Takvimlerin karıştığı, zamanın büküldüğü bir dönemden geçtik ve geçiyoruz hepimiz. Acılar, üzüntüler, kayıplar.
Ama ortak bir tek noktamız var, motosiklet.
Tutkuyla bağlı olduğumuz ve zihnimizi herşeyden uzaklaştıran o makine.
Son yazılarımdan bu yana epey zaman geçti biliyorum. O zaman içerisinde ben de, yollar da, motorlar da değişti.
Biz hepimiz değiştik. Yeni dostlar, yeni yollar edindik. Yeni yüzler gördük eski yüzlerin ardında. Yeni sözler duyduk eski kelimelerin yanında. Yeniler kattık hayatımıza. Tecrübeler. İyisiyle, kötüsüyle.
Kimimiz kayıplar yaşadı. Kimimiz hastalıklar. Kimimiz umudunu yitirdi. Kimimiz işini.
Kimimiz, zorluklardan daha güçlü çıktı. Kimimiz çıkamadı.
Ama öyle ya da böyle, bu satırları okuyorsanız eğer, hayatta kaldık. Hayatta kalmanın, hayata tutunmanın, ne kadar önemli olduğunu yüzümüze çarptı pandemi. Hayata ve sevdiklerimize tutunmanın.
Tutunabilmek için güçlü olmamız lazım. Kendimize iyi bakmamız, çalışmamız, çabalamamız. Ve var gücümüzle, sevdiklerimiz için sımsıkı tutunmamız.
Sevdiklerimiz sadece hayatımızda vazgeçemediğimiz insanlar değil. Sevdiklerimiz, o en önemli insanların yanında, bizi hayatta tutan diğer şeyler de bir yandan.
Ailemiz dostlarımızın yanında, bize yaşam enerjisinin tam da içinde olduğumuzu hissettiğimiz şeyler de, sevdiklerimiz.
Benim için, ve bu yazıyı okuduğunuza göre sizin için de, motosiklet işte bu sevdiklerimden biri. Ve çok önemlisi. İşte ona tutunmak, onunla gelişmek, kendimizi farketmek, çevremizi farketmek, hislerimizi, hisleri, kasları, aklı, aklı eğitmeyi, ruhu eğitmeyi farketmek, bir anlamda yaşamak, bir anlamda büyümek, işte apeks günlüklerinin konuları.
Bir günlük düşünün, kıvılcımını motosikletten alıp, ışığı kalpte yanan günlerin günlüğü. Yani, fiziken yaptıklarımızın yanında, içimizin de çıktığı bir yolculuk, aştığımız kilometrelerin günlüğü.
Okuyunuz, okutunuz efenim.
Yorumlar
Loading…