Bu yılın Dakar şampiyonu ve dört kez Dakar’ın “Tuareg Adam” kupasını kazanan İspanyol yarışçı Marc Coma ile kendisi ve Dakar üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.
Batuhan Emrem: Merhaba Marc, hoş geldin!
Marc Coma: Selam!
B.E: Öncelikle bu yıl Dakar’daki dörüdüncü zaferinden ötürü seni kutluyoruz, bir Dakar şampiyonuyla konuşmak büyük keyif ancak Dakar’dan konuşmadan önce motosiklet üzerinde olmayan Marc Coma’yı açıkcası merak ediyoruz. Bize Marc’ın kafasında kask olmadığında neler yaptığından bahseder misin?
M.C: Evet, elbette. Hayatımda daha birçok şey var, yalnızca motosikletlerle yaşamıyorum. Yine de bir hobiyle uğraşacak fazla zamanım yok. Zamanımın çoğunu yarışlar için ülke ülke gezerek meşgul şekilde geçirmek zorundayım. Bunun dışındaki sürede ise aileme vakit ayırıyorum, bir oğlum var ve onunla zaman geçiriyorum.
B.E: O da motosikletlere ilgili mi, yani babası gibi bir yarışçı olmak istiyor mu?
M.C: Şu an için hayır, umarım pek de ilgili olmaz.
B.E: İşte bunu senden duymak sürpriz oldu.
M.C: Onun üzerinde herhangi bir baskı yaratmak istemiyorum, kendi seçimini kendisi yapmalı.
B.E: Bu Türkiye’ye yaptığın ilk ziyaretin. İzlenimlerin neler?
M.C: Evet daha önce hiç gelmemiştim ama İstanbul’un bazı yerlerini resimlerden biliyordum, şimdi oraları görmek hoş oluyor. Ama çok fazla gezip şehri inceleyecek zamanım olmadı, umuyorum ki ileride Türkiye’yi daha çok tanımak için bir fırsatım olur.
B.E: İlk kez Dakar’la tanışman ve katılmayı hayal etmen ne zaman oldu?
M.C: Dakar’la ilk kez tanıştığım anı çok iyi hatırlıyorum, çocukken kanepede oturmuş televizyon seyrediyordum. O zamanlar elbette yarış daha farklı bir atmosfere sahipti ve ben bunu görür görmez büyülenmiştim.
B.E: Ve şimdi dört kez Dakar şampiyonusun… Şimdiye kadar pek çok kez Dakar’da yarıştın, peki içlerinden en değerli olan senin için hangisi?
M.C: Elbette en taze olan zafer en son elde ettiğim ama diğer yarışlarla kıyaslayacak olursak Dakar’da hiçbir yarışın diğerlerinden daha zorlu olduğunu söyleyemem, hep zorluk altında mücadele vermem gerekti. Yine de en değerli olan zaferi söylemem gerekirse ilk ve son elde ettiğim birincilikleri söyleyebilirim.
B.E: Dakar’da yarışırken başına gelmesinden en çok çekindiğin olay nedir? Motosikletinle ilgili bir problem veya hava şartları mesela?
M.C: Orada her zaman çölün ortasında yapayalnızsınız. Yalnızca o an yaptığınız işi başarmaya konsantre olmalısınız. Oldukça ekstrem şartlarda yarışıldığından ortaya çıkabilecek herhangi bir sorun için fazla kafa yorup endişelenemezsiniz. Bu yüzden yalnızca yarışı bitirmeye odaklanıyorum.
B.E: Şampiyon bir yarışçı ve çok iyi bir pilot olduğun apaçık ortada, ancak sence en güçlü ve en zayıf olduğun noktaların neler?
M.C: En güçlü noktam bence navigasyon ama yine de bu işte harika olmanız mümkün değil. Fiziksel olarak kondisyonum da iyi bir seviyede. Kötü tarafıma gelecek olursak, aslında bunun için bir şey söyleyemiyorum, insanın kendini eleştirmesi zor ama elbette bazı noktalarda eksiklerim vardır.
B.E: Sürmeyi özellikle sevdiğin bir arazi türü var mı? Kum ya da çakıl gibi?
M.C: Aslında açık çölde sürerken kendimi daha güvende ve emin hissediyorum. Elbette taşlık arazilerde de kimi zaman sürmek zorundayız ama bu yarış çoğu zaman çölde geçiyor, bu sebepten ötürü navigasyon sorununu da beraberinde getiriyor.
B.E: Bu yıl yeniden geliştirilmiş bir motosikletle yarıştın. Yeni KTM’in ile ilgili neler düşünüyorsun?
M.C: Evet, yeni KTM’de bir basamak daha ilerlerdik. Diğer markalar da motosikletlerini yenileyip daha iyi hale getirme çabasındalar. Özellikle fabrika takımları bu rekabette geride kalmamak için motosikletlerini sürekli geliştirmeye çalışıyorlar. Yeni motosikletin yapım aşamasıın en başından, yani henüz kağıt üzerinde çizim halindeyken bütün takım ve firmayla ortak çalıştık ve böylece aramızdaki bağ da güçlenmiş oldu, sonucunda ise beraber yarattığımız bir motosiklet ortaya çıktı, bunun için çok mutluyum.
B.E: Yani motosikletin yapım aşamasında sen de yer alıyorsun, bu çok güzel. Pekala son sorum ise gençlerle ilgili. Türkiye’de motor sporlarıyla ilgilenen birçok genç yarışçı bulunuyor ve elbette sen bir şampiyon olarak onlara ilham kaynağı oluyorsun. Bu gençlere neler söylemek istersin?
M.C: Evet, genç sürücülerin takip edecekleri bir kahraman olması iyi bir şey, bunu Kemal Merkit başarmıştı ve Türkiye’yi Dakar’a bağlayan bir köprü olmuştu. Bence Türkiye’deki genç yarışçıların ihtiyacı olan bütün ilhamı Kemal’in hala bizimle olduğuna inandığım ruhu verecektir. Umarım ileride Dakar’da Türkler’den oluşan bir aileyi görürüz.
B.E: Umuyoruz Marc. Dakar zaferin için bir kez daha tebrikler ve şimdiden gelecek sene için iyi şanslar!
M.C: Teşekkür ederim.
Yorumlar
Loading…