Galeria’nın önünde motoru park ettim tam kaskı çıkarttım ki 30’larında biri nefes nefese gelip “Abi,ehliyetsiz trafik polisine yakalandım. Motoru çekici çağırıp bağlayacaklar. Ehliyetli birisi alırsa olur dediler. Bana yardım eder misin?”dedi.
Hayatım boyunca yapabileceğim bir şey olduğunda yardım isteyen birini canım istemese bile hiç geri çevirmedim. Yaşam başarılarımın efsunlu şartıdır aslında bu. Haliyle “Elbette, hadi alalım motorunu” dedim. Motor tahminen bir km’den daha uzak bir yerde. Hemen bir taksi çevirdi arkadaş, peşinen 5 lirayı uzattı, polislerin yanına gittik. Nispeten genç ama yaptığı işle hayatın çemberinden geçmiş ve erkenden babacan formatına girmiş trafik polisi ehliyetimi aldı ve hem motorun teslim edileceği kişi olarak beni yazıyor hem de motorcu gence nasihat ediyor: “Kardeşim, ehliyetin yok, kaskın yok, eldiveni vaz geçtim montun bile yok.
Cascavlak motora biniyorsun. Sonra da beni bırak gideyim diyorsun. Bunlardan bir teki için bile ceza keserken tamamını yapmış olman nedeniyle seni bırakmadım, haberin olsun!” Polisten gazı alıp ben de babacan moda geçip “Kardeşim kasksız olur mu yahu!” dedim. Scooter cinsi orta büyüklükte motorun selesini kaldırdı altından siyah üzeri pembe kalpli kafasına iki beden büyük gelen bir kask çıkarttı. “Abi takacağım şimdi” dedi. O kaskı normalde takmak için maço bir yürek lazım tabi… Bir an önce bu sıkıntılı durumdan kurtulmaya çalışıyor haliyle. Ben motoru teslim aldığıma dair formu imzaladım, arkadaş da kaskı takıp motorun üzerine oturdu. Polislere “Tamam mı abi?” dedi. “Tamam” dediler. Polis arabasının yanından motoru kenara çekecek, teşekkür edecek, sonra belki motora iki kişi binip, belki ben motoru kullanıp benim motorun yanına gideceğiz kurgusu içerisindeyim. Arkadaş bindi ve gitti. Polisler de gitti. Motorumdan birkaç km uzakta tabiri caizse çip gibi kaldım ortada!
Motorun yanına dönmek için güneşin altında yürürken şu söz geldi aklıma “Her ortamda herkesin yardımına koşan ama kimseye yaranamayan bir salak vardır. Senin bulunduğun ortamda yoksa muhtemelen o sensin.” Moralim bozuldu. Sonra da güzel bir İslami sözü hatırladım; “Ameller niyete göredir.” Moralim düzeldi. Aynı günün sonrasında motosiklet ehliyeti almak için yazılıyı geçip gidon sınavını bekleyen oğlumla biraz çalışalım dedik. Evin arkasında bulduğumuz bir boşluğa kuka niyetine benim eldivenleri, belliği, kaskı, lastik köpüğünü, tamir setini dizdik çalışıyoruz. Yere dizdiğimiz eşya nedeniyle çok doğru bir görüntü vermediğimizi yanımızda zınk diye durup motordan “Abi aman ne oldu?” diye atlayan sucu kardeş sayesinde anladım. “Hah” dedim, buraların tek salağı ben değilmişim.
Yerdeki kuka sıralamasında kaskı saklayınca durumu kurtardık. Buraya kadar yazıyı okuyup da “Eee, adam masal anlatıyor” tespitinde bulunan kişiye söylemek isterim ki; “Kardeşim, bu motosiklet dediğin meretin kültürü bir de denizcilikte vardır. Canın istemese de yardıma ihtiyacı olduğunu anladığın birini gördüğünde ilgileneceksin. Sonrasında ister salak hisset, ister huzurlu, motosiklet denen bu eksiktekere binmek için gerekli olan ruhsal bir form vardır ve ilk maddelerinden biri de budur.” Tatlı su motorcuları için ülkemizin kuzeyi adına son aya girdik sayılır. Ziyan etmeyin. ?