Başlık, yakın coğrafyamızda yer alan birkaç yerin ismini taşıyor. İki gündür Ohrid’deyim.
Makedonya Motosiklet Federasyonu Başkanı ve arkadaşları ile görüşeceğim. 4. Uluslararası Bilim, Kültür ve Spor Kongresi’ne oturumlar yönetmek ve bir de kapanışta “Yüksek Öğretim Kurumlarının Yaşam Boyu Öğrenmede Oynayacağı Öncü Rol” başlıklı konuşmayı yapmak için bulunuyorum. Ama aklım buradaki motorcu kardeşlerimde. Çünkü onlardan birkaçı ile İspanya’nın Jeres şehrinde beraber sohbet etmiştik. Onlara sürpriz yapacağım.
Ohrid’i anladık ama Erzincan, İran nereden çıktı diye merak edenlerimize hemen cevap veriyorum: Buradaki birçok arkadaşım Türkiye’deki Spor Bilimleri çalışmalarını domine eden insanlar. Hele birisi var ki facebook’un daimi temsilcisi gibi.. Anlatayım neler olduğunu: Erzincan’dan bir katılımcının motosikleti olduğunu ve onun motorunun benim motorumdan daha iyi olduğunu söylediğini bildirdi. Klasik hoca olarak ona şu cevabı verdim: Her motorun kendine özgü özelliklerinin varlığını, kullanım amaçları ve keyif alma derecesine göre farklı motorların kullanılabileceğini ilettim. Ama o ısrarla, “Hocam senin motor sınıfta kaldı, onunki şöyle, böyle…” diye devam etmeyi sürdürdü. Tabii ki ilk oturumdan sonra tanıştım. Kendisi Taekwondo antrenörü, Teknik Direktör ve her şeyden önce motor kullanıcısı. İşte büyü şimdi burada başlıyor. Ama o da ne, Hollanda’lılar ona doğru geliyorlar, üzerinde giydiği yağmurluğu almak istiyorlar. Zor kurtarıyor.
Neden, çünkü onlar da motorcu ve yeni tanıştığım arkadaşımın motorcu olduğunu kullandığı yağmurluktan fark ediyorlar. Reklam olur mu diye yazmaktan çekinmiyorum. Onda BMW GS 1200 Adventure var. Ben de ise küçük bir Multistrada! Kapışmayı ona göre değerlendirin. Kapışmaya ya da tartışmaya gerek yok! Herkes motoru ile mutlu olmaya çalışsın..
Buradan İzmir’e geçiyorum. Oradan iki motorcu İran’a gitmek istiyor. Geçerken Erzincan’a uğruyorlar. Yemek, konaklama derken yeni tanıştığım arkadaşım onları İran’a kadar eşlik ediyor. Vize’nin olmaması bizim için avantaj. Durumu motorcu kardeşlerime iletiyorum. Onlar orada iki hafta kalıyorlar.
Sonra dönüş. Ardından Vedat’ın İzmir’e gelişi… Motor hemen bakımda. İzmir ziyareti müthiş geçiyor. Müthiş bir motor kardeşliği… Buradan uzun süreden beri konuşmakta olduğumuz bir konuyu sizlere açıyorum. Birçok kulübümüz oldu. Çeşitli motosiklet toplulukları motora ve hayata hizmet etmeyi sürdürüyorlar. Bazılarımız bireysel olarak uzak coğrafyalara gidiyorlar. Televizyonlarda ve internet ortamında inanılmaz güzellikteki yolları, dağları, ovaları, kentleri, otelleri izliyoruz. Onları kıskanarak takip ediyorum. Sonuçta hepimiz motosiklet kullanıyoruz. Artık “Motosiklet Kullanıcıları Derneği”nin kurulma zamanı gelmedi mi? Konuyu Cem Batırbaygil defalarca dile getirdi. Bu yurtdışı dönüşümden itibaren çalışmalara başlıyorum. Bu konuda herkesin yapabileceği bir şeyleri olduğunu biliyorum. Motosiklet Türkiye’nin en muhteşem fenomenlerinden biri olmaya hazırdır.
Bakın neler yapacağız? Motosikleti daha ucuza almak imkanı ortaya çıkacak. Motosiklet malzemelerinin kalitesi artacak, optimal fiyatlar kullanılacak. Her bölgede motosiklet eğitimleri bir takvime göre verilecek. Markaların kullanıcılarla olan uzak mesafeler kısaltılacak. Yalnız motosiklet satmak değildir markaların görevi.. Her aileden bir kişi mutlaka motosiklet sahibi olacak. Her şehirde cadde ve sokaklarda motosiklet parkları yapılacak. Köprü ve otoyollardan geçen motosikletler daha az ücret ödeyecek. Kırmızı ışıkta motorlar otomobillerin önünde yer alabilecekler. Çünkü motorlar, otomobillere göre daha çabuk hızlanıyorlar. Böylelikle trafik hızlanacak.
Şimdi bana müsaade. Burada tam 12 tane Goldwing görmüş arkadaşım. Ohrid Gölü kenarındaki otelimden kaçıp onları bulmaya gidiyorum. Sonra ne yaparım, bilinmez. Buradan selam ve sevgiler ama bu ayın ikinci haftasının ilk iş gününün “İşe motorla gitme günü” olduğunu unutmayın. Bence tek gün bizi kesmez. Biz sağlıklı oldukça hergün işimize motorla gitmeyi sürdürelim.?