Menu
in

Intermot Anlaş Standı

 

Son dönemde önemli atılımlar yapan Türk lastik üreticisi Anlaş’ın,fuarda açtığı dev standı ziyaret ettik.Standın içinde yeni modeller için geliştirilen yeni lastikler, kış lastikleri ve zengin üretim bandından çıkan taze, çeşit çeşit lastikleri gördük,bilgi aldık. Anlaş yetkilileri ile yaptıkları yenilikler ve lastik dünyası üzerine uzunca bir söyleşi yaptık.

Motoron: Köln Intermot Fuarı’na katılmaya nasıl karar verdiniz ve sizin için ne gibi bir avantajı var?

 

Eray Savcı: Düşündüğümüz zaman bizim de kendimize çok sık sorduğumuz bir soru; biz bu fuara neden katılıyoruz? Şu bir gerçek ki, Türkiye’deki fuara katılma motifimizle buradaki fuara katılma motifimiz birbirinden oldukça farklı. Türkiye’deki fuara katılma nedenimiz, Türkiye’nin en büyüğü olduğumuz için bulunmak zorundayız ve ağırlıkla bayilerimizi ağırlamak için oradayız. Burada ise tamamen farklı bir misyonla bulunuyoruz. Kimsenin bilmediği bir markayı, kimsenin pek cesaret edemeyeceği şekilde yabancı bir kitleye tanıtma işine giriştik. Dolayısıyla bu kulvarda kendimizi anlatacak bir alana ihtiyacımız vardı. Biz bütün bunları devasa basın reklamları, televizyonlar, yarış organizasyonları ile yapabilecek güçte firma değiliz. Bizim için temel anlamda kendimizi ifade edebileceğimiz, ürünümüzü duyurabileceğimiz mecra olarak bu fuarlar çok uygun. Hedef pazarımız da Kuzey Avrupa olduğu için, bu fuar bizim için çok önemli olduğundan katılma kararı aldık ve buradayız. Başarılı bir fuar geçirmiş olmayı diliyoruz.

 

Motoron: Daha önce test ettiğimiz, geliştirilmekte olan MB34 kodlu yeni scooter lastiğiniz vardı. Bu lastik, Avrupa’da sıfır üretilen motorlara OEM lastik olarak verilebilecek mi, bu şekilde fabrikaya verdiğiniz böyle bir lastik var mı?

 

Eray Savcı: Henüz bu lastiği OEM, yani fabrikada sıfır motora takılacak lastik olarak satmıyoruz. Bunu yapabilmemiz için, çok uzun prosedürleri tamamlamamız ve fabrikalarla anlaşma yapmamız gerekli. Biz ise bu lastiği yeni üretmeye başladık.

 

Motoron: Süreçten biraz bahsedebilir misiniz?

 

Eray Savcı: Bugün görüşmeye başlasak, en az 2 – 2,5 yıl sürer. Şöyle söylebiliriz, Türkiye’de Honda üretim yaparken oranın OEM lastiklerini %100 biz sağlıyorduk. Ama o süreç de 2 sene sürmüştü. Onların talepleri oldukça farklı, şirketin istekleri, üretimin istekleri, ürüne yönelik istekler, oldukça uzun uğraşlar gerektiriyor. Daha oralara gelmek için vaktimiz olduğunu düşünüyoruz. Biz ilk etapta after markette ses getirmek zorundayız. Tabii bir de yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar hikayesi oluyor. Haklısınız, çünkü oraya girdiğiniz zaman after marketi yakalamak çok kolay oluyor. Ama serimizi yeni tamamlıyoruz, bu pazarlara hitap edebilecek özellikle de hedeflediğimiz pazarlarda olabilecek seviyelere önümüzdeki seneden sonra KTM ile başlayacak bir yolculuğumuzun sonrasında ulaşacağımızı düşünüyoruz, çünkü oraya asılacağız. Küçük üretici aktivitasyon süreçleri daha kolay. Açıkçası, kendimize bir hedef koyduk. Diğer bir hedefimiz de Yamaha olacak. Yamaha Kuzey Afrika’ya yıllardır lastik veriyoruz. Dolayısıyla, yeni ürettiğimiz MB34 yani Tournee adlı yeni lastiğimizi, Fransa’daki üretimlerine vermek için çalışmalarımız başlayacak. Ama öncelikle biz biraz koltuğumuzun altı dolu olsun, deneyim edinmiş olalım, “Biz bunu yaptık, bakın bu var” diyerek gidebilmeyi istiyoruz. Bizce o süreci henüz tamamlamadık. Beş, altı aya ihtiyacımız var. Radyal lastiklerimizi sağlıklı bir forma getirmeye ihtiyacımız var. Seri üretimde ne yapıyoruz, nerelerde başımız ağrıyor, bunları görmeye ihtiyacımız var. Sonrasında bunu hedefliyoruz.

 

Motoron: Peki daha önce test ettiğimiz MB34, yani yeni Tournee hakkında bilgi alalım. Bunun gelişim aşamasında nasıl yola çıktınız? Sizce bu lastik nasıl ilerleyecek, bu konuda da bilgi verir misiniz?

 

Eray Savcı: Bugüne kadar lastiklerimizi hep kendi verdiğimiz kodlarımızla pazarlıyorduk. Yani her fabrika, lastiğine kendi içinde bir kod verir; örnekleyecek olursak SC500, MB400 gibi bir kodu, lastiğin yanağına yapıştırır. Fakat özellikle Avrupalı üreticilerde bir model ismi verme geleneği var, örneğin ürüne Lassa Snowways diyor veya Ultragrip diye adlandırıyor. Dolayısıyla biz de isim vermeye karar verdik. İlk defa CapraX modelinde isim kullandık. MB34’ümüzü de radyal lastiğe ve ihtiyaçları olan sürat seviyelerine getirirken şöyle bir sıkıntıyla karşılaştık; ortasının gereğinden fazla boş alanı olduğunu gördük. Bunun bazı hava koşullarında yüksek süratlerde dezavantaj oluşturabileceğini düşünerek, MB34 desenini baz alarak onun üzerinde bazı modifikasyonlar yaptık ve Tournee doğdu. Bir miktar daha alınabilecek yol vardı, ama bu bizi sekiz dokuz ay daha geciktirecekti. Bu haliyle sonuçlandırdığımızda, hamurları da buna uyarlamak yoluyla iyi bir ürün elde ettiğimizi düşünüyoruz. Bugün Michelin’le, Pirelli’yle kıyasladığımız zaman, kesinlikle çok benzer performansların olduğu, bunun dışında yağmur performansının bu lastiklerde bir nebze daha üstün olduğuna inandığımız bir lastik oldu. Aslında Maxi Scooter da yeni gelişen bir pazar. Bu pazarda varlığımızı en azından bu teknoloji ile de olabildiğimizi hissettirmek istedik. Sıfır derece çelik kuşaklı radyal teknolojisi, beş büyükler haricinde kimse tarafından kullanılmıyor, böyle bir teknoloji yok, biz bunu burada sergilemenin bile çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İnşallah başarılı oluruz.

 

 

Motoron: Bu sadece sizin kendi adınızla ürettiğiniz bir lastik mi?

 

Eray Savcı: Evet.

 

Motoron: Kendinizden başka bir marka için de üretim yapıyor musunuz?

 

Eray Savcı: Hayır. Bu lastik tamamen kendi markamızla, kendimiz için ürettiğimiz bir lastik. İlerde farklı şeyler olabilir ama bugün için böyle.

 

Motoron: Peki hemen arkamızda görüyoruz, BMW GS için CapraX’tan başka bir model var. Öyle bir lastik olduğunu ilk defa görüyoruz, onun hazırlık aşaması ne durumda?

 

Eray Savcı: Adına CapraR dedik. Onun arka lastiği tamamen üretime hazır durumda, ön lastikte istediğimiz noktaya gelemedik. Bizler de bazı işleri yeni yeni öğreniyoruz. Bazı noktalarda lastiğin, motosiklet üzerindeki davranışlarından çok tatmin olmadık. Düşündüğümüzden daha sağır bir lastik oldu. Bunu daha dinamik hale getirme çalışması içindeyiz. Bizi dört aylık bir süreç bekliyor, yeni kalıp getirmeye kadar götürebilecek bir araştırmadan bahsediyoruz. Mevcut kalıbın üzerinde küçük değişikliklerle başlayacağız, en kötü senaryoda beş ay içinde piyasaya vermiş olmayı düşünüyoruz. Bu arada testlerimiz devam ediyor. Neyse ki üretim teknolojisi açısından hiçbir sıkıntımız kalmadı. Bizce, sıfır derece çelik kuşaklı radyal lastik konusundaki en önemli adım buydu ki, burada öğrendiklerimizi Tournee’ye yansıtabildik. Ama GS gibi ağırlıklara sahip olan, hız ile gücü birarada barındıran motorda kusursuz bir lastik yapmak istiyoruz. Küçümsemek için söylemiyoruz, ama biz bir Çinli marka olsaydık lastik çoktan hazırdı. Bu haliyle de piyasaya verilebilirdi, ama biz mükemmeli hedefliyoruz. Bu konuya örneğin Metzeler nasıl yaklaşıyorsa, onlar kadar araştırmacı ve deneyici olarak yaklaşmak istiyoruz.

 

Motoron: Bunların testlerini nasıl yapıyorsunuz? Kendi bünyenizde bir test pilotunıuz veya test motorunuz mevcut mu?

 

Eray Savcı: Bunun için motosiklet bile aldık, sürücü bir arkadaşımız da bize çok yardımcı oluyor. E numarası olmadan herkese yaymak istemiyoruz ama bu haftadan itibaren E onayları da geliyor. E onayları geldikten sonra Almanya, Güney Afrika ve Türkiye’de yaşayan pek çok arkadaşımızdan destek alarak bunların testlerine devam edeceğiz.

 

Motoron: Gerçek motorlar üzerinde deniyorsunuz, değil mi?

 

Eray Savcı: Evet. CapraX’ı geliştirirken 100.000 km’nin üzerinde test yaptık. Testin neticesinde lastiği piyasaya çıkarabilecek hale geldik. Şu anda burada CapraR adını verdiğimiz GS benzeri motorlara takılabilecek tur lastiğinde daha 10.000 – 12.000 km’deyiz. Dediğimiz gibi, bu sürecin aynı zamanda bu işle çalışacağını düşünüyorum. En geç beş ay içinde ürünü piyasaya vermiş oluruz.

 

Motoron: Hem Tournee, hem CapraR için, CapraX için Türkiye pazarından çok, dış pazarı ön görüyorsunuz herhalde…

 

Eray Savcı: Ağırlıkla dış pazarı hedefliyoruz. Özellikle Tournee için Türkiye’de oluşmuş üretim yapmayı değer kılacak bir pazar henüz yok. CapraR’da durum biraz daha farklı; bugün CapraR, Türkiye’deki büyük hacimli motosikletlerin, polis motosikletlerinin en temelde kullandığı bir model. Bu bizim için çok önemli. Milli kuruluşumuzun milli bir lastiği kullanması bizim için çok önemli. Yine bu insanların pek çoğu profesyonel boyutta motorla yaşayarak gittikleri için, o insanlardan aldığımız geri dönüşler neticesinde, ürünü daha da mükemmelleştirebiliriz. Bu modeli ve bu ebadı seçmiş olmamızın ağırlıklı sebebi de zaten budur.

 

Motoron: Peki mesela daha pahalı firmalar olan Pirelli ve Metzeler’in ürünlerinden daha ucuza satmayı düşünüyor musunuz?

 

Eray Savcı: Açıkçası çok ucuza satmayı düşünmüyoruz. İç pazarımızda bunu ayrı tutar, herkesin ulaşabilmesini isteriz, ona farklı bir boyutta bakarız. Ama Avrupa da temel prensipte yaklaşımımız; ürün tanıtılana kadar %15-17 civarında ucuza satarak beş büyüğün altında kalmaktır. Bu indirimi diğer markalar karşısında pek de istemeyerek yapmak zorunda kalıyoruz. Ama daha fazla makası açmadan, onları yakalamayı hedefliyoruz. Bunu nasıl yapacağımız üzerinde çalışıyoruz; bir lastik al, arkayı %50 indirimli verelim gibi kampanyalar düşündük, ancak henüz oturtmadık. Çünkü bir gerçek var ki, bir ürünün imajı da fiyatıyla geliyor. Mesela kış lastiğimizde çok direndik, “kimsiniz siz, bu fiyata lastik satacaksınız” dediler, “ister al, ister alma” dedik. Aldılar, üç tane beş tane denediler, bugün kış lastiğimizde problem yaşamıyoruz.

 

 

Motoron: Üretim adetleri olarak merak ettiğimiz bazı şeyler var. Örneğin sadece Türkiye’de değil, Avrupa’nın da pek çok ülkesinde çok tutulan ve satılan bir scooter modeli var; Honda PCX 125 ve 150. Bunun üzerinde gelen IRC lastikler çok kötü ve kimse beğenmiyor. IRC için de üretim yapıyorsunuz, bunları siz mi üretiyorsunuz bilemiyoruz. Ama siz üretmiyorsanız bu veya bu gibi modellere daha kaliteli ve yüksek adetli lastik sağlamayı düşünmüyor musunuz?

 

Eray Savcı: Yurt dışından gelirken, orijinal haliyle Tayland’daki IRC tarafından üretilmiş lastikler takılı olarak geliyor. Evet, çok kötü bir lastik. Üretim açısından ele alacak olursak, maalesef bizim kendi içimizde bir OEM departmanımız yok. Honda Türkiye’de motosiklet üretirken bu departmanımız vardı, sonrasında bunu atmak zorunda kaldık. Türkiye’de bugün motosiklet üretimi bildiğiniz gibi yok. Kızıyor herkes bize ama, Türkiye’de motosiklet üretimi yok, montajı var. Türkiye’de bir tane gerçek anlamda motosiklet üreticisi var, halen var, sıkıntılar yaşıyor, o da Ramzey’dir. Bugün silindirinden civatasına, selesinden deposuna kadar yapan, seversiniz sevmezsiniz, gerçekten Türk teknolojisiyle çalışan Ramzey ve sahibi Engin Bey’dir. Biz başkasını bilmiyoruz, yok. Dolayısıyla bu üretimlerin olmadığı yere lastik verebilmek için bir şey yapamıyorsunuz. Kapıdan girdiğiniz zaman fiyatı soran bir zihniyet olamaz. Biz Honda’ya OEM lastik verirken o kadar çok şey öğrendik ki, kendimizi epey geliştirdik. Adam yatırıyor, “dört derece daha yatırabilecek misin, yanağını şöyle yap, profili şöyle oluştur” diyor, sizin bilmediğiniz yöntemleri öğretiyorlar. Çok keyifli bir süreç, ama bir o kadar da zor. Gerçek manada bir sürü şey öğretiyor.

 

Tabii ki sonunda fiyatı da konuşuyorsunuz ve canınıza da okunuyor. O arada öyle bir ürün geliştirmiş oluyorsunuz ki, zaten “bırak” diyorsunuz “bu adama bunu bedava bile versen, zaten o kadar iyi bir ürün çıkardın ki, bu ürün sana her şekilde kar getirecektir” diyorsunuz. Ama özellikle önceki sorunuza dönersek, maalesef Japon motosiklet üreticileri (bunların başında en iyisi Honda’dır) kendilerini fiyatla çok büyük bir açmaza soktular. Onun için dünyada şu anda motosikletten para kazanan BMW, Ducati ve Harley Davidson dışında kimse yok. Birde KTM. Japon üreticilerin hepsi kendilerini bir fiyat makasına soktu. Bir model çıkarıyorlar, üzerine biraz daha deniyorlar. İlk kez bundan 8 sene evvel, Honda ile bir başka firmanın görüşmelerine tesadüfen şahit olmuştuk. Son 30-40 yıldır gelen alışkanlıklar bir kenara bırakılmış, kaliteden ziyade OEM için geliştirilen lastikler daha kötü kalitede ve daha ucuz üretiliyor. Bu da bu alan için üretim yapıp yapmamak üzerine ciddi bir soru işareti getiriyor kafamıza.

 

Motoron: Onu da soracaktık… Artık herkes artık motosikletten anlar hala geldiği ve kendini uzman sandığı için, diyorlar ki üzerindeki OEM lastiklere fabrikalar az para veriyor, o yüzden o marka, o model lastik dışarıda satılanla aynı değil. Doğru mu?

 

Eray Savcı: Değil, gerçekten artık aynı değil. Örneğin, printer aldığınız zaman içinden toner çıkıyor değil mi? Nasıl bir toner çıkıyor? Bir şekilde iş gören bir toner, değil mi? Ama maalesef bu konuda hemen hemen aynı noktaya geldik. Otomobilde böyle midir bilmiyoruz, ama motosiklette bu böyle.

 

Motoron: Peki bir de kış lastiği bölümünüz var. Daha önceleri özellikle scooterlarda Türkiye’de kış lastiği diye bir şey bulmak mümkün değildi. Avrupa’da bazı markaların kış lastikleri vardı. Siz bu yeni ürettiğiniz iki numara ile yeniden atak yapıyorsunuz, nasıl bir satış oranı bekliyorsunuz?

 

Eray Savcı: Kesinlikle iyi satış bekliyoruz. İlginçtir, insanlar Türk tüketicisini bazen hafife alıyorlar. Bizim Türk insanımız gariban olabilir, eğitimi düşük olabilir, parasız olabilir ama kesinlikle bilinçsiz bir tüketici değil. Biz en fazla kış lastiğini Antalya da satıyoruz desek, ne dersiniz? “Bunun gibi yol tutan bir lastik yok, boşver birazcık ömrü kısa olsun” diyorlar. Serik ilçesine Ağustos ayının ortasında 400 tane kış scooter lastiği satınca, bayii ile konuşma ihtiyacı hissettik. Dalga mı geçiyorlar veya lastikler buradan başka bir bölgeye mi gidiyor diye düşündük. Bizim kış lastiğimiz gerçekten çok iyi ve özel bir ürün. Bundan sonra taklitleri çıkar çıkmaz, bilemiyoruz. Belki biraz daha ucuza bizi taklit edenler olabilir. Ancak emin olun, gerçek bir kış lastiği yapıldığında, bizim sattığımızdan daha ucuza satılamaz.

 

Hemen anlatayım, bunun kalıbı özel, lamel dediğimiz o kırık çizgiler var ya, hamurunu o kadar kıymetli yapmak zorundayız ki, aksi takdirde küçük parçacıklar pıtır pıtır dökülür. Her taşta tıkır tıkır köşeleri, kıyısı atmaya başlar. Dolayısıyla yumuşacık, esnek, sakız gibi esneyen, tekrar kendini toparlayabilen bir karışım ile çalışmak lazım. Bunu yaparken çok fazla silika kullanmak zorundasınız, en pahalı polimer neyse onu kullanmak zorundasınız, karbon neyse onu kullanmak zorundasınız. Bizim şirket olarak karımız, prensibimiz bellidir. Biz hiçbir zaman %15’in üzerine bir kar koyup lastik satmayız. Şimdi biz bu lastiği 20 dolara satarken, başkası 14 dolara satamaz. “Ucuza kış lastiği aldık” derseniz, ucuza taklit bir mal almış olursunuz. Bu lastiğimiz şu anda yurtiçi ve yurtdışında satışta.

 

Motoron: Karşılaştıracak olursak, kaça kaç oranda yurtiçi yurtdışı satışı var?

 

Eray Savcı: Şu anda %80 yurtiçi olduğunu belirtebiliriz. Yurtiçine çok satıyoruz, yok satıyoruz, yetiştiremiyoruz. Yurtdışında da bu fuarda Norveç, İsviçre, diliyoruz İsveç olacak. Bu malları Almanya, Hollanda, Danimarka’da da ciddi miktarda satacağımızı düşünüyoruz. Geçen sene Avrupa’da kış olmadı. Bu sene de sıkıntımız mal yetiştirememek, o da bizim hatamız. Gerçekten, düşündüğümüzden daha fazla talep geldi. Şu anda bizim Anlaş olarak en büyük problemimiz mal yetiştirememek.

 

Motoron: Çok teşekkür ediyoruz, keyifli bir sohbet oldu. Son olarak sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

 

Eray Savcı: Bir iki noktayı eklemek istiyorum. Biz bir yola çıktık, bu yolculuğumuz devam edecek. Bir hedef koyduk kendimize; dört beş sene içerisinde ürettiğim yaptığımız yelpazede dünyanın bir numarası olmayı, beceremiyorsak iki numaralı kalitesi olmayı istiyoruz, buna da yürekten inanıyoruz. Ekip olarak inandığımızı düşünüyoruz. Kendi çapımızda çok ciddi bir mühendislik gücü ve kaynak ortaya koyduğumuza inanıyoruz. Muvaffak olacağımıza da gerçekten inanıyoruz. Biz de çok teşekkür ederiz.?

Cevap bırakın