Yazar: Motoron
Frenleriniz motosikletiniz üzerindeki en önemli
kontrollerinizdir. Andy Morrison onları ihtiyaç
duyduğunuzda nasıl sömürerek kullanacağınızı anlatıyor
Eğer başınızı belaya sokabilen kontrol gazsa, frenler sizi bu beladan kurtarabilirler ‐ ama onları doğru kullanmayı bilmeniz koşuluyla. Birçok kez kendimizi hala kurtarılabilecek durumlara düşürür, sonrasında beceriksizce frenlere davranır ve kaza yaparız.
Yeni sürücüler olarak ehliyet testleri yaklaşırken frenlemeyi tekrar tekrar çalışmamıza karşın, sınavdan sona çok azımız bu konuya geri döner ve çok çok daha azımız ii, orijinal 40 ‐ 50 km/s ile düz yolda frenleme tekniğinden daha ileriye taşıma zahmetine katlanır. İşte şimdi burada yapacağımız şey bu. Tecrübeli polislere ileri sürüş eğitimi verirken, sıra fren çalışmasına geldiğinde durma mesafesini gerçekten ciddiye alan bir tanesiyle dahi karşılaşmadım. Onlar için normal kabul edilen, özellikle yüksek süratlerde frenlemeyi hafife almaktır ‐ hem de hatırı sayılır ölçüde. Neden böyle olması gerekiyor? Sonuç olarak, daha başlangıçta onların hepsi kurs için özel olarak seçilmiş, gayretli ve tecrübeli sürücüler. Sadece 20 dakikalık bir çalışmanın kazandırdıkları bazen inanılmaz olabiliyor ‐ bu sürede düzenli olarak fren mesafelerinin 3’te 1 oranında kısaldığını gözlemledim. Daha anlaşılır şekilde ifade etmek gerekirse, pratik sayesinde saatte 120 km ile yapacağınız acil frenlemede tam zamanında durabilirsiniz. Çalışma olmadan durmanızı gerektiren şeye saatte 70 km ile çarparsınız. Kaza araştırmaları çoğu motorcunun durum kurtarılamaz göründüğünde panik fren yaptığını ve bunun sonucunda kilitlenmiş tekerleklerle bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. Ne yazık ki giysilerimizin asfalta sürtünme seviyesi lastiklerin asfalta sürtünme seviyesinin çok altında ve bu da çarpışma şiddetini daha da artırıyor. Tamam, anlaşılan pratik yapmalıyız, ama neyin pratiğini yapacağız? Başlangıç için muhtemelen tam anlamıyla gözlerinizi yuvalarından çıkaran bir kaza freni uygun olmaz, çünkü bu deneme büyük ihtimalle kazaya sebep olacaktır. Frenlerinizi tanıyın ve gerçekleşenleri tam olarak anlamayı deneyin. Onları önce teker teker, sonra birlikte kullanmayı etüd edin. Modern spor motorların ön frenleri, onları tekrar tekrar 260 km/s’i aşan süratlerden durdurabilecek şekilde tasarlanmıştır. Doğal olarak tüm bu güç bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Ön frenin tüm potansiyelini açığa çıkarabilmek için ön lastiğin yol yüzeyine tutunması gerekir ve ön lastiğin bunu yapabilmesi için motorun ağırlığının büyük kısmının ön lastiğe aktarılması lazımdır. Bu bir anda gerçekleşemez. Başka bir deyişle ilk dokunuş ile tam potansiyelde frenleme arasında bir ilerleyiş süreci olmalıdır. Bu nedenle ağırlık transferini başlatan ilk müdahale çok önemlidir. Vücut ağırlığınızın öne ve gidonlara doğru kaydığını hissetmenin yanında çatalların kapandığını ve lastiğin zemin üzerinde hafifçe deforme olduğunu da farkedeceksiniz.
Çok sert ve erken fren yaptığınızda ön tekerlek kayabilir. Sürekli olarak, kilitlenen ön tekerleğe tepki vermekte gecikmeniz düşüş ile sonuçlanır ‐ acil durumda freni bırakmak daha da zordur
Bu gibi durumlarla karşılaşıyorsanız, muhtemelen fren levyesine artan kuvvet uygulamaya ihtiyacınız var demektir
Ağırlık öne kaydıkça, fren levyesini daha sert sıkmaya başlayabilirsiniz. Bu ağırlık transferi egzersizi, üzerinde çalışmanız gereken en önemli konulardan biridir. Çok sert ve erken fren yaptığınızda ön tekerlek kayabilir. Kilitlenen ön tekerleğe tepki vermekte sürekli olarak gecikmeniz düşüş ile sonuçlanır ‐ acil durumda freni bırakmak daha da zorlaşır ve her iki durumda da duruş mesafeniz uzar. Güvenli bir yer bulun. Zeminin özelliklerini bildiğinizden ve etrafta trafik olmadığından emin olun. Bu bir başlangıç egzersizi olduğundan ağırlık transferini 3 saniyelik bir periyoda yaymayı deneyin. Üç saniye geçtikten sonra fren maneti üzerindeki baskıyı motor durana kadar artırmayın. Bunu birkaç kez tekrarlayın. Rahat ettiğiniz bir düzeye geldiğinizde, bu üç saniye içerisinde levyeye uyguladığınız baskıyı muntazaman ve dikkatle artırın. Tam manada rahatlamış olmaya ve kollarınızı dirseklerden kırmaya çaba gösterin ‐ her gerginlik motordan gelen geri bildirimleri anlamanıza engel teşkil edecektir. Bu egzersizleri aceleye getirmeyin ‐ motorunuzun, özellikle limitlerine yaklaşırken, neler yaptığını anlayayıp yorumlayabilmeniz için hareketi çok kez tekrar etmeniz büyük önem taşır. Kendinize güveniniz arttıkça egzersizi adım adım ilerletip daha yüksek hızları ve ıslak asfaltı da kapsayacak şekilde geliştirebilirsiniz. Sürücüler bana sık sık hangi hızda fren çalışması yapmaları gerektiğini sorarlar. Benim önerim hangi hızlarda seyrediyorlarsa o hızlarla çalışmalarıdır. Eğer otoyolda 240 km/s ile yol alıyorsanız, bu hızda ne kadar süre içinde duracağınızı bilseniz iyi edersiniz. Bu muhtemelen sürüşünüzü baştan değerlendirmenize yol açacaktır. Öne ne kadar fazla ağırlık transfer ederseniz, arkada o denli az frenleme gücüne sahip olursunuz. İyi asfaltta, tek başına, modern bir motor kullanan, marifetli bir sürücü, ağırlığı arka tekerlekte hiç kalmayacak noktaya kadar öne aktarabilir. Arka tekerlekte ağırlık kalmaması arka frenden hiç faydalanamayacağınız anlamına gelir. Yolcu ve bagajlarla tam yüklenmiş bir motorda ağırlığın tamamını öne aktarmak imkansızdır. Aynı hikaye tasarım skalasının diğer ucundaki motorlar ‐ mesela büyük cruiserlar ‐ için de geçerlidir. Bu motorlarda ağırlığın, dolayısıyla da frenleme gücünün değerli bir bölümü daima arkada olacaktır. Pratik yaparak ön fren üzerindeki kontrolü büyük oranda edinmek mümkünken, benzer bir hissi arka frenle yakalamak gerçekten çok zor olabilir. Botlar o önemli dokunuşu maskelerken, tam yük ve yolcunun ağırlığıyla başa çıkması için geliştirilen çoğu arka fren de normal tek kişilik sürüşler için aşırı kuvvetlidir. Yeni başlayanlara genellikle arka frenden daha fazla ön fren kullanmaları tembihlenir. Hala dün gibi hatırladığım figürler: kuru zeminde %75 ön; %25 arka ve ıslakta yaklaşık 50‐50’lik bir oran. Bu değerler referans noktası olarak fena sayılmazlar, ama maksimum fren verimliliği sağlamazlar. Bu verimlilik ancak, ön tekerleği kaydırmamak veya arka tekerleği yerden kesmemek şartıyla, ön tarafa mümkün olduğunca fazla yük bindirerek ve arka freni lastiğin kilitlenmesine ramak kalacak noktaya kadar sıkarak sağlanabilir. Sürü eğitimlerinin son yıllarda aşama kaydetmiş olmalarına rağmen, hala ne kadar çok sürücünün yağmurda ön freni kullanmaya çekindiğini görünce şaşırıyorum. Yol ıslakken ve yalnız arka fren kullanıldığında duruş mesafesi, her iki frenin birlikte kullanıldığı duruma kıyasla üç misli uzar. İki sürücünün 120 km/s ile gittiğini ve her iki freni kullanın tam zamanında durduğunu farzedersek, sadece arka freni kullanan sürücü kaçmaya çalıştığı nesne her neyse ona saatte 80 km ile çarpar.
Virajda fren yapmam gerekirse ne olacak?
Bu hak ettiği ilgiyi nadiren gören bir konudur. Bir viraja girerken yada viraj içinde fren yapmak, düz yoldakine kıyasla çok daha zordur ‐ bu nedenle neler olduğunu ve nasıl hissettirdiğini bilmek mecburidir. Pratik yapıyor musunuz? Şimdi söyleyin. Yapsanız iyi edersiniz. Aksi takdirde kafanızda daima, bir traktör aniden yola fırlarsa acaba acil frenle başa çıkabilirmiyim tereddüdü olacaktır. Peki bu durumda hangi freni ne oranda kullanmalıyız? Bu duruma hakim koşullarla ilintilidir. Ön ve arka frene ne oranda kuvvet uygulayabileceğiniz mevcut olan yol tutuşta yatar. Basitçe anlatırsak, eğer motorunuz viraj içerisinde dengesini bulmuşsa ve yola tutunmak için lastiklerinin %50’sini kullanıyorsa, tutuşun %50’si hala ani bir fren müdahalesi için hazır demektir. Anlamamız gereken hızdaki en ufak azalmanın, anında ön lastiği yüklediği (daha fazla tutuş) ve arkayı hafiflettiğidir ‐ yani sadece gaz kesmek bile mevcut tutuşun %55’ini öne aktarır. İşin sırrı yükü öne dikkatli bir biçimde bindirmektir, çünkü ön fren ön tekerleği kilitleme riskini doğuracak ölçüde kuvvetlidir. Motor eğik konumdayken frenlere ilk dokunuşun çok yumuşak ve kademeli olmasının önemi daha da artar. Belirli çaptaki bir viraj boyunca yavaşlayan motor, aşamalı bir şekilde daha az eğime ve bunun sonucunda lastiğin yol tutuşunun daha azına ihtiyaç duyar. Bu da sizin git gide daha fazla fren kuvveti uygulayabilmenizi sağlar. Eğer her durumda kendimizden emin olmak istiyorsak, kesinlikle bu teknikler üzerinde çalışmalıyız.
‘120 km/s ile giderken her iki freni de sıkan sürücü tam vaktinde duruyorsa, sadece arka freni kullanan sürücü kaçmaya çalıştığı nesne her neyse ona saatte 80 km ile çarpar’
Başlangıç olarak motorun düz yoldan viraja girerken fren yapıldığında nasıl hissettirdiğine alışın. Pist günleri, illa gerekli olmamakla birlikte, bu beceriyi geliştirmek için mükemmeldir. Kendinizden emin olduğunuzda viraj içinde fren yapmayı deneyebilirsiniz (tabii ki pist dışında) ‐ son derece dikkatli olmalısınız ve başlarken frene uyguladığınız baskı neredeyse farkedilmeyecek kadar hafif olmalı. Lastiklerin sunduğu tutuş arttıkça (düşen hızlar ve azalan yatış açıları sayesinde) siz de frenler üzerindeki baskıyı artırabilirsiniz. Arka hafiflemekte olduğu için özellikle ön fren.
Önsezi levyeyi aniden kavramanıza mani olur
Acil durumda frenlere aniden davranma riskini azaltan faydalı bir teknik, önceden tahmin yürütüp ona göre davranmayı gerektirir. Yavaşlamanız gerekebileceğini düşündüğünüz zamanlar ‐ bir düzlükte veya virajda ‐ frenlere hakim olun. Sonuç tepki süresinde kayda değer bir azalma olacaktır. Sürücülerin ortalama tepki süresi yaklaşık 0.7 sn’dir. Bunun ortalama bir değer olması bizlerin birey olarak veya farklı koşullar altında daha yavaş yada hızlı tepki verebileceğimiz anlamına gelmektedir. Eğer bir duruma hazırlıklıysak, ona 0.7 yada daha fazlasında değil, 0.2 sn gibi kısa bir sürede tepki vermemiz mümkün olabilir. Gaz kolunu bırakmanız, freni kavramanız ve sıkmanız da ayrıca bir 0.5 sn alacaktır. Toplamda koca bir saniyeyi ziyan edersiniz ki, böyle bir gecikmeyle başladığınız aksiyonun sonucunda yumuşak ve kademeli bir fren uygulamanız pek muhtemel değildir. Daha olası olan freni ani şekilde kavrayıp ön tekerleği kilitlemeniz (ağırlık transferi gerçekleşmez) ve düşmenizdir. En başta durmak için ucu ucuna yeterli süreniz olduğunu ve fren yapmakta geç kaldığınızı varsayalım, duracağınız yerde, durmanıza sebep olan şeye 80 km/s ile çarparsınız.
Peki ya ‘anti‐lock’ frenler?
Kesinlikle yardımcı olurlar. Gerçekten iyi bazı sürücülerin ABS’siz motorlarla, ancak birkaç denemeden sonra benzer motorların ABS’li versiyonlarındaki sistemi mağlup ettiğine şahit olmuştum. Sürücünün yalnızca frenleri kavrayabildiği bir panik anında, ABS işin icabına bakacak ve koşulların elverdiği kadarıyla en kısa durma mesafesini sağlayacaktır. ABS hiçbir zaman fren becerisinin yerini alamazsa da, kafanızı rahatlatabilir.
SORU&CEVAP
Uzmanlara sorun
Viraja girişlerle başınız belada mı? Frenleriniz canınızı mı sıkıyor? Hızlanmanız sizi korkuya mı düşürüyor? Viraj alışınızdan endişeli misiniz?
Özenle seçilen uzmanlarımız sorularınızı cevaplamak için burada ‐ sürüş ile ilgili her konuda bize mail yoluyla ulaşabilir ve sorularınızı uzmanlarımıza yöneltebilirsiniz.
S Şehir içindeki hız sınırlamalarını aşmayı engellemenin bir püf noktası var mı?
Adam Smith, Northants
C Yapmanız gereken gözlem becerileriniz ve makine kontrolü üzerine odaklanmaktır. Kendinizi kısıtlamadan önce hız sınırlandırması olan bir bölgeye yaklaşmakta olduğunuzdan yada halihazırda hız sınırlaması olan bir yolda motor sürmekte olduğunuzdan haberdar olmanız gerekir. Yerleşim birimlerine ana yol üzerinden giriş yaparken, bilgilendirici uyarı ve tabelalar nedeniyle genellikle sorun yaşanmaz. Ya tekrarlanan tabelalar size hız sınırlamasını bildirir yada yol ışıklandırmasının başlamasından 50 km/s hız sınırı olan bir yerleim alanına girdiğinizi fark edersiniz, tabii tabelalar aksini belirtmediği sürece. şimdi, hız sınırlandırmasının söz konusu olduğunu idrak ettiğinize göre hızınızın limitleri aşacak düzeye tırmanmasını engellemek için neler yapabileceğinize gelelim. Motoru dizginlemeniz gerekmekte ve biz bunu normalinden bir vites aşağıda kalarak yapıyoruz. Bu tamamıyla sürmüş olduğunuz motosiklete bağlı olmakla beraber, çoğu modern motorda ikinci veya üçüncü vitese tekabül eder. Vites büyüttüğünüz zaman motorunuz doğal olarak hızını artıracaktır. Bu yöntemi uygulayarak ve sürekli hız göstergenizi kontrol ederek, ehliyetinizi koruyabilirsiniz.
Mick Jones
S Islak yollarda sürüş konusunda öz güvenimi nasıl geliştirebilirim?
C Daha çok sürerek ‐ kendinize olan güvenin artmasında hiçbir şey bolca tekrarın yerini tutamaz. Islak zeminde motor kullanmak için kuru zemindeki sürüş becerilerinden fazlasına ihtiyacınız yoktur. İhtiyacınız olan farklı bir yaklaşım ve apayrı bir bakış açısıdır. Bakış açısındaki değişiklik azami ölçüde defansif olmak ve sürüş heyecanını ikinci plana atmaktır. Ve belki (fısıldayın) yavaşlamalısınız ‐ normalden daha yavaş sürerseniz, daha fazla kontrol hissedecek ve öz güven duyacaksınız. Bir kere ıslakta sürüşün güneşli bir gündeki kadar hızlı veya heyecan verici olmayacağını kabul ettikten sonra, bir adım geriye çekilmek ve konuya farklı açıdan yaklaşmak kolaylaşacaktır.
Yağmurlu havada sürüşü bir akıcılık egzersizi olarak düşünün. Sert hareketler özellikle yol tutuşun sınırlı olduğu koşullarda motorun dengesini kolayca bozabilir. Ani fren, tedirgin bir sağ el veya vahşi yön değişimlerinden kuru havalarda paçamızı sıyırıyor olabiliriz, ama ıslak ve kaygan zeminde bunlar tüylerinizi diken diken edebilir. Akıcılık büyük oranda ön görüşlü olmakla ilgilidir, bu yüzden iyice ileriye bakarak zaman kazanın ve yağmurda her harekete kuru zeminde yapacağınızdan birkaç saniye erken başlayın. Acele etmeyip, akıcılığı bozmadığınız takdirde yağmurda çok daha mutlu olacaksınız.
Simon Weir
S Pistte viraja giriş hızını belirlemenin en iyi yolu nedir?
C İlk yöntem başkalarını izlemektir. Eğer piste ilk kez çıkıyorsanız yada kendinizden emin değilseniz, kendinizi ortaya atmadan evvel diğer sürücüleri gözlemleyin. Sürmediğiniz zamanlar virajlara gidin ve başkalarının neler yaptığına bakın. Fren, viraja giriş ve virajdan çıkış noktalarına bakın ve bunlar size sürüşünüz için bir temel teşkil edecektir. Piste çıktığınızda hızla girmeden önce her virajı üç kere iyice inceleyin. Kendinizi öldürmeyeceğinizi bildiğiniz makul bir hızla viraja girin ‐ unutmayın lastik bariyerlere yapışırsanız hiçbir şey öğrenemezsiniz. Daha sonra temponuzu yavaş yavaş artırabilirsiniz. Ön lastiğin kontrolünü kaybetmek istemeyeceğiniz ortada, fakat kendinizi olabildiğince zorlayıp gerçekten ne kadar yol tutuşunuz olduğunu hissedebilmeniz gerekir.
Simon Hargreaves, Senior Editor
S Daha yumuşak vites değişimleri için ara gaz vermeyi nasıl öğrenebilirim?
Chris Robinson, Somerset
C Ara gaz vererek vites küçültme işlemini yumuşatmak biraz çalışma gerektirir, fakat prensip bir kez anlaşıldığında, sürüşünüzde kayda değer bir gelişme olduğunu fark edersiniz. Uzun ve boş bir yol veya otopark bulun ve ara gaz vermeyi deneyin ‐ gaz kesin, debriyajı çekin ve aynı anda gazı azıcık ve çabucak açın, daha sonra devir ibresi rölantiye döndüğünde debriyajı bırakın. Vites değiştirmediğiniz için motor ufak bir sarsıntıyla tepki verebilir. Şimdi bu anlatılanı en üst viteste ve sabit hızla giderken yapmayı deneyin. Sonra her defasında bir vites küçültün. Buradaki düşünce ara gaz vererek motor devrini yolun hızına uyacak düzeye getirmektir. Bu nedenle ara gaz verdikten hemen sonra ve debriyajı bırakmadan vites küçültmek gerekir. Böyle yaptığınızda vitesler arasındaki geçişin çok daha yumuşak olduğunu fark edeceksiniz. Bir sonraki aşamada dikkatinizi fren kontrolüne odaklayın. Bileğinizi çevirerek ara gaz verirken, bir yandan parmaklarınızı fren maneti üzerine koyup baskı uygulayabilmeniz gerekir. Bunu yola çıkmadan da çalışabilirsiniz. Her iki elinizde gidonun üzerindeyken iki parmağınızla fren levyesini kavrayın ve freni sıkın. Sonra freni bırakmadan hızlıca gazı açıp kapamayı deneyin. Zamanla parmaklarınız fren maneti üzerinde ve fren sıkılı haldeyken de ara gaz verebildiğinizi göreceksiniz. Son olarak yapmanız gereken tüm bu teknikleri bir araya getirmek; yani freni sıkarken, debriyajı da sıkmak, ara gaz vermek, vitesi değiştirmek ve sonrasında debriyajı bırakmaktır.
John Cundiff, Ron Halsam
S Tempoyu artırdığımda sıklıkla dışa açılıyorum. Neyi yanlış yapıyorum?
Peter Chapman, Lincs
C Yanlışınız ‘temponuzu artırmanız’. Sadece sürüşünüze hız katmak her zaman daha büyük bir gülümsemeyle sonuçlanmaz, hatta yer yer çok daha hızlı bir kazayla sonuçlanır. Çoğumuz haddinden fazla hızlandık ve bundan vazgeçmemiz gerektiğini yaşayarak öğrendik, dışa açıldık, kalbimizin yerinden fırlatacak tereddüd dolu anlar yaşadık, karşıdan gelen bir araçla karşılaşmadığımız için şans yıldızımıza şükrettik ve aynı yanlışı altı ay sonra tekrarladık. Bu anlar bize ne kadar kırılgan olduğumuzu hatırlattı. Hiçbir zaman kasıtlı olarak hız yapmamalı, daima tekniğimize konsantre olmalıyız. Tekniğiniz doğru olduğu takdirde hız kendiliğinden gelecek ve hem siz hem de arkadaşlarınız %100 güven içerisinde bu kadar hızlı olmayı nasıl başardığınıza hayret edeceksiniz. Bu kendi kapasiteniz dahilinde sürerek, hızlanma, frenleme ve viraj alma tekniklerinizi mükemmelletirmenizle ilgilidir. Genel olarak hızlı gitmeye çalıırken dıarıya açılmanızın iki nedeni olabilir. ‹lki beceriksizce bir hevesle gaz açarak önünüzdeki, sizden daha hızlı sürücülere yetişme çabasıdır. Bu gerçekleştiğinde, sürücüler basitçe kendilerini aşırı zorlar ve tekniklerinin düşündükleri kadar parlak olmadığını görürler. Fazladan itiş dışarıya açılmalarına neden olur, çünkü kontra tekniği ve vücut pozisyonunu değiştirmek gibi gerekli yöntemleri uygulamamaktadırlar. İkinci ve daha sık karşılaşılan durum sürücünün çok hızlı olduğunu varsayarak virajı almak konusunda tereddüd yaşamasıdır. Bu anlık öz güven eksikliği, ya sürücünün aniden gaz kesmesiyle yada panikle fren yapmasıyla sonuçlanır. Her iki durumda da yük motorun ön kısmına biner ve motoru dışa açılmak zorunda bırakır. Dışa açılmaya mani olmanın tek yolu limitlerinizin içinde sürmektir. Pasif ve aktif şekilde kontra tekniği uygulayarak viraj kabiliyetinizi nasıl geliştireceğinizi tam olarak anlayıp bolca egzersiz yaptığınızda, vücut pozisyonunuzu düzelttiğinizde ve önünüzdeki virajları daha sağlıklı biçimde değerlendirebildiğinizde dışa açılmadığınızı göreceksiniz.
Sean Hayes
Yorumlar
Loading…