Menu
in

Trafik Belasının Küçük ve Ölümcül Detayları

İnşaat molozu taşıyan damperli kamyonların şehir içlerinde yarattığı ölümcül kazalar ve patavatsız kural tanımaz sürüşlerine halen alınmış bir önlem yok. Anladığım kadarıyla özellikle İstanbul içerisinde bu kamyonlara trafik cezası kesilmemesine yönelik gizli bir mutabakat var. Yoksa her hareketinde kural tanımayan bu kamyonların sahipleri bu kadar umursamaz olamaz.

Aynı şekilde, özel belediye otobüslerini de saymalıyım. Sanırım yine bu araçların emniyet şeritlerini dilediği gibi kullanabileceğine yönelik bilmediğimiz bir mutabakat var. Kameraların önünde son sürat emniyet şeritlerini işgal eden bu otobüslerin de patavatsızlığı ve trafik sıkışıklığına olan katkıları yadsınamaz.

Bunlar bildiğimiz gerçekler. Bir de farkında olmadan motosikletler için ölümcül sonuçları olabilecek/olan öğrenilmiş çaresizlikle katlandığımız durumlar var. Hafriyat taşıyan bu damperli sarı canavarlar inşaat alanından çıktığı anda tekerleklerine, sağına soluna yapışmış küçük bir kamyonetin taşıyabileceği hacimde toprakla kopuyor ana yollara. Büyük inşaatların birkaç kilometrelik çevresindeki yollar çamur öbeklerinden geçilmiyor.

Örneği ister Avrupa’dan, ister uzak doğudan vereyim kafası çalışan ve vatandaşının sağlığına, emniyetine, güvenine önem veren ülkelerin tümünde bu kamyonlar inşaat alanından çıkmadan yola artık saçamayacakları şekilde temizleniyorlar. Gözümle gördüğüm birçok inşaat alanında bu araçlar yola çıkmadan önce bir yıkama bandından geçiriliyor. Tekerler aralarına bulaşan topraklar sökülüyor. Bunların otomatik olarak yıkandığı bantlar da gördüm, tazyikli su tabancalarıyla elle yıkandığına da şahit oldum.

Son kontrolde bu araçların tentelerinin sıkıca bağlanıp bağlanmadığı, çimento taşıyan mikserlerin yola artık dökemeyeceği şekilde son kovalarının ağzına torbalar takıldığını izledim.

Peki aramızda bırak bu önlemlerin alınmasını; biraz temizlenmiş, güzel gözüken bir çimento veya hafriyat kamyonu gören var mı?

Bunların içlerinde en masumlarını çöp kamyonları olarak sayabilirim. Onlardan da yola sızan çöp sularını saymak gerek elbette. Yağlı suyun üzerinde fren yapmayı deneyen veya denk gelen oldu mu hiç?

Belediyelerin yazın yaptığı ve caddelere taşan sulamalar, asfaltı hiçbir uyarı tabelası koymadan kaldıranlar, çukurların etrafına lütfeten konan kukaları takip etmeyenler, yol ayrımları için konan kukaların ağırlık ve dizilişlerini adam gibi hesap etmeyip her an rüzgârdan savrulup önünüze çıkabilecek olanlara kadar kötü örnek onlarca.

İşin acı tarafı bunların önlemlerinin alınmasının çok kolay müdahalelerle gerçekleştirilecek olması.

Yıllar önce çalıştığım gazetenin genel yayın yönetmeni şarap, parfüm, lüks çanta ve içecek fiyatlarını ezbere bilirken ekmek, peynir, zeytin fiyatları hakkında bilgisi olmadığı ortaya çıkmıştı. Adamın aldığı maaş muhtemelen bizim servisteki tüm muhabirlerin aldığından fazlaydı ve bu temel ihtiyaçları zaten kendisi değil yardımcıları temin ediyordu. Bu kafayla halkın okuduğu gazete yapmaya çalışıyorduk. Ben yolsuzluk haberi takip ederken benden Free Shop’larda en çok hangi şarapların satıldığına yönelik haber yapmamı istemişti. Gazetecilik hayatımı bu kopukluklar yüzünden bitirmiştim.

Günümüz idareci, yöneticileri de olayın farkında değiller bence. Metrobüse vatandaş olarak hiç binmemiş, kendi aracını kendi kullanmayan, bırak motosiklete binmeyi uçağa bile binerken VIP salondan geçtiği için güvenlik kuyruklarının hangi yoğunlukta olduğu hakkında fikri olmayan insanlardan bahsediyoruz.

Zaten bunlar, halka gerçekten hizmet etmek kavramı ilk beş maddelik önem listesinde bulunmayan kişiler olsa gerek. Yoksa halkı bu kadar çok ilgilendiren ve önlemi kolayca ve küçük maliyetlerle alınacak bu gibi hamleleri yapmamaları düşünülemez. Bu insanlar düşmanımız değil ya; yoksa neden bu önlemleri almıyor olsunlar.

Halkın hizmetinde olması gereken seçilmiş ve atanmışlar, bulundukları makamı önce hakedip sonra oradaki önceliklerini diledikleri gibi düzenleyeceklerine inanıyor olmalı. Nasıl anlatmalıyız ki ulusal güvenliğimiz kadar olmasa bile ekonominin gidişi kadar önemli olan bu trafik denen belayı küçük dokunuşlarla çözmeleri gerektiğini.

Bilmiyorum.

Cevap bırakın