Bana öyle geliyor ki, çok yakında ülke çapında bir “Motosiklet Kullanıcıları Cemiyeti” kurulacaktır. Çok farklı sorunlar, garip olaylar karşımıza çıkıyor. Çözüm bulmakta feci şekilde sınıfta kalıyoruz. Akıllara zarar motosiklet kazaları, motorlara uygulanan akıl almaz vergi sağanağı ve ne yazık ki motorların trafikte ne işi var diyen bir grup vatandaşımız.
Yakın zamanda bir sanatçımızı yine bir kaza sonucu kaybettik. Açılan otomobil kapısı, oraya çarpma, sürüklenme ve sonuçta talihsiz bir sonuç. Yollarımız, kurallarımız ne araç kullanmaya ne de motor kullanmaya uygun değil. Bunu kabul edelim. Gece giderken sulanmış çimlerden dolayı kayıp düşmeyenemiz neredeyse yok gibidir. Yahu bu çimleri yere döşenmiş küçük plastik hortumlarla sulansa sudan daha çok tasarruf etmez miyiz?
Motora başladığım ilk yıllarımda Reşat Arbaş’ın motosiklet üzerine yazdıklarını okumuş ve motosiklet kullanımında onun önerilerini sürekli dikkate almıştım. Aklımda kalan en önemli cümlelerinden birisi “Yağmurda ve gece mümkünse motora binmeyin!” şeklindeki sözleri idi. Keşke yollarımız, düzgün, aydınlatılmış, motorin ve motor yağı döküntüleri olmayan bir halde olsa da geceleri de yol alabilsek…
Güzel bir gelişmeyi izliyorum. Özel şirketler giderek daha yaygın biçimde motor eğitimine önem veriyorlar. Aslında TMF ile ortak yapılabilse çok daha fazla sayıda talep patlaması yaşanacaktır diye düşünüyorum.
Geçenlerde İstanbul’dan bir okurum olan anne aradı, “Çocuğum için motosiklet kullanmayı öğretecek bir kulüp arıyorum” demişti. İnanır mısınız, sırf bu iş için saatlerce konuşma içeren bir telefon trafiği yaşadım. İlk bakışta kolay gibi görünse de, aslında son derece hassas bir eğitimden söz ediyoruz.
Şimdi biraz sosyal medyaya sataşmak istiyorum: Çok zaman bulamadığım için oralara fazla dalamıyorum. Küçükten girmeye başladım ama yazılanlara cevap vermeye çalışmak büyük bir zaman parçasının yok olmasını sağlıyor. Ama insanlar artık orada buluşmayı öğrenmişler. Kızsak da, bağırıp çağırsak da kaçınılmaz bir gerçekle karşı karşıyayız. Sosyal medyayı kullanacağız ama detayları istiyorsak özellikle gazete ve derilerin asıllarını masamızda bulundurmakta fayda var diye düşünüyorum.
Sosyal medya demişken orada yalnızca Kenan ve Toprak’dan söz etmemeliyiz. Türk Motosiklet Sporlarının Dünya çapında bu starlarının yanında mütevazı koşullarda yarışan yüzlerce motor yarışçımız var. Onların da sürekli biçimde oralarda yer almasını sağlamalıyız. Çünkü, bu sporcularımızın aileleri, arkadaşları da motoru seviyorlar ve belki de yeni yeteneklilerin ortaya çıkmasını sağlayacak merkezler onların yaşadıkları iller olabilir.
Son olarak, Akdeniz Motosiklet Birliğinin girişimlerinden söz etmek istiyorum. Onlar Motosiklet Yarışlarının Olimpiyat Oyunları programına alınması için ülkelerin olimpiyat komite başkanlarına birer yazı yazdılar. Aslına bakılırsa epey bir zaman öncesi bu konuyu dergimizde söz etmiştim. Düşündüklerimizi ve sizlerle paylaştığımız konuların daha sonra resmi kurumlar tarafından dile getirilmesi ve yazışmalara geçilmesi şahsen beni memnun etmiştir.
Ancak şimdi elimizde çok daha kuvvetli bir argüman var. Prof. Dr. Uğur Erdener TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) Başkanıdır. 31 Yaz Olimpiyat Oyunları esnasında Rio’da yapılan Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin 129. Genel Kurulunda As Başkanlık görevine seçildi. Bu pozisyon Türk Spor Tarihindeki en önemli kilometre taşlarından birisidir. Hocamızı bu görevinden dolayı kutluyor ve motosiklet için yapılacak girişimlerde gerekli destekleri göstereceğine inanıyorum.
Bu kadar farklı konular gündeme geldikçe, işin bir cemiyetle noktalanması gerektiğini düşünüyorum. İleriki sayılarımızda bunun hazırlıklarının planlarını sizlerle paylaşacağım. Bütün şehirlerimizi ve beldelerimizi kapsayacak “Türkiye Motosiklet Kullanıcıları Cemiyeti”nin kuruluşuna lütfen herkes hazır olsun! ?