Menu
in

Kovan Ve Arılar!

Bir kovana çomak soktuğunda sen kıyafetlerini giymiş olsan da en azından komşunu arı sokar. Sonra o mahallede gezilemez olur. Arı korumalı kıyafetini giymiş abilerin amacı bal yemek olduğu ve hatta onların evi uzakta bulunduğundan bu problem onlarınki olmayabilir. Hatta çomağı sokanlar olmalarına rağmen arıları kınayabilirler de.

Küçük perspektiflere sıkışmış bireyler bencil ideallerine odaklandığında doğruyu bulmak her zaman zordur. Bu kişilerin o anki tek sorunu sadece arıdır haliyle. Onu nasıl uzak tutacağına odaklanır şürekâ. Arı soktuğunda üzülür, birkaç gün arı görünmeyince sevinirsin elbette.

 

Kovana çomağı sokan sokmuşken arılarla yani terör belasıyla uğraşan Dünyanın kovana en yakın ülkesi olarak basit tespitlerden bahsedeceğim.

 

Terörle mücadele iyi insanların kurguladığı politikalar bakımından evrenseldir. İyi insan ve politika kelimeleri yan yana sakil kaldığından bu bir ütopyadır. Dolayısıyla büyük fotoğrafı gören zaten görür, göremeyene de anlatmaya çalışmak haybeye iştigaldir. Dolayısıyla ben de sadece arı yani terörle mücadeleyle ilgili birkaç sosyal tespitte bulunabilirim.

 

Terörle mücadele, en küçük haliyle bir toplumsal duruş gerektirir. Yoksa kalabalık yerlerden kaçınmak, okula gitmemek; terörle mücadele değil teröre yenilgidir.

 

Sultanahmet patlamasındaki rehberin algıları sonrasında teröristi tanımlayarak grubunu uyarması bireysel mücadelenin vücuda gelmiş halidir. Her bireyin terör anlamında bilinçlenmesi, bir paranoyaya saplanmadan algılarının açık olması gerekir. Sinemaya girdiğinde önce acil çıkışı tanımlamak doğaldır. Bu yüzden uçaklarda sana kapıyı gösterirler.

 

Motosiklet kazalarını bu Dünyada gerçekleşmiyormuşçasına sadece bir haber detayı olarak izleyen ve bundan kendisine ders çıkartmayan motosiklet kullanıcıları gibi Ankara’da bombalar patlarken bunu algılamayıp Beyoğlu’nda patlama olunca İstanbulluların anca gerçek anlamda terörün farkına varması aynı duygunun yansımasıdır. Bomba mağduru bebek hastanede ameliyat olurken maç iptal edilince kameralara salladığı biletinin hesabını soran adamın zihniyeti de aynıdır.

 

Eğitimsizlik, bilinçsizlik, kovanı çomaklayan arı elbisesi giymiş eli ballı adamla birlikte mahalle meydanında beraberce arılardan şikâyet ediyor olmak kasklı adamlar arasında motosiklete kasksız binip herkesle birlikte asfaltın ne kadar sert olduğundan yakınmakla benzer sayılır.

 

Geçtiğimiz günlerde hiçbir yerinde plakası olmayan bir minibüsün emniyet şeridinden polis sireni açarak gitmesi ama ileride polisi görünce şeridine girerek kendini sakınması konjonktür bakımından onu şüpheli kılar. Benim ise onu geçip ileride emniyet şeridinde çevirme yapan bir trafik ekibine durumu anlatmam, algısı gelişmiş bir vatandaşlık örneği olarak tanımlanabilir. Görevli iki polisin bön bön bakarak sanki ben uzaya konuşuyormuşum gibi tepkisiz kalması ve minibüsün kendini orta şeride alıp sakince çekip gitmesi mücadelenin çöktüğü yerdir.

 

Elbette büyük ihtimalle o minibüsün kriminal olma ihtimali neredeyse yok denecek kadar azdır. Ama bu ihtimal onun şüpheli olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

Bilinç, kural, empati, saygı, ahlak, işini doğru yapmak gibi serpintilerden ortaya bireysel ve o bireylerden de toplumsal bütün çıkar. Bunların yozlaşmış haliyle kendi gününü tüketmeye çalışanların birey olduğu, görevli olduğu yerde terörle, ekonomiyle, herkesin katılımcı olması gereken hiçbir şeyle mücadele etmek imkânsızdır.

 

Oğlumun geçen ay çalınan motosikletinin karakol zaptını tutturduktan sonra imzalamam için önüme konan evrağı okumak istediğimde bozulan polis memurununki de bu serpintiler bütünündeki eksikliklerin tezahürüdür.

En acısı da tüm bunların farkında olup yaşamaya devam etmeye çalışmaktır. Bir tavsiyem yok bu yazıda; sadece binin gidin diyebilirim.

Cevap bırakın