Olağanüstü günler yaşıyoruz. Hayat devam ediyor. Motorlar yollarda. Bazı arkadaşlarım Avrupa’nın çeşitli ülkelerine yaptıkları turlarını bugünlerde bitirip memlekete dönüyorlar. İzinlerine motorla gidenler hızla görevlerinin başına geldiler. Şimdi hafta sonları bekleniyor. Bölgelerin en güzel noktaları ziyaret edilecek. Nefis yemeklerin tadına bakılacak. Ne diyelim? Afiyet olsun!
Önümüzdeki Eylül ayında Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanlığı için seçim yapılacak. Her dört yılda bir Yaz Olimpiyat Oyunları sonrasında tüm spor federasyonlarının başkanlık seçimleri yapılıyor. Bekir Yunus Uçar ve ekibi yeniden aday olacak. Başka aday çıkar mı bilmiyorum ama, herkesin şimdiden elini çabuk tutması ve projelerini açıklaması gerekecek.
Türkiye motosikleti sevdi. Son on yıl içinde motosiklet sayısı oldukça arttı. Ancak, her ne kadar “Çin Furyası” denilse ve dudak bükülse de bu motorlarla motosiklet dünyası zenginlik kazandı. O günlerin uzak doğu üretimi motorlarını kullananlar bugün çok daha yüksek hacimli ve farklı özelliklere sahip motorlara sahipler.
Motosiklet sayısının artışına karşılık yarışmacı sporcuların sayısı aslında beklenen düzeye gelmiş sayılamaz. Özellikle 2005-2008 arası sayıca fazla yarışmacıyı Kocaeli Körfez Yarış Pistinde kıyasıya mücadele ederken gördük. O ara bazı şirketler ve kişiler bu spora olağanüstü destek verdiler. İçlerinden biri olan Haluk Ulusoy’un, o zaman KMSK yarışçısı olan Sinan Sofuoğlu ve diğer sporcuları için özel bir otobüs hazırlattığını biliyoruz. İçinde deri koltukları, mutfağı, tuvaleti, banyosu bulunan bu araca en az 2 motosiklet ve yardımcı malzemelerinin konulabileceği özel bir bagajı da monte ettirmişti.
Yurtdışlarında görüp kıskandığımız tabloları ülkemizde yaşamıştık. Daha sonra sporcu sayısında bir gerileme yaşadık. Bunda sanıyorum motosiklete gelen yüksek oranlı vergilerin etkisi var. Bu arada, pistlerin yarışlar bakımından güvenliği tartışılmaya başlandı. İzmir pisti büyük ölçüde yarışlara ev sahipliği yaptı. İstanbul Park’ta yarışlar izledik. Yurtdışındaki pistlerle temasa geçip sporcularımızın oralarda yarışmalarını sağladık. Yakın olması bakımından Seres (Yunanistan), sürekli gidilen bir yarış pisti oldu.
Motor sayısı, yarışmacı sayısı, pistler, motosiklet vergileri, reklam, yayın derken 2016’yı bitireceğiz. Birçok yazar ve motosiklet insanı her fırsatta motosiklete konulan bu vergileri defalarca eleştirdi. Bir ara bunun etkisini gördük. 250 cc’ye kadar olan motorlarda ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) indirimi geldi. Bu tablo motosiklet satışlarını arttırdı. Ancak yarışmak isteyen ve bu uğurda çok ciddi paralar harcayan kulüpler ve sporcular yüksek hacimli motorları için hem KDV (Katma Değer Vergisi) ve bunun üzerine binen ÖTV’yi ödemek zorunda kalıyorlar. Oysa sporu ve özellikle motosiklet sporlarını geliştirmek istiyorsak bu yarışlarda kullanılan motorlarda değil ÖTV, KDV’yi bile kaldırmalıyız!
Bu yazıları okuduktan sonra yeni bir federasyonun önünde duran acil konuları gündeme getirmiş olduk. Pist yapacağız, çocuklara değil önce anne ve babalara motosikleti sevdireceğiz, çocuklar için yeni fırsatlar yaratacağız, vergisiz bir motosiklet sporcu topluluğu oluşturacağız, medyada daha fazla yer almak için daha stratejik uygulamalara geçeceğiz. Sanıyorum motosiklet ailesi en çok bunları istiyor.?