Motosiklet dünyasında yeni gelişmeler yaşandı.
Motosiklet dünyasında yeni gelişmeler yaşandı. Bu haberler Türkiye’den. Olağanüstü Seçim kararı sonrası medyanın klasik başlığı şöyle oldu: “Başkan güven tazeledi!” Eğer diğer aday kazanmış olsa idi bu defa başlık sanıyorum şöyle olurdu: “Başkan devrildi!” 124 delegenin katıldığı seçimde, tarafların oldukça medeni sayılabilecek konuşmaları, değerlendirmeleri sonrasında sandığa geçildi. Bekir Yunus Uçar grubu 74, Cihangir Fadıl Ünal grubu 50 oy aldılar. Çoğu oylama, oy çokluğu ile geçti. Demokratik seçimlerin genel yapısı böyle oluyor. Şimdi sıra yeniden bir başlangıç ve daha kaliteli yönetim anlayışının aktif hale gelmesine doğru ilerliyor.
Masada, üzerinde çalışılması gereken birçok konu bulunuyor. Çünkü işin çok çatallı ve boyutlu tarafları var. Bir tarafta motosikletin tanınır olması ve sevilmesinin sağlanmasına yönelik çalışmaların zorunluluğu şimdiden kaşların çatılmasını sağlıyor. Bunun nedeni, anladığım kadarı ile motosikletin kültür tarafının hep göz ardı edilmesinde yatıyor. Federasyonlar daha çok işin sportif tarafını düzenliyor olsalar da işin asıl önemli bölümü bu sporun bir kültür şeklinde değerlendirilebilir olmasının sağlanmasında saklanıyor olmasıdır. Motosikletin kullanıcısı, tüketicisi, günlük yaşamda en sık kullanılabilir araç haline getirebilmiş olanların sportif yarış ve faaliyetlere bakışı değişecektir.
Bir dönem, Körfez Yarış pistine o kadar çok seyirci geliyordu ki, yarış sonrasında eminim onların içinde motosikleti olmayanlar bir hafta içinde birer küçük scooter’a sahip oldular. Çünkü oradaki ambiyans, yapılan anonsların heyecanı doruğa taşıması, pistte yarış başlangıcı önce kızların dansı, motorların pozisyon almaları, yarış esnasında hafif bir müzik ve onu süsleyen egzoz sesleri sanki Zubin Mehta yönetiminde bir senfoni orkestrasının konseri gibi geliyordu. Buradan çıkarılacak küçük bir dersimiz var: Yarışlara seyirci çekmeliyiz. Bunun için neredeyse savaşmalıyız. Benim dileğim şimdiden 14-15 Eylül 2013 için İstanbul’da buluşma sözünü birbirimize vermemizdir.
Motokros, enduro, süpermoto, pist ve diğer yarışma türleri için bazı yerlerde uygun alanlara sahip olmaya çalışıyoruz. Bazı yerel yönetimler ve kişisel girişimciler, sponsorların desteği ile müthiş işler yapıyorlar. Bu çalışmalar çok güzel ama sporcu yetiştirmeden ve sportif performans açısından o kadar başarılı değiliz eleştirisini yapmadan geçemeyeceğim. Bunun yanı sıra aynı tarihleri kapsayan birkaç organizasyon şimdilik küçük bir aile olan camiamızın kafasını karıştırmaktadır. Size Ağustos ayının ikinci haftasında yapılan faaliyetleri sıralıyorum: İznik’te Elbeyli’de enduro-kros karışımı bir etkinlik, Akyazı’da Süpermoto yarışları, Sakarya Poyrazlar Gölü kenarında motosiklet eğlenceleri. Oysa bu organizasyonlar bir takvime bağlansa ve bir sıra izlese inanın daha çok izleyici ve medya mensubunu kendilerine çekecektir.
Gelelim işin eğitim ve eğiticilerin eğitilmesi tarafına. Burada iş çok. Ciddi bir planlama ve aşırı özveri gerekiyor. Motosikleti kullanmak başka, işin eğitimini vermek başkadır. Çoğu motosiklet kullanıcısı, eşinden dostundan, mahalledeki ağabeylerden motosiklet kullanmayı öğrenmeye çalışmaktadır. Bugün ise sevindirici bir gelişme olarak bulduğum motosiklet eğitim merkezlerinin varlığının olmasıdır. Bazı şirket ve kurumlar ücreti makul sayılabilecek şekilde ve bir plan dahilinde motosiklet sürüş eğitimi vermektedirler. Ama bunun yarış ve yarışmacı tarafına baktığımızda tablo tam tersidir. Bunun için sıkı bir çalışmanın başladığını size bildirebilirim.
Yakın planda küçük notlar alarak yazdığım ajandamdan bazı başlıkları sizlerle paylaşmış bulunuyorum. İki ayakla beraber iki tekerli bir dünyaya geçiş, dönmekte olan evrene ortak olmaktır. Eğer dünya dönmeseydi, ne motosiklet ne de bu yazılar olurdu. Bakın keyfinize…