Menu
in

Toprak Razgatlıoğlu Hakkında Merak Edilenler…

 

Ağustos ayındaki Çek Cumhuriyeti-Brno yarışı öncesi, genç yetenek Toprak Razgatlıoğlu ile memleketi Alanya’da yarışlardan günlük yaşantısına, okuldan antrenmanlara, sevinçlerinden çektiği zorluklara kadar bir çok konuda samimi ve eğlenceli bir sohbet gerçekleştirme imkanı bulduk… İşte o röportaj.

Öncelikle seni Sachsenring yarışı için tebrik ediyoruz, ilk yarışta birinci, ikinci yarışta ise yarış içinde düşmene rağmen 3. oldun. İzlemesi bile inanılmaz heyecanlı yarışlardı… Ama yarışı sormadan hemen önce okuyucularımızın çoğunun seni tanıdığına emin olsak da adettendir, kendini kısaca tanıtır mısın?

 

Ben Toprak Razgatlıoğlu, Alanya Bahçeşehir Kolejinde okuyorum.Bu sene lise son sınıftayım… 17 yaşındayım… Ekim 16’da 18’ime basıyorum hatta.

 

Hadi iyisin, o zaman ehliyetleri de alıyorsun.

 

Ehliyeti de alacağım inşallah… Aslında şimdi söylemek istemem ama, itiraf edeyim madem yapacak bir şey yok; ehliyet sınavına girdim ve kazanamadım. (Kahkahalar) Son anda girdim, yoğunluktan yarışlardan açıkçası teste hazırlanmadım, 60 aldık o halde kaldım.

 

Bir dahakine artık.

 

Aynen,kısmet.

 

Sachsenring yarışlarına dönersek; ilk gün, sıralamalar, yarış nasıldı anlatır mısın biraz?

 

Öncelikle Sachsenring’de sıralama yapamadık, yağmur sebebiyle iptal oldu sıralama turları. O yüzden antrenman turlarına göre sıralama alındı. Bende 7. sıradaydım. Yarış başladığında da ben birincinin kopup gittiğinden habersizdim, kürsü için, 3.lük için yarışıyorum zannederken kenardan bana 1.lik tabelası gösterdiler… Epey heyecanlıydı o andan sonra, son iki tura girdiğimizde hatta virajlarda bacağım titriyordu. İlk birinciliğini alabileceğini biliyorsun, çok farklı bir duygu. Nitekim son virajda arka teker kaydığı için gaz kesmek zorunda kaldım yine de çok az bir farkla da olsa birinci oldum. Sevdiğim de bir pist Sachsenring zaten, onun da etkisi oldu açıkçası. İkinci yarışa gelirsek, şansım epey yaver gitti o yarışta. Ön grupla aramızda bayağı bir fark vardı ve öndeki 3 kişi düştü.

 

Bizde dergide ekran başında izlerken şu üçü dördü çok yakın sürüyor, birbirilerini bir düşürse derken 3’ü koptu…

 

Aynen. Zaten o üçlü fazla çılgın sürüyorlardı açıkçası, fazla risk alıyorlardı. O yüzden şaşırtmadı beni kaza.

 

Kameralar göstermedi ama sen de düştün ikinci yarışta değil mi?

 

Evet, benim düşüşüm biraz hızlı oldu. Viraja yatınca ön lastik kaydı, zaten yavaştım da. Bacağımı hemen motosiklet ile zeminin arasına sıkıştırdım. Sol elim debriyajdaydı hemen kalkıp devam edebilmek için. Öyle de yaptım, düştüğüm gibi kaldırıp motosikleti birinci vitesten devam edebildim bu sayede. O sırada ama arka grup yetişti, öndekiler de düşünce 3.lük yarışı başladı bizim için. Son viraja geldiğimizde arkadan bana atak yapacaklarını biliyordum. Ben de viraja derin girmedim, en sağdan fren yaptım, ikisi de içeriden aldılar virajı geçtiler. Ben ise erken gaz açtım ve yetiştim hemen onlara, kıl payıyla üçüncü oldum. Bu manevra ile üçüncü oldum aslında, yani ikinci yarışta…

 

 

Kesinlikle çok keyifli bir yarıştı. Zaten spikerler de çıldırdılar o manevra sonrası, yarış çizgisinin dışında çizgiler kullanıyor ve hala rakiplerini geçiyor diye, gerçekten etkileyiciydi. Tekrar tebrikler Toprak… Peki şimdi artık kısa bir süre de olsa tatildesin… Motosiklet harici neler yapıyorsun bu aralar?

 

Aslında öyle aman aman tatil yaptığım söylenemez. Uzun süredir ilk defa 3 haftalık bir boşluğum var. O 3 hafta da, motosikletten biraz uzak kalınca sıkıcı geçmeye başladı açıkçası. Ama dinlenmiş oldum diyorum en azından. Motosiklet harici playstation ile zaman geçiriyorum, Alanya’nın bu sıcaklarında evden çıkamayınca. Örneğin MotoGP13 oynuyorum pistlerin sanal bir simülasyonu oluyor benim için, müzik ile ilgileniyorum çokça onun dışında…

 

Şimdi biraz daha geriye dönelim, okuyucularımızın en çok merak ettiği sorulardan biri: Nasıl Toprakgibi yarışabilirim? Bu konuda neler söyleyeceksin, senin motosikletler ile tanışman ilk nasıl oldu, ne zaman yarışmaya başladın, eğitim aldın mı, babanın Tek Teker Arif gibi isim olması seni nasıl etkiledi bu süreçte ?

 

Ben motosiklete başlarken herhangi bir eğitim almadım. Babam öğretti bana küçük bir Yamaha PW50 ile sonra PW 80, sonra debriyajlı motosiklet derken başlamış oldum. Daha sonra alışınca kendimden büyük motosikletlere motokrosa geçtim… Babam ilk fitili ateşledi yani bende, sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi; insanın içinde olunca demek ki… 12 yaşında da motokrosu bıraktım ve 13’ümde pist yarışlarına başladım 125cc’de, Süleyman Memnun sağ olsun, onun sayesinde 600’lük motosiklete binme şansı yakaladım. Pistlere çıkma konusunda, onun için belli bir bütçe gerekiyor tabi, kask, tulum, eldiven, bot, lastik, yarış karenajı derken. Ondan sonrası ise çok daha rahat bana kalırsa, çünkü Türkiye’de gerçekten herkes birbirine yardım etmeye çalışıyor pistlerde, güzel bir atmosfer var. Zaten piste bir kere girildi mi kurtulamıyorsun.

 

Senin ilk çıktığın pist hangisiydi peki? Dereceler ne durumdaydı?

 

İlk kez İzmir’de çıktım piste. İlk yarışımda 6., ikinci yarışımda ise birinci olmuştum… Hemen sonraki yarışta ikinci iken sarı bayrakta rakibi geçince üçüncülüğe düşmüştüm hatırlıyorum…

 

Bu sarı bayrak Alpe Adria’da da canını sıkmıştı sanırım. Hem Alpe Adria yarışlarını hem de o olayı biraz anlatsana…

 

Tabi, 12 turluk bir yarıştı. İlk yarışta 10 tura kadar birinci oldum, hep bir gittim. Sonra 2 tur kala birisi geçti beni düzde ondan sonra onu önüme aldım takip ettim baya. Yavaş kaldığı yerleri hesapladım ondan sonra, son turda da zaten herkesin tribünde olduğu yerde de onun yavaş yeri olduğu için onu geçtim orada ve birinci bitirdim. Tabi orada birinci bitirmek Türk bayrağı dalgalandırmak İstiklal Marşı okutmak çok güzel bir duygu.

 

Arka arkaya yarışıp birinci olan tek kişi sensin şuanda.

 

Oda var, güzeldi. Yunus abinin zaten sesi kesildi. İkinci yarıştaki o sarı bayrak olayı da, ikinci yarışa çıktık, yine aynı şekilde ben bir gittim son iki tur kala yine aynı adam aynı şekilde geçti, biliyordum ama geçeceğini. Fakat ilk virajda bayrak sallanıyordu. Bayrak sallanırken zaten görüyoruz bayrağı, biraz erken fren atıyoruz. Bayrak sallanırken adam benim iç tarafımdan atak yaptı. Yani sarı bayrakla ilk önce o geçti, sonra viraja yattık yeşil bayrağı gördüm ben sallanırken sonra ben onu ikinci viraja girerken geçtim. Ondan sonra zaten Allah ne verdiyse gazı açtım. Yani yine birinci bitirdim virajı. Sonra şikâyet etmişler beni sarı bayrakla geçtiler diye sonra bizde hemen aldık motordaki kamerayı götürdük bilgisayara takıp izlettik.

 

 

Peki sen yeşil bayraktan önce mi geçtin?

 

Yeşil bayraktan önce geçtim normalde sonra geçmem lazımdı.

 

Ama oda seni sarı bayrakta geçti…

 

Evet şimdi en ilginç noktaya geliyoruz 20 saniye ceza aldığım nokta , sarı bayrak sallanınca normalde geçilmemesi lazım ama sarı bayrağın olduğu yerdeki olay, sadece sallanan yerden sonrası sarı bayrakta geçilmezmiş. Bunu da ilk defa gördüm duydum, nasıl bir şeyse sarı bayrak sallanınca adam geçilmez . Ondan sonra işte birazcık tartışmalar oldu oda zaten biz istesek de şey yapamayacaktık… Bayrak olayını araştırmaya başladık zaten ondan sonra.

 

Bu talihsizliklere rağmen aldığın müthiş sonuçlar için bir kez daha tebrikler, inanılmaz…

 

Teşekkür ederim.

 

Peki pist yarışlarına girmeden önce arazide yarışlara başladığını söyledin. Motocross’un sana ne gibi katkıları oldu bu süreçte? Pistte yarışmadan önce tavsiye edilebilecek bir disiplin midir?

 

Motosiklet üzerindeki denge hissiyatınıza büyük bir artı sağladığını söyleyebilirim… Ama o kadar da uzun süre motocross kullanmadım, bir yerimi kırmadan bıraktım yani (Gülüşmeler). Erkenden ayrıldım o yoldan, endurodan daha çok zevk alıyorum ama. Bu tür arazi sürüşleri fiziksel olarak epey yorucu oluyor, kondisyon geliştirmek adına bu da bir artı sayılabilir…

 

Senin şuanda Rookies Cup’da sürdüğün 250cc’lik motosiklet de yoruyor sanırım…

 

250’lik evet, epey yoruyor… O ufak motorun üzerinde durmak epey bir terletici. Frenajda bile mesela depo küçük, yer yok, sıkamıyorsunuz bacaklarınızı; öne kayıyorsunuz ve o yüzden yük kollara biniyor. Ama yarışın o heyecanıyla kol ağrısı falan hiç bir şey hissetmiyorsunuz orası ayrı. Zaten çırpınıyoruz düzlükte.

 

Peki kondisyon eksikliği falan hissediyor musun Rookies Cup yarışlarında?

 

Yani çok hissetmiyorum. Ben 600 cc’de kendimi daha rahat hissediyorum açıkçası. Ama yurtdışında 600cc’de yarışırsam, Moto2 olur Supersport olur, o zaman kesinlikle daha iyi bir kondisyona ihtiyacım olacak. Ben Alanya’da daha çok cardio yapıyorum, bisikletkoşu. Ama dediğim gibi 600cc’ye çıkarsam fiziğimi de geliştirmem gerekecek.

 

 

Peki bu üst kategori için görüşmeler var mı?

 

Evet, Moto2 için de Supersport için de görüşmeler devam ediyor… Bir sürpriz yapıp yakın gelecekte Kenan Abi’yle (Sofuoğlu) yarışabiliriz. Kenan Abi Supersport ben Superstock’ta.. Bakalım…

 

Kenan Sofuoğlu seneye takımını değiştireceğini söylüyordu zaten…

 

Evet, benim bildiğim kadarıyla Mahi ile yolları ayrıldı… San Carlo ile görüşmeleri devam ediyor sanırım.

 

Yeni bir takıma geçtiğinde ekip nasıl oluşturuluyor peki?

 

Takıma girdikten sonra her şeyi onlar ayarlıyor, mekanikerler vesaire… Sana sadece motora binmek kalıyor. Uygun ayarı bulmak ve doğru feedbackleri vermek de elbette…

 

Anladım… Pekala, kullandığın motosikletler arasında en çok hoşuna giden hangisiydi desek, hangi modeller gelir önce aklına?

 

Yarışlarda Supermoto’dan ben inanılmaz keyif alıyorum. Aklıma ilk gelen model ise şuan kullandığım KTM 450 SMR diyebilirim. Dışarıda da ben aslında scooter’ı çok seviyorum, ama almıyor babam bana (Kahkaha)… Ne işin var scooterla, pistlerde nasıl motosikletlere biniyorsun baksana diye… Ama benim hayalim yine de Yamaha T-Max 530. Normal pistlerde de Yamaha R6 kullanıyorum.

 

O zaman sana bir de iş mülakatı sorusu, en güçlü ve en zayıf yönlerin nelerdir sence?

 

Geç freni severim mesela… Güçlü olduğum nokta olarak bahsedebileceğim pistte, geç fren yapmak olabilir.

 

Geç frenaj diyince yarışlarda akla önce “Rossi, Lorenzo’nun frenlerini denedi”, “Rossi’ye yetişemeyen Bautista virajda şöyle patladı” manşetleri akla geliyor… Sen geç fren yaparken rakiplerinin zorlandığını hissediyor musun örneğin?

 

Tabi tabi… Var bir tanesi mesela yakın zamanda bana patlamasından korkuyorum, İbrahim Yıldız ! (Gülüyor) Onu da baya hızlandırdık, çıkma lastikle bile 55 dönüyordu mesela İzmir’de. Onunla zaten arkadaşlığımız iyi pistlerde, antrenmanda beraber dolaşıyoruz. Barış Abi geliyor bazen. Ben gerçekten herkesi seviyorum padoktaki. Herkese de yardım etmek isterim açıkçası, bir kere “Toprak gel beraber dönelim şu turu” demeleri bile yeter, seve seve. Sıkılmam yani, zaten motosiklet sürmeyi seviyorum, e ortak payda motosikletse ne ala…

 

Bir yarış günü senin için nasıl geçiyor peki?

 

Valla açıkçası yurtdışındaki yarışlarda önce fena heyecanlı oluyorum. Kimi yarışlarda 2-3 kilo verdiğimi biliyorum heyecandan abartısız.

 

Yok canım!

 

Ciddiyim! Perşembe günü işte pisti turluyoruz Rookies’de… Orda zaten Rossi’dir Marquez’dir herkesi görüyoruz, yakalayabilirsek fotoğraf çektiriyoruz (Gülüyor).

 

Marquez’le bir selfie’n var zaten.

 

Evet, Marquez’le özçekim(!) yaptık, Rossi ile de var.

 

MotoGP sürücüleri ile diyalogun nasıl, yardımcı oluyorlar mı sizlere orada?

 

Çok konuşma fırsatı olmuyor öyle tabi, yardımcı olacak kadar. Ama en son Jorge Lorenzo ile konuşma şansımız oldu biraz, elektrikli bisiklet biniyorduk biz. «Vay, bisikletiniz güzelmiş» dedi yandan biri. Bir baktık Lorenzo. «Elektrikli mi o?» falan dedi, «Evet» dedik. İşte kaç basıyor falan (dipnot: MotoGP sürücüsü de olsan kaç basıyor soruluyor demek! Evrensel soru öbeği… ), 30-40 diyince Aaa, iyiymiş dedi. Öyle bir anımız oldu.

 

 

Aslında itici bir karakter gibi görünür Lorenzo kameralara ama ilginçmiş, şaşırttı açıkçası.

 

Açıkçası bende antipatik, gıcık bir insan zannediyordum ama adam kendi geldi muhabbet etti falan bana da değişik geldi açıkçası. Konuşurken öyle değilmiş dedik.

 

Moto2’deki Moto3’deki özellikle sürücülerle görüşüyor musun?

 

Moto3’de Karel Hanika var görüştüğüm, geçen sene Rookies Cup’daydı. Yine Jack Miller ile öyle, aynı takımda oldukları için.

 

Hanika geçen sene Rookies’de coştururken bu sene Moto3’de dağılıyor ama, nedeni nedir sence?

 

Dağılıyor çünkü her şey farklı Moto3’de ayarlamalar adına… İşte amortisörler, şasi, motosiklet her şey… Bizimkiler öyle değil. Bir yere kadar herkesin motosikleti aynı bizde, ama Moto3’de onun ucu açık, herkes istediği kişisel ayarlamaları yapabiliyor.

 

Ayarlamalara ayak uydurmakta sıkıntı çekiyor diyorsun…

 

Evet, o da var bir de inanılmaz hızlı adamlar var orda artık. Jack Miller mesela, benim bu seneki favorim Moto3’de. Fenati hızlı, ama havalı o Rossi’nin takımında olunca mı artık bilinmez. Jack Miller’ı seviyorum çünkü o da çok iyi fren atıyor mesela, frenajları gerçekten çok güçlü…

 

Pekala… Sürdüğün pistler arasında şuana kadar en çok sevdiğin hangisiydi demiş takipçilerimizden biri? Hangisidir?

 

Assen’i çok seviyorum ben. Mugello keza öyle…

 

Mugello’da bu sene Andrea Iannone MotoGP hız rekorunu kırdı, o efsane düzlükte… Seninde düzlüklerde yavaş kaldığını biliyoruz fiziğin dolayısıyla…

 

Evet bu sene o yüzden Mugello’ya biraz zayıflayıp da gittim, o yüzden farkı çok açamadılar. Önceden mesela rüzgarına girince bile rakibin (slipstream), motosiklet çekmiyordu. Bu sefer çekmeye başladı ama hafifleyince biraz daha. Bir de benim dişlilerim farklıydı bu sefer onlardan, bu dezavantajı nötrlemek için. Ama tek sıkıntı işte yine de viraj çıkışları yavaştı benim. Bir de ilk kez çıktığım pist, çok enteresan çizgiler kullandım. Üstüne sıralama ve antrenman turları da yağmurda oldu, ben pistin kuru zemindeki çizgisini bilmezken ıslak zemin, sonrasında hemen yarışa çık… Zaten yarışın videosunu izleyince göreceksiniz, önümdeki farklı bir çizgi kullanmış arkamdaki ayrı, ben apayrı…

 

Bu tür ilk kez çıktığın pistlerde ideal yarış çizgini nasıl buluyorsun? Neye göre belirliyorsun mesela çizgini?

 

Geçmiş videolar yardımcı oluyor açıkçası… Ama çoğunlukla artık sezgiyle çözüyorum çizgiyi. Hele sevdiğim bir pistse… Sachsenring mesela müthiş zevkli bir pistti, zaten 3. çıkışımdı bu seferki. Bir kez R6 Cup’da bir kez de Rookies Cup’da çıkmıştım. Zevk aldığın, sevdiğin pistte de güzel gidiyorsun. Ah bir de sevdiğin motor olsa, daha iyi gidersin…

 

Artık seneye kısmetse o da olur…

 

İnşallah, bakalım artık.

 

 

Intercity Istanbulpark’ı diğer pistler ile kıyaslayacak olursan?

 

Istanbulpark’a en son yama yapıldı, değişti biraz ama Türkiye’deki en iyi pist tabi ki. Yine de giremiyoruz eskisi gibi piste orası ayrı. Antrenman yapmaya çalışsak olmuyor. Bir tek MotorOn pist günü düzenleyince gidebiliyoruz… Ancak o zaman görebiliyoruz yani Istanbulpark’ı, eskisi gibi değil.

 

Birçok sürücü yağışlı havadan nefret eder, ancak bazı sürücüler de bu tür kritik havalarda kendini bulur… Senin yağışlı hava veya ıslak zeminde bu tür çekincelerin oluyor mu, yoksa temponun yavaşlaması işine geliyor mu?

 

Ben seviyorum yağışlı havadaki yarışları… En son Assen’de güzel kaydım mesela! Ama yok, yağmurlu havalarda bir çekincem olmuyor, aksine hatta…

 

Peki…Rookies Cup’taki bir çok rakibin kendi ülkelerinde veya başka şampiyonalarda Moto3 motosikletleri ile yarışıyorlar ve bu motorlara oldukça aşinalar… Sen ise burada 600cc kategorisinde yarışıyorsun. Diğer sürücülerin geneline nazaran daha az alışık olduğun bir motosiklet ile yarışmanın ne tür eksikliklerini çekiyorsun yoksa olmasa da olur mu diyorsun?

 

Moto3’e nasıl diyeyim… Ben ısınamadım açıkçası,motor küçük olduğu için… Moto2 olsa her şey çok farklı olur tabi. Sevdiğin motosiklet ile gitmek çok başka oluyor. Moto3 ile antrenman yapıyor tabi herkes, o yüzden benden bir tık önce başlıyorlar deneyim olarak. Ben mesela 600cc gibi sürdüm bu motosikleti (Rookies Cup 250cc motosikleti) ama olmuyormuş 600 lük gibi! Çok titreme oluyor motosiklette, özel yapım olduğu için ufak ufak ayarlar gerektiriyor üstünde. Ayarsız olunca da hiç gitmiyor o motosiklet ! Sachsenring’de mesela çok iyiydi motosikletimin ayarı, ilk yarış da aynen iyi sonuçlandı öyle olunca. İkinci yarışta ama titreme yaptı motor, hava değişimi bile etkiliyor orada.

 

İlk günkü ayarlarla mı çıkmıştın sen ikinci yarışta Almanya’da?

 

Nasıl diyeyim… Fazla bir ayar yaptırmamıştım aslında, ama güzeldi diyordum motosikletin ayarı ikinci gün içinde… Yine de titreşim oldu.

 

Senin müdahalen nasıl oluyor bu ayarlara, işin içine ne kadar girebiliyorsun?

 

Mesela ön tarafta sıkıntı var, ön taraf fazla titriyor diyorsun mekanikere onlar çözmeye çalışıyor.. Öyle, çok fazla müdahalen yok yani. İşte viraj çıkışında açılmasın vs. Hala arka tekerin kaymasına bir çözüm bulamadık ama o sorun devam ediyor.

 

Boy sorunu da devam ediyor tabi!

 

Vallahi öyle. Kenan Abi son gördüğünde daha da uzamışsın dedi, moralleri bir bozdu… Boy uzayınca kilo da gidiyor, napacağız bende bilmiyorum!

 

Boyun ne kadar şimdi peki?

 

1.83’tü en son.

 

Moralleri bozmak yok, Scott Redding’de Moto2’de şampiyonluğu son yarışlarda kaçırıken 1.83’dü boyu… Moto2’den yana sıkıntı çekilmiyor yani !

 

Artık Moto2 olur, Supersport olur boyuma göre bir motosiklete geçsem diye can atıyorum bende inanın…

 

Son yarışta birde en son boyuna göre ayarlamalar yapılmıştı sanırım, onun ayrıntıları nedir?

 

Boyuma göre gidon geldi biraz daha uzun ve arka kuyrukla oynamışlar, biraz daha düz olmuş motora yatınca daha rahat oluyorum artık. Eskisi gibi büklüm büklüm olup ayağım ağrımıyor artık. Bu sefer biraz daha rahat oldu.

 

Mekanikerlerle aran nasıl peki Rookies Cup’da, iletişim sorunu yaşıyor musun?

 

Mekanikerlerle aram iyi gayet… iletişim çok sorun olmuyor. Benimle gelen mekaniker mesela ayrı brifinge giriyor yarıştan önce, biz yarışçılar ayrı brifinge giriyoruz. Benim yanımdaki mekaniker Türk, İngilizcesi de var, sıkıntı olunca o da aracı oluyor. Şef mekaniker ayrı oluyor bunun haricinde. Motorlarla ilgileniliyor yarıştan önce-sonra. Antrenmandan sonra akşam mesela motorlar komple sökülüyor, temizleniyor, geri takılıyor. 2 yarışta bir de motorlar yenileniyor… Onlar hep mekanikerlerde.

 

Sizde motor bloğu değiştirme sınırı gibi bir şey yok sanırım, değil mi?

 

Yok, bizde yok… Yarıştan sonra tırlara alındığında motosikletler, orada fabrikanın mekanikerleri ilgileniyor motor bloğuyla…

 

Sizin yanınızdaki mekanikerler o zaman ağır ayarlamalara çok karışamıyorlar…

 

Evet…Bizim mekanikerler genellikle lastikler ile ilgileniyorlar, amortisör mekanikeri ayrı, diğer ayrıntı ince ayarlar ile şef mekaniker ilgileniyor örneğin.

 

Sen elini yağa bulayamıyorsun yani.

 

Yok biz hiç elleyemiyoruz. Anca motoru silersek. Geçen birinci olunca sildim bir güzel mesela, iyi iş çıkardık (Gülüyor)….

 

Sen Arif Abi’nin dükkanında çok içli dışlı mısın peki motosikletin mekanik kısmı ile? Motor bloğu olsun, sökme takma olsun, bakım vesaire? Okuyucularımızdan gelen bir diğer soruydu bu da…

 

Vallahi iyi sökerim ben motosikleti. Her motoru sökerim, ama toplarken bir cıvatadır, vidadır arttırırım kesin bir şeyler !

 

Ustanın iyisi fazla parçayı arttırırmış zaten! Örneğin Lorenzo lastiğin nasıl değiştirildiğini bile bilmediğini söyler; diğer bir yandan da crossplane motor bloğunun geliştirilmesinden tut, M1 üzerindeki diğer bir çok iyileştirmenin, geliştirmelerin yapılmasında büyük pay sahibi olan, Yamaha Ar-Ge’cilerinin favorisi Rossi var… Sen kendini geliştirmek ister misin bu konuda?

 

Yani illaki düşünülür sanırım… Belli bir yere geldikten sonra, her şeyi iyi öğrenmek lazım. Orada artık motora çok iyi ayar yapmak gerekecek. E bunun yolu da mekaniği iyi kavrayıp, sorunu nokta atış ile bulmaktan geçiyor… Sen motoru bir yere kadar götürürsün, ama bir yerden sonra da motorun sana yardım etmesi lazım… Mesela motorun ayarı çok iyiyse, onunla evet bir yere gelirsin ama bir yerde senin onu bir adım öteye götürmen lazım sürüşünle. Biraz karşılıklı, sen kötü olursun motoru engellersin, motor kötü olur seni engeller gibi…

 

Anlıyorum…Ülkemize dönecek olursak… Türkiye’de motosiklet yarışlarına ve sürücülerine hala hak ettikleri ilgi ve destek gösterilmiyor. Sen ne diyorsun bu konuda, sponsor arayışları nasıl gidiyor? Türkiye’nin genç yeteneğinin sektörden beklentileri nedir?

 

Motosikleti ülkemizde Kenan Abi lanse etti, bir nebze sevdirdi, dünya şampiyonu oldu… Başarılarıyla motosikletli de burada dedi, ama yine de hala Türkiye’de varsa yoksa futbol tabi. Bizimle, yarışçı ile ilgilenen yok bildiğiniz gibi… Yavaş adamlar mesela sponsor buluyorlar, o maddi destekle bir yerlere geliyorlar. Biz istiyoruz ama kimse yok piyasada… Zor buluyorsun. Sağ olsunlar Motovento var şuan arkamda işte, onların desteği ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ümidim elbette sektöre olan ilginin artması yönünde.

 

Alpinestar ürünleri kullanıyorsun genelde, memnun musun bu markadan?

 

Oldukça güvenli ve kullanışlı bence. Güzel gayet. Dainese de hoşuma gidiyor benim… Ama bir de üstüme göre yapılsa tadından yenmez tabi (Gülüşmeler)

 

Dil olayını ne yaptın? Kendini geliştiriyor musun?

 

Geliştirmeye çalışıyorum okul, antrenman, yarışlardan fırsat buldukça… Mecbur çözeceğim ama bu dil olayını. Yine de şöyle bir şey var, Sachsenring’de mesela hemen yarış sonrası röportajından önce söyleyeceklerimi kısaca ezberledim, aklımdan geçiriyordum yani… Ama adam geliyor, tam kamerayı çeviriyorlar, kendisi konuşmaya başlıyor mikrofonu bana bir uzatıyor orda şarteller gidiyor ! Bütün hepsi siliniyor kafada heyecandan. Diyorum ya ayaklarım titriyordu hala! Ben ona bakıyorum o bana bakıyor, olmuyor bir daha tabi…

 

Biraz daha pratik lazım diyorsun yani…

 

Aynen öyle, yani devlet okulunda aldığımız İngilizce eğitimi malum… Bana da geç dank etti açıkçası, şimdi okulumdaki arkadaşlarıma yetişmek için biraz daha fazla gayret ediyorum.

 

Peki okuldaki arkadaşlarından ilginç tepkiler geliyor mu, yarışlarla motosiklet ile ilgili?

 

Çok ilginç tepkiler geliyor tabi. İşte maça ne zaman gidiyorsun gibi sorular geliyor mesela! Cevap veresiniz gelmeyen sorular gelmiyor değil açıkçası… (Gülüşmeler). Ama iyiyiz yine de, takılıyoruz hep beraber.

 

Senin sayende motosiklet ile ilgilenmeye başlayan arkadaşların oluyor mu? Sen bu kadar içli dışlı olunca…

 

Benim sayemde… Yok genelde aileleri izin vermiyor, ölüm makinesi diyorlar ya güya. Oysaki ecel geldi mi alıyor, ön yargıları kırmak bu konuda zor oluyor biraz biliyorsunuz… Ben mesela şaşıracaksınız, hız hiç sevmem! Şehir içinde zaten topu topu kullanacağınız 2-3 vites… Beni bir drag yarışına götürmüşlerdi mesela motoru ilk süreceğim zamanlar, kalkıyorum 1, 2, 3 ama 3. viteste gaz kesiyordum… Yani inanılmaz bir hız, o hızda ufak bir taştan bile neler olabilir düşünsenize… O yüzden pist harici bana fazla hız risk geliyor.

 

Drag demişken, startlarında dikkat ediyor musun diğer sürücülere göre bir eksiğin gediğin var mı? Marquez mesela, adamın bir startları falsolu, gerisine diyecek bir şey yok zaten…

 

Açıkçası benim startım güzel aslında da, Rookies için konuşacak olursak direkt benim motor kalkmıyor ki! Ben ağır gelince, ite kaka başlıyorum o da olmuyor tabi. Geçen yarış yine de iyi kalkmayı başardım ama (Sachsenring) … Düzlükte vitesleri atıyorsun, 3. viteste ilk viraja geliyorsun o arada millet nasıl geldi o ilk viraja nasıl girildi, tam bir kaos ortamı. İlk yarışta mesela o ilk virajda arkadaki bana iyi bir dokundurdu, dışarı doğru açıldım o yüzden orada biraz. İlk virajlar öyle oluyor, o viraja iyi girsen sıyrılabiliyorsun ama kimin ne yapacağı belli olmuyor ilk virajlarda.

 

 

 

Biri düştü mü millet patır patır dökülüyor zaten.

 

Aynen. Mesela dıştan girsen viraja, içeriden biri alamasa virajı düşse, en dışarı kadar alıp götürüyor sen de kaynıyorsun tabi arada. O yüzden herkes içeriden girmeye çalışıyor, zor oluyor. işte arkadan giriyordu adam bana.

 

Okuyucularımız bir de liseden sonra ne gibi planların olduğunu soruyorlar. Lisans eğitimi düşünüyor musun? Motorun mekanik kısmında kendini geliştirmek istediğini söylemiştin mesela, bu yönde bir program düşünür müsün?

 

Açıkçası benim aklımda spor akademisi var… Ama elbette yüzde yüz kesinleştirmiş değilim aklımda, bu sene mezun oluyorum artık, bu süreçte daha da netleştireceğimi düşünüyorum. Bir de milli sporcu unvanı olacak, şimdilik motosiklette tek milli sporcumuz Kenan Sofuoğlu. Asrın Rodi de oldu olacak sanırım. Ben de milli sporcu olunca önümü bu konuda biraz daha net görebilirim diye düşünüyorum.

 

Anladım. Peki bu sene Rookies Cup harici aklında girmeyi planladığın başka şampiyonalar var mı? Yurtdışında, yurt içinde?

 

Supermoto yarışları olabilir… Bulgaristan’da olabilir mesela yakın zamanda. Boş zamanım olursa, diğer yarışlarımla çakışmazsa elbette. Çünkü dediğim gibi supermoto ile yarışmayı çok seviyorum, nerede olursa olsun.

 

Aklıma gelmişken, ciddi bir sakatlığın oldu mu peki şimdiye kadar, kırık çıkık?

 

Yok, Allah’a şükür olmadı. Ben daha siftahı yapmadım, mümkünse de olmasın!

 

O zaman yavaş yavaş son sorulara geçelim.. Unutamadığın yarış?

 

Sachsenring tabii ki! Aragon’u da unutmam, geçen senenin son yarışı. 3. başlayıp 4. bitirmiştim son anda düzlükte yine, depoyu çatlatmıştım mücadelede.

 

Bir yarışta da egzozu törpülemiştin iyice.

 

Geçen seneki Sachsenring’de evet. İlk virajda çarptılar yine arkadan, sonra motoru yatırıyorum sola, motorun arkası enteresan bir şekilde kayıyor. Baktım, meğerse darbeden sol egzoz yamulmuş. O yere sürttükçe, hafiften baskı yapıyor lastiğe dengeyi bozuyordu, öyle bir sıkıntı olmuştu.

 

Artık ikinci senendesin Rookies Cup’da… Bu sene Toprak’ta neler gelişti? Rookies Cup’ın ne faydalarını gördüğünü söyleyebilirsin sürüşünde özellikle?

 

Kesinlikle motoru akıtmayı öğrendiğimi söyleyebilirim. Akıcı sürüşün ne kadar önemi olduğunu yani… Ben hayatımda bu kadar çok, frenle viraj içerisinde uzun süre gidilebileceğini bilmiyordum. Bildiğiniz ön frene asılarak viraj içerisinde, sıka sıka gidebiliyorsunuz. Onu ilk defa orada yaşadım. İzmir’de falan böyle şeyler yapamıyoruz tabi! Kenan Abi’nin bir tane fotoğrafı vardı öyle, viraj içinde frene asılmış… Ben de sormuştum zamanında Kenan Abi nasıl yapılıyor viraj içerisinde fren böyle diye; “Oğlum tecrübe” demişti, “Ben sana nasıl anlatayım şimdi”. O da haklı şimdi, refleks olmuş artık yani istesen de anlatamıyorsun ki. Şu an tekniği nedir diye sorsan ben de anlatamam. Yani anlatamazsın o anı, zaten her şey çok hızlı içsel cereyan ediyor, viraja giriyorsun frene asılmışsın. E nasıl fren basıyorsun, nasıl nefes alıyorsun der gibi. Nerden başlayacaksın nasıl anlatacaksın, zor oluyor biraz…

 

Peki son olarak, takipçilerine okuyucularımıza söylemek istediğin bir şeyler var mı? Özellikle burada Alanya’da ve diğer yazlık şehirlerdeki sürücüler ile ilgili…

 

Bana inanan, güvenen herkese teşekkür ediyorum, inşallah daha da iyisini, yapabildiğimin en iyisini yapacağım… Motosiklet kullanıcıları ile ilgili; buralarda çok görüyoruz kasksız korumasız sürücüleri, sıcak diye. Kesinlikle kasksız dışarı çıkmasınlar, korumalarını ihmal etmesinler…

 

Ehliyetlerini alsınlar bir de…

 

(Kahkaha) E tabi o olmazsa olmaz, ehliyetlerini alsınlar. Benim de A2’nin yanında araba ehliyeti de almam lazım da bir ara, bakalım artık. Araba hastalığı da var bende, şöyle Volkicar yarışı falan, tadından yenmez!

 

Bu sefer şeytanın bacağını kıracağına inancımız tam! Bu sıcak röportaj için ayrıca teşekkür ediyoruz Toprak, Brno yarışı için ve sonrasında şampiyona için başarılar diliyoruz. Ehliyet sınavında da tabi! Bol şans!

 

Çok teşekkür ederim.

Cevap bırakın