Menu
in

‘Kadın Motorcu’ Konusu Üniversite Tezi Oldu

Bir üniversite öğrencisi ‘Kadın Motorcular’ hakkında bir ödev hazırlıyor diye geçen gün haber aldım. Üstelik kendisi motor kullanıcısı bile değilmiş. Bu ödeve destek vermek için düzenlenen bir toplantıya katılmamı rica ettiler, ilgimi çekti ve kabul ettim.

Bence buradaki asıl önemli detay; bu üniversite öğrencisinin motor sürücüsü olmaması. Demek ki artık ‘Motorcu’ ve ‘Kadın Motorcu’ (çok özür dileyerek söylüyorum) ‘normal’ insanlar, yani motor kullanmayanlar tarafından önemsenmeye, ciddiye alınmaya başlandı. Farkındalığımız artmış olmalı ki, ilgi alanına bile girmeyen bir kişinin aklına gelmişiz ve tez konusu olmuşuz. Toplum içinde büyük bir adım attığımızın kanıtıdır bu bence… Resmi günlerdeki sürüşlerimizin, çeşitli anma buluşmalarımızın, hatta sesimizi duyurduğumuz nice etkinliklerin bir yansıması diye düşünüyorum. Artık toplumda kabul edildiğimiz ve bir yerimizin olduğu apaçık ortada. Bu sene 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı sürüşündeki motor sayısı oldukça yüksekti ve yol kenarında izleyenler alkışlarla, hatta gözyaşlarıyla eşlik ettiler. Kortej bozulmasın diye hiçbir araba araya girmedi. Yol girişlerinde ve ışıklarda tüm araç sürücüleri kendiliğinden durdu ve motorcuların geçm elerini bekledi. O gün herkes yoğun bir duygu seli yaşadı. Yollarda Türk Bayrağı’mızı gururla taşıyarak ilerledik. Artık toplumda küçümsenmeyecek kadar büyük bir yerimiz var. Saygıyı ve sevgiyi yakalamaya başladık arkadaşlar! Sevenlerimiz ve takipçilerimiz var.

 

Geçen hafta sonu İznik-Karamürsel yollarında yeni maceralar yakalamak, çamurlanmak ve yol yapmak için Eskihisar vapuruna attım kendimi. Vapur Topçular istikametine doğru ilerlerken, motorumu ve denizi seyrederek dalgın dalgın oturuyordum. Orta yaş üzeri iki teyze yanıma oturdu. Aralarındaki konuşmalara şaşkınlıkla kulak misafiri oldum.

 

Dinlemek istemedim, ama duymamak mümkün değildi. Motorculuk hakkında sohbet ettiklerini duyunca iyice kulağımı kabarttım. Biri bir belgesel izlemiş. Bir gezgin motorcunun nerelere gittiğini ve yaşadıklarını anlattı, ama öyle bir hevesle ve hararetle anlattı ki, yüzümde tebessüme sebep oldu. “Teyzoşa bak sen” diye içimden geçirdim ve o an ona sımsıkı sarılmak istedim. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Demek motosiklet sürücüleri olarak iyi bir izlenim bırakmışız ve iyi bir sohbet konusu da olabiliyoruz artık. Ne mutlu bize! Bence eskiye oranla trafikte de farklılıklar var, açıkçası ben yaşıyorum. Polis memurlarının dostça ve insanca tavırları çoğaldı. Motora başladığımdan beri polis memurlarıyla ilgili tek bir kötü anım olmamıştır. Ne bir taciz, ne de bir rahatsızlık durumu yaşadım. Çok duyuyorum böyle olayları ve üzülüyorum, ama ilginçtir, ben hiç yaşamadım. Geçtiğimiz günlerde yaptığım bir yolculuğumda bir anımdan bahsetmek isterim. Otoyol kenarında bulunan bir cepte fotoğraf çekmek için park etmiştim. Hava kararmaya başlamıştı.

 

Manzaraya bakarken bir ekip arabası yanaştı ve durdu. Uzaktan selam verdim, belli ki benim için durmuşlardı. Full koruma kıyafetim ile donanımlıydım. Korumalı kışlık bir pantolon, motorcu montu, botu ve kask ile duruyordum. Bir komando gibiydim. Vurgulamak istediğim konu, donanımlı kıyafetim nedeniyle uzaktan kadın gibi görünmüyordum, yani kadın olduğum için durmadılar. Kadın bir motorcunun, tatsız ihtimalleri en aza indirmek için kıyafet seçimlerinde dahi dikkatli olması gerekebiliyor. Hele yalnız yolculuk ediyorsa… Öncelikle kendi güvenliğimiz için doğru kıyafeti seçmek zaten gerekli.

 

Park eden araçtan memurlar indi ve kadın olduğumu anlayınca duraksadılar. Sonra nezaketle yaklaşıp bariyerlere dikkat etmemi istediler. Bu konuda beni uyarmak için iyi niyetten durmuşlardı. Birkaç gün önce bir motorcunun bariyer nedeniyle feci şekilde can verdiğini görmüşler ve o an yol kenarında başka bir motorcuyu görünce durup bizzat uyarmak istemişler. Konuşmalarından çok üzüldükleri belliydi.

 

Bariyer sıkıntısını biliyordum, okumuştum. Yurtdışında esnek malzemeden yapılan bariyerler, bizde giyotin misali kol, bacak kopmalarına hatta ölüme dahi sebep olabiliyor. Yetkililerle görüştüm, ama ne yazık ki bu konuda herhangi bir gelişme yok ve olmayacakmış. O nedenle bu konuda bilinçli olup, bariyer konusunu hafife almamalıyız. Yollarda rüzgarla dans etmenizi ve daima tekerlerimizin düz basmasını dilerim. Sağlıklı, mutlu geziler, keyifli sürüşleriniz bol olsun Sanırım yolculuk zamanı da geldi, geçiyor bile. Hadi arkadaşlar, yol nereye götürüyorsa…

Cevap bırakın