Nihayet bir CEO motosikletten söz etti… Uzun seneler İzmir’debyaşadım. Tadı damağımdabolsa da Ankara’da devleti öğrendim.
Burada ise hayatı… Motosiklete Marmara Bölgesinde başladım. Manisa’ya spor ve spor kulüpleri için neredeyse her gün gider gelirdim. Orada Vestel Spor Kulübü vardı. Hentbolda bayan ve erkek takımları liglerin tozunu attırıyordu. Daha sonra basketbol girişimi oldu. Futbol derken şimdi ve her zaman olacağına inanmak istediğim Atletizm’e destek verdiler.
İzmir’in 100 yılı geçmiş yaşı ile Yeni Asır Gazetesinde Vestel CEO’su ile yapılan görüşme metinlerini okudum. Son cümlesini sizlerle paylaşmak istiyorum: “Motosiklet yolları yap!” Aslında her yol için farklı motosiklet kullanılabiliyor olsa da tatil kentlerine ulaşımı kolaylaştırma, motosiklete ilginin artması, motosiklete yol açma konusunda kısa ama çok ciddi bir değerlendirme… Kendisini kutluyorum. Bu arada MOTED Başkanının açıklamaları yalnızca iki dergide yer buldu. Eğer gazetelerde yayınlanmış ve görmediysem kusuruma bakmayın. Konuyu o kadar basit şekilde açıklamış ki, buna ancak alkışla karşılık vermek gereklidir. Peki, bu açıklamalar uygulamada yer bulacak mıdır? İlk bakışta kolay değil. Çünkü bayram günlerine kısa bir bakış attığımızda tüm yolların otomobillerle kaplanması, geleceği biraz daha buğulu hale getiriyor. Üstelik durmadan artan akaryakıt fiyatlarına karşılık trafikte belki de zamlardan dolayı bir azalma beklenirken bu tablo dehşetin ötesindedir. İstanbul’daki köprü tamiri ve artan şehir içi trafiği motosiklet satışlarını bir miktar arttırdığı şeklinde haberlerin yayılmasını sağladı. Bunu doğrulamak için satış rakamlarını incelemek gerekir. Dileriz öyledir. Ama bu vesile ile şu ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) konusunda bir çalışmanın yapılmaya başlanmasını arzu ediyorum. Bunun dışında motosiklet satış fiyatlarının da gözden geçirilmesi gereklidir. Bütün satıcılar, yüksek fiyatların sorumlusu olarak vergileri göstermektedirler. Onlar da bu taşın altına ellerini koymalıdırlar. Ülkemizde satılan motosikletlerin yurtdışındaki fiyatlarını görünce motosiklet sahiplerinin durumunu bir kez daha fakat daha iyi anlıyorum.
Bu alanda çalışmak gereklidir. Eğitime gelince, şu anda özel girişimciler bu işi götürüyorlar. Bunların başka kaynaklarca desteklenmesi gereklidir. Çocuklara yönelik eğitim faaliyetleri parçalı şekilde zaman zaman medyada ya da web sayfalarında yansıyor. Ama eğitim sürekli, kaliteli ve disiplinli olursa anlam kazanır. Motoru sevdirmek, teknolojiyi öğrenmek, güvenli sürüş sistematiğini kalıcı hale getirmek o kadar kolay olamıyor. Çünkü, motor için herkesin birleştiği tek konu, bunun “bir şeytan işi” olduğu şeklinde. Ama köprüde dur-kalk ilerlemeye çalışırken yanlarından su gibi akıp giden motorları görünce akıllarından kimbilir neler geçiriyorlar? İngiltere, 1. Dünya Savaşı sonrası ürettiği motorlarla insanlarının işle ev arasında kolay gidip gelmelerini sağladı. Honda, fabrikalarında çalışan işçilerinin daha kolay gidip gelmeleri için işçilerinin bisikletlerine motor monte ettirdi. Harley-Davidson büyük ülkeye yaraşan bir motor ve ses üretti. Hangimiz yakınımızdan geçerken bu sesi tanımıyoruz ki? Diğer markaların da öyküleri vardır.
İki tanesinden kısaca söz edeyim: Kısa bir gezi için Münih üzerinden Barselona’ya gittim. Dönüşte bir günümü Münih’te geçirdim. Nedenini umarım anlamışsınızdır. BMW’nin müzesini, otomobillerini, motorlarını gözlemledim. “Bayern Motor Atölyesi” anlamına gelen bu baş harflerin muhteşem büyük binalarında birkaç görüşme yapma şansım oldu. Birisinin sorusuna verdiğim cevap onların moralini bozdu: ‘Volkswagen- Audi’nin satın aldığı motoru kullanıyorum’ dediğimde her zamanki biçimde Alman tekniğinin o sert çelik ifadesinin yansımasını yaşadım. ‘Rekabet gelişme sağlar’ şeklinde özetleyerek bitirdik sobetimizi… Haydi Ducati’cileri gücendirmeyelim, markanın ismini yazmış olalım. “Trafik Hayattır!” isimli slogan ile sosyal sorumluluk çalışması yapmakta olan grubumuza artık başka görevler düşüyor.
Trafik hayatsa, “Motosiklet tat verir!”
Yorumlar
Loading…