Demokrasinin rafa kaldırıldığı 80’lerde ülkemizdeki motosiklet sayısı, 125 bin civarındaydı. Bugüne ise bu rakam kat be kat artarak 2 milyon 700 bine yaklaştı.
Demokrasinin rafa kaldırıldığı 80’lerde ülkemizdeki motosiklet sayısı, 125 bin civarındaydı. Bugüne ise bu rakam kat be kat artarak 2 milyon 700 bine yaklaştı. Mart ayı sonu itibarıyla Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği bilgiye göre trafiğe kayıtlı toplam 17 milyon 265 bin 567 adet taşıtın %51’ini otomobil, %16,5’ini kamyonet, %8,8’ini traktör, %4,4’ünü kamyon, %2,3’ünü minibüs, %1,4’ünü otobüs, %0,2’sini ise özel amaçlı taşıtlar oluşturuyor.
Bir motosiklet kullanıcısı olarak hemen dikkatinizi çekmiştir, bu cümlede motosiklet adedinin yüzdesinin bulunmadığı. Oysa hayatlarında motosiklet kullanmayan, hatta motosikletin arkasında yolculuk yapma şerefine erişemeyenler, bu cümledeki eksikliği hiç mi hiç hissetmezler. Çünkü toplam taşıt adedinin %15,5’ini motosiklet oluşturuyor olsa da motosikletin varlığı Türkiye’de göz ardı edilir, görmezden gelinir.
Hani seksenlerde yaşıyor olsak diyeceğimiz yok! Oysa Jorge Luis Borges’in dediği gibi istatistiğin şu tuhaf suistimali demokraside yaşıyoruz. İnsan fark edilmek istiyor. İstatistik söz konusu olduğunda konunun uzmanları, “demokrasi kültürünü yakalamış toplumlarda istatistiki veriler, oldukça önemli yer tutar… İstatistik geçmişi anlamanın, bugünü yönetmenin ve geleceği planlamanın anahtarıdır” derler. Eğer gerçekten böyleyse, yüzde 15,5’lik bir söz hakkımızın olduğundan yola çıkarak, taleplerimizi -kaç kez oldu bilmiyorum ama – MOTED raporundan alıntı yaparak bir kez daha yinelemek istiyorum.
– Türkiye’de motosiklet ile ulaşım alternatifi avantajlarından en fazla faydayı sağlamak amacıyla ulaştırma politikalarında yer almalıdır. Motosikletler ve kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik düzenlemeler yapılmalı, motosiklet kullanımı teşvik edilmelidir.
– Sürücü ve artçılar için hayati risk oluşturan geçiş üstünlüğü ve hız sınırlamaları dikkate alınarak motosiklet lehine düzenlenmelidir.
– Yol tasarımları motosikletlerin sürüş güvenliğini doğrudan etkilemektedir. Yol tasarımı çalışmalarında motosikletlerin varlığı gözardı edilmemelidir.
– Türkiye motosikletler için uygulanan egzoz emisyon standardı Euro 3’e geçmeli ve çevre dostu bu taşıtlar çeşitli vergi indirimleri ile teşvik edilmelidir.
– Ürün satış fiyatlarının ulaşılabilir seviyelere geri gelmesi için ÖTV oranının 2006 yılı öncesinde geçerli olan %8’e dönmesi sağlanmalıdır.
Şüphesiz detaylara girdiğimizde bu liste çok daha uzayabilir, örneğin yeni yasada söz konusu olan motosikletlerin kaskla birlikte satılması zorunluluğunu maddesinin, kar marjını düşürmek istemeyen satıcıların karpuz kabuğundan kask satmalarına yol açıp açmayacağı listenin başında yer alabilir. Ancak bu kısa listeyle bile meclisteki %15,5 oranına değer veren milletvekillerinin dikkatini çekemesek de hiç olmazsa motosiklet kullanan Kültür ve Turizm Bakanımız Ömer Çelik’e sesimizi duyursak, motosiklet kültürünün gelişmesine vereceği en küçük desteğin bile istatistikleri değiştireceğini hatırlatsak, çok şey mi söylemiş oluruz.
Motorunuzun ve yaşam sevincinizin hep “on” olması dileğiyle…