Yazar: Pietro Della Lucia
Selesi üzerine çıkıp birkaç kilometre yapmadan evvel Ninja 250R’nin basit mekanik
bir araç olduğu kanaatindeydik. Hani şu daha iri yarı olanlara erişemeyip, istekleri
bastırmak için satın alınan motorlardan. Ama yanıldık.
Ninja 250
Silindir hacmi : 249 cc
Maksimum güç : 29.40Bg*(21.62 kW*)
0-400 metre ivme : 15.968 sn*
Maksimum hız : 154.6 km/s*
Boş ağırlığı : 159.2 kg*
Anahtar teslimi fiyat : 5.500 EUR
*Alet ve cihazlarla elde edilen veriler
Aerodinamik korunaklılığı iyi ama, bu küçük Ninja uzun mesafeli yolculuklara göre değil
Bu iki buçukluk tırıs gitmesini bildiği gibi, dört nala kalkmayı da iyi bildiğini gösterdi. Biz de test sürüşümüzü Ninja 250R’nin sevdiği yerde, yani kent trafiğinde yapalım dedik ve yola koyulduk. Gerçekten de trafikte yığılmış araba kuyrukları arasında aynen bir ninja gibi kayarak ilerliyordu: Sessiz ve çevik. Sağ tarafta yer alan egzoz borusundan agresif bir sound yükselmiyor, duyulan hoş motor sesi de kimseyi rahatsız edecek türden değil. Selesinin yerden yüksekliği, boyu bir altmışı geçmeyenlerin bile ayaklarını rahatça yere dayamalarına izin veriyor ve çok düşük hızlarda araçların arasından geçmek için yapılan manevralar bile çok kolay hale geliyor. Buna bir de yumuşak debriyaj, yeterli gidon kırma açısı ve motorun hafif sıkleti eklenince (Test Merkezinde saptanan ağırlık 159,2 kg.) Ninja 250 tam bir şehir motosikleti olarak karşımıza çıkıyor.
Sıralı çift silindirli motoru son derece lineer çalışan bir motor, hiçbir silkinme ve titreşim belirtisi göstermiyor, ayrıca bir litre benzinle 24 km.ye kadar yol kat edebiliyor. 6.500-7.000 devirlere kadar motorun kullanabileceği güç ve tork sınırlı olmasına karşın, şehir sürüşleri için yeter de artar bile demememiz için bir sebep yok. Ancak trafik lambalarında durduktan sonra kalkışta gaza hakkını vererek yüklenmezseniz, bazen aynı silindir hacmine sahip bir scooterin bile arkasında kalabilirsiniz.
Gösterge tablosu pek modern değil
Karinanın ön bölümü çok başarılı bir dizayna sahip ve Z750 modelindekine benzer bir farı çevreliyor. Ama tamamı analog olan gösterge tablosu estetik olarak pek iyi sayılmaz, biraz eski moda. Saat eksik olduğu gibi, yakıt seviye göstergesi de düşünülmemiş, sadece rezerv uyarı lambası var. Çok okunaklı da sayılmaz. Elektrik düğmeleri de eski model ama, hiç değilse kullanışlı. Hafif yukarı kalkık gidonlar sayesinde, saf kan sportif olmak yerine, biraz da sürüş pozisyonu rahatlığı, konfor ve kullanışlılık düşünülmüş. Agresif sivri hatlara sahip dikiz aynaları iyi görüş sağlıyor, ama yüksek devirlerdeki titreşimler bazen aynalardaki görüntüyü de etkiliyor.
Trafikteki klakson sesleri ve “dur-kalk”lardan yeterince bunaldıktan sonra şehir dışına doğru uzanıyoruz. Şehir dışı yola çıkınca motosikletin gizli bir takım yetenekleri olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. 7.500 devir geçildikten sonra motorun gösterdiği çekiş gücü ve performans, yüksek silindirli motorlara alışmış olanlara bile keyif verecek denli yüksek. Devir saatinde kırmızı işaretli bölge 12.500 devirde başlıyor ama, motor 13.500 devire kadar rahatça yükselebiliyor. Bizde motoru zorlamamamız gerektiğini biliyoruz, ancak bu Ninja 250R gerçekten yılgınlık belirtisi göstermiyor. Motor 10.000 devirlerde sesini yükseltirken, biz de kaskımızı neredeyse depoya yapıştıracak kadar öne eğilmiş durumda ilk virajları almaya başlıyoruz. Görüyoruz ki, altımızda gerçek bir sportif motor olmasa dahi, şasi ve süspansiyonlar görevlerini gerektiği gibi yapıyor.
Çatal ve mono amortisörün ikisi de hidrolik ayar sistemine sahip değil, ama gayet iyi çalışıyorlar. Şehirde tümsek ve engebeleri filtre ederken başarılıydılar, şimdi daha hızlı seyirlere de baş eğmeyecek kalitede olduklarını gösterdiler. Sert frenlemelerde motorun ön kısmı aşırı şekilde içeri gömülmüyor ve fren kolunu bıraktığınızda ise arka tarafta sıçrama görülmüyor. Arka amortisörlerden motorun genel dengesini sağlamada başarılı. Ama motor yana yatık seyrederken zeminde karşımıza çıkan birkaç tümsek yol tutuşunu zayıflatarak kuyruk tarafında yalpalamalara neden oluyor.
Süspansiyonlarda olduğu gibi lastiklerde de iş şansa bırakılmamış ve estetik dışındaki unsurlara da önem verilmiş. Tekerleklerin sınırlı boyutu Ninja’ya estetik kattığı gibi, reaktif ve seri bir motor olmasına da katkı sağlıyorlar. Nitekim virajın ortalarında yol tutuşu ve yerden yüksekliğin sağladığı avantajlar görülüyor. Viraj çıkışında ise motorun sınırlı gücü arka lastiği krize sokamıyor. Sadece viraj girişlerinde ön taraf biraz zorlanıyor ve pilotun güven duygusunu hafif de olsa sınırlıyor.
Uzun yol konforu vasatın biraz üstü
Motorun ön taraf dizaynı dikkat çekici olsa da, arka tarafı biraz klasik ve gösterişsiz kalmış denilebilir. Egzoz son derece sessiz. Yolcu konforuna gelince: Yolcu selesi geniş olmamasına ve yolcu için tutunma kulpları bulunmamasına rağmen, motorun yumuşaklığı sayesinde yine de rahat edilebiliyor. Gövdeniz dik şekilde oturabiliyor ve her sollamada düşme riski yaşamıyorsunuz. Gövdeniz pilota oranla çok yüksekte kalmadığı gibi, bacaklarınız da yeterince uzatılmış pozisyondalar. 7.000 devir aşıldığında ayak dayama yerlerinde bir miktar titreşim hissedilebiliyor. Çoğu kez laf olsun diye konulmuş dedirten arka fren, bu motorda oldukça güçlü ve ayrıca gücü nedeniyle tekerleğin bloke olmasına yol açmayacak kadar da iyi ayar edilmiş.
Ön fren diskinin 290 mm. çapında ve papatya formundaki diski motora racing bir görünüm kazandırmış. Fren kaliperleri ise iki pistonlu geleneksel tipte. Japon mühendisler frenler konusunda da motorun amacına uygun davranmayı ihmal etmemişler ve Ninja 250R gayet kararlı bir şekilde, ama iyi modüle edilebilen fren kolları sayesinde ani ve sert reaksiyon vermeyerek fren yapıyor. Bu da, böyle bir motorun sınırlı deneyime sahip bir sürücü tarafından sürüleceği göz önünde tutulduğunda, ıslak ve kaygan zeminlerde ne kadar yararlı olabileceğini gösteriyor. Nitekim sert frenlere sahip olsaydı, yol tutuşunda ani bir kaybolmanın yaratacağı bir panik anında istenmeyen sonuçların doğması kaçınılmaz olurdu. Kısaca, yarı hızlı parkurlarda da Ninja 250R sürücüsüne fazla yormadan keyif verebilen bir motor. Yumuşak ama hassas debriyajı biraz fazla kullanarak motoru 2 zamanlı motorlarda olduğu gibi biraz yüksek devirlerde tuttuğunuzda hiçbir sorun yok. Bir de pilotun ilk virajlarda dikkatli olması gerekiyor, zira bu iki buçukluk motor yörüngeyi son derece kararlı bir şekilde yana yatarak kapatabiliyor.
Geri dönüş yolunda otobana çıkıyoruz ve burada Ninja 250R’nin bütün sevapları ve günahlarının birbirini eşitlediğini görüyoruz. Yeterli bir aerodinamik korunma ve azımsanmayacak seyir hızına karşılık, bacakların yeterince rahat etmediklerini ve 7.000 devirlerde rahatsızlık verici titreşimlerin hissedildiğini fark ediyoruz. Nitekim yakıt deposunun yan taraflarında açılmış oyuklara sadece boyu bir altmışın altında olan sürücülerin bacaklarını yerleştirme şansı var. Alçak selenin şehir içinde avantaj yaratan boyu, bu sefer madalyonun diğer yüzünü gösteriyor ve ayak dayama yerlerinin oturma düzeyine yakınlığının verdiği rahatsızlık şeklinde dezavantaja dönüşüyor. Uzun süre bükülmüş durumda tutulan bacaklar da bir müddet sonra yorgunluk hissi vermeye başlıyorlar. Yakıt ikmali yapmak için benzincide durduğumuzda ise yeniden memnuniyet duygusuyla karşılaşıyoruz: Saatte 130 km. hızla seyir halinde 1 litre benzinle yaklaşık 27 km. yol alabiliyorsunuz.
Yorumlar
Loading…