Daha önceki sayılarda yapmış olduğumuz eldiven, bot, pantolon ve ceket incelemelerimizin ardından seriyi bir kask incelemesi ile sürdürüyoruz. Perdeler Güney Kore sahnelerinden kopan HJC RPHA-10 Plus için açılıyor, “Cage” tasarımıyla karşınızda.
Girizgah
Türkiye’de çok bilinmese de, aslında Güney Koreli kask üreticisi HJC, Asya ve özellikle Amerika’da oldukça başarılı satış adetlerine ulaşmış durumda. Öyle ki, 1971’den beri sadece kask üretimi ile ilgilenen şirket, 90’ların sonlarına doğru ürün kalitesinde önemli aşamalar kaydetmesi ile bu tarihlerden bu yana Amerika’nın en çok satan kask markası konumuna gelmiş. HJC’nin kurucusu W.K. Hong’a göre bu başarının en büyük etmenlerinden biri, sürekli olarak Ar-Ge’ye yatırım yapılmasından kaynaklanıyor-muş. Ancak ne yazık ki günümüz global dünyasında tek başına Ar-Ge yeterli olmuyor.
Ne kadar kaliteli iş yaparsanız yapın, ürününüzü pazarlayamadıktan sonra pek bir anlamı olmayacağı aşikar! HJC’nin 2013 yılında MotoGP yıldızı Jorge Lorenzo’ya sponsor olması ve RPHA-10 Lorenzo replika kasklarını piyasaya sürmesi, şirketin son zamanlarda yaptığı en başarılı stratejik hamle sayılabilir. Çünkü, herhangi bir MotoGP yayınını açtığınızda Lorenzo sayesinde bu kaskı aksiyon halinde, hem de en ön sıralarda görebilmeniz kuvvetle muhtemel. Ve işin iyi tarafı televizyonda, internette yarış esnasında gördüğünüz bu kaskı, artık kendi imkanlarınızla Alman/Amerikan siteler üzerinden getirmenize artık gerek kalmadı. Türkiye’de Alpinestars ile kendini duyuran Motovento, sene başından bu yana HJC kasklarının da distribütörlüğünü üstlenip, Koreli markayı artık ülkemize getirmiş bulunuyor. Ama bakalım, sizi iki kez MotoGP şampiyonu gibi gösterebilen bu kask, aynı performansı pratikte de sergileyebiliyor mu?
Gelişme Motovento’nun Hasanpaşa’daki şubesine gidip RPHA-10 modellerini incelediğimde iki kask dikkat çekiyordu: Birisi şu anda fotoğraflarda görmüş olduğunuz “Cage” tasarımı, diğeri ise bu kaskı alanların %50’sini oluşturduğunu tahmin ettiğim Lorenzo replika modeli. Lorenzo’nun replikaları arasında HJC RPHA- 10 Plus Carbon Lorenzo MC1 karbon fiber kaplama olmasından mütevellit radarlarıma giriyor. Jorge Lorenzo, (tarafımca da) egolu ve antipatik bir kişilik olarak görülmesine rağmen, kabul edelim kask tasarımı dışarıda ilgi çekiyor. Karbon Lorenzo Replika modelindeki büyük kare karbon fiber örgüler, Monster Energy ve kaskın tepesindeki Lorenzo’s Island logolarının arasından oldukça “cikcilli” görünüyor. Ancak bu model geldiği gibi bitmiş, ben de bunun üzerine şöyle bir inceleyip, zaten yandan kestiğim Cage modeline yöneliyorum. Şimdi soracaksınız, kaskın üzerindeki “M” motifi bir etmen miydi (Moe’nin M’si)? Hell yes.
Adımızı da kaska kazıttık, ama acaba bu kabuğun altında ne yatıyor? Kaskın dış yüzeyinde Advanced P.I.M. (Premium Integrated Matrix) adı verilen ve karbonfiber, fiberglass epoksi, aramid epoksi ve bir takım organik fiberlerden oluşmuş oldukça dayanıklı ve hafif bir dış kabuk kullanılmış. Bu kabuğun üzerindeki parlak cila ise , ayrıca belirtmeliyim, oldukça sağlam. Durduğu yerde 1 mikroNewton’luk kuvvetle duvara temas eden mat renkli Scorpion Exo R2000 kaskımın üzerindeki çizikleri görünce daha önce de kullandığım, kolay çizilen mat renkli kasklara artık tövbe etmiştim. Nitekim RPHA-10, 8 aylık kullanımına ve elimdeyken aldığı ufak tefek darbelere rağmen, çiziği geçiyorum üzerinde pürüz bile görememek, yukarıdaki tezimi destekler nitelikteydi. Kaskın üzerindeki parlak cila katmanının ekstra daha kalın olduğunu hissediyorum, bu durum Cage’in yer yer simli ve parlak renkler kullanan tasarımını daha da ön plana çıkarıyor. İşçilik kalitesi ise daha pahalı rakipleri ile yarışacak şekilde üst seviyede; spoiler, hava kanalları gibi kabuğa sonradan takılan parçalar arasında ele gelmeyen, oldukça akıcı bir hat var, beğendim.
Hava akışı Hava sirkülasyonuna gelirsek, kaskın dış çeperinin üzerinde ise 3 adet ayarlanabilir havalandırma girişi, 3 adet de çıkış mevcut. RPHA-10’in üst bölgesindeki 2 adet hava giriş kanalı ayarlanabiliyor, kanalın hemen üzerindeki küçük diskler ile 5 kademeli (tam kapalıdan tam açık pozisyona), çene havalandırması ile de tek kademe (aç kapa) ayar yapabilmek mümkün. Tüm bu kanalları eldiven ile kontrol etmek ise oldukça zahmetsiz, ayar yeri nerede, hangi kademede, açldı mı kapandı mı tereddütünde kalmıyorsunuz..
Amerika’daki AMA Superbike ve Dünya Superbike Şampiyonu, aynı zamanda eski MotoGP yarışçısı Ben Spies’in, geliştirilmesinde büyük rol oynadığı RPHA-10’in arka yüzeyinde ise “yarış kaskı” özelliğini daha da ön plana çıkartan aerodinamik spoiler göze çarpıyor. Bu spoiler depoya kapanmış vaziyetteyken tulum hörgücü ile akıcı bir hava hattı oluşturabilmek adına agresif bir şekilde tasarlanmış. Bu sayede türbülanstan, sarsılmadan ve sürtünmeden kaçınılmak hedeflenmiş. HJC, mühendislerinin bu tür aerodinamik etkileri, havalandırma ve gürültü analizlerini daha ince çalışabilmesi adına, saate 210 km hızları simüle edebilen kendi rüzgar tünelini kurmuş.
Çarpma test laboratuarlarının yanı sıra , çok fazla kask üreticisinin sahip olmadığı bu rüzgar tüneli tesisi, markanın Ar-Ge çalışmalarına önem verdiğinin de bir göstergesi. Kaskın üzerinden hava akışı sağlanırken, aynı zamanda spoiler üzerindeki 3 devasa hava tahliye kanalı (Venturi efekti) ile de terli ve sıcak havanın emilimi amaçlanmış. Tüm bu sisteme Koreli firma “Advanced Channeling Ventilation System” yani “İleri Havalandırma Sistemi” gibi janjanlı bir isim vermiş. Ancak gelgelelim bu “hava”yı öyle mükemmel hissedemiyorsunuz. Evet, kask hava alıyor ve tahliye ediyor, ancak hissetmeniz biraz “örümcek hislerinizin” gücüne bağlı. Yani içeride bir Karadeniz fırtınası esmiyor, ama durağan bir mağara havası da yok. İçeriye rüzgarlar estirip, kask içi gürültüyü artırmayalım derken böyle bir optimizasyona gidilmiş sanıyorum.
Güvenlik & ekstralar Terazide 1.250 gram çeken kask, gerçekten hafif (Örneğin; Shoei X-Spirit II 1.450 gr, Arai RX 7GP 1.600 gr) ve DOT, SNELL ve ECE güvenlik sertifikalarına sahip. Piyasadaki en güvenli bağlantı şekli olarak D-Ring sistemini bu kaskta da görüyoruz. Paketin içinde standart olarak gelen koyu siyah vizör ve pin-lock adeta tuz, biber. O kadar para vermenize rağmen birçok kaskta bu ikiliye ekstra bir ücret karşılığında sahip oluyorsunuz ki ister yaz olsun ister kış, devamlı kombin halde kullandığım pin-lock ve siyah vizör benim için bir kaskta olmazsa olmazlardandır. Siyah vizör hem estetik bir görüntü sağlıyor, hem de güneş ışıklarına karşı gözünüzü fazlasıyla dinlendiriyor. Gece yolculuğuna çıkabilme ihtimalimiz var ise şeffaf vizörümü de sırt çantama alıyorum ve gazlamaya devam.
Pin lock’u ise her ihtimale karşı sürekli takılı tutuyorum. Hava sıcak olsa bile dağ başında bir ayaza yakalandığınızda, kışın soğukta ya da yoğun efor harcattıran sportif sürüşlerde buğu ile boğuşmak istemezsiniz. Benim gibi düşünen sürücüler için bu ekstraların pakete dahil olması gerçekten hoş olmuş. İsterseniz farklı renklerde renkli vizör ya da aynalı vizör alternatifleri de bulunuyor. Vizördeki kilit sistemi ise bence harikulade! Yurtdışında bu kilit mekanizmasının “gereksiz olduğu, sanki her gün piste mi çıkıldığı”ndan dem vurulmuş; ancak bu yorumlar bence yersiz. Keza olası bir kaza anında yüzünüze gözünüze (iyi ihtimalle) kum, çakıl, toz vs. girmemesini garantiye almanın herhangi bir dezavantajı bulunmuyor. Aksine müthiş randımanlı, darbe ile kolay açılabilecek bir sistem değil.
MotoGP’de HJC Lorenzo ilişkisi 2015 sezonunda takım arkadaşı Valentino Rossi’ye karşı şampiyonluk mücadelesi veren Jorge Lorenzo, bu sezon bir kaç yarışta kaskından bir takım sıkıntılar yaşadığını açıklamıştı. 2014 sezonunun Austin, Amerika GP’si yarışında start ışıkları sönmeden erken start alan ve yarış içinde pite giriş cezası alarak yarışı 10. sırada bitiren Lorenzo, kendisinden beklenmedik bu hareketi start alanındaki sivrisineklere(!) bağlamıştı. Işıklar yanmadan önce start alanında kaskının etrafında bulunan çok sayıda sivrisinekten rahatsız olan İspanyol sürücü, vizörünü ve dolayısıyla görüşünü böceklerden korumaya yarayan tear-off’ cam korumasını söktükten sonra odaklanamadığını ve böylesi basit bir hata yaptığını yarış sonrasında açıklamıştı. Bu biraz “Hehee, mesajı kuzenim yazmış” bahanelerini andırıyorsa da, üzerinde fazla durmadık.
2014 senesinde şampiyonluğu son yarışta Marquez’e kaptıran Jorge, 2015’in ilk yarışı Qatar’daki performans düşüklüğünü de, kaskın üst pedinin yerinden çıkması ve görüşünü yarı yarıya azaltmasına bağlamıştı. Sponsorlar ve takım da “Tamam Horhe’cim, sorun sende değil kasktaysa no hay problema. Desteğe devam.” demiş(!) ve son olarak sağanak yağmurda geçen 2015 Silverstone GP’sinde 4. olunca da kaskın buğu yaptığını ve yine önünü göremediğini belirtmişti. Kaskında pin lock kullanmayan Lorenzo, buğu önleyici spreylerin yetersiz kaldığını bu acı tecrübe ile sabitlemiş oluyordu. 2016 senesi için HJC ile kask sponsorluk sözleşmesi bitecek olan Jorge Lorenzo’nun gerçekten bahtının kurbanı mı olduğunu, yoksa medya faktörünü kullanarak yenilenecek sözleşme için pazarlık stratejisi mi uyguladığını elbette bilemiyoruz.
Ancak biz fani tarafa, yani günlük hayatımıza dönersek ilk günden beri pin-lock ile kullandığım RPHA-10’de ne bir buğulanma ne de bir ped fırlama hadisesi yaşamadım. Pist kullanımına gelirsek; yüksek hızlardaki stabilitesi gerçekten etkileyici, kafanızı dışarı çıkardığınızda bile herhangi bir titreme veya dengesizlik hissi yaşamıyorsunuz, bu da rüzgar tüneli testlerinin işe yaradığını gösteriyor. Ses konusu ise ortalama seviyede, uzun yollarda, diğer bir çok kaskta olduğu gibi, kulaklık kullanmakta fayda var. Sıcak yaz günlerinde ve yoğun efor sarfedilen pist günlerinde devamlı kullandığım kaskın iç pedlerinde herhangi bir kararma, şekil değişikliği vs görünmüyor. Günlük kullanımda gerek enlemesine gerekse boylamasına olarak oldukça geniş bir görüş alanı vaadettiğini düşündüğüm kask beni pistte ise biraz hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim. Dışarı doğru yatınca kaskın üst bölmesi görüş açınızı biraz kesiyor, bu konuda çizik mağduru Scorpion sanıyorum daha başarılıydı.
Kapanış Sonuç olarak RPHA-10 bir yarış kaskı olarak geliştirilmiş olsa da, günlük hayatta kullanım için de optimize edilmiş, oldukça konforlu ve üst seviye bir kask. Güvenlik açısından gerek işçilik, gerek verdiği hissiyat gerekse vizör kilidi gibi ek önlemler olsun, daha pahalı Japon rakipleri ile kolaylıkla aşık atabilecek seviyede. Niyetiniz varsa gidip bir denemenizi tavsiye ederim, kaskın XS’dan XXL’a kadar farklı beden ve renk çeşitleri mevcut. Diğer modelleri incelemek ve fiyat bilgisi almak için www.motovento.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
HJC RPHA 10 Özellikleri:
• Çoklu kademeli, ayarlanabilir üst havalandırma kanalları• Kolay erişilebilir ve açılıp kaptılabilir çene havalandırma• Buğu önleyici Pinlock vizörü ve siyah vizör paketin içerisinde geliyor• Yarışlarda geliştirilen güvenli vizör kilit sistemi• SilverCoolPlus çıkarılabilir ve yıkanabilir, ter emici, anti bakteriyel iç pedler• 3 farklı ebatta kabuk tasarımı• XS’dan XXL’a kadar beden seçenekleri• ECE, SNELL & D.O.T. standartlarına uygun• HJC tarafından 5 sene garantili.
Güncel fiyatlar için tıklayınız.