Şile Feneri Özeldir

Yazar: Pervin Ozulu

Sahillerimiz çeşit çeşit güzel fenerlerle süslüdür. Peki Şile’deki fenerin özelliği nedir?

Sahilde uç
noktalardaki fenerlerin hepsini tek tek gezip görmek isterdim. Öyle çok
öyküleri var ki anlatacak, zamanımız yetmez dinlemeye.

Denizin buz gibi sonsuz
gücüne karşı sabırla dimdik asil bir duruşla kılavuzdur, yol gösterendir. 

Güzel yurdumun bütün fenerlerini kapsayan bir gezi yapsam tarihi bir değere sahip olur. Deniz fenerleri cesur ve yalnızdırlar, en zor şartlara göğüs gerip her şeye rağmen dimdik ayakta durur, hayranlığım belki de ondandır.

Ülkemizden
Şile Feneri’ne geçmeden önce, dünyanın yedi harikasından biri olan ve bilinen
en eski deniz feneri olan, Romalılar tarafından yapılmış muhteşem yapıya sahip ve
tüm deniz fenerlerinin babası olan Mısır’daki İskenderiye Feneri’nden bahsetmek istiyorum. Gelmiş geçmiş en yüksek deniz
feneri olan bu yapı tam 135 metre uzunluğundaymış, yüzlerce yıl ayakta
kaldıktan sonra depremler ve fırtınalar yüzünden çok zarar görmüş, 1480 yılında
yıkılmıştır. Aşağıdaki çizimdeki fenerdir.

İlk deniz fenerlerin içinde ateş yakılan odaları varmış, kılavuzluk
görevlerini gece ateş ile yaparlarmış, gündüz ise güneşten gelen ışık dev bir
ayna ile yansıtılırmış.

Fenerler
tarihte önemli yerlere sahiptir.

Hele soğuk kış
günlerinde sert dalgaların fenerin bulunduğu kıyılara çarpması ve dalgaların kayalara
vurup metrelerce yükseklerden kıvrılıp tekrar denizle kavuşma sahnelerine
bayılıyorum. Termosumdan sıcak çayımı bardağıma koyup buz gibi havada burnum
donuncaya kadar seyretmek isterdim. Böyle fırtınalı bir günde fenerin çok
önemli görevi vardır. Kim bilir, verdiği sinyaller ve uyarılar ne kadar çok
kaptana yol göstermiştir.

Şile Fenerine özel
bir sempatim var. Türkiye’nin uluslararası standartlarda en büyük deniz feneri
olduğunu öğrendiğimde daha da hayran oldum. 1859 tarihinde yapılan Şile Feneri Şilenin en yüksek yerindeki kayalık mıntıkadaki yerini ve en büyük fener olma özelliğini hala koruyor. Tarihi yapısı ve özelliği ile Şile’nin amblemi olmuştur. Gündüz iyi görülebilmesi için siyah ve beyaz enlemesine bantlar çizilerek boyanmış. 

Şile Feneri’nin önünde yeşilliklerin
içerisinde kayalıklara karşı harika manzaralı bir park vardır, Kavala Parkı.

Birçoğumuz bilir zaten buraları, fakat iki gün önce yine oradaydım ve yazıya
dökmeden duramadım. Her gördüğümde yine fotoğraf çekiyorum yine hayran
kalıyorum. Motorumuzdan da hep
yine ve yine fotoğraflar çekeriz ya hani, bıkmadan tekrar ve tekrar. İşte sevdanın bir yansımasıdır bunlar, hatta tutkunun ta kendisidir. Tutku yaşamaktır, nefestir.

Deli yüreğime tutkun
olduğum gibi, bir ömür boyu geçmez…

Asla bitmez…