Motosiklet dünyasına ilk adımı atmanız bir seçimle olur. Otomobil mi, motosiklet mi? Onun yeri ayrı, bunun yeri ayrı deseniz de motosikleti seçtiğiniz gün, otomobilin yeri garanti değildir artık. Motosiklet hayatınıza girer ve özellikle de büyük şehirlerde yaşayanlar için yaşam suyuna dönüşür kısa zamanda. Motosiklet alma kararı, dünyaya bakışınızı da değiştirmeye başlar.
Sizi çok seven yakın çevrenizin ve dolayısıyla da toplumun motosiklet konusundaki değer yargılarına bir kez karşı çıktınız artık. O büyük direnci bir kez kırdınız. Her geçen gün verdiğiniz kararın ne kadar doğru ve yerinde olduğunu anlayacaksınız. Motosikleti olumsuzlayan onca insana rağmen aldığınız bu karar, herşeyden önce kendinize olan güveninizi artıracaktır. Kendi başına seçim yapabilmenin tadına bir kez vardığınız da ise artık başkalarının fikir ve yönlendirmeleriyle değil, kendi deneyimlerinizle karar verirsiniz.
Motosiklet kullanma konusunda aldığınız bu karar, şüphesiz arkasından başka seçimleri de beraberinde getirir. Scooter, Enduro, Cross, Touring, Chopper, Racing ya da Custom… Her biri bir yaşam biçimidir aslında. Seçim yaparken bu kez devreye deneyimli motosiklet kullanıcıları girer; her birinin şüphesiz kendince doğru tespitleri vardır. Hepsi de kendi deneyimleri sonucunda vardıkları kararları, size dikte etmeye çalışırlar. “Touring derim başka şey demem, Avrupa yollarındayken düşün kendini”“Şimdi scooter diyorsun ama biliyorsun bende enduro var, birlikte pek takılamayız”“Caddede kafenin önüne gelişini bir düşün, Chopper’in havası kimsede yok”Böyle hikaye çok. Herkes dünyaya hangi pencereden bakıyorsa, başkalarının da aynı pencereden bakmasını istiyor. Oysa herkesin kendi iç dünyası var. Bu nedenle de karar verirken başkalarının deneyimlerini dikkate alın ama bir yaşam biçimi seçtiğinizi ve bunun da ruhunuza hitap etmesi gerektiğini unutmayın. (Eğitim ve sürebilme kapasitenizi ise değerlendireceğinizi var sayıyorum, daha sonra “vay efendim, acemi adama böyle denir mi” demeyin!)Seçim burada da bitmiyor. Şimdi sıra markaya geldi. Hangi marka olsun istersiniz. Honda, Suzuki, BMW, Aprilia, Ducati, Bajaj, SYM, Harley-Davidson, KTM… say sayabildiğin karar; burada deneyimli kullanıcıların ve cüzdanınızın sesine daha çok kulak verebilirsiniz. Ancak, motosiklet kullanıcıları arasında marka düşkünlerinin bolca bulunduğunu da akıldan hiç çıkarmayın. Bir dostum bu fanatikler için “Motosikletini satamayıp elinde kaldığı için markasına toz kondurmaz” der. Belki doğru, belki değil.
Motosiklet dünyasında seçimler elbet bunlarla sınırlı değil. Sipsevdi gönüllüsünüzdür, o daldan o dala konmayı seversiniz. Sık sık model yenilersiniz. Bazen zamanı geldi düşüncesiyle, bazen de fırsat doğdu diye, bazen de motosiklet ömrünü tamamladı diye düşünür “seçim”le karşı karşıya kalırsınız. Uzun yıllar kullandığınız, ona gönülden bağlandığınız bir motosikleti artık değiştirmek gerektiğini düşündüğüz anlarda seçim yapmak, diğerlerine oranla çok daha zordur. Motosikletle, markayla aranızda koparılması zor bir bağ kurulmuştur. Yeni marka ve modeller bir tarafta durur, alıştığınız model ve marka diğer tarafta. Motosiklet kullanma kararı verirken toplumsal önyargılar vardı karşınızda. Eski motosikletinizi değiştirirken ise sadece ve sadece kendinizle karşı karşıya kalırsınız. Vereceğiniz karar, ne olursa olsun, o marka veya bu model hiç fark etmez. Motosiklet söz konusu ise her karar yaşamınızı derinden etkiler.
Motorunuzun ve yaşam sevincinizin hep “on” olması dileğiyle…