Motosiklet ailesi yarışlar esnasındaki olası kazalara karşı sigorta konusunu bir süredir tartışıyor.
Motosiklet sigortaları, kaza olasılığı çok yüksek görüldüğü için otomobillere oranla oldukça pahalı ve akıl almaz fiyatların döndüğü bir sistemi içeriyor. Yeni aldığınız bir motor için zorunlu trafik sigortası yaptırıyorsunuz. Peki, yarışa katılacaksanız, olası risklere karşı ne tür teminatlar gerekli ve bunlar hangi klozlarla desteklenebilecek? İşte tam bu noktada tartışmalar başlıyor.
Motosiklet yarışlarına katılabilmek için öncelikle bir kulüpten yarışçı lisansı çıkarmanız gerekiyor. Bunun koşulları TMF sayfasında yer alıyor. Öncelikli olarak motosiklet sporu yapmanızda sağlık açısından bir sorununuzun olmadığı bildiren bir hekim raporu almak zorundasınız. Diğer birkaç formalite yanında çeşitli beklenmedik durumlara karşı sorumluluğun size ait olduğunu bildiren bir taahhütnameyi imzalıyorsunuz.
Olası kazalarda, kazaya karışanların acil servis ve daha sonraki tedavileri kişisel sigorta sistemleri ile karşılanıyor. Motosiklet yarışçısı olmanın sigortalanmada şimdilik bir katkısı yok… Ancak bazı yarışlarda üçüncü kişilere verilebilecek zararlara karşılık önlemler alınması gerekiyor. Bu arada, bilmeyenler için yazıyorum, TMF her yarış öncesinde her sporcu için üçüncü şahıslara verilebilecek zararlara karşılık olmak üzere sigorta yaptırıyor.
Asıl olan, yarışçı sporcularımızın her türlü kaza risklerine karşı sigortalı olmalarıdır. Çeşitli yarışlarda çok farklı kaza olasılıkları ortaya çıkabiliyor. Çeşitli teknik arızalar, yarış esnasındaki mücadeleler, beklenmedik durumlar, çarpışmalar, pistten çıkmalar sporcuları yarış dışı bırakabiliyor. Ortaya çıkan hem maddi hem de sağlık içerikli zararların karşılanması nasıl sağlanacak? İşte bu soruların tamamına pozitif cevapların verilebileceği bir sigorta sistemine geçilme zamanı gelmiştir.
Ocak ayının ortasında yapılan kulüplerle istişare toplantısında bir sigorta acentesi temsilcisi küçük bir brifing verdi. Üç farklı risk grubuna göre farklı teminatlar içeren teklifler sundu. Tablolara bakıldığında ağırlık, üçüncü şahısların uğrayacağı zararlara karşı daha çok güvence vermesi şeklindeydi. Bu sonuç kulüp yöneticilerini memnun etmedi. Çünkü; tedavi masrafları çok düşük meblağı içeriyordu, sakatlanma ya da vefat halindeki ödenmesi önerilen rakamlar oldukça az bulunmuştu.
Peki, ne yapılmalı? Birinci önerim, bu işin diğer ülkelerde nasıl işlediğinin araştırılmasıdır. İkincisi ise, şimdiye kadar olan kazalarda ortaya çıkan sağlık harcamalarının ortalama değerlerinin masaya yatırılmasıdır. Bir sezondaki toplam kaza sayısı, oluş biçimleri, hangi motosiklet sınıfında ne tür kazaların ortaya çıktığı gibi çeşitli datalar bir veri tabanında toplanmalıdır. Daha sonra bu risklere karşı optimal sigorta sistemi için çeşitli şirketlerle toplantılar yapılmalı, uzun vadeli fiyat teklifleri alınmalıdır.
Burada önemli olan olası risklere karşı sigorta poliçesinin hazırlanmasında ortaya çıkacak rakamın kimin tarafından ödeneceğidir? Kulüpler, sporcular, sponsorlar veya federasyon mu bu police bedellerini ödeyecektir? Bu durum epeyce tartışma getirecektir. Ama kısa sürede bir çözüme kavuşturulması da gereklidir.
Yüksek risklerine karşılık, motosiklet yarışları esnasındaki kazalar, sokaktakilere göre daha az sayıdadır. Dileğimiz hiçbir yerde motosikletin karıştığı bir kazanın olmamasıdır. Olası risklere karşın en iyi sigorta sistemleri devreye girmelidir. Bu konuda kulüplerimize de görevler düşmektedir. Yarışçı lisansının çıkarılmasında sigorta zorunluluğu gelirse kimse şaşırmamalıdır. Bu nedenle şimdiden hızlı şekilde çeşitli risk yönetimi önlemleri alınmalıdır.
Hepimize kazasız ve sağlıklı bir yarış sezonu dileği ile…
Yorumlar
Loading…