir?
M.H.: Sürüş sistemi bir tane olsa da bunu öğretmenin bin bir şekli var. Eğitimi yaşayan bir organizma gibi sürekli geliştirip modifiye etmek ve katılımcılara fayda sağlamaya devam etmek en büyük hedefim. Ayrıca DRD Motorbikes’ın Motorcu Göçmen ve Diron Jeans ile girişimi sayesinde İzmir’de Spidi Konsept Store hizmete girecek. DRD’nin çatısı altında bulunan çok güvendiğim ve kullandığım marka olan Spidi’den Premier kasklara, MTECH’ten günlük benzeri motosiklet kıyafetleri tasarlayan Tucano Urbano’ya kadar çok önemli ve kaliteli markalar yer alacak. Mağaza ile benim direk organik bağım olmasa da içerisinde projeksiyon bulunan 10-12 kişilik gibi ufak bir konferans bölümü ayırıyoruz. Burada iki haftada bir ücretsiz teori eğitimlerinin yanında motosiklet kültürü ya da turları hakkında çeşitli sunumlar yapmayı planlıyoruz. Bir mağazadan öte motosikletle ilgili yaşayan bir mekan ve etkinlik alanı olacak.
M: Okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
M.H.: Her ne kadar motosiklet sürücülerinin oranı % 62 artmış olsa da Türkiye’de bu işin daha çok başında olduğumuz için bizlerin ve motosiklete bilinçli binen herkesin misyonu, bundan sonra motora binecek herkese sahip çıkmak ve öncü olmaktır. Mutlaka eğitim alın, eğitimde öğrendiklerinizi yolda muhakkak uygulayın ve mutlaka motosiklete binin. İnsanların, motosikletten alacağı keyfi, birçok yerde bulamayacağını düşünüyorum ve herkesin içinde bir motosiklet sevgisi olduğunu biliyorum. Hayat çok hızlı bir şekilde akıp geçiyor, yapmak istediklerinizi ertelemeyin. Motosiklet sürmeyi sevmeyebilirsiniz ama aklınızda kalmasın, mutlaka deneyin.