Yazar:
Yağmurlu bir gecede ıslak parke taşlar üzerinde yürüyen gizemli adamın tok ayak sesleri sokakta yankılanıyordu. Gizemli adam sokağın en karanlık noktasına geldiğinde köşede başka birisinin gölgesi belirdi. Gölgelerin içinden çıkan adam, uzamış sakalı, dağınık saçları ve buruşuk pardösüsü ile yorgun görünüyordu.
Yetkisiz Servis
Gizemli adam etrafta başka hiç kimsenin bulunmadığından emin olduktan sonra sakallı adama sordu:
– Takımı yeniden topluyoruz, senin de katılman lazım. Var mısın?
Sakallı adam titreyen ellerini havaya kaldırarak:
– Bu ellerle mi? Hayır… hayır, yapamam. Beni unutun artık.
dedi. Gizemli adam biraz mahcup tekrar sordu:
– O zaman yıldız tornavidayı ödünç alabilir miyim abi? Bağlantı kelepçeleri gevşemiş, onları sıkmam lazım.
Sakallı adam bir anda hiddetle ve kendinden emin bir şekilde cevabını, bir tokat gibi gizemli adamın suratına patlattı:
– Olmaz kardeşim, dışarıya takım vermiyorum. Kusura bakma ama giden geri gelmiyo sonra. Gidin, kendi alet-edevatınızı satın alın…
takım oyunu
Evet belki biraz dramatize ettim durumu ama benzer bir cevapla karşılaşmamak için alet-edevatınızı temin edin ve uzun yolculuklara çıkarken yanınızda bulundurun. Bu sözüm öncelikle, benim gibi tamir için uğraşmaya meraklı olanlara. Tamire gerek yok, ben yol yardımı kullanıyorum diyebilirsiniz ancak unutmayın ki çok küçük bir civatanın sıkılması, bir vidanın takılması gereken basit durumlarda yol yardımı, etkili bir çözüm olmayacaktır. Yol yardımı gelene kadar vidayı takıp yola devam edebilmek daha güzel olmaz mı?
Alet-edevat konusundaki hazırlıklarımı, genel olarak iki başlıkta toplamayı tercih ediyorum: Atölyede bulundurulacak aletler ve yola çıkarken taşınmasında faydalı olacaklar.
atölyemde neler bulunmalı?
Dilediğimiz sorudan başlayabileceğimi düşünerek önce kolay olanı cevaplayacağım. Atölyede neler bulunmalı? Cevap: HER ŞEY! Abartmıyorum, gerçekten de her şey lazım oluyor. Yıllardır gerek en basit takımlara sahip olmak adına ve gerekse bir iş yaparken ihtiyaç duyduğum için temin ettiğim spesifik aletleri satın alarak atölyemde bir çok alet-edevat sahibi oldum. Hiçbir eksiğim yok diye düşünürken çok yakın bir zamanda eğri ağızlı kargaburun pensem olmadığı için bir tamiratı gerçekleştiremedim. Ama bugüne dek eğri ağızlı kargaburun penseye hiç ihtiyacım olmamıştı ki! Mevcut düz ağızlı kargaburun pensemle her işimi görebilmiştim. İnsan, ne oldum dememeliymiş; bir kez daha öğrendim!
Ha, tabii bu arada atölyeniz ve takımlarınız varsa her şeyi yerli yerinde tutmaya özen gösterin ki aradığınız aleti bulabilesiniz.
Atölyedeki takımlarınızı mümkünse kolay erişilebilecek bir şekilde, duvara monte edeceğiniz sunta/ahşap üzerine çakacağınız çivilere asarak yerleştirebilirsiniz. Eğer duvarınız müsait değilse, biraz beceriyle kendi alet arabanızı da yapabilirsiniz. Bilenler hatırlayacaklardır, ilk bilgisayar masaları, dört ayak üzerine yerleştirilmiş bir düz tahtadan oluşan masa ve masanın altında yer alan sürgülü, klavye ve mouse tahtası idi. Böyle bir eski bilgisayar masası buldum. Şansıma, masanın altında tekerlekler de vardı. İşte bu masanın üzerine ihtiyacım olan alet-edevatı yerleştirip o an nerede çalışacaksam atölye içerisinde yürüterek dilediğim yere tşıyabiliyorum. Sizler de bir zemin, dört sağlam ayak ve bir üst tablayı ister ahşaptan ister metalden yaptırarak altına da döt tane tekerlek taktırıp hareketli alet tezgahı sahibi olabilirsiniz.
yanımda neler taşımalıyım?
Önce ne yapabileceğimize karar vermek lazım. Lastiğimiz patlarsa söküp içlastiği yamayacak bilgi ve tecrübemiz mi var yoksa sadece söküp tamirciye mi götürebiliriz? Herkesin becerisi ve ihtiyaçları birbirinden çok farklı. İşte bu yüzden, tek-tek liste yapmanızı tavsiye ederim. Tabii ki en fazla kullanılan aletleri kabaca sıralayabiliriz:
Pense, anahtar takımı veya bir adet ayarlı anahtar, yıldız ve düz uçlu tornavidalar, buji anahtarı, allen anahtar takımı. Ufak tefek kesme işini yapabilmek için küçük bir çakıyı da bu temel listeye eklersek başlangıç malzemelerimiz hazır demektir.
Artık, bir çok motorda alet takımı yer almakta. Öyle ki, bu takımlar, motorda kullanılan cıvata-somun-vida ölçüleri hesaplanarak minimum ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenleniyor. Yani, motorunuzda en çok kullanılan cıvata ölçülerinizin metrik 10, 14, 17 ve 20 milimetre olduğunu varsayalım. Üreticiler, iki adet açık ağızlı anahtar kullanıyorlar ve bir anahtarın uçlarını 10 ve 14 mm., diğerini 17 ve 20 mm. Olarak hazırlayıp alet çantasına koyabiliyorlar. Bu durumda öncelikle alet çantanız var ise içindeki anahtar takımının eksik olmadığından emin olun. Takımlar konusunda şüpheniz varsa aletleri çıkartıp anahtarların genelde el altında yer alan ayna, gösterge ayakları, manet (fren ve debriyaj kolları) gibi bileşenlerde yer alan cıvata ve somunlara uyup uymadıklarını kontrol edin. Elinizdeki anahtar takımı eksik ise bunları tespit edip yenileyebilirsiniz.
Motorun kendi alet takımından bahsederken bir konuyu özellikle belirtmekte fayda var. Hadi daha açık konuşup, marka ve model belirterek olayı anlatayım: 2000 model Honda Transalp motorumun bujilerini değiştirme vaktim gelmişti. Her silindirde iki buji var, öndeki silindirin bujileri, silindirlerin motora göre bir ön tarafında, bir de arka tarafında yer alıyor. Arkada yer alana ulaşmak kolay zira silindirin sağ arka tarafında ve açıkta duruyor. Öndeki buji ise silindirin üst kısmı ile soldaki radyatör arasında!
Önce radyatörü sökmeyi düşündüm zira başka türlü çalışabilmek ve bujiyi sökmek mümkün görünmedi. Sonra aletler arasındaki buji anahtarını denedim. Anahtar, radyatörü sökmeden buji kafasına yerleşti; yaşasın. Ama aahtarı nasıl çevireceğim diye düşünürken yine alet çantasından çıkan kapalı ağızlı metrik 12 anahtar, buji anahtarının üzerine tam oturdu ve biraz uzun sürse de bujiyi sökebildim. Üretici firma, bu durumu düşünüp hesaplayarak gerekli alet-edevatı takım çantasına koymuş.
ipucu: Motorunuzun takım çantasındaki aletlerin eksik olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, üretici firmanın yetkili servisine müracat edin. Ellerindeki manuellerde, alet çantasında yer alan takımlar yer alır. Veya, aynı motordan bir başka arkadaşınızda daha varsa alet çantalarının içeriklerini karşılaştırın. Arada farklılıklar varsa yetkili servise müracaat edin.
biraz daha detay
Yola çıkarken, temel malzemelerin yanı sıra, gideceğim yerdeki imkanların az ya da çok olmasına göre değişmekle birlikte yanıma almaya çalıştığım diğer malzemelere gelince…
Lastik söküp takabilmek için iki küçük levye ve gerek iç lastik, gerekse dış lastik tamiri için temel tamir takımı taşırdım. Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu demişler ya. Lastikteki delikleri tıkayıp patlatları önleyen bir çok kimyasal malzeme satılmaya başladıkça bu alışkanlığımdan vazgeçmeye başladım. Lastik tamir köpükleri, jelleri, dolgu malzemeleri, adına ne derseniz deyin, kendinize kullanım için en kolay gelen bir tanesini edinmenin yeterli olacağını düşünüyorum. Ancak burada çok önemli bir şey var. Öncelikle, alacağınız tamir dolgusu mutlaka ama mutlaka kaliteli bir şey olsun. Yolda kaldığınızda yanınızda taşıdığınız ve güvendiğiniz tamir köpüğü işe yaramazsa boş yere taşıdığınızla kalırsınız.
Bu konuda ikinci önemli şey ise tamir kimyasalının nasıl kullanılacağını öğrenin. Bazı kimyasallar için sibop iğnesinin sökülmesi gerekli. Demek ki sibop iğnesini sökecek bir alet de taşımanız şart. Hazır alet taşıyorken iki tane de yedek sibop iğnesi alın yanınıza. İğne, bir kez çıktıktan sonra yerine takarken bozulup hava kaçırabiliyor. Bu duruma da “sibopluk yaptı” diyoruz. Kimi kimyasalları kullanırken (ki bunlar lastik patladıktan sonra lastiğe sıkın ve yola devam edin diye satılan basınçlı kaplardaki tamir köpükleri), sibobu lastiğin en tepe noktasına getirmeniz gerekli ki içine sıkılan malzeme lastiğin tüm iç yüzeyine dağılsın ve yapışsın. Tabii ki lastiğiniz tubeless (yerel tamircilerin diliyle “dupleks” diye telaffuz edilebiliyor) veya iç lastikli modellerden hangisi ise ona uygun olan tamir malzemesini alın.
Eğer lastiğinizi bu türden kimyasallarla tamir edecekseniz, çoğunlukla bunların geçisi çözümler olduğunu ve en kısa sürede sağlam lastik(ler) edinmeniz gerektiğini unutmayın.
Bazen, dağ başı tabir edilen yerlerde kalıp da lastiğe hava basacak bir imkan bulamazsam düşüncesiyle küçük karbondioksit tüpleri ve bunların adaptörlerinden bulunduruyorum. Bu tüpler, basınçlı karbondioksit gazı içeriyorlar ve adaptör uç sayesinde içlerindeki gazla lastiklerinizi şişirebiliyorsunuz. Bu çözüm de geçici bir tedavi; ilk fırsatta lastiklerinize normal hava basmanız tavsiye ediliyor.
çok önemli ipucu: Karbondioksit tüpleri boşalırken ortaya çıkan enerji, tüpün bir anda soğumasına yol açar. BU TÜPLERİ KULLANIRKEN ÇIPLAK ELLE TUTMAYIN. Ya bir eldiven kullanın veya kalınca bir bez. Aksi halde çıplak deriniz tüpe yapışabilir!
Eğer elektrik ve dahi elektronikten anlıyorsanız, küçük bir multimetre, motor elektrik sorunlarınızı teşhis etmekte fayda sağlar. Yok siz de benim gibi “okumam var ama yazmam biraz kıt” mantığıyla elektriği bilirim de ele(n)ktronik zor geliyor diyenlerdenseniz, daha basit bir cihaz temel ihtiyaçlarınızı görecektir: 12 voltla çalışan bir ampul duyunu alıp her iki kutbuna 25-30 cm. uzunluğunda kablo lehimleyin. Bir noktaya elektrik gelip gelmediğini tespit etmek için kablo uçlarını canlı terminal ile şase terminaline dokundurarak ölçüm yapabilirsiniz. Ampul yanıyorsa kontrol ettiğiniz noktada elektrik var demektir. Yanmıyorsa ihtimaller muhtelif: 1) O hatta kablo kopuğu veya temassızlık var; elektrik gelmiyor. 2) Akünüz bitik; elektrik gelmiyor 3) Yanlış ucu kontrol ediyorsunuz; orası şase ucu. 4) Ampul yanık; elektrik var ama siz ölçemiyorsunuz. 5) Ne! Duya ampul takmadınız mı?
yapıştırıcılar, kablo bağları, kelepçeler
Size mucize kimyasallardan bahsedeceğim! İkili çelik macunlar, çocukluk yıllarımızda görüp kullanmaya başladığımız ama bir türlü tam olarak verimli sonuç alamadığımız yapıştırıcılardı. Öyle zannediyorum ki kimya bilimindeki gelişmelerin de etkisiyle özellikle epoksi bazlı yapıştırıcılar aldı başını gidiyor. 300 derece santigrat ısıya dayanıklılarından tutun da iki ton ağırlığa dayanıklı olanları dahi hemen her yerde satılmaya başlandı. Motorunun debriyaj kapağı delinen arkadaşım, çabuk kuruyan epoksi malzeme ile kapağı tamir etti, kuruduktan sonra da yüzeyi tesviyeleyip boyadı. Hatırladığım kadarıyla 3-4 yıldır o kapak başka hiç bir işleme gerek görmeden çalışmaya devam ediyor.
Önemli olan, doğru malzemeyi doğru şekilde kullanmak ve yapıştırıcıların uygulanacağı yüzeylerin temiz olması. Epoksi yapıştırıcılarla yarışamasa da gerektiğinde çok iş gören bir diğer malzeme, “duck tape” tabir edilen, suya dayanıklı, geniş ve gri renk yüzeyli bez bantlar. Çadır ve çanta tamiri başta olmak üzere rajatlıkla kullanabilirsiniz.
Kablo bağları, (daha evvelki bir yazımda da anlattım, civata ve somunun düştüğü ön çamurluğumu tutturmak için kullanmıştım) çok fazla yük binmeyen yerlerde geçici olarak tutturma işlemini yerine getiriyorlar ama sürekli kopup kopmadıklarını kotrol etmek kaydıyla.
imdaaaaaatttttt……
diye bağırdığınızı duyar gibiyim. Bunca şeyi nerede taşıyacağım, hepsini yanıma almaya kalksam deve kervanı lazım! Diye düşünebilirsiniz. Haklısınız galiba, ben biraz abartıyorum. Neticede, neye ihtiyaç duyacağınızı ana yollar ve tamircilerden ne kadar uzaklaşacağınız, motorunuzun yola çıkmadan bakımlarının yapılıp yapılmadığı ve sizin ne kadar tamire meraklı olduğunuz belirleyecektir. Ama hepimizin bilmesi gereken bir şey var ki ucuz etin yahnisi yavan olur. Ucuz diye kesinlikle kalitesiz malzeme satın almayın, malzemeye en güvendiğiniz anda yarı yolda kalabilirsiniz.
Yorumlar
Loading…