Ülkemizde yapılan tek uluslararası RALLYRaid olan Transanatolia,bu yıl da Anadolu’nun eşsiz güzellikteki coğrafyasında motorsporları tutkunlarına unutulmaz anlar yaşattı
Anadolu hiç şüphesiz üç tarafı denizlerle çevrili olması, Avrupa, Afrika ve Asya kıtaları arasında kalması sebebiyle, onlarca farklı türde iklim ve bunun sonucunda coğrafi yapılar sunuyor. Ralliler sözkonusu olduğunda, yarış etaplarının hem izleyicilere hem de katılımcılara yaşattığı heyecan tartışılmaz. Bunun yanı sıra, doğanın tüm güzelliklerini sunması ve başa çıkılan tüm zorlukların etkinliğe artı değer katıyor olması da bir gerçek… İşte Transanatolia, özellikle bu noktada dünyanın farklı yerlerinde yapılan diğer rallilerden ayrılıyor. Örneğin FIM Cross-Country Rallies Championship’te yer alan Rallye des Pharaons etapları, yalnızca çöl koşullarında gerçekleşiyor. Başka bir organizasyon olan Russian Baja Norhern Forest, karla kaplı soğuk ormanlarda yapılıyor. Oysa Transanatolia’da Tuz Gölü’nün kuraklığı ve Torosların çam kokulu havası bir arada yaşanıyor.
Kapadokya bivouac alanı, bir koca oğlan motosikletlerle birlikte dinleniyor.
Etabın sunduğu zengin doğa koşulları, hem yarışçılar hem de izleyiciler için organizasyonu daha da keyifli hale getiriyor. Bu yıl geçen seneki yarıştan farklı bir rota izleyen ralli, Ankara’dan start alıp Tuz Gölü üzerinden güneyde Toroslara kadar indi.
Sonra tekrar Aladağ’dan kuzeye ilerleyerek Kapadokya, Sivas, Avanos’tan geçtikten sonra, başladığı yer olan Ankara’da sona erdi. 7 gün süren yarış, 1.046,08 km özel etap ve 1.232,87 km bağlantı etabı ile toplamda 2.278,95 km uzunluğunda idi. Yarış boyunca birkaç ufak kaza haricinde, hayati boyutta hiçbir kaza yaşanmaması keyifleri artırdı. Anadolu’nun orta yerinde doğayla iç içe geçen dopdolu yedi gün, aynı tutkuyu paylaşan farklı milletlerden yarışçı, basın ekibi, organizasyon görevlisi ve izleyicilere mutlu anlar yaşattı.
İyi, Kötü ve Çirkin Transanatolia Edition.
Organizasyonun tam bir samimiyetle herkese kucağını açıyor olması, özellikle off-road meraklıları için harika bir fırsat yaratıyor. Transanatolia’da dileyen herkes çadır ve uyku tulumunu motosikletine bağlayıp, etaptan etaba ralliyi takip edebilirken, aynı zamanda Anadolu’nun bakir güzelliklerini keşfetme fırsatı buluyor. Ayrıca geceleri konaklama yapılan bivouac( kamp ve servis alanları) içerisinde, bu çok özel araçları ve pilotlarını yakından görebiliyor. Rotanın geçtiği köylerdeki yerli halk ve özellikle de yörenin motosiklete meraklı gençleri için apayrı bir eğlence ve heyecan kaynağı olan ralli, geçtiği yerlerdeki insanlarla yarışçı ve izleyiciler arasında bağ oluşturuyor. Farklı dünyaların insanları arasında ortak bir payda oluşturarak köprü kurulmasını sağlıyor.
Afrika Twin’li Gardaşımız…: Bu Africa Twin çok ağır yahu, bizim buralara böyle bir şey mi alsak acep?
Organizasyonun bu samimi ve dostane havası elbette yarışın içine de işlemiş durumda… Bir rallide kaçınılmaz olan rekabet, elbette bu yarışın içinde de olmakla birlikte sportmenlik ve centilmenlik gibi, ralli ruhunun temellerinin dayandığı kavramlar da ön plana çıkıyor. En nihayetinde akşam yemeklerini hep birlikte yiyen yarışçıların en iyi dereceyi yapmaktan öte, kaza yapan ve acil durumdaki bir başka yarışçıya yardım etmek gibi manevi bir görevi de bulunuyor. Bu durum, hem yarışçıları hem de ralli severleri podyumda kupa kaldıran yarışçıyı görmekten çok daha tatmin ve mutlu eden bir şey…
Burada yarışın galibinin enaz sırıtan adam Botturi olduğunu söyleyelim. Neyseki 3 Tarricone halinden pek memnun.
Konuyla ilgili benzer bir olay bu yıl İtalyan yarışçı Francesco Catanese’nin başına geldi. Yarış esnasında kaza yapan iki arkadaşı için durarak bir saate yakın zaman kaybettikten sonra, tekrar yarışa geri döndü ve arkadaşlarına yardım etmek için harcadığı süreyi geri istemedi. Aynı şekilde daha önce Catanese kaza yaparak kullandığı KTM 950 Adventure’ın vites kolunu kırmış ve sosyal medya üzerinden yarışın kendisi için bittiğini duyurmuştu ki, Transanatolia yetkilileri İtalyan yarışçı için bir gün içerisinde KTM’in uygun vites kolunu tedarik ederek Catanese’yi tekrar yola çıkarmayı başardılar. Yaşanan tüm bu değerli anlar, Transanatolia’daki dostluk ve samimiyetin yarış hırsının önünde olduğunu gösterdi. Ayrıca bu durumu unutulmaz kılmak adına yarış sonunda, centilmenliği için Catanese’ye vites kolu şeklinde bir ödül de verildi.
Transanatolia 2014 sonunda, geride kalan yaklaşık 2.500 km’lik mesafenin ardından, motosiklet kategorisinde ilk üç basamağı sırasıyla Alessandro Botturi (Husqvarna 450), Alberto Bertoldi (Husqvarna FE 450) ve Francesco Tarricone (Beta 450 RR) alırken, podyuma en yakın Türk yarışçı KTM Spormoto takımından Serkan Özdemir (KTM 500 EXC) oldu.
RÖPORTAJ
Serkan Özdemİr İle 6.gün sonu röportajı
Batuhan Emrem: Evet, yarınki kısa etabı düşünmezsek, bugünkü etabı yarışın son uzun etabı olarak sayabiliriz. Genel olarak yarışı değerlendirebilir misin?
Serkan Özdemir: Beşincisi düzenlenen Transanatolia yarışının Türkiye’nin ilk ralli yarışı olma özelliği taşıması sebebiyle büyük önem taşıdığını söyleyebilirim. Ben de bir enduro sporcusu olarak ralliye devam ediyorum ve ülkemizde böyle bir ralli yapılıyor olmasından dolayı son derece mutluyum. Böyle önemli bir ralliye ülke olarak sahip çıkmamız lazım diye düşünüyorum. Gerek yöneticiler, gerek federasyon, gerekse sporcular açısından uluslararası nitelikte bir organizasyon ve dünyanın birçok bölgesinden katılım var. Şu an için İtalyan ağırlıklı olan rallinin, ilerleyen zamanlarda diğer ülkelerden de katılımcılarla zenginleşmesini ümit ediyorum. Elbette kolay değil, zaman içerisinde olacak bir gelişme, ancak daha çok reklam ve daha çok katılımla bunu gerçekleştirebiliriz.
B.E: Bugün nasıl geçti peki?
S.Ö: Bugün, 138 km’lik bir test etabıyla başladık. İnanılmaz derecede navigasyon gerektiren bir etaptı, bu sebeple çok zorluydu. Yarışçıların yarıdan fazlası kaybolmuş olarak geç geldi. Ama yine de iyi gidiyoruz, bugünün sonunda büyük ihtimalle genel klasmanda ikinciliğe otururum kendi klasmanımda da birinci gidiyorum. Yarın , 75 km’lik bir test etabı daha var ve son kilometreye kadar yarış bitmiş sayılmıyor.
B.E: Geçen yıl da buradaydın, bu yıl gördüğün farklılıklar neler?
S.Ö: Evet, geçen yıl da buradaydım, genel klasmanda altıncı olarak bitirdim. Tabii biz enduro sporcusuyuz, bunu hani 100 metre koşucuları gibi düşünün. Çok kısa mesafe mücadele ediyoruz. Ralli elbette daha uzun kilometrelerle ölçülen bir yarış, netice itibariyle yedi gün sürüyor ve haliyle mekanik sorunlar da yaşayabiliyorsunuz. Kondisyonla ilgili sıkıntılar olabiliyor, navigasyon becerinizin ve teknik desteğinizin çok iyi olması lazım. Ama geçen seneye göre bu sene çok daha iyi olduğumu söyleyebilirim. Daha az hata yapıyorum, navigasyonumu da biraz daha geliştirdim. Geçen yıla göre parkur olarak da farklılıklar var, bu yıl parkurun neredeyse %80’i farklı… Transanatolia’da böyle bir güzellik var, her sene geldiğimizde değişik bir etapla karşılaşıyoruz. Bu da yarışçıları daha çok heyecanlandırıyor.
B.E: Bu sene herhangi bir sorunla karşılaştın mı?
S.Ö: Evet çok sorun yaşadım bu sene… İlk gün, ikinci test etabının başında arka mousse eridi ve 35 dakika bir zaman kaybım oldu. İkinci gün tripmetre’de sorun yaşadım, bugün roadbook çalışmıyor. Tüm bu aksiliklere rağmen, yine de iyi bir şekilde şampiyonayı sürdürüyoruz.
B.E: Peki yarış boyunca en zorlu gün hangisiydi senin için?
S.Ö: Benim için en zorlu gün bugündü. Çünkü roadbook’u elimle çevirerek gittim ve birkaç yarışçıyı takip etmek zorunda kaldım. Kendi çizgimden, biniş stilimden farklı bir gün geçirdim. Çünkü birisini takip ediyorsanız onun hızına ayak uydurmanız gerekiyor. Ayrıca bir cihazınız çalışmıyorsa akıcı gidemiyorsunuz. Bugün stresli bir gündü, ama buna rağmen günü çok kötü bitirdiğim söylenemez.
B.E: Tüm sporcular için, katıldığı her yeni müsabaka yeni bir tecrübe demek… Bu sene sen neler öğrendin Transanatolia 2014’de?
S.Ö: Açıkçası Transanatolia 2014, bana daha da hazırlanmam gerektiğini ve şampiyonaya çok daha fazla hazırlanarak gelmem gerektiğini öğretti. Hız ve kondisyon olarak bir eksiğim yok. Sadece navigasyon, teknik ekip ve ekipman açısından eksiğim olduğunu gördüm. Seneye inşallah bu eksikleri giderip, tekrar gelmek istiyorum.
B.E: Seneye tekrar görüşmek üzere o halde, başarılar…
Elbette Transanatolia’da yalnızca motosikletler yarışmıyor. Ralli’nin en ilgi çekici kategorilerinden olan Buggy kategorisinde yarışan Mehmet Becce ile de hem yarış hem de bu ilginç araçlar hakkında konuştuk.
B.E: Evet Mehmet Abi, Transanatolia 2014’ün çoğunu geride bıraktık, yarışı genel olarak değerlendirebilir misiniz?
M.B: Bu bizim Transanatolia’da üçüncü senemiz… İlk girdiğimiz sene biz kazanmıştık. Geçen sene yeni bir araba yaptık, onu denedik. Fakat problemler çıkardı ve istediğimiz sonucu elde edemedik. Bu sene yaptığımız buggy araba daha iyi yürüdü ve problem çıkarmadığı günlerde en iyi süreleri yapmayı başardı. Ama buna karşılık problem yaşadığımız üç etabımız eksik… Buggy kategorisinde ikinci durumdayız. Yaşadığımız problemlerden dolayın rakibimiz de bizi bir saat kadar geçmiş oldu. Genel klasmana bakacak olursak, hem bütün 4×4’ler, hem de kendi sınıfımızda yine ikinci durumdayız. Biz hiçbir zaman buraya bir derece kaygısıyla gelmedik. Yalnızca bu coğrafyanın, bu organizasyonun içinde bulunmak için, buraları görmek, gezmek için geldik. Aynı zamanda hobimiz olan bu sporu yapmak için buradayız. Ben umduğumu bulduğum kanısındayım. Çok güzel 7-8 gün geçirdik. Bundan sonra da umarım kazasız şekilde finish görüp akşam kutlamalara katılırız.
B.E: Transanatolia’nın diğer rallilerden en büyük farkı nedir sizce?
M.B: Şimdi Transanatolia’nın en büyük farkı dünyada yapılan diğer örnekleriyle, yani Cross Country yarışlarıyla aynı mantık ve konseptte olmasıdır. Yapılan diğer off-road yarışları, çok daha kısa ve kırıcı parkurlarda yapılan toplamda 8-10 km’lik yarışlar… Burada ise bildiğin gibi 2.500 km’lik, daha önce hiç geçmediğin, hiç bilmediğin coğrafyalarda olabildiğince hızlı gitmeye çalışıyorsun. Pek çok riskle karşı karşıyasın, tecrübeni kullanmak zorundasın. Bu açıkçası bizim gibi adamlar için daha iyi bir şey, ruhumuzu daha çok tatmin ediyor.
B.E: Geçen yılki parkur bu yılkinden oldukça farklı, nasıl buldunuz?
M.B: Evet, oldukça farklı ama bunu değerlendirmek zor bir şey, sonuçta o oydu, bu da bu… Ben dünyada başka birçok yarışa daha katıldım. Bu yarışın esas farkı, aynı yarış içerisinde çok farklı coğrafyalarda bulunabiliyor olmak… Bu çok cezbedici bir şey. Bir gün Tuz Gölü’nde, bir gün ormanda, bir gün dağlarda 3.000 metrede araba kullanıyorsun. Anadolu’nun büyük nimetleri sayesinde, çok farklı duyguları bir yarışta yaşayabiliyorsun. Örneğin bugün bir Dubai’ye gitseniz yalnızca kum görüyorsunuz veya bir İtalyan Baja’ya gitseniz sadece kuru dere yatakları karşınıza çıkar. Bu yüzden bu güzel bir yarış, güzel bir konsept, inşallah daha da büyüyerek devam eder. Biz de elimizden geldiğince destek veririz.
B.E: Peki, bize biraz da Buggy’den bahsedebilir misiniz? Eminim motosiklet kullanıcıları da bu aracı merak ediyordur.
M.B: Dünyada yaygın bir konsept olan buggy, daha çok Amerika’da görülüyor, oranın coğrafi yapısına daha uygun bir araç… Bunlar iki çeker oluyor. Motorun arkada olmasıyla birlikte aracın tüm ağırlığı arkada toplanıyor. Süspansiyon mesafeleri neredeyse motokros motosikletlerinden bile çok… Yani bozuk arazide, arazi motosikleti konforunda gidebilen bir makine… Elbette yalnızca yarışmak için yapılmış bir makine, sokakta kullanılabilecek bir araç değil. Bizimkinde Opel motoru ve Volkswagen şanzımanı var. Predator denilen bir şasi kullanıldı.
B.E: Şüphesiz her yarış yeni bir tecrübe, siz bu yıl Transanatolia 2014’de ne öğrendiniz?
M.B: Direksiyon kutusunun önemini (gülerek)… Geriye düşmemizin en büyük sebebi, üçüncü gün direksiyon kutusu bozulması oldu. Zaten çok boşluk yapmıştı, ancak etaba öyle başlamak zorunda kalmıştık. Etap içerisinde de sert bir taşa denk gelince dişlisini sıyırdı ve etap içinde kaldık. Onu tamir edeceğiz derken, üç etabımız gitti.
B.E: Peki Mehmet Abi, teşekkürler, Ankara finish’te görüşmek üzere…
Transanatolia 2014’de yarışan bir başka Türk takım olan GlobeScout RALLY’nin pilotu Ümit Salkım, başarıyla tamamladığı ralli ile ilgili merak ettiğimiz soruları yanıtladı.
B.E.: Öncelikle genel olarak ralli konseptinden bahsedebilir misin? Motokros veya endurodan farkları nelerdir?
Ralli branşında önceden geçmediğiniz ve bilmediğiniz bir parkurda, yol notuna bakarak yarışırsınız. Koordinasyonunuzun iyi olması gerekir. Motokros ve Enduro branşlarında çıkılan maksimum süratler, ralli branşına kıyasla bir hayli farklıdır. Bu iki branş yarışında, son vitesi bir iki saniyeliğine kullanıyorken, rallide bazen dakikalarca 6. vitesi kullanmanız gerekebiliyor. Fakat temel fark, yol bulma becerisi ve yarışmanın günlerce sürmesi… Daha dayanıklı bir fiziğe ve zihne ihtiyaç duyuluyor.
B.E.: Yarışçı açısından Transanatolia 2014 nasıl bir ralli?
Transanatolia 2014, organizasyon becerisiyle, güler yüzlü çalışanlarıyla, yarışırken geçtiğimiz muhteşem parkurlarıyla, kalınan otel ve kamp alanlarıyla, her sene katılmak isteyeceğim bir ralli…
B.E.: Transanatolia’yı diğer rallilerden farklı kılan özelliği nedir?
En önemlisi kendi topraklarımızda düzenleniyor olması… Gümrük, kargo, yabancı dil gibi engeller olmadan herkesin katılabileceği bir organizasyon. Enduro motosiklete binebilen herkesin bir gün mutlaka yapması gereken bir ralli olduğunu düşünüyorum. Bu spora başlamak istiyorsanız en doğru ralli Transanatolia. Özellikle yurtdışındaki rallilere hazırlanan sürücülerin kendi seviyelerini görebilmeleri için iyi bir fırsat. Açıkçası, Dakar 2015’e katılacak bütün Türk pilotları burada görmek isterdim.
B.E.: Senin için bu yıl en zorlu ve en keyifli etaplar hangileriydi? Neden?
Benim için en zorlu etap, ilk etaptı. Önümden start alan Serkan Özdemir’i Tuz Gölü girişinde yakaladım, sonra navigasyonu bırakıp birbirimizle yarışmaya başladık. Çok eğlendik, fakat kaybolduk. Ardından Serkan, ben ve iki İtalyan hep beraber yolu bulmaya çalıştık. Bir süre beraber sürdükten sonra ayrı yöne gidip iyice kayboldum. Pisti geri bulmam bir hayli zor oldu ve zaman aldı. İlk etabı rezil bir derece ile bitirdim. Geri kalan bütün etaplar muhteşem Anadolu manzaraları içinde geçtiğimiz çok keyifli bir yarıştı. Özellikle navigasyon hatası yapmadığım etaplarda ve Serkan’la beraber gazladığımız etaplarda çok eğlendim.
B.E.: Kişisel olarak yarışa hazırlık sürecini bizimle paylaşır mısın?
10-12 hafta öncesinden, en az haftada 3 kez spor salonuna gidip motosiklet kullanırken kullandığımız kasları dayanıklı hale getirmeniz gerekiyor. Düzenli bir yaşama sahip olmanız lazım. Alkol, sigara ve gece eğlencesi gibi alışkanlıkların olmaması gerekir. Düzenli beslenme ve uyku, çok önemli…
Fizik olarak iyi hazırlandığım için, ralli boyunca yorgunluk hissetmedim. 5 sene aradan sonra, rallide sahip olduğum becerileri tam geri kazandım, ralli bitti.
Motosiklete pek binme imkanım olmadı. Bu durum biraz tedirgin etse de 2007 yılından beri kullandığım ve Firavunlar Rallisi’ni 6. olarak bitirdiğim 450 EXC’yi çok iyi tanıdığım için, basın etabında birbirimize hemen uyum sağladık. Fakat kullandığım GPS’e alışık olmadığım için, karşılıklı anlaşmamız bayağı bir zaman aldı. Tabii ki bu eksiklik ve uyumsuzluk zaman tablosuna ve gün sonu derecelerine doğrudan yansıdı.
B.E.: Peki ya motosikletin ve onun hazırlık süreci nasıldı? Onu da yakından tanımak istiyoruz. Yarışa uygun hale gelebilmek için nasıl hazırlanıyor?
Herhangi bir sportif enduro motosiklete, büyük bir depo, tripmaster(kilometre sayacı), GPS, roadbook(yol notu takılan elektrikli rulo), kuvvetli bir far ve bunları ralli sonuna kadar bir arada tutabilecek sağlamlıkta bir ralli kit taktığınız zaman, motosiklet ralli için hazır olur. Depo ve alt koruma; sağlamlık ve motosiklete uyum konusunda en az sorun çıkaran iki parçadır. Esas mesele navigasyon cihazlarını taşıyacak motosikletin ön tarafına monte edilen parçalardır. Hali hazırda dünya pazarında iki seçenek var; en az 30 litrelik depoların ve ön grenajın olduğu, Dakar gibi uzun ralliler için tasarlanmış ralli kitleri ile motosikletin gidonuna bağlanan kısa etaplı moto ralliler(sadece motosiklet için düzenlenen ralli biçimi) için tasarlanmış bazı parçalar.
Sürücü kendi bütçesine, kullanma ihtiyacına uygun olan ralli parçalarına karar verdikten sonra motosiklete monte edip start’ın yolunu tutabilir. En önemli konu bu parçaların beraber uyumlu çalışıyor olması.
Sadece motosikletin ve sürücünün hazırlığı yeterli olmuyor. Yanınızda götüreceğiniz yedek parçalar, kamp malzemesi ve kıyafet seçimi de rallinin rahat geçmesi ve bitirilebilmesi için önemli unsurlardır. Her iki alanda da rahat kullanılabilecek GlobeScout Compact RALLY Kit, yeni bir konsept olarak geçtiğimiz sene EICMA 2013’te bir hayli beğeni topladı. Transanatolia 2014, nihai halini oluşturmamız için güzel bir fırsat oldu. GlobeScout Compact RALLY Kit motosikletin şasesine bağlandığı için gidonun hafif olmasını sağlıyor ve daha az sarsıldığı için yol notunu rahat görmeyi sağlıyor. Bu daha az sarsıldığı için rahat görmeyi sağlıyor.
B.E.: Ralli’de bir yarışçının en çok ihtiyaç duyduğu beceri nedir? Navigasyon mu, hız mı yoksa başka bir şey mi?
Bence en çok ihtiyaç duyulan beceri; uyum… Sadece hızlı kullanıyor olmak bir işe yaramıyor. Yol bulabiliyor olmanız lazım. İzleri takip ederek gitmek de bir çözüm gibi görünse de, çöldeki ilk taşlık g eçişte kaybolabilirsiniz. Yol okuma hızınızdan süratli kullanıyorsanız, yine kaybolursunuz. Başka motosikletin tozunda giderken yol okuyamıyorsanız geçince kaybolur veya yanlış yöne sapıp yine diğer motorun arkasında kalırsınız. Sürücünün öncelikle doğaya, sonra değişken zemine, hava şartlarına, motosikletine, yol notuna ve yarış temposuna uyum sağlayabilmesi gerekir ki, ralliyi bitirebilsin. Bu uyum ne kadar mükemmele yakın olursa ralli sonundaki derece o kadar iyi olur. GlobeScout RALLYolarak amacımız, ralli sporunu bizimle beraber yapmak isteyen insanların uyum becerisini geliştirmektir.
B.E.: GlobeScout RALLY ’den bize bahsedebilir misin? Tam olarak nasıl bir oluşum?
GlobeScout RALLY, GlobeScout markasının bir departmanı, ralli parçaları üretimi, geliştirme çalışmaları, diğer ürünlerimizin testleri bu departman tarafından yapılıyor. Aynı zamanda motosiklet sektöründe üretim yapan bazı yerli ve yabancı markaların ürün geliştirme ve test programlarını da GlobeScout RALLY üzerinden yürütüyoruz.
GlobeScout RALLY ’nin sunduğu bireysel hizmetler ise FIM kurallarına uygun ralli motosikleti hazırlama, sürücünün ve motosikletin boyutlarına uygun custom ralli kit üretme, pilotlar için kondisyon, sürüş ve navigasyon çalışmalarıdır. Takım olarak katıldığımız rallilerde kendi pilotlarımız haricinde dışarıdan katılan yarışmacılara ise servis ve lojistik hizmeti de sağlayabileceğiz.
Amacımız; Türkiye’de var olan ralli takımı anlayışına farklı bir yaklaşım getirerek , bu spora yeni pilotlar ve yeni teknik donanım kazandırırken, dünya motosiklet endüstrisine Türk bir marka olarak hizmet etmektir.
B.E.: Transanatolia’ya yurtdışından bile hem motosiklet hem de otomobil kategorilerinde yarışçı gelmesine rağmen, özellikle motosiklet sınıfında sayılı Türk yarışçı var. Sence insanların böylesine kapsamlı bir yarışa ilgi gösterip ralli veya raid kategorilerine katılmaları için neler yapılabilir? Bu adaylar yarışa nasıl katılabilirler?
Bu branş, Türkiye’de tanınmadığı için insanlar tek başlarına bu maceraya atılmayı riskli buluyorlar. Önce bu branşın gereklilikleri ve ralli kültürü insanlara aktarılmalıdır. Tam bu noktada bu sporu yapan insanlara ve basına büyük görev düşüyor.
Ümit Salkım Kimdir?
Lise yıllarında motokros ve enduro branşlarında her katıldığı yarışı bir kupa alarak bitirdi. Fransa’da motosikletsiz geçirdiği 4 seneden sonra, 2005 yılında Enduro 125cc’de Türkiye ikincisi oldu. 2006 450cc’de şampiyon olup 2007 yılında ilk dünya şampiyonası rallisine katıldı. Firavunlar Rallisi’ni 450 Maraton kategorisinde 6. olarak tamamladı. 2009 yılında Tunus Rallisi’nde 5. İken, son gün oluşan mekanik arızadan dolayı bitiremedi. Bir ay sonra Sardunya Rallisi’ni 12. sırada tamamladı. 2009 Firavunlar Rallisi’nde yaşadığı mekanik arızadan dolayı, bireysel olarak yarışmayı bıraktı. 2013’te GlobeScout’un Selim ÖZRUH ve Bora SALKIM’dan oluşan beyin takımına dahil oldu. Transanatolia 2014’te GlobeScout RALLY ile yeniden yarışmaya geri döndü. Genel klasmanda 6. , 450cc’de 4. olarak geçen beş senenin pasını attı. Aynı zamanda BMW Rider Academy’e 2004 yılından bu yana eğitmenlik yapıyor. Enduro programları da dahil, bütün seviye eğitimleri verebilen tek BMW eğitmeni olan Ümit Salkım, dünya üzerinde BMW AG’nin kabul ettiği 82 motosikletli tur rehberinden biridir.
Yorumlar
Loading…