Hayatlarını motosiklet kullanarak kazanan kuryelerin acı çığlığı, oltaya takılan balığın attığı “sessiz çığlık” gibi hiç duyulmadı. Oysa, yıllarca dile getirilen sektörel sorunların “özgül ağırlığı” motosikletli kuryelerin sorunları yanında “hava cıva” kalır.
Motosiklet kültürünü belli bir noktaya taşıyabilmek adına her fırsatta motosiklet kullanıcılarının yaşadığı sıkıntıları dile getirmeye çalıştık. Kimi zaman kafayı fuarların yetersizliğine taktık, kimi zaman profesyonel yöneticilerin basiretsizliğine; bazen devletin saldığı vergileri dert edindik, bazen boğaz köprüsünden geçişleri. Motosiklet federasyonundan yarışçılara, fuarlardan festivallere, bayilerden servislere kadar birçok alanda gördüğümüz, duyduğumuz eksiklikleri, can yakan konuları kaleme aldık.
Hatta yeri geldi başbakana, yeri geldi belediye başkanına, bakanlara, federasyon başkanlarına çağrılar yaptık; belki duydular, belki duyup duymamazlıktan geldiler. Buna aldırmadan; her ortamda ve fırsatta sesimizi duyurmaya devam ettik. Ancak hayatlarını motosiklet kullanarak kazanan kuryelerin acı çığlığı, oltaya takılan balığın attığı “sessiz çığlık” gibi hiç duyulmadı. Oysa, yıllarca dile getirilen sektörel sorunların “özgül ağırlığı” motosikletli kuryelerin sorunları yanında “hava cıva” kalır.
Kağıt üzerinde 60 bine yaklaştığı ifade edilen motosikletli kurye sayısının, kayıt dışıları dahil ettiğimizde mevcut rakamın çok üstüne çıkacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Sayıca kalabalık olmalarına; trafiğe her çıktığımızda yanımızdan vızır vızır geçip gitmelerine, merkezi kavşakları mesken tutmalarına rağmen “hiç kimse” kuryeleri görmüyor; ta ki kaza sonrası üzerilerine örtülen gazeteye, ertesi gün haber oluncaya kadar.
Gerçek o ki; motosikletli kuryelerin bu ülkede sadece “haber değeri” var! Sigortaları yok, olsa bile kurye olarak değil, ofis elemanı olarak kayıtlılar. Çalışma saatleri yok; gece gündüz çalışıyorlar. AVM’lere ön kapıdan girme hakları yok; hayati önemde evrak taşısalar da arka kapıya yönlendiriliyorlar. İş kazası tazminatları yok; çünkü işlerini yaparken karıştıkları kazaya iş kazası değil, trafik kazası deniliyor. İş güvenceleri yok; çünkü kaza sonrası işten çıkarılmaları neredeyse garanti. İş garantileri yok; çünkü taşeron şirketler, kuryelerin çalıştığı firmalara her gün “cazip” tekliflerle geliyorlar. Özel sağlık sigortası veya kasko desen o da yok; çünkü sigorta şirketleri sıkça kurye kullansalar da onları veya motosikletlerini sigortalamak işlerine gelmiyor. Onları risklerden koruyacak meslek eğitimi de yok, çünkü kuryelik meslekten bile sayılmıyor. Haklarını koruyabilmek için taksiciler gibi meslek odaları da yok; çünkü dernekleşmekte bile zorluklarla karşılaşıyorlar. Aralarında emekli olma şansına erişebilen de neredeyse yok, çünkü bu şartlarda ne yaşamak mümkün, ne de hayatta kalabilmek. Ne var ki, tüm bu zorluklara, engellemelere rağmen onlar için motosiklet, sadece ekmek teknesi değildir, aynı zamanda rüzgara savrulan bir özgürlük türküsüdür.
Motosiklet kullanıcılarının sorunları bir yerlerde masaya yatırılıp tartışılıyorsa, ister devlet katında, ister kahvehanede ya da internette kuryelerin de “söz hakkı” olduğunu unutmayın.
Motorunuzun ve yaşam sevincinizin hep “on” olması dileğiyle…
Teşekkür Notu:
100. sayımız nedeniyle bizleri kutlayan ve başarılarımızın devamını dileyen başka okurlarımız olmak üzere tüm motosiklet dostlarına teşekkür ederiz.