Motosiklet denilen, iki tekerinin arasında bir motora sahip, çeşitli hacim ve güçlerdeki araçların da fenni muayeneleri yapılıyor. Satın alınmasından sonra üçüncü yılın bitiminde ilk kontrol ve ardından her iki yılda bir olmak üzere bu işlem sürekli tekrar ediliyor.
Önceki motorlarımda bu işlemleri Karayolları’nın ilgili birimleri yapıyordu. Daha sonraları bu kontrollerin yapılması TÜVTÜRK tarafından gerçekleştirilmeye başlandı. Bu arada, daha önceki 2 ve şimdiki motorum için bir kez, zorunlu olan bu fenni muayeneyi yaptırdım.
Sistem şöyle işliyor: Önce randevu alıyorsunuz. Varsa trafik veya vergi borçlarınızı ödemeniz isteniyor. Demek ki Gelir İdaresi Başkanlığı ile bu şirket arasında iyi bir iş birliği var. Güzel bir şey… Hatta hiç farkında olmadığınız bir borç bile ortaya çıkabiliyor. Ödemeniz gereken bir para yoksa bu defa takvim üzerinde gün ve saati seçebiliyorsunuz. Bu da çok güzel. Ardından bu işlemin kaça patlayacağını orada görüyorsunuz. Bu da fena değil… Ama bir küçük sorum var: Fenni muayene ücretleri peşin para ile yapılıyor… Bunu uyarısını ekranda görüyorsunuz.
İnsanlarımız neredeyse cikleti bile kredi kartı ile alabilirken neden TÜVTÜRK’te kredi kartı ile tahsilat yapılmıyor? Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), uzun süredir vergi mükelleflerinin kredi kartı kullanabilmesi için birçok banka ile anlaşma yaptı. TÜVTÜRK de bu konuda bir girişimde bulunmalıdır… İşin bir küçük tarafı bu.
Diğer tarafı, kimse motosikletten anlamıyor (Benim gittiğim istasyon için bunu söylüyorum), fenni muayene için gelen görevli, “Motora binin, sürün ve önce arka frenlere basın” diyor; sonra da “Döndükten sonra yine gidin fakat bu defa ön frenlere basın” demeyi ekliyor. Bu talep karşısında şaşırıyorum. Çünkü benim kullandığım motorda fren sistemi kombine… Ön ve arka frenler uygun bir tempoda çalışıyor. Ben eminim, ön fren kontrolleri esnasında epeyce sayıda motosiklet sürücüsü bu muayene esnasında sıkıntılar yaşamıştır.
Ardından iç kısma girip farların kontrolü için motorun üzerinde beklememi istiyor. Gerekçesi de şu: Diyor ki görevli, “Kameralar şu anda kayıtta, bizim bu işleri ciddi ve doğru yaptığımızı kaydetsin…” Altımdaki motor 1200 cc ve 150 beygir gücünde… Belki de motosikletler içinde oldukça yüksek teknolojiye sahip bir mühendislik ürünü… Bakımlarını düzenli yaptırıyor muyum? Mümkün olduğunca evet… Yeterli kilometre yapmamama rağmen süreden dolayı yağını değiştiriyorum. Aküsünün gücü azalmıştır diye değiştiriyorum. Hidroliklerini değiştirtiyorum.
Sonuç olarak, motosikletlerin bu istasyonlardaki fenni muayenelerinde sorunlar çıkabilir. Bazı yerlerde yalnızca motosikletler için kontrollerin yapıldığını biliyorum. Oralardaki işlemlerin nasıl yapıldığını yakın zamanda öğreneceğim. İstanbul ziyaretlerimin dönüşünde Kızıltoprak’ta motosikletler için düzenlenmiş bir istasyonu görür gibiyim. Kocaeli büyük bir kent. Hele İzmit, bu bölgenin en aktif ilçesi…
Köseköy ve Gölcük İstasyonlarındaki Motosiklet Fenni Muayene işlemlerindeki tablo budur. Bunların yanı sıra temizlik, hijyen, elektronik sıralamayı veren ekranlarındaki hatalar veya çalışmayanlar, bekleme salonları düzeni, motosikletlerin beklediği güneş altındaki yerlerin belli olmayışı, tozlu ve yüksek egsoz gazlı alanlar, zemindeki çivi ve vidalar, bakımsız çimenler, zincirle çevrilmiş ama üzerleri basılarak yeni patikalar oluşturulmuş çimler, bekleme masaları ve çöp bidonlarının çöple dolu oluşu ve diğer gözüme ilişenler bende hafif bir gülümseme yarattı!
Bunları neden yazıyorum? Birincisi, motosiklet trafikte en az ambulans ve itfaiye kadar geçiş önceliği olan bir araçtır. Hızlıdır ve trafiği rahatlatır. İkincisi, her bir motosikletin trafiğe katılmış olması en az dört aracın daha rahat seyrine destek olur, park sorunlarını hafifletir. Üçüncüsü ise, TÜVTÜRK dediğimiz bu sistem, Almanların “Technische Ueberprüfung Vereinigung” tarafından oluşturulmuş normlara göre yapılan bir değerlendirmedir. Ama bu kontroller ve değerlendirmeler dışındaki diğer faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Avrupa Birliği normları öncesi bence biz kendimizin normlarını belirlemeli ve ona göre davranmalı, taklitlerden kaçınmalıyız. Kopyalayarak uygulamaya çalıştığımız tabloyu size uzunca anlattım. Yorumları size bırakıyorum.
Biraz gülmeniz için bir konuyu daha eklemek istiyorum: Götürdüğüm motosikletimin fenni muayenesi plakada soğuk damga yok diye geri çevrildi. Oysa plakası gayet net bir şekilde okunabilen ve bir önceki muayenesinde kabul edilen bir malzemeden yapılmıştı. Verilen plakanın bende olduğunu ve bundan daha kötü boyutlarda olduğunu söylemem rağmen, “trafiğe çıkamaz” şeklinde bir rapor verildi…
Ne yapacağım diye merak etmeyin! Plakayı çok sayıdaki motosiklet servis şirketlerinden birinde bir bardak tavşan kanı çay içme süresinde değiştirecek ve yeniden 1 ay içinde o istasyona gideceğim. Umarım o zaman sorun çıkarmazlar…
Kim ne derse desin, motosiklet bu şehrin ve ülkemizin trafiğini rahatlatmadaki en önemli anahtarıdır. Bir motosikletin trafiğe katılması, trafiğin biraz daha rahatlamasıdır, hızlanmasıdır, park sorunlarının azalmasıdır… Velhasıl, motosikletin yaşamdaki yeri diğer her şeyden farklıdır…
Yorumlar
Loading…