Motosiklet üzerinde hem korumalı
kıyafet giyip aynı zamanda da
şık olmayı hangimiz istemeyiz ki?
Korumalı olsa da bol bol, hantal
kıyafetler yerine üzerimize oturan ve
bizi koruyan kıyafetlere hangi sürücü
hayır diyebilir?
Rahatlığı, şıklığı ve korumayı bir arada sunmayı başaran motosiklet kotu ile özdeşleşmiş ilk Türk kot pantolonu üreticisi ve motosiklet giyim markası Riderdenim’in girişimciliği ve başarılarıyla dudak ısırtan kurucusu Timur Aksüt ile firmanın tarihçesini ve geleceğe dair planlarını konuştuk.
Motoron: Motosiklet kullanıcısı olarak Riderdenim markasının bu denli hayatımıza girmesinden oldukça memnun olduğumuzu söylemeliyiz. Riderdenim’e dair her şey nasıl başladı?
Timur Aksüt: Öncelikle her şey kendi ihtiyacımla başladı diyebilirim. Bir fabrikada kalite kontrol bölümünde yönetici olarak çalışıyordum ve hemen hemen her gün motosikletle işe gidip geliyordum. Fakat korumalı pantolonla işe gitmek, işte farklı kıyafet giyip mesai bitiminde korumalı pantolon giymek bir süre sonra zor gelmeye başlamıştı. Kot, kullanımı kolay, çok fazla kir göstermeyen, elimizi dolabımıza attığımızda giydiğimiz ilk kıyafettir. Bu yüzden, kot malzemesi ile birleştirebileceğimiz korumalı malzemeleri düşünmeye başlamıştım.Bu arada fabrikada çalıştığım bölüm gereği teknik malzeme bilgim çok fazlaydı. Çelik yelek, fren balatası ve büyük gemilerin halatları gibi dayanım ve kuvvet gerektiren sürtünme olan her yerde kullanılmaya başlanan ve fabrikada fazlaca kullandığımız malzemelerden Aramid üzerine yoğunlaşmıştım.
Ama koruma olarak sadece sürtünme değil darbeye dayanıklı korumalar da gerekliydi. Dünyanın en iyi korumaları olan Alman Sas-Tec ve İngiliz D3O markalarından Sas-Tec korumaları ithal edebileceğimize karar verdik. Ve böylece kot kumaş, sürtünmeye dayanıklı Aramid malzemesini kot kalıbıyla birleştirip diz ve kalça için Sas-Tec korumalarla İzmir’de şimdi direk çalıştığımız ama o zaman fason olarak yaptırdığımız yer ile deneme üretimlerine başladık. Ustamız işini bilen ve maharetli bir kişi olmasına rağmen bu deneme üretimlerinin epeyce zorlu bir süreç olduğunu söylemeliyim. Amacımız hem koruyucu özellikte hem de fit görünen şık ve rahat bir kot tasarlamaktı. Sonunda inandığımız ilk ürünümüz ve üzerimizde manevi değeri çok fazla olan ‘Bora’yı ortaya çıkardık ve her şey böyle başlamış oldu. 2009’da şirketi kurduktan sonra 2010 senesinde direksiyonun başına geçmeye karar verip bir risk alarak inandığım işin üstüne gitmek istediğim için işimden ayrıldım.
M.: Riderdenim’in bu kadar yaygınlaşması nasıl mümkün oldu? Özel olarak tanıtım amacıyla gerçekleştirdiğiniz aktiviteler ya da organizasyonlar oldu mu? Ve diğer merak ettiğim bir husus; yurt dışına açılma gibi planınız var mı?
T.A.: Kullanıcılar arasında ağızdan ağıza pazarlamanın her zaman en iyi reklam yöntemi olduğunu düşünmüşümdür. Bir kullanıcının ürün hakkındaki memnuniyetini başka bir arkadaşıyla ya da yeni tanıştığı bir sürücü ile paylaşması kadar etkili bir yol olamaz. Markamız Riderdenim için de bu böyle oldu ve bir anda patladı. Kotun güzel yanları ile motosiklet pantolonunun teknik ve koruma kısımları birleşince fikir ve ürün gerçekten çok kullanışlı, pratik, fit ve fonksiyonel olarak kullanıcıların hayatlarında yer edinmeye başlamıştı. Bir de çok eskiden beri bu sektörün içerisinde yer aldığım için çevremi de tanıtım ve fikir alma amacıyla kullanma fırsatım oldu. Grupların toplantılarına katılıp dostlarımıza ve hocalarımıza ürünümüzü anlatıp tanıtma fırsatımız oldu.
Özel olarak tanıtım için de o seneki hemen hemen bütün festivallere katıldık. Sektörün nabzını tutan ve ilerleyen günlerde birlikte ortak çalışmalarımızın gerçekleşeceği Motoron Dergisi’nde ve diğer dergilerde Riderdenim ürünlerimizin tanıtımını yaptık. Bir de insanlar Riderdenim’in Türk malı olmasını gerçekten çok sevdi ve ürün piyasa çıktığı günden beri içinde dikili olan Türk bayrağı hepimiz için gurur kaynağı oldu. Diğer konuya gelecek olursak, Türkiye’de çok popüler ve iyi bir yerdeyiz, ama uluslararası bir marka olmak için yurt dışında da Riderdenim adıyla var olmak en büyük hedeflerimizdendi. Bu yolda ilerlerken başka markaların fasoncusu olma tekliflerini hiç düşünmeden reddettik. Bu zorlu yolun sonunda da geçen seneden itibaren yine Riderdenim adıyla Almanya’ya ciddi bir ihracatımız başladı. Bu senenin başından itibaren Riderdenim Amerika projemiz de hayata geçti.
M.: Zaten bilinçli kullanıcılar ürünlerinizi ve koruma detaylarını gayet iyi bilerek kullanıyorlar. Hem Riderdenim ürünlerini hem de ürünlerinizdeki koruma özelliklerini bir kez de sizden dinleyelim.
T.A.: Ürünlerimizde karşıdan gelecek tehlikeyi engelleyecek iki türlü koruma bulunmaktadır. Birisi sürtünme, diğeri ise darbe. Sürtünmeyi aramid bezle ve darbeyi de Sas-Tec korumalarla karşılıyoruz. Aramid bez, sürtünme esnasında 450-500 dereceye kadar çıkan asfalt sıcaklığında o kot erise bile alttaki malzeme sürtünmeye dayanıklı olduğundan ısıyı bloke ederek arka tarafa mümkün olduğunca geçirmeyen ve itfaiyeci elbiselerinin tamamında kullanılan dünyanın en sağlam malzemesidir.
Darbeyi karşılamak için de bahsettiğim gibi EN onaylı, darbe sönümleme kabiliyeti çok yüksek olan, dünyanın en iyi korumalarından Alman Sas-Tec markasını kullanıyoruz. Bir de ilk yaptığımız sırada, Türkiye’de hiç yaygın olmayan ve motosiklet kotunda sadece bizim kullandığımız, suya, toza ve kire karşı itici olan kalıcı özellikte Nano-Teknoloji uygulaması var. Bu sayede ürün suya ve kire karşı itici hale geliyor. Bu tamamen su geçirmez demek değildir, pamuklu ürüne bunu yapmak mümkün değildir. Sadece yağmur esnasında sırılsıklam olmadan ve iç tarafına su geçirmeden bizim gideceğimiz yere varmamıza yardımcı olan ve suyu iten bir teknolojidir. Son olarak da ciddi bir işçilik harcayarak, tahriş ve kötü kokuyu önlemek için iç taraftaki Aramid’in üzerini pamuk astar ile kaplıyoruz.
M.: Ürünlerinizin daha uzun ömürlü olması için kullanıcıların dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
T.A.: Ürünlerimizin daha uzun ömürlü olması için en önemli konulardan birisi, doğru bedeni almaktır. Buradaki asıl amacımız tabii ki korunmak ve bunun için de aldığı kıyafetin müşterilerimizin üstüne tam oturması gerekiyor. Sürücüler, çok rahatsız etmeden mümkün olduğu kadar sıkı bedeni tercih etmelidirler. Bunun dışında, içindeki yıkama talimatına göre uygun olarak, korumaları çıkararak, tersten yıkamak en önemli konulardan birisidir. Dikkat edilecek bir diğer noktada Riderdenim ürünlerinin, teknik malzemeden oluştukları için tadilata çok yatkın olmamasıdır. Kullanıcıların, bu durumu mutlaka göz önünde bulundurmalarını rica ediyorum. Çünkü tüm detaylar çok ince bir işçilikle hazırlanıyor. Kısaca kıyafetin teknik özelliklerinin kaybolmaması için mümkün mertebe tadilata girmemesi gerekiyor.
M.: İzmir merkez olmak üzere İstanbul mağazanız ile motosiklet kullanıcılarına hizmet vermektesiniz. Her iki ilde de müşterilerinize sağladığınız desteklerden bahsedelim.
T.A.: Doğuma büyüme İzmirliyim ve burada yaşıyorum. Riderdenim’in üretim ve tasarım ofisi de İzmir’de bulunuyor ve buradan perakende satışımız yok. İzmir’de çok sevdiğim ve ürünlerimin arkasında benim gibi durabilen arkadaşlarım, bayiliğimizi yaparak ürünlerimizin satışını sağlıyorlar. Ayrıca Türkiye genelinde de bayiliklerimiz bulunmaktadır. Her noktada olmasındansa ürüne bir şeyler katabilecek bayilerde ve doğru noktalarda ürünlerimizin yer alması benim için daha önemlidir. Asıl satış yaptığımız Riderdenim mağazamız da İstanbul, Kadıköy Hasanpaşa’da müşterilerimize hizmet vermektedir.
Bu mağazamızın bir özelliği de Türkiye’de kendi markasına ait ürünlerini satan tek mağaza olması, yani mağazada Riderdenim ürünleri haricinde başka hiç bir marka ürün satmıyoruz. Bunun haricinde, kendi web sitemizden ya da başka kanallardan internet satışımız da oldukça kuvvetlidir. Ürün çeşitlerimize baktığımızda asıl işimiz tabi ki pantolondur. Ancak bununla birlikte yine günlük kullanıma uygun çok güzel ve kullanışlı ürünlerimiz bulunuyor. Korumalı mont, t-shirt, kemer, fonksiyonel balaklava, kendi tasarladığımız bot, bu sene yaptığımız günlük kullanıma uygun kapüşonlu ve korumalı sweatshirt, dalgakıran windstopper gibi çok çeşitli ürünlerimiz bulunmaktadır. Bunlar hep kottan sonra kullanıcılardan talep gören ürünler olarak markamız altındaki yerini almıştır.
M.: Fiyat konusunda da kendi sitenizde ve bayilerde aynı fiyat olduğunu görüyorum. Buradaki istikrarı nasıl sağlıyorsunuz?
T.A.: Bu konuya özellikle hassasiyet gösteriyorum, Riderdenim ürünleri tüm Türkiye’de aynı fiyat olmalıdır. Farklı bayilerden, kendi mağazamızda yada internetten alınan aynı ürünün fiyatları kesinlikle farklı olamaz. Ayrıca fiyat konusunu açmışken, ürünlerimizin satış fiyatlarının sabit olduğunu söylemeliyim. Yani malzemenin hakkı neyse, o fiyata satışını yapıyoruz. Ürünün fiyatını fazla gösterip indirim yaparak kandırmaya asla tarzım olan bir durum değildir. O yüzden fiyatlarımız her zaman standarttır. Örneğin yeni yaptırımlar ile maliyetlerimiz bu sene %15 artmasına rağmen, sadece %3 zam yaptık, bu konuda da zorluk yaşıyoruz. Ama işin doğru olanını yapmaya her zaman gayret ediyoruz. Gerisi de müşterilerimizin takdirine kalmış oluyor.
M.: 2016 Eurasia Motobike Expo’da 4 gün boyunca standınıza ilgi büyüktü. Gelecek fuarlarda yine Riderdenim olarak yer alacak mısınız?
T.A.: İlk olarak bana gerçekten destek olan gruplardan birisi ile 2010’da fuarda stantlarında tanıtım yapma fırsatım olmuştu. O sene fuarda, çok ilgi gördüğümüz için de sonraki sene Riderdenim olarak tek başımıza stant açtık ve 5 senedir fuarda bizzat kendi standımızı açmaktayız. İnsanlar ile birebir iletişim kurmayı seviyorum, bana ulaşmak çok kolaydır. Fuarlarda yer almayı kesinlikle her zaman istiyorum, ayrıca bu sene ya EICMA ya da Intermot yurt dışı fuarlarından birisine katılmayı planlıyoruz. Çünkü fuar, tanıtım ve müşterilerle birebir temas halinde olmak için son derece güzel bir ortam. Kullanıcılarımızdan aldığımız geri bildirimlerin her biri, Riderdenim’in gelişmesi üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir. O yüzden her zaman göğsümüzü gere gere müşterilerimizin önüne çıkabiliyoruz ve bundan da son derece gurur duyuyorum.
M.: 2016 için yeni ürünlerinizden bahseder misiniz? Riderdenim’in bundan sonraki hedefi ve gelecek planları neler?
T.A.: Genel olarak ülkemiz sıcak bir memleket, sürücülerimiz yazın ve baharda daha fazla motosiklet kullanmayı sevdikleri için püfür püfür bir monta ihtiyaç vardı. Bizde en çok sattığımız pantolonlardan biri olan Karayel’in üzerine kolları, ön ve arka kısımları file olan bir monta yaptık ve bu sene fuarın yıldızı oldu. İlave olarak geçen sene yaptığımız ve çok tutulan Çek-Çıkar modelinin kot versiyonunu piyasaya sürdük. Bu modelde dıştan korumalar takılan cepler biraz daha yukarıda bu sayede ekstra bir fermuar kullanmaya gerek yok. Adı üstünde korumalar son derece pratik bir şekilde rahatlıkla çıkarılıp takılabiliyor.
Ayrıca yine Türkiye’de olmayan bir uygulama Custom bölümümüz ile bir miktar maliyet farkı ile kişiye özel tasarım yapılabiliyor. Her konuya her zaman hep kullanıcıların gözüyle bakmaya çalışıyorum. O yüzden katalog çekimlerinde doğal görünümlü bizler gibi mankenler kullanıyorum. Bu bağlamada internet sitemizde kullanıcıların paylaştığı fotoğraflar da ürünlerimizin doğal duruşunu gözler önüne sermek amaçlıdır. Gelecek planlarımız arasında bahsettiğim gibi Türkiye öncelikli pazarımız olsa da yurt dışında daha da yaygınlaşma var. Ayrıca ilerleyen günlerde Motoron Dergisi ile de bir işbirliği içerisine girmeyi planlıyoruz. Sonuç olarak günlük kullanıma uygun, pratik, kaliteli, güvenilir, stil ve tasarım olan korumalı şık ürünler yapmak bizim için çok önemli. Sadece motosiklet kotu değil, stil ve tasarım yaratıp satıyoruz ve satmaya devam edeceğiz.