Gezilerimi takip eden ve sürüş tarzımı bilenler ruhumun tam
anlamıyla bir endurocu olduğunu çok iyi bilir ve o tarz motora hala geçmediğim
için şaşıran, soran ve çok geç bile kaldığım fikrine sahip olanlar da az değil.
Elbette,gezi ve sürüş tarzıma en uygun motor bir endurodur ve onunla çok keyifli geziler yaşayacağımı
da çok iyi biliyorum, o zaman neden hala almadım?
Aslında ta baştan beri
hedefim o olsa da başka motorlar nasip oldu,farklı tarzlar kullanmış olmak tecrübedir,
yol ve motor tecrübesi biriktirmek bakış açısını genişlettirir. Gelişigüzel
herhangi bir enduro almak istemiyordum, denedim ama beğenmedim ve hayal ettiğim o
büyük gezi motorunu alıncaya kadar doğru zamanı beklemek ve sabretmek ayrı bir keyif
benim için.
İstanbul’dayken geniş ve büyük bir motor çevikliğimi azaltabilir
düşüncem vardı, o bir uzun yol motoru. Almayı düşündüğüm motor BMW GS1200. Onun kullanımı
şu anki motorumdan çok daha kolay olduğunu da bilsem onu henüz almamanın en
büyük nedenlerden birisi garajımın genişliğinin yeterli olmamasıdır. İstanbul’da
bana ait özel bir garajım vardı, evimle bitişik, uzun ama eni dar,içeride motor
döndürmek çok zordu. Dik rampa ile girip çıkıldığı için geri geri girilemiyor. Daha
derli toplu olan şu anki motorumu bile içeride döndürmek için bin bir haller
yapıyordum.
Neden hala enduro almamanın başka bir sebebi de İstanbul’dan şehir
dışında uzaktaki parkurlara süratli ulaşmak için otoyollarda yüksek hızlarda giderken
4 silindiri tercih ettim. “Kadın Gözüyle Yeni Motor” gezi yazımda ne demek
istediğimi çok daha detaylı anlatıyorum. Ne zaman İstanbul’dan taşınırsam ve
dar garajımdan kurtulursam işte o zaman hayalimdeki enduro alma zamanım yaklaştı
demek olacaktı. Bir de başka bir durum daha var, çok iyi bir enduro istiyorum
ve onu hak etmek istiyorum. Yeteri kadar yollarda tecrübe edindikten sonra ona o
zaman kavuşmak bir ödül sevinci yaşatacak, böylesi çok anlamlı benim için. Değer
verdiğim hedeflerimi sabrederek elde etmeyi seviyorum. “Hak etme”fikrimi anlatmak
için üniversite hayatımdan bir örnek verebilirim.
1993 yılı, babam Almanya’dan
çok şık ve nadir olan bir araba getirmişti, İstanbul’da bir iki tane vardı
sadece. Bir gün babam bana : “Kızım arabanın anahtarını al, onunla okula git.”
dedi. Vay dedim, forsa bak, üniversite öğrencisi son model büyük bir arabayla
okula geliyor. Eskiden bu tip şeyler anormal dikkat çekerdi. Kimse bakakalmasın
diye paylaşmak için ehliyeti olup isteyene teneffüslerde okul parkında
turlamaya izin verdim. 3 ya da 4 gün arabayla gittikten sonra babama anahtarı
geri verdim. Çok şaşırdı. “Kızım niye kullanmıyorsun?”diye sordu.
“Baba, ben
henüz bir arabayı hak etmiyorum, çalışıp kendi emeğimle almak istiyorum, henüz
bunun zamanı gelmedi” dedim. Gözleri doldu, çok gurur duyduğunu hissettim. Çaba
sarf ederek değer verdiğim hayallerime kavuşmak çok anlamlı benim için. İlk
motorumu aldığımda ruhsatıma ve motoruma bakıp bakıp duygulandım, ona kavuşmak
hiç kolay olmamıştı, itiraz edenleri ve engel duvarlarını aşmıştım. Bir yıl
kadar sonra ikinci motor için araştırma yapmaya başladım, yeni bir ev alma
planım da olduğundan motora sınırlı bütçe ayırmıştım. İstinye’ de Borusan’ a
gittim, 2.el BMW lerin arasında bir GS F 650 dikkatimi çekti, çok düşük km de
idi, yeni sayılırdı. Gözleri bana bakıyordu sanki. Üzerine oturduğumda çok
şaşırdım, beden uyumuna hayran kaldım, hafifliği ve kolaylığı beni çok etkilemişti.
Çok ergonomik hissettim, sanki terzi onu benim için dikmiş gibiydi. 100 cc
motordan sonra 650 lik motoru böylesine benimseyebiliyor olmam motorun
başarısıdır. Böyle bir vücut uyumu olamaz, müthiş bir denge, yüksek bir hakimiyet
ve güven hissi almıştım. Fiyat tam ayırdığım bütçe kadardı, bu kalite bu kadar
uygun olamazdı, şaşırmıştım. Onu almaya hemen karar verdim.
Satıcıyla o motor
hakkında konuşurken özelliklerini gösteren bir evrak uzattı, fiyat da
yazıyordu, etiket deki rakam ile aynı, ancak etikette döviz cinsi yazmıyordu, o
kağıtta Euro yazıyordu.Gözlerim herhalde sadece ayırdığım paraya odaklı
olduğundan o fiyatın TL değil de € olabileceği hiç aklıma gelmedi. Görmek
istediğimi algıladım demek. Euro olarak motor hak ettiği normal fiyata ulaştı,
ama o rakam bana uymuyordu. Ev için ayırdığım bütçeden alıp ilave etmem, planım
bakidir, disiplinimi bozmam. Üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçti, artık çoktan
İstanbul’da da değilim, hayat akışı tıkırında diyebilirim ve kendime ödül
olarak gördüğüm BMW hayalime adım adım yaklaştım. Ne kadar sabretmişim, ne
kadar çok sadık ve istikrarlıyım, kendime bravo. Elbette her şey nasip kısmet
işidir, ne olacağını bilemeyiz, ama şunu iyi biliyorum ve çok istiyorum :
2017 yılında huzur ve mutluluk olsun ülkemizde, herkes sağlıcakla
yaşasın.