Hiçbir şey bir anda olmuyor. Ne piste alışmak, ne ekipmanı tamamlamak, ne motoru hazırlamak, ne en iyi sürüşünüze ulaşmak, ne süre yapmak. Hiçbir şey hemen olmuyor. Çünkü bu iş progresif bir iş. Yaptıkça iyi olduğun, yaptıkça tamamlandığın, sürdükçe geliştiğin iyileştiğin, sürüşünü iyileştirdiğin bir iş.
Yani, “piste bir kere girdim, üf virajları ne biçim döndüm, tamam ben oldum!” diye bir şey yok.
Hiçbirimiz bir anda Rossi, Marquez vs olmuyoruz. Olamayız. Ne oluruz? Önceki halimizden daha iyi olabiliriz.
Pist sürüşü, yoldaki, trafikteki sürüş değil. Tüm dinamikleri yoldan, trafikten farklı, ekipmanı malzemesi, ihtiyaçları, zamanı…
Pek çoğumuz için motosiklet sürmeye yeni başladığımızda veya biraz ilerlediğimizde, belki gözümüzün önünde hep Motogp sürücülerinin görüntüsü olduğu için, pist sürüşü çok zor, çok karmaşık belki de dağın tepesi gibi görülüyor. Büyük oranda da doğru.
Eğitim ve teknik kısmı bir yana, ama piste hazırlanmak ayrı zorlukları da olabilen bir iş. Hele ki ufak tefek bir kadından bahsediyorsak. 🙂
Piste girebilmek için piste uygun kıyafetler ve ekipmanın olması şart her şeyden önce. Önceki yazımda bahsetmiştim. Uygun kıyafet ve korumalar. Yüksek/uzun eldiven, yüksek pist botları, deri tulum, bolca koruma, iyi bir fullface kask.
Motosikletin kondisyonu ve lastiklerin de iyi durumda olması lazım, ki bu da başka bir konu başlığı.
Şimdi eğer, “hayatımda bir kere de piste çıkmadım demeyeyim, çıkayım tey tey gezeyim” diyorsanız, o da tamam. O zaman pistte talep edilen uygun ekipman ile ve uygun kondisyonda motorunuzla trackday(pistgünü)’e çıkabilirsiniz.
Ama eğer bunu bir uğraş haline getirecekseniz, yapmanız gerekenler bunlardan biraz daha fazla. Bu yazıda biraz ekipmanlardan bahsedeceğiz.
Bu işin bütçe kısmını şimdilik bir yana bırakırsak, vücut bütünlüğünüzü önemsediğiniz ve cebinizin müsaade ettiği oranda sağlam ve koruma yeteneği yüksek ekipmanlar edinmelisiniz.
Ben 1.55 boyunda ufak tefek bir kadın olduğumdan, piste uygun kıyafetleri edinmem biraz güç oldu.
Zira yurdumda kadın motosikletçi sayısı maalesef zaten az iken, piste çıkan, pist malzemesi ihtiyacı olan ve buna yatırım yapan kadın sayısı bir elin parmaklarını zar zor geçiyordur zannımca. E üzerine bir de ufak tefek olunca mevzu iyice çetrefillenebiliyor.
Dolayısıyla, pek çok satıcıdan distribütörden de işittiğim üzere, “abla senin bedeninde bu malzemeyi senede belllki 1 kişi anca soruyor, e biz de getirmiyoruz haliyle.” Doğal olarak satıcılar bunların maliyetlerini üstlenmek istemiyorlar.
Birkaç büyük mağaza bunlardan örnek niteliğinde getiriyorsa da, getirdikleri toplam 10 takımın içinde kendi kadın bedeninize uyanı bulmak da, çölde su bulmakla neredeyse eş değer. Birinin kalıbı uymaz, öbürünün bacak boyu uymaz, birinin beli olur başka yeri olmaz… vs vs vs
Şimdi, yazılarımı takip edenler , ufak tefekliğimi çok söylediğim için bir zaman sonra ölçülerimi ezbere öğrenecek belki ama, 1.55boyunda 35,5-36 numara ayakkabı giyen bir kadın, bu memlekette nasıl kendine uyan pist ekipmanı bulsun sorarım size 🙂
Velhasıl bunları benim gibi insanların bulması biraz zor olabiliyor, son çare, yurtdışından bir arkadaşa getirtmek, yurtdışına gidip kendin almak, getiren arkadaşlara, firmalara sipariş vermek veya yaptırtmak veya online olarak yurtdışından sipariş edip, gelenin üzerinize uymasına dua etmek
Ama erkek sürücüler bu konuda şanslılar.
Büyük oranda aradıkları malzemeleri çok çeşitli fiyat aralıklarında, farklı türlerde, farklı mağazalarda bulabiliyorlar. Lütfen bu nimetten faydalanın efendiler ve asla korumasız binmeyin motorunuza.
Evet, kafamıza iyi uyan iyi bir fullface kaskımız var(içinde güneş vizörü olmayanlardan olmalı, zira güneş vizörlü kasklar pist için güvenlik bakımından yeterli kabul edilmemekte) korumaları tam(dizler-kalça-dirsekler-omuzlar. Airbag’li de olursa tadından yenmez. ) iyi bir deri tulum edindik(benimki gibi birbirine belden komple fermuarla bağlanan ikili deri de olabiliyor), sırt koruması ve mümkünse göğüs korumasını taktık
Kadınlar için tulum içi göğüs koruması yine yurdumda pek bulunan bir şey değil 🙁 ) , botumuz ne olacak?
Yine koruma kapasitesi yüksek, ayağı, bileği ve üstünü en iyi şekilde koruyan, dolayısıyla kendi de yüksek, mümkünse burnunda, yanlarında slider’ı olan piyasada yarış botu-pist botu denen botlar.
Neden?
Çünkü pistte ulaştığınız yatış açıları çoğunlukla yola göre daha fazla olduğu için botunuzun veya peginizin sürtme ihtimali olabiliyor. O nedenle slider’ı olan bir botun slider malzemesi buna göre yapıldığından ötürü, bir tur botunun ucunun sürtünmesine göre sürücü için daha güvenli.
Ama tabii pegin sürtme durumu da var, o da ayrıca incelenecek bir konu. ( motorunuzun piste uygun hale getirilmemiş olması bu sebeplerden bir tanesi. Ama evet başka bir konu.)
Eldivenler de yine bilekten yukarı uzanan, uzun, koruma yeteneği yüksek, üzerinde koruma malzemeleri olan, sadece kumaş veya puf malzeme ile koruma iddiasında olmayan, sürtünmeye dayanıklı malzeme ile sürtünme noktalarını koruyabilecek nitelikte olmalı.
Tabii bir de tulum giyiyorsanız, deri tulumun içinde, bahar aylarında başlayıp sonbaharda biten sezon süresince, pistte çabalarken çok terleyebileceğiniz ve tulumun üzerinize yapışacağı gerçeğini de unutmamak lazım. O yüzden, tulumun içine giyeceğiniz, uzun kollu, teri dışarı atan yazlık bir içlik çok işinize yarayacaktır.
Pist malzemesi satan mağazaların bazılarında bunlar olabiliyor, yoksa yurtdışı mağazalardan edinebilir, siparişle getirtilebilir, ya da spor malzemesi satan malum mağazadan bu amaçla teri dışarı atan içlik benzeri, (genellikle koşu bölümünde oluyor) tayt ve üst edinebilirsiniz. “Ben erkek adamım tayt giymem!” demeyin, pistte bu şekilde tulum içliği giyen çok kişi var ve gerçekten de hayat kurtarıyor.
Ekipmanlar açısından, bilinen markaların çeşitli fiyat aralıklarında farklı ürünleri var. Ama unutmayın, bu işi yapacaksanız, vücut bütünlüğünüzün kıymetini ve size bir şey olması halinde iyileşme sürecinde yaşayacaklarınızı iyi tartmanız ve ona göre vereceğiniz paradan çok da esirgememenizde fayda var.
Çünkü belki vereceğiniz artı 50 Euro, hayatınızın, ailenizin senelerini değiştirebilir.
Zira pistte yüksek hızlarda ve yoldakinden farklı şekillerde sürme ve farklı kazalar yaşama ihtimali var, tabii yine yolda da yaşanabilecekler son derece ciddi, o nedenle her zaman koruma faktörünü elden geldiğince en yüksekte tutmaya gayret etmek gerek.
Eğer böyle bir şey yaşanırsa sizi koruması için aldığınız malzemenin görevini yapabilmesi, sizin geleceğinizle de doğrudan ilgili. Tabii, gidip çok aşırı para verin de demiyorum ama aldığınız malzemenin yapabildiklerini iyi inceleyip alın. Bu hem sizi koruyan malzemeler için, hem de motorunuza aldığınız malzemeler için çok önemli.
Eğer tüm bunları edinmeniz mümkün değilse, pistte bunları kiralama imkanınız da olabiliyor. O takdirde bu seçeneği de değerlendirebilirsiniz.
(Burada bir parantez açmak istiyorum; sosyal medya paylaşımlarında sıklıkla görüyorum, sürücü arkadaşlarımız yol-trafik sürüşlerinde kafalarına taktıkları kask ve dizlerine taktıkları dizlik ile yetiniyorlar Bazen onu dahi takmıyorlar.
Lütfen, giydiğiniz korumasız normal kot pantolonun veya taytın düştüğünüz en düşük süratte dahi kalçanızı, bacağınızı korumayacağını, üzerinizdeki korumasız günlük montun omzunuzu, kolunuzu kurtarmayacağını, ayağınızdaki spor ayakkabının, ayağınızın üzerine düşen en az 160-170 kg motorun altında ayağınızı kırılmaktan korumayacağını, hatta ayağınızdan uçup gideceğini, lütfen unutmayın.
Taytla, spor ayakkabıyla, günlük montla nerede olursanız olun motora binmeyin.
Lütfen kot – tayt vb. yerine korumalı motor pantolonu giyin, korumalı ceketler, botlar, eldivenler giyin. Ablacım pahalı derseniz, haklısınız derim ama bu işi çok güzel kotaran pek çok yerli üretim Türk markası da var. Kendi sağlığınız için en azından onlara yönelin. )
Ancak hepsinden önemlisi, pistte sürebilecek zihinsel ve fiziksel rahatlıkta olmanız. Uykusunu alamamış, hasta veya yorgun veya akşamdan kalma, stresli bir sürücü, bence o gün pistte sürmemeli. Gidip evinde dinlenmesi veya illâ piste gelecekse, motosiklet sürmemesi daha doğru diye düşünüyorum.
Zira sürüş esnasında göstermeniz gereken performans için vücudunuzun dinlenmiş ve zinde olmaya ihtiyacı var. Ki bu kural bence normal yol sürüşlerinde de geçerli. Motora yorgun, uykusuz, hasta vb hallerde binmemek gerekli. Diğer yandan fiziksel kondisyonunuz yerinde ise de, zihinsel kondisyonu da tartmak gerek.
Örneğin pistte eğitimde iseniz, o eğitime kafanızı verebilecek ve eğitimin adımlarını uygulayabilecek durumda olmalısınız.
Aksi takdirde, şirketteki bilanço hesaplarını düşünüyorsanız veya düşerseniz annenizin, sevgilinizin ne sözler sarfedeceğini, düşersiniz. Ya da en iyi ihtimalle o eğitimden, o sürüşten verim alamazsınız.
O yüzden, piste gidecekseniz, bunu ciddi bir spor addedip, ona göre disiplinle hareket etmeli ve planlama yapmalısınız.
İşte yarışçılar, hayatları boyunca bu disiplin ile yaşayıp kendilerine bakıyor ve sürekli eğitim/antrenman yapıyorlar ve öyle yarışçı olabiliyorlar. Aksi halde, – burada yazının başını hatırlayalım:)
– “ bir kere piste girdim, üf virajları ne biçim döndüm, tamam ben oldum”- , ı ıh maalesef olmuyor, öyle Rossi olunmuyor 🙂
Müteakip bölümlerde dilim döndüğünce fiziksel ve zihinsel kondisyon, motorun kondisyonu konularıyla devam.
Sağlıklı günlerde, güvenli sürüşlerimiz olsun. Hepimize geçmiş olsun.